Politika

CHP'li Belediye Başkanları Toplantı Düzenledi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yeni bir devlet kurmaktan söz ediyorsun. Yeni para mı basacaksın? Hangi yüzle bunları söylüyorsun ve hangi yüzle o partinin içinde kalıyorsun? O parti hangi gerekçeyle seni kendi içinde tutuyor. Konuşmasını isterim o partinin liderinin. Sahip çıkıyorsan çık adam gibi sahip çık. Sahip çıkmıyorsan tut kapının önüne koy, başka seçeneğin yok senin.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince Bilkent Otel’de düzenlenen belediye başkanları toplantısının açılışında, adaletin bir erdem işi olduğunu, Arapçasının da “fazilet” anlamına geldiğini bildirdi.

“Erdemli olmak bilgili olmak demektir, alçak gönüllü, kişiye topluma saygılı olmak demektir. O nedenle devleti yönetenlerin erdemli olması istenir.” diyen Kılıçdaroğlu, devlet adamlarının kin ve öfke nöbetine tutulmaması gerektiğinin altını çizdi.

Erdemli kişinin aynı zamanda tarihine, insana, kendi değerlerine de saygı duyan kişi olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

“Her konuda konuşan erdemli kişi değildir. Ne kadar çok şey biliyorsa o kadar az şey bildiğini bilen kişidir erdemli kişi. Geçenlerde bir televizyon kanalında bir kişi çıktı iktidar partisinin eski MKYK üyesi bir konuşma yaptı; ‘Biz şimdi yeni bir devlet kuruyoruz’ diyor. Bu devletin kurucusu da kendi partisinin genel başkanı… Densiz bir kişi, ahlaksız bir kişi, tarihine saygı duymayan bir kişi. Siz bir devletin nasıl kurulduğunu biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti devletinin nasıl kurulduğunu biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti saraylarda, zengin sofralarında mı kuruldu? Birilerinin önünde diz çökülerek mi kuruldu? Türkiye Cumhuriyeti devleti acıyla, kanla, gözyaşıyla kuruldu? Siz kalkıp bir devlet kurduğunuzu söyleyeceksiniz. Kabahat onda değil yalnız, ona söyletende kabahat.”

Kendisine bu konuda ne düşündüğünün sorulduğunu, kendisinin “Partisinin genel başkanı konuşsun bakalım o ne diyecek.” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Tık yok. ‘Efendim Türkiye Cumhuriyeti devleti… ‘Ben de biliyorum bunu. Sen bu adam hakkında ne düşünüyorsun? Buna bu cesareti sen verdin. Bunun bir danışmanı vardı, o da diyor zaten, ’16 Nisan’da halk kendi devletini kurmak için adım atıyor’ diyor. Ona da bir şey yok.” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin saraylarda, zengin sofralarında kurulmadığını belirten Kılıçdaroğlu, cumhuriyetin nasıl kurulduğunu örnekleriyle anlattı.

Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’dan yola çıkarken en büyük sorunun parasızlık olduğunu, Kurtuluş Savaşı’nın da gelen bazı yardımlarla yürütüldüğünü hatırlatarak, halktan da çıkarılan kanunla yardım toplandığını anlattı.

Alınan her malın bedelinin cumhuriyet kurulduktan sonra iade edildiğini bildiren Kılıçdaroğlu, cumhuriyetin adalet üzerine, hak hukuk üzerine inşa edildiğini, bir tek kişinin bile hakkını yemediğini belirtti.

Atatürk’ün bir iki dilim ekmek, birkaç zeytinle Büyük Taarruz’u yönettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunun da kitaplarda o devrin tanıklarınca yazıldığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti: 

“Bunlarla yola çıkıldı, cumhuriyet böyle kuruldu. Cumhuriyetin kuruluşuna laf edenler, Osmanlı’nın batışına tek laf bile etmiyorlar. Sevr Antlaşması’nı imzalayanlara tek cümle bile söylemiyorlar. Aklı kafasında değil de külahında olan adamlar çıkıp ‘keşke Yunanistan işgal etseydi burayı’ diyebilecek kadar vatanlarını, milletlerini, inançlarını ve kimliklerini satıyorlar. Biz isterdik ki bunlara en büyük tepkiyi ülkeyi yönetenler versinler, onlar göstersinler. Bu bayrağın üzerindeki renk boşuna mı kırmızı oldu? Cephelerde bu bayrak yere düşmesin diye kaç şehit verdik. Türkiye Cumhuriyeti’ni küçümsüyorlar ve yeni bir devlet kuracaklarını söylüyorlar. Sorun şudur, bu zihniyetteki insanların tamamı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin içinden çıkmış olması. Sorun budur. Başka bir partinin olsa tamam. İktidar partisinin içinden çıkıyor ve onlar da ses çıkarmıyor. Kulağından tutup kapının önüne koyamıyor, neden? Aynı şeyleri mi söylüyorsunuz siz, aynı amacı mı güdüyorsunuz siz? Sevr Antlaşması, tek laf eden yok ama Lozan’a dilleri uzuyor.”

Sevr’i Anlattı

Lozan’dan önce Sevr Antlaşması’nın iyi irdelenmesi gerekliliğine dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, 433 maddelik Sevr’in sarayın bilgisi dahilinde 10 Ağustos 1920’de Rıza Tevfik, Bağdatlı Mehmed Hadi Paşa ve Reşat Halis tarafından imzalandığını bildirdi.

Osmanlının toprak büyüklüğünün 5,5 milyon kilometrekareyken, Sevr Antlaşması’na göre bu alanın aşama aşama 470 bin kilometrekareye düştüğünü belirten Kılıçdaroğlu, Sevr’in 36’ncı maddesine göre Osmanlı padişahının İstanbul’da oturabileceğini ancak bir kusur etmesi halinde müttefik devletlerin padişahı İstanbul’dan çıkarma yetkisi bulunduğunu anımsattı.

Antlaşmanın 69’uncu maddesinin İzmir üzerindeki egemenliği Yunanistan’a bırakırken, sınırları ve padişahı korumak için toplamda 50 bin kişilik orduya izin verdiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

“Bu Sevr Antlaşmasını tanımayan bir kişi var, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Sevr’e alkış tutacaksın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna laf söyleyeceksin. Bunun adı vatana ihanet değil midir? Nedir bu? Türkiye Cumhuriyeti devletine ve tarihine ihanet değil midir? Suskun olanlar da aynı ihanet içindedirler. Bir daha söylüyorum; suskun olanlar da aynı ihanet içindedir. Merak ediyorum, cumhuriyet savcıları, neredesiniz siz? Nasıl cumhuriyet savcısısınız siz? Bizim ağzımızdan bir laf çıksa 50 tane fezleke düzenliyorsunuz, talimat geliyor çünkü size. Adam cumhuriyeti yerle bir ediyor, yeni devlet kuruluşundan söz ediyor sizden tık yok. Batsın sizin savcılığınız, siz savcı bile olamazsınız. Osmanlı’yı elbette seviyoruz, bizim tarihimiz. Osmanlı’nın görkemli tarihi olduğu kadar hepimizi üzeni dönemleri de vardır. Artısı ve eksisiyle bakmak lazım.”

Kılıçdaroğlu, Osmanlı’nın başta eğitim sistemi yüzünden battığını savunarak, o dönemde Osmanlı’da yüzde 1 ile 5 arasında olan okuma yazma oranının Avrupa’da yüzde 70’leri aştığını aktardı.

Şimdi de hiçbir anne ve babanın eğitim sisteminden memnun olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, eğitim sistemi üzerinde ayrı bir basın toplantısı yapacağı bilgisini paylaştı. Kılıçdaroğlu, gelinen noktada Türkiye’nin eğitim sürecinde aynı dönemi yaşadığını belirtti.

Osmanlı’da 1881’de Duyun-u Umumiye kurulduğunu, bütün maliyeyi yabancıların idare etmeye başladığını aktaran Kılıçdaroğlu, Osmanlı’nın parasını basacak bankası bile olmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, 1930 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi parasını basacak Merkez Bankasını kurduğuna dikkati çekerek, “Sen kalkıyorsun Türkiye Cumhuriyetine ihanet ediyorsun. Haberler.com’un haberine göre; Yeni bir devlet kurmaktan söz ediyorsun. Yeni para mı basacaksın? Hangi yüzle bunları söylüyorsun ve hangi yüzle o partinin içinde kalıyorsun? O parti hangi gerekçeyle seni kendi içinde tutuyor. Konuşmasını isterim o partinin liderinin. Sahip çıkıyorsan çık adam gibi sahip çık. Sahip çıkmıyorsan tut kapının önüne koy, başka seçeneğin yok senin.” ifadesini kullandı.

Cumhuriyeti kuranların 3 Mart 1924’te Diyanet İşleri Başkanlığını kurduklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Şimdi ben o kişiye soruyorum; dine ve inanca kim sahip çıkıyor? Kendi tarihimizi bilmemek kadar büyük bir cehalet olabilir mi?” dedi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Ocak 1923’te “Yeni Türkiye devleti cihangir bir devlet olmayacaktır fakat yeni Türkiye iktisadi bir devlet olacaktır.” dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, yapılan sanayi yatırımları hakkında bilgi verdi.

Kılıçdaroğlu, 1925’te Kayseri’de uçak fabrikasının temelinin atıldığını, 1940’lı yıllarda Türkiye’nin uçak ihraç eden ülke konumuna ulaştığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Yeni Türkiye kuruyoruz diyen kişiye sesleniyorum; sen babalarının, dedelerinin ne yaptığını biliyor musun? Seni vatana ihanet noktasına kim taşıdı, hangi eğitim sistemi…” dedi.

Toplu iğne üretemeyen bir ülkeden kendi denizaltısını uçağını yapan bir devlet yaratıldığını belirten Kılıçdaroğlu, bu tarz kişilerin hala cumhuriyetten, Atatürk’ten, tarihten intikam almak istediğini, hala birilerinin egemenliği altında yaşamak istediğini iddia etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 

“Bu cumhuriyet sadece bizim için değil, bütün İslam dünyası için örnek olmuştur. Biz ne istiyoruz? Biz tek adam rejimi istemiyoruz, biz kendi ülkemizde güçlü, demokratik bir parlamenter sistem istiyoruz. Mili iradenin parlamentoya tam yansımasını istiyoruz. Biz darbe hukukundan arınmış, hukukun üstünlüğünü öngören bir adalet sistemi istiyoruz. Laik bir çağdaş bir eğitim sistemi istiyoruz, biz etnik kimlik, inanç üzerinden, yaşam tarzı üzerinden siyaset istemiyoruz. Biz yolsuzluğun olmadığı saydam bir devlet, her kuruş verginin hesabının halka verildiği devlet istiyoruz, liyakat istiyoruz, işin en iyi yapana verilmesini istiyoruz. Bağımsız medya istiyoruz. Biz bunları istiyoruz, cumhuriyetin güçlenmesini istiyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik yapısının güçlenmesini istiyoruz. Dünyada saygınlığı olan bir devlet istiyoruz onlar Türkiye Cumhuriyeti devletini yok etmek istiyorlar. Aramızda derin bir fay hattı var ama şundan bütün vatandaşlarımın emin olmasını isterim; demokrasiyi seven, adalete, hakka, hukuka inanan, tarihine, şehitlerine, gazilerine, bayrağına, vatanına bağlı bir tek kişi kalıncaya kadar asla emellerinize ulaşamayacaksınız.”

“Belediye Sayımızı Artırmakta Kararlıyız”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun da düzenledikleri Adalet Yürüyüşü ile korku imparatorluğunu yıktıklarını savunarak, “Bu yürüyüşle adalet talebinde olan herkesle birleştik. İnanıyorum ki bu ivme bizi önümüzdeki süreçte çok daha güzel yerlere taşıyacak. Biz hükümetin onca baskısına, ayrıştırmasına, yaptığı haksızlıklara rağmen CHP’li belediyeler olarak oldukça başarılıyız. Bu yüzden sizlerle gurur duyuyoruz.” dedi.

OHAL nedeniyle belediye başkanlarına yurt dışına çıkış yasağı konulduğunu belirten ve bu duruma tepki gösteren Torun, bu yasağın bir an önce kalkması gerektiğini bildirdi.

Torun, 2019’a doğru belediye başkanlarına baskıların artacağını öne sürerken, tüm baskılara rağmen belediye sayılarını artırmakta kararlı olduklarını kaydetti.

Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.

Belediye Başkanlarına Enerji Sunumu

Toplantının ilk bölümünde yerel yönetimlere dönük durum tespiti ve yürütülen çalışmalar ele alınırken, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın da Yerel Yönetimlerde Enerji Politikası başlıklı bir sunum yaptı. Bu sunumda yenilenebilir ve çevreci enerji politikalarının nasıl oluşturulacağı anlatıldı.

Toplantının ikinci bölümü verilen yemek arası sonrası başladı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımını sürdürdüğü toplantının ikinci bölümünde ise CHP’nin Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiği yürüyüş ve yansımaları değerlendirilecek.

Belediye başkanlarının konuşmalarının ardından toplantı Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmesiyle son bulacak.

Kamupersoneli.net – ANKARA