Gündem

Türk Telekom Eski Genel Müdür Yardımcısı Tekbudak: "O dönemde de siyaset, personel alımlarında etkiliydi."

Türk Telekom eski Genel Müdür Yardımcısı, Telekomcular Derneği Genel Başkanı Zafer Tekbudak’ ı kamupersoneli.net olarak ziyaret ettik. Mülakatta Türk Telekom bünyesine yapılan personel alımlarına, özelleştirme süreci ve FETÖ ihraçlarına yönelik görüşlerini aldığımız Zafer Tekbudak, ülke gündemi ve kamudaki son durumu böyle yorumladı…

*Türk Telekom’ un şuan bazı bölgelerde ekonomik problemlerden ötürü hizmet veremediği, alt yapı çalışmalarını ve milenyum çağı olarak adlandırdığımız bir dönemde internet/telefon gibi abonelikleri sağlayamadığı iddia ediliyor.Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Türk Telekom’un % 55 hissesi 2005 yılının sonlarında, 6,55 milyar $ karşılığında Ojer Telekomünikasyon isimli bir firmaya satıldı. İstanbul merkezli bu firmanın hisselerinin % 99’u Dubai merkezli Lübnan’lı firma Oger Telecom’a aittir. Oger Telecom’un hisselerinin % 50’si ise Suudi Arabistan’da inşaat yapan Saudi Oger firmasına aittir. Dolaylı olarak Türk Telekom’un hisselerine sahip olan Saudi Oger geçtiğimiz aylarda iflas etti.

Son zamanlarda iyi yönetilemeyen T. Telekom özelleşmeden önce 60.000 çalışanla yürüttüğü hizmetlerini , bugün 20.000 çalışanla yürütmeğe çalışıyor. Yeterli sayıda eleman olmaması, hizmetlerin aksamasına neden oluyor. Telefon ve internet kullanıcıları, ihtiyaçlarına ve sorunlarına çözüm bulamaz duruma geldiler.

Ne yazık ki özelleştirme sonrası transmisyon, santral ve şebeke konularında yurt içi ve yurt dışında eğitim almış kalifiye personel , Türk Telekom’dan ayrılarak ilgisiz kurumlara gitmek zorunda bırakıldı. Santral mühendisi veya teknisyeni, Kültür Bakanlığına, Milli Eğitim Bakanlığına ve hatta Devlet Tiyatrolarına gitti. . Büsküvi fabrikalarında yöneticilik yapanlar ise Türk Telekom’a yönetici yapıldı.

En üst kademede çalışanlar 50.000 TL ile 150.000 TL arasında maaş alırken, teknik personel 3-5 Bin TL maaşla çalıştırıldı. Ücret adaletsizliği çalışan personelin şevkini kırdı. Şirketine güvenmeyen ve yarınlarının kaygısını taşıyan personel huzurlu bir şekilde çalışamadığı için verim alınamadı, Arıza ve tesis süreleri uzadı, müşteri mağdur edildi.

Siyaseten yapılan liyakatsız atamalar nedeni ile personel sayısındaki artış gerekçe gösterilerek, kalifiye elemanların bir şekilde kurumla ilişkileri kesildi. Türk Telekom’un başarısız yönetimi nedeniyle BTK, Türk Telekom’u Sabit Telefon Hizmet Kalitesi Tebliğine uymadığı için uyardı.

BTK internet sitesindeki bu uyarıda; “2016 yılının ikinci çeyrek dönemine ilişkin Türk Telekomünikasyon A.Ş. (TTAŞ)’nin hizmet kalitesi ölçümlerinin değerlendirilmesi sonucunda; Arıza giderme süresi ölçütüne ait “Tüm geçerli arızaların en hızlı karşılanan % 95’inin giderildiği süre” verisinin, ilgili hedef değer olan 90 Saat’e eşit veya 90 Saat’ten küçük olması gerekirken; Mayıs ayında 110,10 Saat ve Haziran ayında 123,61 Saat olarak gerçekleşmesi nedeniyle Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliğinin 5’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Evrensel hizmet yükümlüsü sabit telefon hizmeti sunan işletmeciler Ek-1’deki,… ölçütlere ilişkin hedeflere uymakla ve verileri Kuruma göndermekle yükümlüdür.” denildi.

Özelleştirme öncesi 1 Genel Müdür, 4 Genel Müdür Yardımcısı, 18 Daire Başkanı ve 37 Daire Başkan Yardımcısı ile yönetilen kurumda bugün bir Genel Müdür var iken, 10 Genel Müdür Yardımcısı ve yine 53 Daire Başkanı (Direktör) ile 113 Daire Başkan Yardımcısı görev yapmaktadır.

Yani personel sayısı üçte bire düşerken, yönetici sayısı 3 katı fazlalaşmıştır.

Özelleştirmeden önce yılda 2.5 milyar $ kar eden Türk Telekom, ne yazık ki son yıllarda zarar etmeye başladı, yüksek miktarlarda borçlandı. Yine Türk Telekom’da, özelleştirme öncesinde çok büyük yatırımlar yapılmaktaydı. Yılda 2.5 milyar$ kar eden kuruluşta, yüz milyonlarca $ tutarında santral, transmisyon, telefon ve internet altyapısı ve fiber için yatırım yapılırken bu yıl 900 milyon$ civarında kar etmesine karşın, bu karın 860 milyon$’ını temettü olarak dağıttı. Neredeyse hiç yatırım yapılmadı.

Daha dün GSM operatörü için (AVEA) için 9 yılda ödemek üzere 90 Milyon Euro kredi alındı ve garantörü Türk Telekom oldu. Türk Telekom’un özelleştirmesinin mutlaka yapılması gerektiği, bunun için en önemli gerekçelerden birinin, Türk Telekom’un istediği gibi yatırım yapamaması gösteriliyordu. Fakat özelleştirmenin üzerinden 10 sene geçmesine rağmen yapılan yatırımlara baktığımızda, gösterilen bu gerekçenin hiçbir doğruluk payı olmadığı ortaya çıkmıştır. Yatırım yapılmayan, yeni bir teknoloji getirilmeyen, müşteri memnuniyetini sağlayamamış olan bu kuruluş, hisselerinin %55’i Araplarda olmasına rağmen hala Türk adını kullanmaktadır.

15 Temmuz’da sahnelenen ve başarısız olan, ancak ülkemizi büyük sıkıntılara sokan FETÖ kalkışması sonucu yapılan operasyonlarda Türk Telekom ve AVEA’nın üst düzey yöneticilerinden bazılarının Fetö üyesi olduğu gerekçesi ile tutuklandı. Bir kısmının görevine son verildi.

Bu operasyonların sonucunda Türk Telekom’un personel politikasında Gülen Cemaatinin söz sahibi olduğu anlaşıldı. Bu gelişmelerde şirketin imajını olumsuz yönde etkiledi.

FETÖ ile bağlantılı kişileri tespit etmek için yapılan uygulamaları yeterli ve doğru bulmuyorum. Bazı kurumlarda Fetö ile yakın ilişkisi olduğu halde korunan ve kollananlar olduğu gibi, bazı garibanlarında mağdur edildiğini gözlemekteyim. Fetö ile organik bağı olan ve kendilerine bu örgüt kanalı ile menfaat sağlayanların mutlaka cezalandırılması gerekir. Ancak bilgisizliğinden Bank Asya’ya para yatıran herkesi Fetö’cü olarak değerlendirilmemelidir.

Çok şükür bankalarının, dershanelerinin ve okullarının yakınından dahi geçmedim ama, ben bile hesap açtırabilirdim. Çünkü diğer bankaların müşterilerine tanımadığı kolaylıkları bu banka sağlamaktaydı. Ayrıca hesap açmanın suç olduğu söylenen bu bankanın açılışını dönemin Başbakanı, yine dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve bir önceki dönem dönem Cumhurbaşkanlığı yapan bir siyasetçi birlikte yaptılar. İlkokul mezunu bir vaizin bu güce nasıl ulaştığı araştırılmadan gereğinden fazla önemsenmiş, partilerinin oy oranını arttırabilmek amacı ile cemaatle ters düşmemek için çaba sarfedilmiş, her dönem baş tacı edilmiş, adam yerine konulmuş eğitimsiz bir adamdan medet ummanın günümüze yansımalarını hep birlikte gördük!

Üzülerek görmekteyim ki bugün hala oy kaygısı ile başka cemaatlere değer verilmekte onlarla ters düşmemek için çaba sarfedilmektedir.

Keşke geçmişten ders alınabilse…

* Sizin döneminizde Türk Telekom bünyesine personel alımları nasıl gerçekleştiriliyordu? Belirli kıstaslar var mıydı, baskıyla karşılaştınız mı?

Özelleştirmeden önce de Türk Telekom’a sınavsız eleman alınıyordu. O dönemde de siyaset, personel alımında etkiliydi. Ancak bu kadar açık ve korkusuzca yapılamazdı. Çünkü o dönem, basın ve medya tarafsız davranıyor, yakaladıkları usulsüzlükleri manşetten veriyorlardı. Hatta bire bin katılıyordu. Alınan personellerin büyük bir çoğunluğu teknik personel olup sonraki yıllarda kuruma faydaları fazlasıyla dokunmuştur.

Görüldüğü gibi yılda 2.5 milyar $ kar eden ve 60 insanı istihdam eden 180 yıllık mazisi olan bir kuruluş, tabiri caizse yabancılara peşkeş çekilmiş, telekomünikasyon sektöründe önemli bir deneyimi olmayan bir Arap firmasına satılmıştır. Çalışan eleman sayısının 2/3’ü ya emekli edilmiş, ya devletin sırtına yük edilmek üzere ilgisiz kurumlara gönderilmiş, ya da iş akdi sona erdirilmiş, mutsuzlar ordusu yaratılmıştır. Kurumda kalarak çalışmaya devam edenler ise yarınlarından ümitsizdir.

Türk Telekom’un özelleştirilmesi, kelimenin tam anlamı ile ihanettir.


Kamupersoneli.net | ÖZEL HABER

Bir Yorum

  1. Oyun içinde oyun,firma içinde firma. İşte uluslarası sermayenin altın kazanç kapısı. Özelleştirme denilen şey de bu kapının anahtarı.