Adalet Personeli

Feyzioğlu : "HSYK Güvence Verir Hale Gelmeli"

 Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, “Türkiye’de ilk yapılacak şey, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını uzlaşmayla değiştirmek, yargı üzerinde siyasi parti etkisini tamamen ortadan kaldırmak ve ardından layık olanın layık olduğu göreve gelmesi şeklinde tanımladığımız bir sistemi, hakim tarafsızlığını, adil yargılamayı ve hakimin hesap verebilirliğini de sağlayacak şekilde hep birlikte yazmak.” dedi.


Feyzioğlu, TBB genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, yüksek yargı düzenleme tasarısına ilişkin görüşlerini açıkladı.

Endişelerinin üst düzeyde olduğunu söyleyen Feyzioğlu, Türkiye’de ilk kez demokrasi adı altında Yargıtay ve Danıştay hakimlerinin kanunla azledildiğini ve bunun da emsalinin olmadığını savundu.

Kimseden yana taraf olmadıklarını ifade eden Feyzioğlu, taraflılıklarının hukukun üstünlüğünden yana olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

“Biz yargıda cemaatçi bir yapılanma istemiyoruz. Biz yargıda reisçi bir yapılanma istemiyoruz. Biz yargıda şucu ya da bucu bir yapılanma istemiyoruz. Türkiye’de ilk yapılacak şey, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını uzlaşmayla değiştirmek, yargı üzerinde siyasi parti etkisini tamamen ortadan kaldırmak ve ardından layık olanın layık olduğu göreve gelmesi şeklinde tanımladığımız bir sistemi, hakim tarafsızlığını, adil yargılamayı ve hakimin hesap verebilirliğini de sağlayacak şekilde hep birlikte yazmak.”

Türkiye’nin iç ve dış güvenlik konusunda tarihinin en sorunlu günlerini yaşadığını öne süren Feyzioğlu, vatandaşların kendilerini hukuki güvenlik içinde hissetmedikleri, adalet paydasında buluşamadıkları bir ülkede milli birlik ve beraberliğin sağlanamayacağını söyledi.

– “HSYK, güvence verir hale getirilmeli”

Türkiye’de yargının bağımsızlığının, tarafsızlığının, adil yargılama yapılmasının, yargının güven vermesinin sağlanmasının beka meselesi haline geldiğini aktaran Feyzioğlu, “Yargıtay ve Danıştay hakimliklerinin azli ve yerlerine yenilerinin atanması meselesine bakışımız budur. Kaygımız, cemaatçi yapılanmayı temizliyoruz iddiasıyla siyasi iktidara tam anlamıyla bağlı hale gelecek yeni bir yüksek yargının oluşturulacağıdır. Bu kaygımızı gidermenin yolu, içi boş sözler vermek, hamasi nutuklar atmak değildir. Bu kaygının giderilmesinin yolu HSYK’nın uzlaşmayla değiştirilerek 78 milyona güvence verir hale getirilmesidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Meselenin siyasi iktidar, siyasi muhalefet ile 78 milyonun meselesi olduğunu ve burada inatlaşmanın olmaması gerektiğini belirten Feyzioğlu, TBMM’yi hukuka uygun ve sağ duyulu davranmaya, iktidarı da sağ duyulu davranarak söz konusu tasarıyı geri çekmeye davet ettiklerini kaydetti.

Tasarıda Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) da yapısında değişiklik ön görüldüğünün sorulması üzerine Feyzioğlu, “Çok hızlı yapılan bir değişiklik. En büyük sakınca bu hususların kapalı kapılar ardından ve bir yarış gibi yapılıyor olması. Milli iradeden her gün dem vuranlar, milli iradenin oluşumunu güvenceye alacak, bilinen en etkili yöntem olan yargıç güvencesini tartışmaya açmalıdırlar. Sorun budur. Yapılan iyidir ya da kötüdür bunu konuşmuyorum. Ama yapılan toplumun tartışmasına, söz söylemesine açılmaksızın alelacele, ‘ben yaptım oldu’ zihniyetiyle ortaya bir şey çıkarmaktır. Yanlışlık budur. Bu yöntemle ne yapılırsa yapılsın, dünyanın en güzel düzenlemesi de yapılsa sakıncalıdır. Toplumun geneline yaymadan ve tartışmaya açmadan ne yapılırsa yapılsın, eksik doğar, yanlış doğar.” ifadelerini kullandı.

– “Keşke hiçbir şey demeseydi”

“YSK’nın yapısının değişmesinin seçim sistemini nasıl etkileyeceği” yönündeki soru üzerine, söz konusu konuyu tartıştıklarını ve YSK’ya ilişkin istişarelerinin bitmediğini bildiren Feyzioğlu, “YSK güvencesinin olmadığı konuşulmaya başlanırsa ülkede işte o artık bir Rusya tipi, bir Suriye tipi, bir Saddam’ın Irak’ı tipi bir başka modelin gelmesi anlamına geliyor.” diye konuştu.

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in tasarıya ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine Feyzioğlu, doğruya doğru, yanlışa yanlış demenin makamlarda bulunmanın yüklediği sorumluluk olduğunu söyledi.

Cirit’in, tasarıdaki tek eksikliği Yargıtay hakimliklerinin 12 yılla sınırlanmasında bulmasını üzüntüyle karşıladıklarını ifade eden Feyzioğlu, “Keşke hiçbir şey demeseydi. Çünkü kalan kısmını bulunduğu makamdan aklamış, doğrulamış olmakta.” görüşünü aktardı.

Feyzioğlu, bir soru üzerine şunları kaydetti:

“Bir ülkede yüksek mahkemenin hakimlerini, kuvvetler ayrılığı ilkesi olmasına rağmen yasama organı azledebiliyorsa o ülkenin yüksek hakimleri yasama organına tabi kılınmıştır. Yasama organının da yürütmenin etkisinde olduğunu tartışmaya bile gerek yok. Dolayısıyla kanunla yüksek hakimlerin azli, Yargıtay ve Danıştay’ın doğrudan doğruya fiili gücü elinde tutan kişiye bağlanması anlamına gelir. Bunun ne demek olduğu herkesçe bilinmektedir. Sadece Türkiye’de buna kafa yoranların değil, dünyada Türkiye ile ilgilenen herkesin kaygısı, bu yasa çıkıp yeniden atamalar yapıldığında Yargıtay ve Danıştay’ın yapısının Başbakan gibi yetki kullanan Cumhurbaşkanı tarafından şekillendirileceğidir.”

– “O duvara çarparak bizzat gördük”

Yaklaşımlarının, yargı içine yuvalandığı söylenen cemaatin temizlenmesine karşı durmak olmadığını aktaran Feyzioğlu, cemaat yapılanması olduğu söylenen yapılanmanın neye zarar verdiğini en iyi kendilerinin bileceğini ve bu yapılanmanın yer tutmasının sebebinin de kendilerinin olmadığını anlattı.

Cemaat yapılanması olduğu söylenen yapılanmadan muzdarip olduklarının altını çizen Feyzioğlu, “Biz Balyoz, Ergenekon, Casusluk, Poyrazköy davasının Türk Silahlı Kuvvetlerinin omurgasını nasıl kırdığını gördük. Dışişlerini nasıl çökerttiğini, Türk akademisini nasıl yere serdiğini gördük, bağımsız, tarafsız gazeteciliği nasıl yok ettiğini yaşadık. Mahkeme duvarı tabirinin ne olduğunu o duvara çarparak bizzat gördük. Bahsettiğim davaların arkasında olduğu söylenen yapının Türkiye’ye ne büyük zarar verdiğini gördük. Ama o yapı tek başına hareket etmedi. ‘Ne istedilerse verdik’ diyen cümlede özetlenmiştir, nasıl birlikte hareket edildiği.” değerlendirmesinde bulundu.

Cemaat yapılanmasının yargıdan temizlenmesi gerektiğini aktaran Feyzioğlu, söz konusu yapıyı temizlemek için girilen faaliyette özgür karar veren kim varsa bunların da gönderileceğinden endişe ettiklerini sözlerine ekledi.

AA
Kamupersoneli.net