Gündem

Mehmet Özer: "Zulüm kimden geliyorsa lanetlenmesi lazım"

Gaziantep’teki terör saldırısında 5 yaşındaki kızı Semanur ve 12 yaşındaki kardeşi Kerem’i kaybeden Mehmet Özer, kızı ve kardeşinin mezarını ziyaret etti.

Semanur ve kardeşi Kerem’in mezarlarını ziyaret eden Özer, terör saldırısı sırasında yaşanılanları AA muhabirine anlattı. 

Olayın meydana geldiği sırada düğünün olduğu bölgenin yakınında bulunduğunu belirten Özer, “Saldırıyı öğrendikten sonra direkt olarak olay yerine geldik. Olay yerinde annem, babam, eşim ve çocuklarım vardı. Nasıl oraya kadar koştum hatırlamıyorum. Allah düşmanımın bile başına vermesin. Düşmanımın bile böyle bir katliama maruz kalmasını istemem.” dedi.

Özer, zulüm kimden gelirse gelsin lanetlenmesi gerektiğinin altını çizerek, şunları anlattı:

“Biz millet olarak bunun karşısında durmamız lazım. A partisi, B partisi, C cemaati ya da tarikatı önemli değil. Biz insanız. Ölenlerin Kürt, Türk, Alevi ya da Zaza olması önemli değil. Bu yüzden zulüm kimden geliyorsa lanetlenmesi lazım. Bizim birbirimize kenetlenmemiz lazım. Ben kime üzüleceğimi bilemiyorum. Ölenler arasında Suriyelisi, Arap’ı, Kürt’ü, Adıyamanlısı, Anteplisi vardı. Orada ölenler arasında her partiden vardı. Benim yakınlarımdan kızım vardı, 13 yaşında kardeşim vardı.”

Ölenlerin çoğunun akrabası olduğunu dile getiren Özer, “Artık mantıklı olarak düşünemiyorum. Bazen ne yapmaya çalıştığımı bile anlamıyorum. Acımız o kadar büyük ki Allah kimseye yaşatmasın. Beni tatmin eden bir konu vardı, Müslüman olmamız hasebiyle, 13-15 yaşındaki çocuklara günahlar yazılmıyor. Kızım inşallah bize şefaatçi olur. Olabildiğince insanlara şefaatçi olur. Kızım daha 5 yaşındaydı.” dedi.

Kızının terör saldırısının yaşandığı anda düğünde olduğunu anlatan Özer, konuşmasını söyle tamamladı:

“3 çocuğumu ve eşimi düğünden almaya gidiyordum. Giderken o anda patlama olmuş. Eşim de saldırıda yaralandı. Sol karın tarafından yaralandı. Eşim, en küçük kızım ile büyük kızımı yanına almış, vefat eden kızımı alamamış. Karın bölgesinden şarapnel parçası isabet etmiş. Kızım adeta diğerlerine siper olmuş. Oraya gittiğimde en yakınımdaki çocuğu alıp hastaneye yetiştirdim. Kimse o kız benim çocuğum demiyordu. Önüne geleni hastaneye yetiştiriyorlardı. Ben birisini aldım götürdüm ama kimin çocuğu olduğunu bilmiyordum. Herkes aynı şeyi yaptı. Ayrıca, benim çocuğumu adli tıpta gördüğümde yüz kısmı ay gibi parlıyordu. Zaten sarışındı. Yüzü bembeyazdı. Kızım sanki daha da güzelleşmişti. Onun o güzelliği gerçekten beni çok etkiledi. Ayrı bir güzellik yüzüne gelmişti. Kızım bana gülümsüyordu.”

Kamupersoneli.net – AA