Tunceli’de yol kesen PKK ‘lılarca kaçırılan astsubay Semih Özbey’in, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Gürsel Özbey’in oğlu olduğu öğrenildi. Baba Özbey ve yakınları olayın duyulmasıyla kaygı ve üzüntü içerisinde gelecek iyi haberleri beklemeye başladı.
CHA’da yer alan habere göre, Tunceli-Pülümür-Erzincan Karayolu’nu dün Alacak Köyü yakınlarında kesen bir grup PKK’lı, özel otomobiliyle Malatya yönüne gitmekte olan ve Rize’de görevli Astsubay Semih Özbey’in aracını durdurdu. Astsubayın aracında arama yapan PKK’lılar, askeri kimlik ile silah bulunca diğer vatandaşların ısrarına rağmen Özbey’i yanlarına alarak, ormanlık alana kaçırdı.
İşte Saygı Öztürk’ün yazısındaki ilgili kısım:
“Terör örgütünün kaçırdığı güvenlik görevlilerimizle bağlantı kuran bir dernek yöneticileri geçen nisan ayında mektupları ailelerine verdi. Onların, terör örgütünün elinde yıllardır tutulduğu gerçeğini de dikkate alıp Astsubay Semih İşte Özbey’in mektubundan bölümler:
“Aileme; bu mektubun size ulaştırılıp, ulaştırılmayacağını bilmeden size yazıyorum. Bütün aile üyelerim umarım hepiniz iyisinizdir. Beni soracak olursanız, iyi olmaya çalışıp kavuşacağımız gün için sabrediyorum. ‘Ben buradayım, sağım, ölmedim, yaşıyorum’ demek için yazıyorum. Sesimizi artık birileri duysun diye yazıyorum. Burada bize mektup yazma imkanı yıllar sonra çok geç olsa da verildi. ‘Mektup yazabilirsiniz biz ileteceğiz’ denildi. Ben de bu imkanı değerlendiriyorum ve size yazıyorum.
Sakın üzülmeyin, umudunuzu kaybetmeyin, hep taze tutup, koruyun. Dışarıda hayat normal seyrinde devam ediyor, bunun farkında ve bilincindeyim. Ben buradayım diye kendinizi hayattan ve olaylardan soyutlamayın, uzak tutmayın, hayatın normal akışına ve seyrine uyun istiyorum. Anne ve babamın ellerinden, kardeşlerimin yanaklarından öperim. Büyük küçük herkese selam söylüyorum. Allah’a emanet olun.”
Semih Özbey’in 15 Nisan 2019’da yazdığı mektupta, kendi durumlarıyla ilgili düşüncelerini de şöyle aktarıyor:
“Bizim için yoğun bir şekilde uğraştığınızı ve çaba sarf ettiğinizi duydum ve gördüm. Daha sonra 22 Haziran 2017’de yine Diyarbakır İnsan Hakları Derneği Şubesi’nde sizler konuşurken, görüntülerinizi canlı olarak izledik. Tabii burada sürekli TV izlediğimiz anlaşılmasın, biz üç buçuk yıl içerisinde bir buçuk ay TV ya izledik ya da izlemedik. Bu görüntüler bize özel olarak izletildi. Videolardaki konuşmalarına baktığımda genelde devletin bizim için bir şeyler yapmadığından yakınıp bahsederken ‘sabredin’ diyerek sizi hep oyalamasından yakınmaktasınız. Bizim için yapılması gerekenler veya oluşması gereken ortam için kurumların, STK’ların devletin çağrı yaparak kamuoyu oluşturması gerekiyor. Ama anlaşılan buna pek fırsat tanındığı söylenemez. Fakat onca çabaya rağmen, tam anlamıyla yeterli kamuoyu oluşmuyor.
ÖRGÜT VE DEVLET ARASINDA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan, hükümetten bizim için bir şeyler yapmasını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir vatandaşı olarak istemekte, talep etmekte ve beklemekteyim. Bunun dışında tüm siyasi partiler, başta; CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi olmak üzere, İnsan Hakları Derneği yöneticilerine de bizim için bir şeyler yapmalarını beklediğimizi önemle iletmek isterim. Şimdi biz örgüt ve devlet arasında sıkışıp kalmış durumdayız. Örgüt ‘Devlet istemezse bırakmayız, yoğun bir kamuoyu oluşmazsa bırakmayız’ diyor.
Bizim elimizden de hiçbir şey gelmiyor, sadece yıllardır beklediğimiz gibi bekliyoruz. Biz de artık devletin bir şeyler yapmasını istiyoruz. Bizim içinde bulunduğumuz durum, üç buçuk yıldır çözüm bulunamayacak, bu kadar uzun yıl çözümü olmayacak kadar çözümsüz bir sorun mu? Gerçekten istenilirse bu soruna çok kısa bir zamanda, çok basit bir şekilde çözüm bulunabilir.
Devlet, biz vatandaşlarını, askerlerini ve polisini yıllardır böyle zor şartlar altında, büyük bir bilinmezliğe terk etti. Burada bize sürekli İsrail’in askerlerinin serbest bırakılması için yaptıklarının neler olduğu anlatılıp duruyorlar. Kendisiyle uzaktan ya da yakından alakası olmayan kişiler için bir şeyler yapan devletin, ben ve buradaki diğer vatandaşları için hiçbir şey yapmaması, adımızdan dahi bahsetmemesi, yokmuşuz gibi davranması çok manidar ve çok düşündürücü!
KILIÇDAROĞLU’NA MESAJIMIZ
Buradan ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bizim için elinden gelen ne varsa yapması hususunda çağrıda bulunuyorum. Hiçbir şey yapmıyorsa da, bizim akıbetimizi Devletten cevap alıncaya kadar sormasını istiyorum. Yine HDP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve İnsan Hakları Derneği yöneticilerine ve başkanına bizim için bir şeyler yapmaları konusunda taleplerimi iletiyorum. Biz buradayız ve bizim için devletin veya sizlerin bir şeyler yapmasını bekliyoruz ve istiyoruz.
Yıllardır ailelerin bizimle ilgili yaptıklarının, CHP’nin birkaç milletvekilinin bizim için yaptıklarının, İnsan Hakları Derneği’nin bizim için yaptığı girişimlerin ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ailelerle yaptığı görüşmelerin alt yazısı dışında, hiçbir kimsenin bizim için bir şeyler yaptığını duymadım ya da şahit olmadım. Sözlerime son verirken, artık özgürlüğüme ve özgürlüğümüze kavuşmayı, büyük bir sabırsızlıkla bekliyoruz. Cevaplarınızı sabırsızlıkla bekleriz.”
Özbey’i kurtarmak için bölgede operasyon başlatılırken, oğlunun kaçırıldığını öğrenen Malatya Ticaret borsası Başkanı Gürsel Özbey ve yakınları gelecek iyi haberleri beklemeye başladı.
ANNE ÖZBEY : “BİZ SEMİH’İMİZİ İSTİYORUZ”
Sadiye Özbey, 2015 yılınca astsubay oğlu Semih Özbay’ın Tunceli’nin Pülümür ilçesi yolunda özel aracıyla seyrederken terör örgütü PKK mensuplarınca kaçırıldığını kaydetti. Malatya’dan Diyarbakır’a giden acılı anne, oğlu gelmeyene kadar yerinden kalkmayacağını söyledi.
“ÇALMADIĞIMIZ KAPI KALMADI”
4 yıldır oğlundan haber alamadığını ifade eden Sadiye Özbey, “Semih Özbey’in ailesiyiz, Malatya’dan geldik. 4 senedir o orada bizde burada mahvolduk. Biz yaşayan ölüyüz, biz Semih’imizi istiyoruz, Semih’imi almadan buradan gitmeyeceğim ve burada kalacağım. Semih Tunceli Pülümür yolundan özel arabası ile giderken önünü kesip Semih’i alıp götürüyorlar. 4 yıl oldu o günden beri sürekli çalmadığımız kapı kalmadı. Astsubaydı bir tek videolarını yayınladılar. Çocuğumuz gelinceye kadar biz burada oturacağız. Diğer aileleri de bekliyoruz” dedi.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN YARDIM İSTEDİ
Malatya’da asker olan oğlu PKK’lılar tarafından 4 yıl önce kaçırılan Malatya Ticaret Borsası eski Başkanı Gürsel Özbey 4 yıldır umutla beklediklerini ancak artık beklemeye sabırlarının kalmadığını belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yardım istedi.
KANSER HASTASI ANNESİNİ GÖRMEYE GELİRKEN KAÇIRILDI
Malatya Ticaret Borsası eski Başkanı Gürsel Özbey’ in Jandarma Astsubay olan oğlu Semih Özbey, 2015 yılında Tunceli- Pülümür- Erzincan yolunda karayolunu kapatan PKK terör örgütü tarafından kaçılırdı. Oğlunun kanser hastası olan annesini görmeye gelirken kaçırıldığını dile getiren Özbey, “O günden bu güne kadar ben çocuğumu ne gördüm ne sesini duydum, sadece terör örgütünün yayınlamış olduğu televizyon yayınlarında çocuğumun hayatı ve sağlığı ile ilgili haberler aldım. Ben bu süre zarfında sadece benim çocuğum değil benim bildiğim toplamda 13 asker ve polis de bu PKK terör örgütü tarafından kaçılırdı. O günden beri ben bütün yetkililerle, bütün siyasilerle, bütün gruplarla konuştum ve konuşmaya devam ediyorum. Ama o çocuklar halen dönemedi evlerine.
“SABRIN DA BİR SONU GELMELİ”
Cumhurbaşkanımızla da görüştük. Cumhurbaşkanımızın sadece bize söylediği ‘Sabır.’ Sabır ama sabrın da bir sonu gelmeli. Cumhurbaşkanımızın Malatya’ya gelişi münasebetiyle ben kendisinden özel bir ricada bulunmak istiyorum. Bu çocukların artık getirilmesi için gerekli adımların Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından atılması gerektiğini dile getiriyorum. Bir baba olarak bir aile olarak. Artık yeter, bize sabırdan ziyade çocuklarımızın getirilmesi ile ilgili elinden ne geliyorsa yapsın, ki ben inanıyorum Cumhurbaşkanımız istesin 24 saat içerisinde bu çocukların getirileceği kanaati bende hasıl olmuştur. Çünkü gelen bilgiler, duyumlar bu şekildedir.
“İNSAN HAKLARI DERNEĞİ BAZEN ESİR OLAN ASKER VE POLİSLERİ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ELİNDEN ALIP GETİRİYOR”
Örgüt bu çocukları verecek ama alacak kimse bulamadıkları bize iletmiştir. İnsan Hakları Derneği zaman zaman esir asker ve polisleri terör örgütlerinden alıp getiriyor. Bunlarla en son konuşmamızda onlar diyormuş ki ‘biz bu çocukları vereceğiz bir heyet oluşturun gelin alın.’ Devlet de bu heyetin oluşturulmasını kabul etmiyor. Ben buradan açıklamak istiyorum. Diyorum ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden birilerinin gidip bu çocukları alıp getirmesi lazım, devletin bu konuda harekete geçmesi lazım. Ben artık çocuğuma kavuşmak istiyorum. Bu kaçırılanlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin asker ve polisleri bunların Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne getirilmesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin asil görevlerinden biridir” şeklinde konuştu.
KENDİLERİ GİDİP TESLİM OLMADILAR
“Bu çocuklar kendileri gidip teslim olmadılar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin koruyamadığı yollardan bu çocuklar alındı” ifadelerini kullanan Özbey, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Artık buna bir çare bulun ve o çocukların geri getirin. Biz zaten yaşayan ölüyüz gecemiz gündüzümüz yok. Yardım için başvurduğum bütün mercilere söyledim sizin çocuğunuz bir saat geç gelse veya bir gün ateşlense sabaha kadar o annenin durumu ne olur diye. İnsan biraz merhamet eder bu çocuklar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin asker ve polisleri, bunlar bu devlete hizmet ederken alınıp götürüldüler. Bunun devlet tarafından hiç mi kıymeti yoktur? Biz artık yaşayan ölüyüz ne gecemiz ne gündüzümüz var, ne yediğimiz yemekten tat alıyoruz ne de konuştuğumuz sözden. Çocuğumuzun kaçırıldığı günden beri bayram yüzü görmedik” diye konuştu.
Acaba pkk ya ne verdi.. Hangi finansal düzenleme sırlarını deşifre etti