Kamu Personelleri

Kılıçdaroğlu'ndan Personel Alımlarındaki Mülakatlara Tepki Geldi

 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir milyonu aşkın mağdur var, ortada sorumlu yok. Din, iman, inanç, itikat, adalet, hukuk nerede? Bu sorumlular nerede? Ben soruyorum; ‘Yenikapı ruhundan uzaklaştınız, Yenikapı ruhunu çiğnediniz.’ Yenikapı ruhu mağdur yaratmak değildir. Yenikapı ruhunun özü adalettir.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP’nin doğrulardan yana olduğunu, halka yalan söylemediğini ve eleştirilerini çekinmeden ortaya koyduğunu belirtti.

Darbe girişiminin ardından yaşananlara işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, faturayı ülkenin gariban vatandaşlarının ödediğini savundu.

Askeri okulların kapatılmasının ardından, sınav kazanarak bu okullara giren, eğitim alan gençlerin ve ailelerinin mağdur olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Ne günahı var bu çocukların? Eğer bir günah arıyorsan, kendinde ara arkadaş. Açıkladık, MGK kararı var. Niye o kararı yok hükmünde saydın? Niçin? Neden o imzayı attın?” diye konuştu.

Bugün bir gazetede yayımlanan Hopa’da bazı sivil toplum kuruluşlarının imzasını taşıyan ve öğretmenlerin görevden alınmasına tepki niteliğinde olan ilanı gösteren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Hopalıların kendilerine yakışanı yaptığını ve öğretmenlere sahip çıktığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, “1 milyon 200 bin çocuk öğretmensiz, eksik öğretmenle başladı. Yazık, günah değil mi çocuklara? Her türlü haltı çeviriyorsun, faturayı öğretmene çıkarıyorsun. Neden? Falan derneğin üyesiymiş. Derneğe üye olmak ne zamandan beri suç oldu? Suçu varsa, alırsın, yargılarsın. Barış bildirisine imza attılar diye 43 üniversite hocasını kapının önüne koydular. Yazık, günah değil mi? Düşüncesini beğenirsin, beğenmezsin ama hocaları kapının önüne koymak ne demek? Beğenmediğin işverenin malına tedbir koyuyorsun. ‘Falan cemaat için buraya yurt yapacaksın’ diyorsun, İşveren de korkudan yurt yapıyor. Sonra dönüyorsun, ‘Neden o yurdu yaptın?’ diye fabrikasına el koyuyorsun.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Türkiye’de bir karşı darbe girişimiyle karşı karşıyayız”

Başbakan Binali Yıldırım ile yaptığı görüşmede, “Bu kadar gazeteciyi, yazarı, sanatçıyı hapse atarsanız, darbeyi ne siz anlatabilirsiniz ne de ben anlatabilirim” ifadesini kullandığını aktaran Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de bir karşı darbe girişimiyle karşı karşıyayız.” dedi.

Kapatılan üniversitelerin kadrosundaki akademisyenlerin başka yerlere iş başvurusunda bulunduklarında Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında fişlendiklerinin ortaya çıktığını, bu nedenle de iş bulamadıklarını ileri süren Kemal Kılıçdaroğlu, bunun bir aileyi açlığa mahkum etmek anlamına geldiğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, komutanın emrini dinleyerek hareket eden er ve erbaşların içinden de mağdur olanların mutlaka ayrılması gerektiğine işaret ederek, “Talimatı verene hesap soracaksın. Asıl tepedekiyle uğraşacaksın.” diye konuştu.

Cemaat okullarında çocuklarını okutan ailelerin arasında da mağdurlar bulunduğunu, bu okulların açılışında gerekli izinleri kimin verdiğinin bilinmediğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, “İzni verene değil, çocuğunu bu okula yazdırana hesap sorulması doğru bir yaklaşım değildir. ” değerlendirmesini yaptı.

Askeri okulların, “Orada FETÖ’cüler var” diyerek kapatıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Milli Eğitim Bakanlığında da vardı, Diyanet İşleri Başkanlığında da vardı. Kapattınız mı onları?” diye sordu.  

Konuşmasında 14 yaşındaki bir çocuğun, CHP’ye gönderdiği mektuptan bahseden Kemal Kılıçdaroğlu, çocuğun matematik profesörü babasının hapse atıldığını, ailenin geliri olmadığını ve zor günler geçirdiklerini aktardı. Kılıçdaroğlu, “Ben mağdur deyince, ‘Bu mağdur kim ?’ diyorlar. Bu mağdur, bunlardır.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar’dan getirilen, 61 günlük bebeği olan bir kimya öğretmenin de 6 gündür Ankara’da gözaltında bulunduğunu belirterek, günde üç kez bebeği yanına getirilerek, emziren bu annenin yaşadıklarına duyarsız kalınamayacağını ifade etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bana söyler misiniz, askeri darbe dönemlerinde böyle bir zulüm oldu mu? Bunu anlatan arkadaşım emin olun telefonda ağladı. Yazık, günah, 61 günlük bebek. 6 gün tutulur mu bir kadın? Toplumun herkesimine söylüyorum, herkes kendi vicdanına sorsun. Bu kadar vicdansızlığı bu toplum hazmedemez. Bir milyonu aşkın mağdur var, ortada sorumlu yok. Din nerede, iman nerede, inanç nerede, itikat nerede, adalet nerede, hukuk nerede? Bu sorumlular nerede? Ben soruyorum; ‘Yenikapı ruhundan uzaklaştınız, Yenikapı ruhunu çiğnediniz.’ Yenikapı ruhu mağdur yaratmak değildir. Yenikapı ruhunun özü adalettir. Yenikapı’ya gittim, doğru. Hamaset yapmadım. Yenikapı ruhundan neleri anlamamız gerektiğini 12 madde halinde saydım, o da doğru. Çıkıp itiraz ettiler mi? Hayır. O da doğru.”

– “CHP dayatmayı kabul etmez”

Yenikapı’daki konuşmasında camiye, kışlaya, adliyeye siyaset sokulmaması, siyasette uzlaşma kültürünün geliştirilmesi, ortak aklın egemen kılınması gerektiğini söylediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, iktidarın uzlaşma kültüründen anladığının “Biz ne dersek siz ‘Evet’ deyin olduğunu” savundu.

Kılıçdaroğlu, bunun adının uzlaşma değil dayatma olduğunu, CHP’nin dayatmayı asla kabul etmeyeceğini vurguladı.

Yenikapı’da siyasetin özeleştiriye ihtiyacı olduğunu söylediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, “Şunu söylüyorlar ‘Rabbim ve milletim beni affetsin. Beni kandırdılar’. O bir temennidir, özeleştiri değildir. Özeleştiri yapacaksın. Gereğini de yapacaksın arkadaş. Seni kandırdılarsa o koltukta oturamazsın, ayrılman lazım.” diye konuştu.

– “Reis denilince bizim aklımıza Piri Reis geliyor”

Devletin liyakata önem vermemesinin bugünü hazırlayan etkenlerden biri olduğunu anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, gelinen süreçte iktidarın öğretmen alımlarında sadece yandaşların işe girmesini istediğini, yapılan mülakatlardaki sorularında buna yönelik düzenlendiğini iddia etti. 

Sözlü sınavlarda öğretmen adaylarına “Reis deyince aklınıza kim geliyor? Gezi’de ne hissettiniz? Ne yemek yapıyorsunuz? İnsan kopyası iyi mi kötü mü? Maç izler misiniz? Terör örgütlerini sayınız. Yılbaşında kutlama yaptınız mı?” gibi sorular sorulduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, “Reis denilince bizim aklımıza Piri Reis geliyor. Gezi’de de özgürlüğü hissettik. İktidarın baskısını hissettik.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, sözlü sınavlara karşı olmadıklarını, ancak hakkaniyet içinde yapılması gerektiğini, sınavların kamera kaydı ile belgelenmesinin haksızlıkların önüne geçecek bir uygulama olacağını bildirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, “Ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi dedik. Nerede söyledik? Yenikapı’da söyledik. Darbeyi de istemiyoruz, diktayı da istemiyoruz. Sonuna kadar tam demokrasi diyoruz. Bunun neresi ihanet? Şimdi de aynı şeyleri söylüyoruz.” dedi.

– “Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkmak zorundayız”

Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkılması gerektiğini, bunun içinde Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyetin kuruluşunun ardından gelen ilk yıllarının iyi bilinmesinin şart olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Kendi tarihini bilmeyen, Cumhuriyetin kurucu değerlerinin ne olduğunu bilmez, farkına bile varmaz. Rivayetle bir ülkenin Cumhurbaşkanı konuşmaz. Çocukken kendine anlatılan masallarla Cumhuriyeti ve tarihi anlatamaz. Asıl sorunumuz bu. Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkmak zorundayız. Yenikapı’da da söyledik, yine söylüyoruz. Parlamenter sistemimizi güçlendirelim. Bunu da söyledik. Ne diyor? ‘Biz Meclis’in bu noktada ne kadar hızlı çalıştığını gayet iyi biliyoruz’ diyor, dalga geçerek. Dedik ki OHAL’e gerek yok, getirin kanunları dört parti de darbeye karşı, istediğinizi buradan çıkaralım. Hukuk içinde, demokrasi içinde, özgürlük içinde çıkaralım, milleti mağdur etmeyelim. ‘Parlamentonun ne kadar hızlı çalıştığını biz gayet iyi biliyoruz’ diyor. Yani engelleme yapıyor parlamento diyor. Ben beklerdim ki Sayın İsmail Kahraman desin ki ‘Bir dakika Sayın Cumhurbaşkanı, bu parlamento sen Marmaris’teyken, bombalanırken sabaha kadar görev yaptı’. Bu parlamentoya laf etmek kimsenin haddi değildir, özellikle de Cumhurbaşkanının haddi değildir. Üç bin maddelik yasalar buradan nasıl çıktı? Ama dayatma kültürü ile yasa getirirseniz, muhalefetin de bir görevi olacak tabi.”

– “Zalime teslim olmayacağız”

Medya özgürlüğünün korunması gerektiğini belirten ve basın yayın kuruluşlarının kapatılmasını da eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, devletin öç alma duygusuyla, kinle yönetilemeyeceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yenikapı’da da söyledik, şimdi de söylüyoruz. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan laikliği hepimizin savunması gerektiğini söyledim. ‘Eğitim sistemini daha çağdaş yapın’ dedik. ve yine dedik ki daha önce mağdur olan Ergenekon, Balyoz mağdurlarının itibarının iade edilmesi lazım. Ben Yenikapı’da bunları söyledim. Hiçbir kişi kalkıp da bana ‘Yenikapı ruhunu bozuyorsun’ demesin arkadaşlar. Diyen varsa gelsin, yüzüme karşı söylesin. Başbakansa başbakan, Cumhurbaşkanıysa cumhurbaşkanı söylesin. Neyi bozduk biz? Ben mazlumların hakkını sonuna kadar koruyacağım. Adaleti sonuna kadar savunacağım. Hukukun üstünlüğünü sonuna kadar savunacağım. Türkiye’nin huzura, birlikte yaşamaya ihtiyacı var. Mağdur yaratmanın kimseye faydası yok. 1 milyonun üzerinde mağdur var. Böyle bir devlet, böyle bir adalet olur mu? Zalimin karşısında durmak, bizim görevimizdir, zalime teslim olmayacağız. Türkiye’nin neresinde bir mağdur varsa, bütün mağdurların sesi olacağız ve mağdurlara sahip çıkacağız. Zalimin karşısında susan dilsiz şeytansa, zalimin karşısında susmayacağım. Sonuna kadar direneceğim. Çünkü biz zulmedenlere meyletmeyeceğiz, zulmedenlerin karşısında olacağız.”   

KAMUPERSONELİ.NET – AA