Gündem

Emekli Albay Başbuğ: Beni Durdurabilmek İçin Her Yolu Denediler

İzmir’deki “askeri casusluk” davasında örgüt lideri olarak yargılanan ve 2,5 yıl tutuklu kaldıktan sonra beraat eden emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ, “Görev süremin tamamında örgüt tarafından her yerde ve her ortamda baskı ve taciz gördüm. Fetullahçı Terör Örgütü mensupları verdiğim mücadelede beni durdurabilmek için kadın, para her yolu denediler.” dedi.

Başbuğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, meslek yaşantısının neredeyse yarısının terörle mücadeleyle geçtiğini anlattı.

Dağda eşkıyaya karşı mücadelesi dahil yaptığı ve içine sinen en büyük hizmetin, en hayırlı görevin, binlerce kişiye verdiği eğitim ve sayısız konferanslarla, ülke üzerinde oynanan oyunları, FETÖ tehdidini anlatmak, Fetullah Gülen’in ipliğini pazara çıkarmak olduğunu vurguladı. 

Terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen’e ve örgütüne verdiği zararın inanılmaz boyutlarda olduğunu aktaran Başbuğ, şunları söyledi: 

“Bunu tersten düşünürseniz bu, aynı zamanda ülkeme yaptığım faydadır. Bir arkadaşımın bana ‘Bu yolda verdiğin mücadelede aldığın sevap yedi ceddini cennete götürür’ dediği günü asla unutmam. Bu benim ahirete kadar taşıyacağım, evlatlarıma miras bırakacağım şeref madalyamdır. Yargılandığım mahkemede, ‘Bu kumpası bizlere kuran Fethullah Gülen Silahlı Terör Örgütüdür’ diyerek, örgütün de isim babası olmak benim için ayrıca gurur kaynağıdır.

Görev süremin tamamında örgüt tarafından her yerde ve her ortamda baskı ve taciz gördüm. FETÖ mensupları verdiğim mücadelede beni durdurabilmek için kadın, para her yolu denediler. Durduramayacaklarını anlayınca hakkımda yazdıkları sayısız ihbar mektupları ile yıldırmayı, başımı derde sokmayı denediler. Örgüt, kumpasların açılışını Ergenekon’dan çok önce benimle yaptı. FETÖ polisleri Ankara’da İşçi Partisi binasına göstermelik bir baskın yaptılar ve hesapta bu baskında benim görev yaptığım Ege Ordusu İstihbarat Başkanlığına ait bilgilerin olduğu sözde bir CD ele geçirdiler. CD üzerinde ‘Binbaşı Coşkun Başbuğ’ yazıyor, dolayısıyla ‘Bu CD’yi sen verdin’ diye hakkımda soruşturma yürüttüler.” 

Başbuğ, ardından Ergenekon soruşturması başladığını ve burada da kendisinin iddianameye dahil edildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Aylarca eli kulağında tutuklanmayı bekledim. Allah’ın lütfu burada da bir şey olmadı ve asla kini bitmeyen örgüt yılmadı ve beni Malatya zirve cinayetlerine bulaştırdılar. Bu davanın iddianamesinde de adımız var ve ben, beni gözaltına almaya gelen polisleri bu davadan geldi zannettim. Polisler, ‘Zirveden mi geliyorsunuz?’ deyince şaşırdılar. ‘Hayır’ dediler, fuhuş ve casusluk. Benim tüm bu olaylar esnasında örgütle olan mücadelem kesintisiz devam etti ve örgüt bu iradenin intikamını çok kötü aldı ve bugüne kadar bir insana kurulacak en aşağılık kumpası, bir insana atılacak en ağır iftirayı attı ve beni kadın satan, ülkesini satan bir insan gibi göstermeye kalktı.” 

“Buca F tipi cezaevinde ve hücrede kaldım” 

İzmir’de “askeri casusluk” davasında örgüt lideri olarak yargılandığını dile getiren Başbuğ, “Kumpas kurmaya bile gerek duymadılar, delilsiz ispatsız direkt hard diskte adın yazıyor diye içeri attılar. 2,5 yıl tutuklu kaldım. Ülkem ve milletim adına bu örgütle mücadeleye başlarken ölümü göze alarak, ailemle vedalaşarak yola çıktım. Bu aşağılık örgütten her şeyi bekliyordum.” diye konuştu. 

Başbuğ, günümüze kadar olan tüm kumpas davaları ve tüm tutuklu askerler içerisinde en zor cezaevi koşullarını yaşadığını aktararak, şöyle dedi: 

“Çünkü ben Buca F tipi cezaevinde ve hücrede kaldım. Burada tek asker bendim. Askeri cezaevinde veya sivil cezaevinde kalan diğer askerler gibi asker kişiler ile bir arada değildim. Bu tarifi inanılmaz zor bir dönemdi. Ne ölüsünüz ne de yaşayan. Araf bu olsa gerek. Cezaevinde FETÖ mensubu cezaevi görevlileri tarafından da her türlü baskıya maruz bırakıldım. İstihbaratçı olmam ve onları çok önceden bugünlere hazırlamam nedeniyle ailem, olanlar karşısında çok dik bir duruş gösterdi ancak oğlum bugün 10 yaşında. Onun en güzel çocukluk döneminde 2,5 yılını yaşayamadım. Kızım evlilik dönemindeydi ve benim yüzümden iki yıl düğününü ertelemek zorunda kaldık. Eşimin bu yaşadığı olaylar nedeniyle taşıdığı yük gerçekten çok fazlaydı. Eve hem baba hem ana oldu. Bu yük ağır geldiğinden halen psikolojik tedavi maksatlı hap kullanıyor. Tek üzüntümüz bu.” 

“Suçlu görülenlerin tespit edilerek derhal idam edilmeleridir” 

Başbuğ, yapılan çalışmalar ve operasyonlar sonucu 35 kişinin tutuklandığını anımsatarak, şu değerlendirmede bulundu:

“Geçtiğimiz günlerde FETÖ mensubu olduğunu düşündüğüm bir mahkeme başkanı, bir kısım polisi daha iddianame bile okunmadan serbest bıraktı. Şu an tutuklu sayısı yanılmıyorsam 19 kişi ama hukuk şimdi doğru ellerde. Ümit ediyorum bu serbest kalanlar da yakında tekrar tutuklanır. Çünkü hepsinin suçu kesin ve belgeli. Bu kişiler vatan haini gazeteci kılığına girmiş kişilerdi. Bu vatan hainlerinin bir kısmı devletten kaçamadı ve bu son medya operasyonuyla yakalanarak, tutuklandılar. Şimdi polislerin yargılandığı dava 22 Ağustos’ta başlayacak. Savcı Zafer Kılınç başta birçok kişi hakkında manevi ve maddi tazminat davam yolda. Bu milletin, bizlerin acısını üzüntüsünü hafifletecek tek şey bu teröristlerin derhal yargılanarak, hak edenlerin, suçlu görülenlerin tespit edilip derhal idam edilmeleridir. Zaten dikkat edin bu darbe girişiminde ölen teröristlerin aileleri bile cenazelerine sahip çıkmadı.”​ 

Kamupersoneli.net – AA