Asgari ücretliler bir taraftan 1 yıl içerisinde gelen zamlarla baş etmeye çalışırken, diğer taraftan ay sonunu nasıl getireceğini düşünüyor. Ay sonunu getiremeyen asgari ücretliler, umutlarını 2020 yılı asgari ücret belirleme komisyonunda çıkacak rakamlara bağlamış durumda. Komisyonda, asgari ücretin belirlenme konusunda DİSK tarafından her ne kadar açlık sınırının 2578 TL olduğu öne sürülse de Diyanet ne TÜİK ile nede DİSK ile aynı görüşe sahip değil.
DİYANET VERİLERİNE GÖRE ASGARİ ÜCRET EN AZ 3000 TL
Diyanet işleri Başkanlığı 2019 yılı fitre fiyatını kişi başı günlük olarak 23 TL belirlemişti. Fitre demek, bir kişinin günlük karnını doyurabilmesi için harcanacak minimum ücret demektir. Yani bir kişi günlük en az 23 TL harcaması lazım ki, standartların sınırında karnını doyurabilsin. Bu rakam 4 kişilik bir aile için düşünüldüğü zaman, bir asgari ücretliye günlük 92 TL, ayda ise 2760 TL maaş ödenmesi gerekiyor. Bu rakam sadece karnını doyurabilmesi için gereken bir miktar ve 2019 yılı için geçerli bir miktar olduğu düşünüldüğünde, gerisini siz hesaplayın 2020 yılında asgari ücretin ne kadar olması gerektiğini…
Şimdi burada iki soru akla geliyor… Ya TÜİK verileri eksik bildiriyor ya da Diyanet Başkanlığı fitre fiyatlarını fazla hesaplıyor. TÜİK’in verilerine baktığımızda etin kilosu 46 TL, beyaz peynirin kilosu 27 TL, mercimek 3 TL, fasulye 7 TL v.s görünürken, bu marketlerde çok daha fazla fiyata satıldığını görüyoruz. Örneğin en düşük mercimeğin kilosu 14 TL’den, hatta bu ay fasulyenin 13 ile 24 TL’den satıldığını görüyoruz. Yani TÜİK hangi marketten alışveriş yapıyorsa sanırım Diyanet Başkanlığı o marketten alışveriş yapmıyor…
İkinci bir konu ise şu… Eğer Diyanet Başkanlığı doğruyu söylüyorsa o zaman şunu diyebilir miyiz? 2020 yılında asgari ücret eğer 3000 TL’nin altında kalırsa o zaman Diyanetin verilerine göre asgari ücretliler aç kalacak. Bu durumda o zaman ‘’komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir’’ Hadis-i Şerif’ine ne olacak?.. Camilerde artık asgari ücretlilere yardım kampanyası mı başlatılacak?…
Vatandaş hükümete ‘’eğer Diyanet Başkanlığı’na güveniyorsan asgari ücreti Diyanet işleri belirlesin’’ diyor haklı mazeretlerini sunarak. Yok eğer Diyanetin verilerine güvenmiyorsan o zaman daha büyük bir sorun var demektir…
DİĞER BİR SORUN İSE TİSK’İN AÇIKLAMALARI
İşveren tarafı TİSK’in 2020 yılı asgari ücret belirleme komisyonu birinci toplantısı sonrasında yaptığı açıklamalarda, işverene getiren yük işçilere de yansır diyor ve asgari ücretlilerin makul bir ücret talep etmediklerinde işverenlerin zor duruma düşeceğini ve vatandaşın daha büyük bir işsizlikle karşı karşıya kalacağını söylüyor. Sayın Aile ve Çalışma bakanı Zehra Selçuk ise, TİSK’in bu açıklamalarını destekleyici birtakım açıklamalarda bulunuyor. Asgari ücret kadar istihdam verilerinin de önemine dikkati çekerek resmen özellikle genç işsizliğin daha da artacağı görüşünü beyan ediyor.
O zaman asgari ücretli ne yapsın… İstihdamı arttırmak devletin mi görevi yoksa asgari ücretlilerinin mi görevi? Diye sormadan edemiyoruz. Eğer asgari ücretli açlık sınırlarının altında yaşamaya razı geldiğinde istihdam artacaksa neden bugüne kadar artmayıp da tam tersine her gün işsizlik rakamları arttı. Netice de bugüne kadar asgari ücretli hep açlık sınırının altında çalışmadı mı?…
SİZ HANGİ ÖMER OLMAK İSTİYORSUNUZ?
Milli gelirin yüzde 25’ni asgari ücretliler karşılarken, milli gelirden sadece yüzde 5 pay alan asgari ücretlilere neden bu gelir adaletsizliği yapılıyor diye herhangi bir bakanın veya hükümet yetkilisinin çıkıp da açıklama yaptığını duyan oldu mu? Hani Hz. Ömer olacaktık? Hani daha fazla Ömer’ler olmaya gayret edecektik?.. Zenginlerin milyarlarca lira vergi borçlarına af getiren bu iktidar neden asgari ücretlilerin sırtında ağır yük olan vergileri düşürmeye yönelik çalışma başlattıklarını açıklamıyor?… Bu hangi Ömer’in adaleti diye sormak lazım… Netice’de İslamiyet öncesi olan bir Ömer ve İslamiyet sonrasında olan bir Ömer var… Siz hangisi olmak istiyorsunuz diye sormak lazım bu asgari ücreti belirlemede etkili olabilecek kişilere…
