Gündem

Terör Eylemleri Karşısında NATO'nun 5. Maddesi Gündeme Gelebilir

AA muhabirine konuşan Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Uluslararası Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, PKK terör örgütünün Türkiye’nin yanı sıra Suriye, Irak, İran ve Avrupa üzerinde geniş bir teşkilatlanmaya geçtiğine dikkati çekerek, “Terör örgütü, Arap Baharı’ndan sonraki süreçte Suriye’nin parçalanmasından çok ciddi bir şekilde istifade etmiştir. Değişen uluslararası güç konjonktürlerini dikkate alarak Irak’taki güçlerini Suriye’ye kaydırmıştır” dedi.

PKK terör örgütünün, PYD gibi isimlerle kendini legalize etmeye çalıştığına dikkati çeken Caşın, “Türkiye’nin güneyinde, hem Irak hem Suriye sınırında bir kantonlar teşkilatı kurmak suretiyle de facto olarak öncelikle buralarda devlet kurmak, daha sonra da bu devleti Türkiye’de toplu bir halk isyanıyla bütünleştirip bir devlet kurma planı içerisindedir.” diye konuştu.

“Türkiye, vatandaşlarını toprakları dışında korumaya mecburdur”

Son terör saldırısıyla Türk milletinin sabrının tükendiğinin altını çizen Caşın, “Bundan böyle Türkiye, yurt içinde ve dışında terörle mücadelesini genişletecektir. Bu aynı zamanda silahlı bir mücadele olacaktır. Bu asimetrik savaşa karşı Türkiye de uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkını kullanarak vatandaşlarını toprakları dışında korumaya mecburdur. Türkiye bunu yeni bir strateji olarak ortaya koyacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

NATO’nun temel stratejilerinden birinin terörle mücadele olduğuna dikkati çeken Caşın, şunları kaydetti: “Elbette NATO’dan da BM’den de AGİT gibi örgütlerden de Türkiye yardım alacaktır. Özellikle Irak’ta Türkiye’nin sıcak takip hakkı vardır. Bu konuda Barzani ile de işbirliği yapılabilir. Türkiye, uluslararası toplumda bütün enstrümanları kullanarak, terörle mücadelesini yeni bir safhaya sokmak zorunda. Artık Türkiye’nin sabrı bitmiştir. Bundan böyle Türkiye, terörist örgütün üyelerini nerede görürse vuracak, imha edecektir. Dünyadaki bütün devletler bu şekilde yapmaktadır. Türkiye, George W. Bush’un önleyici müdahale doktrinini kullanacaktır. Uluslararası hukuk açısından Türkiye’nin buna hakkı var.”

“Türkiye bugüne kadar NATO kartını oynamadı”

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan, Irak ve Suriye’nin, otorite boşluğu ve güvenliksizlik sebebiyle Türkiye’ye dönük terör eylemlerinin merkez üssü konumuna geldiğini belirterek, terör örgütleriyle mücadele için içeride alınacak her türlü önlemin yanı sıra sınır ötesinde de birtakım operasyonların yürütüldüğünü hatırlattı.

NATO’nun sadece bir savunma örgütü olmadığına, aynı zamanda bir güvenlik örgütü olduğuna dikkati çeken Erhan, “Kendi üyelerine karşı yürütülen bu tür terör saldırıları karşısında NATO’nun harekete geçirilebilir olduğunu düşünüyorum. Türkiye bugüne kadar NATO kartını oynamadı. NATO’yu teröre karşı harekete geçirmedi ama bu tür terör eylemlerinin Türkiye sınırları dışından Türkiye’ye yöneldiği düşünülürse bunlarla mücadelede mutlaka NATO üyesi ülkelerin de desteğinin talep edilmesi gerektiğini düşünüyorum. NATO’nun beşinci maddesinin işletilmesi için Türkiye’nin harekete geçmesi gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

“Türkiye’nin tek başına harekat yapma gücü var”

Erhan, 1984’ten beri Türkiye’nin beşinci maddenin işletilmesi için NATO’ya müracaatta bulunmadığını aktararak, “Ama artık bunun zamanı geldi. Çünkü Irak’tan ve Suriye’den kaynaklanan bir saldırı söz konusu. Buna karşı da topyekun bir karşı koyuşun söz konusu olması lazım. Artık Kandil’in bir terör yuvası olmaktan çıkarılması için müttefiklerle beraber Türkiye’nin harekete geçmesi gerekiyor. Onun için de en önemli ve kullanılabilir zemin NATO olarak gözüküyor” yorumunda bulundu.

Öte yandan NATO üyesi pek çok müttefikin kendi topraklarında terör örgütlerine birtakım imkanlar sağladığına dikkati çeken Erhan, bu siyasi desteğin ortadan kaldırılması için Türkiye’nin çaba göstermesi gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin tek başına Irak’ta ve Suriye’de harekat yapma gücü ve kapasitesinin olduğunu belirten Erhan, “Eğer bunu gerçekleştirecekse ve bıçak kemiğe dayanmışsa Türkiye bunları tek başına da yapar” diye konuştu.

“PKK doğrudan hedef alınmalı”

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, terör örgütlerinin bugünkü operasyonel kabiliyeti kazanmasında Suriye ve Irak’taki başarısız devlet örneğinin rolüne değinerek, “Oradaki hakimiyet alanını genişleterek, insan havuzunu genişlettiler. Kontrol ettikleri alanlardan ciddi bir finansal getiri kazanmaya başladılar. Amerika ve Almanya gibi ülkelerden DEAŞ’a karşı savaşacakları taahhüdüyle aldıkları silahlarla aslında örgütün silah havuzunu genişlettiler. DEAŞ’le mücadele çerçevesinde uluslararası meşruiyetini artırma, terörlerinin üstünü kapatma şansı buldular. Özellikle Kobani sonrası, bu aşamalarda PKK kendisini genişletti ve Türkiye’deki operasyonel kabiliyetini artırdı.” şeklinde konuştu.

PKK ile gerçek anlamda mücadele edilmesi için bu unsurlarla yüzleşilmesi gerektiğine değinen Ulutaş, “Afrin’den Haseke’ye, hatta Irak’a, Sincar Dağlarına kadar olan bir geniş kuşakta PKK doğrudan hedef alınmalı. El Bab’a yapılan operasyonların benzerleri o hat boyunca tüm PKK unsurlarına yapılmalı. Yoğun hava saldırıları olabilir” önerisinde bulundu.

Batı ülkelerinin, Suriye savaşı çerçevesinde PKK’ya hem siyasi hem de askeri yatırım yaptığını kaydeden Ulutaş, özellikle Amerika’nın doğrudan müttefiklik ilişkisi kurduğu tek aktörün PKK olduğunu söyledi. Batı ülkelerinin bu yatırımlarını korumak istediğini belirten Ulutaş, Suriye’deki çıkarlarını PKK üzerinden yürütmeye çalıştığını dile getirdi.

Ulutaş, bu nedenle Batılı ülkelerin, Türkiye’nin olası bir harekatına karşı çıkacağını ancak meselenin Türkiye’nin güvenliği olduğunun altını çizerek, “Amerika ve Avrupa ülkelerinin ne dediğinden bağımsız olarak hareket etmek zorundayız. Onlara kalsa hiçbir şekilde hareket etmemizi istemeyecektir. Terörle mücadelemiz konusunda Avrupa’nın, ABD’nin eleştirilerini, hassasiyetlerini kulak ardı etmemiz lazım. Aksi takdirde operasyonlarımızı yürütemeyiz.” dedi.

NATO 5. MADDE NEDİR?

Kuzey Atlantik Antlaşmasının 5. Maddesi gereğince NATO, bir saldırı veya saldırı tehdidine karşı üyelerini savunmaya ve bu amaçla, bir üyesine yapılacak saldırının tüm üyelerine yapılmış varsayılacağı ilkesine dayanan bir örgüttür. Siyasi ve askeri alanlardaki günlük işbirliğiyle sergilenen dayanışma ve uyum, temel güvenlik sınamalarının üstesinden gelinmesinde hiçbir Müttefikin yalnız bırakılmayacağını garanti etmektedir. Ayrıca, üyelerinin savunma alanında egemen sorumluluklar üstlenme haklarına halel getirmeksizin, Müttefiklerin asli ulusal güvenlik hedeflerine kollektif çabalarla ulaşmalarına yardımcı olmaktadır. 

Kamupersoneli.net – AA