Genel

Memur Alımlarında Siyasi Ayrım Yapılıyor Mu?

 Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Fetullahçı Terör Örgütü’yle (FETÖ) mücadele kapsamında kamu görevinden ihraç edilenlerle ilgili “Bizim uygulamalarımız konusunda hiçbir muğlaklık söz konusu değil. Kamuda çalışan FETÖ mensuplarının ayıklanması, finans ayaklarının kurutulması gerekiyor.” dedi. 

Canikli, HaberTürk televizyon kanalında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 

FETÖ ile ilişkili olanların belirlenmesi konusunda yapılan uygulamalarda herhangi bir problem yaşanmadığını anlatan Canikli, adaletsizliğe, haksızlığa kesinlikle meydan vermeyeceklerini söyledi. 

Canikli, kamuda görevden almalar, kurumların kapatılması tedbirlerinin dağınık gittiğine ve bir kargaşa olduğuna yönelik algı olduğunu dile getirerek, “Bizim uygulamalarımız konusunda hiçbir muğlaklık söz konusu değil. Kamuda çalışan FETÖ mensuplarının ayıklanması, finans ayaklarının kurutulması gerekiyor. Çünkü bir terör örgütüdür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hatta Türk milletinin bugüne kadar karşı karşıya kaldığı en büyük tehlikelerden bir tanesi olduğunu gördük.” diye konuştu.

“Kurunun yanında yanan yaş” olarak nitelendirilebilecek kimselerin yok denecek kadar az sayıda olduğunu belirten Canikli, “Sıfır dememiz mümkün değil ama şu ana kadar açığa alınan, görevine son verilenlerle ilgili bize ‘Ben FETÖ mensubu değilim’ ya da ‘O FETÖ mensubu değildir, yanlış yapıldı’ diye gelen taleplerin toplamı, toplam işlem görenlerin yüzde 1’inin altında.” ifadesini kullandı.

Son yayımlanan kanun hükmünde kararnameyle daha önceki kararnamede FETÖ mensubu olduğu iddiasıyla kapatılan 53 özel eğitim kurumu ve bir sendikayı yeniden açtıklarına dikkati çeken Canikli, hataların olabileceğini ancak düzeltme kanallarının da açık tutulduğunu bildirdi.

Canikli, kamuda çalışanların FETÖ mensubu olup olmadıklarının tespitini objektif ve somut kriterlere bağladıklarını, kişisel değerlendirme konusu olabilecek kriterleri devre dışı bıraktıklarının altını çizdi. “Herhangi bir şekilde bir kişinin iddiası, ihbarı üzerine işlem tesis etmiyoruz” diyen Canikli, iddiaların sadece konuyu araştırmak için dürtü oluşturduğunu belirtti. 

Kurumlardan uzaklaştırılan ve hakkında yanlış işlem yapıldığını düşünen insanların ilgili Bakanlık ve kurumlara başvurmaları konusunda tavsiyede bulunan Canikli, bu başvuruların hepsinin yeniden bütün boyutları ile değerlendirildiğini söyledi.

Canikli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile bütün illerde ve merkezlerde bir yapı kurma çalışmalarını sürdürdüklerini, her ilde valilerin başkanlığında bir kriz merkezi gibi bir yapı olacağını, vatandaşların bu konuyla ilgili müracaatlarını buraya yapabileceklerini kaydetti. 

– FETÖ’nün ana omurgası kırıldı

Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinin kendi adamlarına kendi subaylarına yol açmak amacıyla yapılmış bir operasyon olduğunu ifade eden Canikli, devletin şu anda anayasa ile evrensel ilkelerde tanımlanan noktaya oturtulmaya çalışıldığını belirtti.

FETÖ’nün ana omurgasının, belinin kırıldığını dile getiren Canikli, sistematik olarak karar alma mekanizmalarının çalışmadığını, kurumlar arasında birbirleri ile bağlantılarının koptuğunu söyledi. Canikli, “Kendi aralarında bütün birimleri ile irtibatta olan, çalışan, dönen bir çark vardı. O çarkın dişlilerinin önemli bir bölümü kırıldı ve o çark dönmüyor şu anda” dedi. 

Canikli, yeni personel atamalarında ve alımlarda siyasi görüş ayrımı yapılmadığını vurgulayarak, “Hatta şu anda gerçek anlamda ülkücü ve gerçek anlamda sosyal demokrat olmak bu alımlarda olumlu referans olarak kullanılıyor” ifadesini kullandı.

Herhangi bir cemaate mensubiyetin devlet görevlerinde eksi bir referans olup olmayacağının sorulması üzerine de Canikli, “Speküle edilecek açıklamalara gerek yok. Ama yaşadığımız bir tecrübe var. Toplumların tarihinde de bu tip hadiseler çok sık olmaz. Belki 300-500 yılda bir gelir. Bundan ders alınması gerekir” diye konuştu. 

Canikli, 28 Şubat sürecinde imam hatip okullarının kapatılmasının FETÖ’nün palazlanmasının önünü açtığını ifade ederek, muhafazakar ailelerin dini eğitimden geçmesini istediği milyonlarca çocuğun FETÖ’nün kucağına itildiğini söyledi. Canikli, “Şu anda da çocuklarını dini eğitimden geçirmek isteyen çok sayıda insan var. Bu günlerde yine imam hatip okullarına talep patladı bize kayıtta torpil için gelenler var yine o günlere geldik” diye konuştu.

-FETÖ’nün açtığı gizli pencere

2014 yılında söylediği, “Paralel yapı çok büyük bir tehdittir, darbelerden de daha büyük bir tehdittir” sözünün hatırlatılması ve bunu kendisine söyleten durumun ne olduğunun sorulması üzerine Canikli, onların korkunç yüzünü Gümrük ve Ticaret Bakanlığı döneminde bir kaç hadise ile gördüğünü anlattı. Canikli, şöyle konuştu:

“Bunlardan bir tanesi Gümrük Bakanlığının tüm yazılımlarına ve datalarına onları kontrol edecek şekilde bir yapı kurduklarını öğrendik. Bir pencere açmışlar o pencereden Gümrük Bakanlığının tüm gizli bilgilerini birilerine yönelik kötüye, şantaja kullanılabilir. Böyle bilgiler devlet sırrı niteliğinde bilgiler. Böyle pencere açarak dışarıdan bir yerlere aktarılmasına imkan verecek bir sistem oluşturmuşlardı. Onu tespit ettiğimiz zaman dehşete kapılmıştım. Sonra tedbirler aldık, kapatmaya çalıştık, soruşturma açtık. Yurt dışı da dahil olmak üzere Gümrük Bakanlığının tüm bilgileri dışarıya aktarılabiliyor, servis edilebiliyor. Esasında bilgi işlem ile ilgili o atamalar da benden önce değiştirilmiş, Hayati Bey zamanında bu tespitler yapılmış, ortaya çıkmış onlara ilişkin tedbirler alınmış. Ama onun büyüklüğünü, açılan bu gedik ile neler yapabileceklerini, nasıl bu bilgilerini kötüye kullanabileceklerini gördüğümde dehşete kapılmıştım.”

Canikli, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı döneminde yaşadığı bir diğer olayı da anlatarak, “Bir sınav ile toplu olarak alınan 27 kişi vardı. İmza için bana getirdiler, ben de bir araştıralım dedim. Güvenlik soruşturması için istihbarata gönderdim gelen kişilerin tamamı o yapıya mensuptu. Bir tane kendileri dışındakilere hayat hakkı tanımamışlar. O yapının bir kez daha dehşet verici korkutucu yüzünü görmüştük.” şeklinde konuştu.

FETÖ mensuplarının, liderlerinin talimatıyla her türlü boyuta girebilecek insanlar olduğunu belirten Canikli, bu yapının beyinleri kiraya verilmiş, kumanda edilebilen ve her türlü işlemin yaptırılabileceği üyelerinin bulunduğunu söyledi. 

-“Kendi ayağımıza kurşun sıkmak olur”

Canikli, AK Parti içerisinde de bir araştırma olup olmadığının sorulması üzerine, parti içerisinde de incelemelerin yapıldığını, hiç bir tereddütlerinin olmadığını, kim olursa olsun geri durmadıklarını, herhangi bir göz yummanın kendi ayaklarına kurşun sıkmak anlamına geleceğini kaydetti.

Başbakan Binali Yıldırım’da FETÖ’nün darbe girişiminin başarılı olması halinde devlet kademelerine getirilecek kişilerin yer aldığı bir belge olup olmadığının sorulması üzerine Canikli, kendisine bu konuyu sorduğunu, orada bir yanlış anlama olduğunu, kendisinde böyle bir kitapçığın olmadığını söylediğini aktardı. 

Canikli, Amerikan yönetiminin darbe girişiminin arkasında olup olmadığına ilişkin kanaatinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:

“Devlet yönetmek zor iştir. Devletler arası ilişkiler belli bir formatta belli bir mecrada ve belli bir disiplinde yürütülür. Onun kendine özgü bir dili vardır. Bu dil standart bir dil değildir. Bazen volümü çok yukarıda, bazen en aşağıda ve aralarda olabilir. Biçim olarak da değişebilir. Konuma, konjonktüre, hedeflere göre değişebilir. Bir resmi görüş olarak, hükümetin ortaya konmuş bir görüşü yoktur. Zaten olamaz da. Reel durum ne ise odur. Tespitin de her zaman o şekilde ifade edilmesi de gerekmeyebilir. Biraz kapalı konuştuğumun farkındayım. Ama öyle olması gerekir.”

– “Yenikapı ruhu sürdürebilir” 

FETÖ’nün darbe girişiminin ardından iktidar ve muhalefet partilerinin Yenikapı mitinginde oluşturdukları ortamın sürdürülebilir olduğunu dile getiren Canikli, “Bütün dünya yapıyor. Başka siyasi arenalarda, ülkelerde rahatlıkla yürütülebiliyor. Biz neden yürütmeyelim?” değerlendirmesinde bulundu.

Darbe girişiminin iktidar ve muhalefeti yakınlaştırdığına işaret eden Canikli, “Herkesin arzusu, özlemi buymuş. Sadece bizim için değil muhalefet için de söylüyorum. Bu ortamı yakaladık. Keşke daha önce olsaydı. Onun için kıymetli ve sürdürülebilir. Bunu sürdüreceğiz, sürdürmemiz gerekiyor.” dedi. 

– “Kapital’i anlamaya çalışırdık” 

Çocukluk ve gençlik yılları anılarını da paylaşan Canikli, 1970’li yıllarda Türkiye’de dalgalanmaların en yoğun bir şekilde yaşandığının altını çizdi. Canikli, “Biz o dönemde ‘komünistlerle’ münazaralar yapardık imam hatipliler olarak. Zaman zaman bir araya gelirdik. Tartışmalar yaşardık, münazaralar yapardık. Çatışmalar, kavgalar, gürültüler olurdu ama bunlar da olurdu.” diye konuştu. 

Giresun İmam Hatip Lisesi’nde okurken Karl Marx’ın Kapital adlı eserini okuyup anlamaya çalışarak karşıt görüştekilere cevap vermeye çalıştıklarını belirten Canikli, “Ama anlamazdık ve çok zorlanırdık. Okuma dürtüsü oradan geliyor. Bizim tek amacımız vardı. Türkiye’nin kurtarılması gerekiyordu. Bugünkü dile dönüştürürsek milli iradeyi temsil etmeyen, jakoben, buyurgan yaklaşımlardan, siyasi veya siyaset dışı oluşumlara karşı Türkiye’yi kurtarmamız gerekirdi. Kavgamız bu.” ifadelerini kullandı.

Bir Yorum

  1. Kamuda taşeron ve memur olarak çalışan FETÖ'cüleri kimlerin yerleştirdiği belli. Bizler iş ararken anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelirdi, cemaate üye hiçbir vasfı olmayan kişiler taşeron olarak masa başı memur olurdu.