Gündem

Bakan Bozdağ Fettullah Gülen'in İadesi Hakkında Konuştu

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Fettullah Gülen’in iadesine ilişkin hem hem soruşturma kapsamında hemde yargılama kapsamında bazı açıklamalarda bulundu.  

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fetullah Gülen’in iadesine ilişkin, “Fetullah Gülen’le ilgili hem soruşturma kapsamında, hem de yargılama kapsamında, alınmış kararlar var. Bunlar bakanlığımıza geldi. Bunlarla ilgili tercümeler zaman aldı. Şu ana kadar zannedersem, dört dosyanın tercümesi tamamlanmaya yakın durumda. Bir, iki dosya daha var. Onlarla ilgili tercüme işlemleri de tamamlandıktan sonra, biz bunların tamamını ABD’ye göndereceğiz.” dedi.

Bakan Bozdağ, dün Hakimevi’nde yüksek yargı muhabirleriyle bir araya geldiği iftarın ardından yaptığı açıklamada, yüksek yargı organlarının maaş ve özlük haklarıyla ilgili düzenlemeleri anlattı.

Maaş ve özlük haklarıyla ilgili olumlu bir niyet bulunduğunu belirten Bozdağ, “Sayın Başbakanımızın da bilgisi dahilinde yüksek yargıda görev yapanların maaşlarıyla,  Anayasa Mahkemesi üyeleri maaşları arasındaki farka ilişkin, bir değerlendirme çalışması yapılıyor. Maliye Bakanlığıyla bu konular görüşülüyor, bakanlık çalışmalarını bitirdikten sonra bir değerlendirme yapılacaktır. Bu da zaman alacaktır yani bildiğiniz gibi Meclis Temmuz’da tatile girecek, dolayısıyla bu konuda olumlu bir çalışma, olumlu bir sonuç ortaya çıkmış olsa bile bu ancak eylül, ekimi bulabilecektir. Ben onu söyledim, bu konuda olumlu gelişmeler önümüzdeki yasama yılında olabilir.” diye konuştu.

Bir gazetecinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçim sisteminin değiştirilip, değiştirilmeyeceği yönündeki sorusu üzerine Bozdağ, HSYK seçim sisteminin değişmesinin Türkiye’nin menfaatine olduğunu kaydetti.

– “Yargı içerisinde kutuplaşmayı artırdı”

Mevcut sistemle iki seçim yapıldığını hatırlatan Bozdağ, şu görüşlerini açıkladı:

“Yargı içerisinde bu seçimler kutuplaşmayı, ayrışmayı, gruplaşmayı artırdı, ötekileştirmeyi çoğalttı ve yargıya olan güveni de yargı görevi yapanların birbirlerine olan güveni de olumsuz etkiledi. Türkiye, HSYK üyelerinin seçimine dair bu usulü değiştirmediği sürece çok büyük bir hata içerisinde kalmaya devam eder. Onun için bizim bunu behemahal değiştirmemiz lazım. Bu noktada siyasi partilerle bir uzlaşmaya ihtiyacımız var, komisyon görüşmeleri sırasında bunun değiştirilmesi konusunda da olumlu kanaatler siyasi parti temsilcileri söylediler, inşallah bu kanaatleri Sayın Genel Başkanlar da paylaşırlar ve biz burada olumlu bir netice alırız. Önümüzde 2018 seçimi var. 2018 seçiminin bu usulde yapılmaması hukuk devleti içinde yargıya olan güven içinde ve her açıdan son derece önemlidir. Dilerim bir daha böyle bir seçim yapmayız.”

Seçim sistemine ilişkin alternatif olup olmadığı sorulması üzerine Bakan Bozdağ, “Tabi bazı çalışmalar var. Bakanlık olarak hazırlıklarımız var. HSYK’nın kendi üzerinde durduğu çalışma var. Öte yandan, siyasi partilerin 24. Dönem Parlamentosu’nda Uzlaşma Komisyonu’nda görüştüğü metin var. Ortada esasında çok sayıda çalışma, malzeme var. Bu konuda irade olması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Kendi iradelerinin bu konuda tam olduğunu vurgulayan Bakan Bozdağ, siyasi partiler de olumlu yaklaşımda bulunduğunda adım atabileceklerini, yeni yasama yılında da gelişmelerin güzel olması temennisinde bulundu.

Yargıyla ilgili konularda partilerle kolay anlaşabileceklerine inandıklarını aktaran Bozdağ, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Askeri Yargıtaya ilişkin, düşüncelerin bütün partilerle benzer bulunduğunu anlattı.

Bozdağ, “Aynı diyebilecek kadar benzer düşünceler var. İhtilaf HSYK ile ilgili Anayasa maddesindedir. Seçim usulü konusu ve orada işte Adalet Bakanıyla müsteşarın HSYK’da bulunması konusunda ihtilaf var. Bu iki konudaki ihtilafı ben uzlaşmayla aşabileceğimize inanıyorum. Konuşursak, tartışırsak ortak bir çözüm bulabileceğimize inanıyorum. İnşallah önümüzdeki yasama yılında bu konuda olumlu bir adım atmayı başarırız.”  ifadesini kullandı.

– “İşin doğasından kaynaklanan yavaşlık var”

Bir gazetecinin, “Yargı içerisinde önemli sayıda yargı mensuplarının paralel yapıyla ilişkili olduğunu ifade ettiniz. Bunu biz de haberlerimizde, yargı kararlarında görüyoruz soruşturma usulünün değiştirilmesine yönelik bir çalışmanız olacak mı?” şeklindeki sorusu üzerine Bozdağ, şu yanıtı verdi:

“Şu andaki usul, esasında yeterli bir usul. Yavaş işlemesi işin doğasından kaynaklanıyor. Bir şikayet geldiği zaman önce inceleme başlatıyor, sonra bu soruşturmaya dönüyor ondan sonra ayrı ayrı daireler buna karar veriyor. Bunun itirazları var. Bunların karara bağlanması süreçleri var, bunlar için de öngörülen zamanlar var. O nedenle bu normal bir süreç. Ama kamuoyu tabi bu süreçleri bilmediği için diyor ki ‘bir şikayet var hemen iki dakikada kararını versinler, bitirsinler’ öyle değil. Önce onu inceleyecekler soruşturacaklar 1. Daire ayrı karar verecek, 2. Daire ayrı karar verecek. Bu kararları yeniden inceleme talep edebilir, bu kararlara itiraz edebilir, bütün bu süreçlerin tamamlanması ve sağlıklı bir şekilde yürümesi gerekiyor. Bunlar da zaman alıyor. Ben bu konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. İşin doğasından kaynaklanan bir yavaşlık var.”

Bakan Bozdağ, Yüksek yargı düzenleme tasarısına ilişkin eleştirilerin olduğu, yüksek mahkeme üyelerinin istifayı düşündüklerinin, tasarının anayasaya aykırı olduğunun ileri sürüldüğünün belirtilmesi üzerine de şu değerlendirmelerde bulundu:

“Yapılan düzenleme anayasaya uygun bir düzenlemedir. Ne getiriyor? Yargıtay ve Danıştay üyeleri için 12 yıllık görev süresi getiriyor. Bir kişinin bir defa Yargıtay veya Danıştay üyeliğine seçilme hakkı getiriyor, ikinci defa seçilememesini öngörüyor ve sürenin kısalmasına uyumlu olarak da daire başkanı, genel sekreter ve Yargıtay Başkanı, başsavcı, başsavcıvekili gibi görevlere seçilmek için yasada öngörülen süreleri değiştiriyor. Yani işin özü bu. Şu anda görevde olan üyelerden seçilmişlerin görevleri devam ediyor. Çünkü anayasa çok açık bir şekilde onların görev sürelerini ifade ediyor. O nedenle onların görevleri devam ediyor. Çünkü anayasada açık hüküm var. Diğerlerine ilişkin de HSYK bir değerlendirme yapacak bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra çünkü kadrolar Yargıtayda 300’e, Danıştayda 116’ya düşüyor. Tabi bu üyelerin içerisinden seçim yapılacak, dışarıdan seçim yapmayacak HSYK. Mevcut üyeler içerisinden seçim yapacak. Yani bu çok önemli dolayısıyla yine seçilen üyeler görevlerine devam edecekler ama 12 yıl süreyle görev yapacaklardır.”

Söz konusu düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu söyleyenlerin anayasaya iyi bakmaları gerektiğini belirten Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:

“Onlar bizi eleştiriyorlar ama Anayasa’da 139. Madde çok açık. Hakimlik ve savcılık teminatını öngörüyor. Teminatın neleri ifade ettiğini de çok açık bir şekilde yazıyor. Bu düzenleme bu teminatların hiçbirine halel getirmiyor. Tamamına riayet eden bir düzenlemedir. Bizim anayasamızda Yargıtay, Danıştay üyeliği teminatı yoktur. Yargıtay, Danıştay üyeliği ifadesi geçiyor ancak teminat konusunda hakimlik ve savcılık teminatı esas alınıyor. Dolayısıyla eğer bunların hakimlik yapmalarına veya savcılık yapmalarına son veren bir düzenleme olmuş olsaydı, o zaman Anayasa’nın 139. Madde’si ihlal edilmiş olurdu. Halbuki üyelikle ilgili bir süre sınırı getiriyor ve geçiş hükmüyle bu sınırla ilgili düzenlemeler yapılıyor. Hepsi hakimlik teminatı gereği hakimler hakimliklerine, savcılar savcılıklarına devam edeceklerdir. Emekliye zorla sevk edilmiyorlar, böyle bir şey söz konusu değil. Özlük haklarından mahrum edilmiyorlar, böyle bir şey söz konusu değil.”

Anayasa’da Yargıtay ve Danıştay üyeliği için herhangi bir süre sınırı öngörülmediğini anımsatan Bakan Bozdağ, süre sınırı getirildiğinde, “Anayasa’da öngörülmüyor kanunla bu getirilmez” değerlendirmesinin yapıldığını bildirdi.

Anayasa’da öngörülmemiş olmamasının kanunla getirilmeyeceği anlamına gelmeyeceğine dikkati çeken Bozdağ, şunları söyledi:

“Çünkü eğer Anayasa kanunla düzenleme yapılmasına izin vermemiş olsaydı, o zaman Anayasa, 38. Madde’de olduğu gibi ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez, diye negatif bir hüküm kondu. Şimdi orada diyelim, yasa koyucu Anayasa’nın bu hükmüne rağmen, ölüm cezasını veya genel müsadere cezasını getiremez bunun değiştirmesi lazım, yasama yasağı var orada. Ama bu konuda herhangi bir yasak yok. Bu ne demektir? Bu konuyu düzenleme yetkisini Anayasa yasa koyucuya bırakmıştır, yasa koyucunun takdirindedir, diler bunu 12 yıl yapar, diler 9 yıl yapar, diler süresiz yapar, bu tamamen takdire bağlı bir konudur. Nitekim Anayasa Mahkemesinde yasa koyucu bunu yaptı, onu Anayasa ile yaptı bunu da yasayla yapıyor. YSK ile ilgili biliyorsunuz Anayasa’da düzenleme var ama onun da görev süresini Anayasa yazmıyor yasayla görev süresi belirtilmiştir o yüzden bu konunun yasayla düzenlemesinde Anayasa’ya herhangi bir aykırılık söz konusu değildir.”

– “Dört dosyanın tercümesi tamamlanmaya yakın”

Fetullah Gülen’in iade talebinde terör suçlamasının olup olmayacağının sorulması üzerine Bozdağ, iade taleplerinin mahkemelerin kararlarına göre olduğunu, mahkeme kararında ne yazıyorsa, ona göre talebi karşı tarafa ileteceklerini aktardı.

Bozdağ, Adalet Bakanlığının bunu değiştirme yetkisinin olmadığına işaret ederek, “Fetullah Gülen’le ilgili de hem soruşturma kapsamında, hem de yargılama kapsamında, alınmış kararlar var. Bunlar bakanlığımıza geldi. Bunlarla ilgili tercümeler zaman aldı. Şu ana kadar zannedersem dört dosyanın tercümesi tamamlanmaya yakın durumda. Bir, iki dosya daha var. Onlarla ilgili tercüme işlemleri de tamamlandıktan sonra biz bunların tamamını ABD’ye göndereceğiz. Amerikan makamlarından da Türkiye’nin bu konudaki taleplerine olumlu cevap vermesini bekliyoruz. Çünkü bizim Amerika ile olan ilişkilerimiz Amerika’nın bu konuda olumlu bakmasını bize vermektedir. Çünkü biz de ABD’nin iade taleplerini olumlu olarak bugüne kadar değerlendirdik. Onlardan da bu konuda olumlu bir yaklaşım beklemek bizim hakkımızdır.” diye konuştu.

Kamupersoneli.net / AA