Gündem

Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan hakkında flaş gelişme: Yeniden tutuklanmaları için harekete geçildi

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz günü gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında medya yapılanmasında yer aldıkları iddiasıyla “darbe çağrışımı” yaptıkları belirtilen Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan hapis cezasına çarptırılarak tutuklanmıştı.

FETÖ’DEN YARGILANIYORLARDI

Geçtiğimiz günlerde tahliye edilerek serbest bırakılan gazeteci Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak hakkında yeniden tutuklanmaları için Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği harekete geçti. Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Muhammed Gömük adına avukatı Tolga Tireli, Ilıcak ve Altan’ın yargılandığı İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere İzmir Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe göndererek yeniden tutuklanmalarını istedi.

NAZLI ILICAK VE AHMET ALTAN İÇİN DİLEKÇE VERİLDİ

15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştirildiği günden itibaren 9 bin civarında firarinin FETÖ’den yargılandığı aktarılan dilekçede, şu ifadeler yer aldı:

Sanıkların işledikleri suç gereği kararın olağan kanun yollarına tabi olacağı düşünüldüğünde ve yaptıkları eylemlerdeki kasıt yoğunluğu dikkate alındığında, yurt dışına kaçma riskinin göz ardı edilmesi toplum vicdanında onulmaz yara açmaktadır. Sanıkların, darbe girişiminden bir gün önce katıldıkları televizyon programında ‘darbenin artık kaçınılmaz olduğu’ yönünde konuşmalar yaptıkları ve mesaj verdikleri mahkeme kararında belirtilmiştir. Sanıklar hakkında hazırlanan iddianamede, bu programda hep birlikte darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları, bu söylemler kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ve Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettikleri, darbenin gerçekleşeceğini beyan ettikleri, darbe girişimini terör örgütünce fikir ve eylem birliği içerisinde olmadan bilmelerinin ve bir gün önce kamuoyu algısını şekillendirecek şekilde beyan etmelerinin ise mümkün olamayacağı, hiçbir demokratik düzende darbe girişimini desteklemenin veya darbeyle seçilmiş hükümeti tehdit etmenin basın ve ifade hürriyetiyle açıklanamayacağının belirtilmesi karşısında, sanıkların kasıt yoğunluğunun gözetilmesi ivedilikle gerekmektedir.”