Meclis’te İYİ Parti grup toplantısında açıklamalar yapan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın coşkuyla sokak ve meydanlarda kutlandığını belirterek, “Manevi değerlerimize saldırmak Cumhuriyetçilik değildir. Cumhuriyete saldırmak da maneviyatçılık olamaz. Manevi değerlerimiz de Cumhuriyetimiz de bizi biz yapan ortak değerlerimizdir. Yeniden ‘biz’ olabilmenin yolu ortak değerlerimizde buluşabilmek, farklılıklarımıza da saygı göstermektir.” İfadelerini kullandı.
İŞİN CİDDİYETİ KAÇTI
Ermeni soykırımı iddiaları hakkında ise Akşener, “Bugüne kadar Türk devletinin de eli boş durmaz, tarih cahili bu lobilere karşı hakkını hukukunu savunacak ilişkileri devreye sokardı. O başkentlerde Türkiye’nin dostları vardı. Ne oldu? Kalmadı. Çünkü muhatap olacakları bir devlet aklı kalmadı. Tek bir adamla muhataplar. O yüzden de işin ciddiyeti kaçtı.” dedi.
BARIŞ PINARI AKŞENER’İ ENDİŞELENDİRDİ
Barış Pınarı Harekatı hakkında endişe duyduklarını açıklayan Akşener, “480 kilometre uzunlukta, 30 kilometre derinlikte bir alanı güvenli bölgeye dönüştürmek amacıyla başlayan harekat, yeni bir vizyonsuzlukla yarım kaldı. ‘Umarım sahada kazandığımızı masada kaybetmeyiz.’ uyarısını yapmıştım. Bugünkü tabloya baktığımızda görüyoruz ki 480 kilometrelik hedefin sadece 120 kilometresinde varız. Sınırımızın dörtte üçü hala tehdit altında olmasına rağmen iktidar bunu bir başarı gibi sunuyor.
Rusya önümüze dikildi. Şam yönetimi bölgenin büyük bir kısmında kontrolü ele geçirdi. Amerika, maaşlı teröristlerini alıp geriye çekildi. Peki iktidardakiler ne yapıyor? Dostum Trump’ın mektubunu, tweetlerini, Amerikan senatörlerinin tehditlerini yutup, ‘Kaç milyon Suriyeliye, daha kaç milyar dolar harcayıp ev yaparız?’ diye müteahhitlerle hesap kitap yapıyorlar. Esad kazandı, Putin kazandı, İran kazandı, Trump kara geçti. Kaybedense, dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan. Hal böyle olunca, bugüne kadar sopa gibi gösterilip çekilen bazı tasarılar, birer ikişer ülke parlamentolarından geçmeye başladı. Çünkü Türkiye’yi güçsüz görüyorlar. Siz iktidardakilerin öyle iç siyasette atıp tuttuklarına bakmayın, uluslararası alanda dut yemiş bülbüle dönüyorlar. Bu gelgitleri gören batı ülkeleri de 100 yıl önceki Ermeni tehciri üzerinden Türkiye’yi iyice sıkıştırmak için adımlar atıyor.
Binlerce yıllık geleneğiyle vücut bulan devleti çiftlik sanıyorlar. Devlet yönetmiyor; damatla, kayınbiraderle, gelinle, görümceyle evcilik oynuyorlar. Bu böyle gitmez. Türkiye bu yükü, bu ciddiyetsizliği, bu iş bilmezliği daha fazla taşıyamaz.” diye konuştu.
Akşener ayrıca şu açıklamalarda bulundu:
Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı olmakla övünenlerin vizyonsuzluğu, ülkemizi büyük belalarla baş başa bıraktı. İktidarın kendi eliyle sınırımızdan geçirip yolda lahmacun ısmarladığı teröristlerle şimdi ordumuz mücadele ediyor. Dünyada aklı başında hiçbir devlet, teröriste seyahat acenteliği yapmaz ama maalesef devletin idaresi basiretsizlerin elindeyse bunlar oluyor.
2002-2007 arasındaki büyüme oranını bugüne dek sürdürebilseydik, kişi başına düşen milli gelirimiz 16 bin dolar olacaktı. Yani milletimiz tam 2 kat zengin olacaktı. Demek ki AK Parti’nin görece başarılı olduğu yıllarda, Türkiye parlamenter sistemle yönetiliyormuş. Demek ki parlamenter sistemle ülke çok daha güzel yönetilebiliyormuş. Demek ki parlamenter sistemle, Türkiye ekonomisi büyüyebiliyormuş. Demek ki parlamenter sistemle, dolar da faizler de düşebiliyormuş.
Peki bugünkü iktidar sahipleri ne yaptı? Kuvvetler ayrılığını denge unsuru olarak değil, kibrin önünde engel olarak gördüler. Daha fazla güç için sistem değiştirmeye kalktılar. Binlerce yıllık devlet geleneğimizi deneme tahtasına çevirdiler. 2010 ve 2017 referandumlarıyla, kuvvetler ayrılığını yerle bir ettiler. Vatandaşın kendilerine duyduğu güveni, sistemi yıkmak adına kullandılar. Milletin meclisini devre dışı bıraktılar. Sadece muhalefetin siyaset hakkına engel olmadılar, iradesine sahip çıkan millete ‘terörist’ dediler. Kendi vekillerine bile ‘Al maaşını otur, ne diyorsam ona göre elini kaldır’ dediler. ‘Çayını kahveni iç, ülke yönetime karışma’ dediler. Türkiye’de son 17 senede yaşananlar, adeta tarihte bir tersine gidiştir. Demokrasiden krallığa doğru, zenginlikten fakirliğe doğru bir gidiştir. Türkiye’yi hakkın, hukukun, özgürlük ve adaletin yitirildiği bir yola soktular. Bu tersine gidişin adı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.
AKŞENER YAPILAN ZAMLARI ELEŞTİRDİ
Meral Akşener, son zamanlarda yapılan zamları da eleştirerek şöyle konuştu:
Memuruna yüzde 4 zammı uygun gören iktidar, yılbaşında vergi ve harçlara yüzde 22,5 zam kararı aldı. Memurunu, işçisini enflasyona ezdiren Sayın Erdoğan, iş kendine gelince kesenin ağzını açıyor. Cumhurbaşkanı olduğu 2014 yılında, 199 milyon lira olan Cumhurbaşkanlığı bütçesi, bu ucube sistem ve sarayla birlikte 2020 yılında ne kadara çıkıyor biliyor musunuz? 3,1 milyar liraya. Sarayın günlük bütçesi 8 buçuk milyon lira. 300 yataklı Ödemiş Devlet Hastanesi 52 milyon liraya yapıldı. Yani o saray, bir haftalık masrafıyla 300 yataklı hastane yapılabilen bir saray.
EYT VE 3600 EK GÖSTERGE AÇIKLAMASI
Herkesin merakla beklediği EYT ve 3600 ek gösterge hakkında da açıklama yapan Akşener, EYT’lilerin haklarının verilmesini ve 3600 ek gösterge bekleyen memurların taleplerinin de karşılanmasını istedi.