Eğitim

Bakan Yılmaz’dan Peyami Safa Vurgusu

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda Peyami Safa’nın “Mezunlara Nutuk” adlı yazısına vurgu yaparak müfredatta yığılmanın olmadığını ve bunu hafifleteceklerini söyledi.

Bakan Yılmaz: Müfredat Hafifleyecek

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Genel Kurul’da şu açıklamaları yaptı: “Ha, müfredatta biz şunu söylüyoruz: Yani, Türkiye bir ara Avrupa’dan geri kaldığını düşündü. Dolayısıyla, Avrupa’dan geri kaldığımızı, kendi öğrencilerimize eksik, yetersiz bilgi aktardığımızı, bilgi verdiğimizi düşünerek biz öğrencilerimize belki gereğinden fazla bilgi aktarıyoruz. İşine yarar mı yaramaz mı, kullanabilir mi kullanamaz mı apayrı bir şey. Herhâlde Peyami Safa’nın bir nutku var “Mezunlara Nutuk” diye, orada belirtildiği gibi: “Okul döneminde aldığınız bilgilerin belki dörtte 3’ünü, hiçbirisini hayatta kullanamayacaksınız.” diyorlar. “Aldığınız bu diploma, eğitimin sonu değil, belki bundan sonraki hayat üniversitesinin veya hayat eğitiminin de bir parçasıdır. Asıl işiniz bundan sonra başlıyor.” diyerek… Dolayısıyla, müfredatta bir yığılma olduğunu biliyoruz. Müfredatı bizim hafifletmemiz lazım. Bir değerler eğitiminin verilemediğini de biliyoruz. Dolayısıyla…”

Peyami Safa “Mezunlara Nutuk” Adlı Kompozisyonu

 “Selâhiyetim olsaydı, her sene üniversitenin ve yüksek mekteplerin son sınıf mezunlarını bir araya toplar, onlara şu fikirleri kabul ettirmeğe çalışırdım:

–  Tahsiliniz bugün sona eriyor, değil mi? Ellerinize tutuşturulan diplomanın en büyük yalanı budur. Tahsiliniz bugün bitmiyor, bilakis bugün başlıyor. On altı, on yedi seneden beri size öğretilen şeylerin çoğu ihtisas bakımından lüzumsuzdur; bütün dünyada hâlâ yıkılmamış kötü bir öğretim sisteminin kurduğu an’aneye göre hafızalarınıza istif edilmiş, unutulmaktan başka hiçbir şansları olmayan ölü bilgilerdir. Zekânız bu kokmuş malumat kadavlarını ne kadar erken atarsa hürriyetine o kadar erken kavuşur. Mümkün olsaydı, size bugün diploma yerine bir hafıza müshili verir, ilmin bu molozlarını ruhumuzun barsaklarından dışarıya çabuk defetmenize hizmet ederdim. Ellerinizdeki diploma, öğretim denilen ve yazık ki, ilacı henüz keşfedilmemiş müzmin bir hastalığın raporudur.

  Bugünden öteye tek işiniz, kendinizi bu zoraki bilgi illetinin toksinlerinden kurtarmağa çalışmak olsun. Size ihtisas olarak öğrettiğimiz şeylerin de bir kısmı lüzumsuz, bir kısmı yanlıştır. Bunların içinde pek azı ileride sizin için düşünmek ve kültürünüzü derinleştirmek için malzeme olmağa yarar.

  Ameli ve nazari, serbest ve resmi bütün mesleklerde geri kalmışların hayatına bakınız. Bunlar diplomalarını alır almaz tahsilin bittiğini ve öğrenilecek hiçbir şey kalmadığını sanmışlardır. Hayat, onların gözünde iki mevsimliktir: Biri ekme çağı ki tahsil çağıdır; öteki de biçme devresi ki bütün ömür süren meslek devresidir. Bu devrede ekme yok ve yalnız biçme var sanmışlardır. Hâlbuki asıl ekme devresi tahsil çağından sonra başlar ve biçme ameliyesini de içine alır.

  Şu mahalle doktoru niçin mi kazanmıyor? Muayenehanesine girip bakınız; cevap: Diploma! Zavallı hekim, bu diplomayı oraya astıktan sonra hastalara bakmaktan başka yapılacak işi kalmadığına inanmıştır. Kütüphanesi tam takırdır. Orada unutulmuş mektep bilgilerini hatırlatan birkaç tıp lügatinden ve arkadaş tavsiyesiyle alınarak tamamıyla okunmayan birkaç eserden başka bir şey göremezsiniz. Bu kitapların cildini kaplayan bir parmak toz, hekimin bütün muvaffakiyetsizliklerini izah eden ve kendisinden başka herkesin görebileceği işarettir.

  Bütün bu zavallılar, beşikten mezara kadar süren hayat okulundan başka okul olmadığını ve diplomasını aldıkları mektebin, asıl hayat okulunun küçük ve kötü bir taklidinden başka bir şey olmadığını bilmeyenlerdir. Aranızda bu hakikati anlamayanlar, o zavallılar ordusuna katılacaklardır.

  İşte bugün hepiniz, size hiçbir suni okulumuzun veremeyeceği, hiçbir müfredat programının kazandıramayacağı bilgileri ve görgüleri temin edecek olan büyük hayat okulunun eşiğindesiniz. Bu okuldan çıkmak için ölmek lazımdır. Yaşadığınız müddetçe, artık hocalarınıza yaranmak için değil, babanızın gönlünü hoş etmek için değil, iyi not almak için değil, sınıfta kalmamak için değil, yedikçe acıkan tecessüsünüzü doyurmak için, öğrendikçe artan cehlinizin azaltmak için, memleketinizin ve mesleğinizin şerefi için ve nihayet kendi muvaffakiyetiniz için, program ve disiplin zoruyla değil, anlamak ve çalışmak aşkıyla, durup dinlenmeden öğrenecek ve deneyeceksiniz.

Asıl bugün mektebe başlıyorsunuz. Notları ve imtihanları olmayan bu büyük mektepten mezun olmak ve diploma almak yoktur. Çünkü ilim bitmez ve öğrenmek ihtiyacımız, varlığın sırları ve cehlimizin karanlıkları kadar sonsuzdur.’’