Gündem

Kılıçdaroğlu hükümete tekrar sordu! Deprem için toplanan 34 milyar dolar nereye gitti?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında Elazığ ve Malatya’da ki deprem ile ilgili bazı açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamalarda, daha önceden İstanbul Silivri depremi sonrasında, 2009 Depreminden itibaren bunca zamana kadar toplanmış deprem vergisine değindi.

Bunca zamana kadar 34 Milyar dolar deprem vergisi toplandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Elazığ depremi sonrasında, 34 Milyar Dolar deprem vergi paralarını gündeme getirdi. Aynı soruyu dönemin Maliye Bakanı Şimşek duble yollara ve bir kısmının Van depremi için harcandığı diye cevap verse de, verilen cevaptan tatmin olmayan Kılıçdaroğlu, hükümete tekrar ‘’deprem için toplanan 34 milyar dolar nereye gitti?’’ diye sordu…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun konu ile ilgili yaptığı açıklamalar şöyle;

“TÜRKİYE ULUSLARARASI YOLSUZLUKTA 13 BASAMAK GERİ GİDİYOR”

Siyasi iktidar her kuruşum hesabını millete vermek zorundadır. Benim harcıyorsa, sizin paranızı harcıyorsa hesabını millete vermek zorunda. Demokrasinin çıkış kaynağı da budur. Buna devlette şeffaflık diyoruz, yani hesap veren iktidar diyoruz. İnsanın verdiği vergilerin, nerelere kullandığını açıklamak diyoruz.

Demokrasi bunun hesabını sormaktır. Bugün TC devleti uluslararası yolsuzlukta 13 basamakta geri gidiyorsa, bizden toplanan vergilerin hesabı verilmiyor demektir. Bunun üzerinde hepimizin durması lazım. Her vatandaşın şu soruyu sormak hakkı vardır, “Ben vergi veriyorum paramı nereye harcadın?” Ben insansam, aklımı kullanıyorsam, verdiğim vergilerin nereye harcandığını sormam gerek. Benim vergimi benim vatanım ve benim insanım için kullanacaksın. Bu sorunun sorulmadığı yerde bu soruyu sorarsam başım tehlikeye girer denen yerde kimsenin can güvenliği yok demektir.

Siyasi iktidar bu soruyu soramazsın diyor. Bu sorunun cevabını demokrasi Ülkerlerinde verir.

17 ağustos 199, büyük Marmara depremi yaşandı. Rahmetli Ecevit, Ankara’dan İstanbul’a giderken, İstanbul’a ulaşamadı, yollarda çökme vardı. O deprem 17480 kişi 23780 vatandaş yaralandı. Rahmetli Ecevit bu depremin yaralarını tamir etmek için deprem vergileri dediğimiz yasayı çıkardı. Büyük felaketi bütün dünya biliyordu, yardıma koşuyordu. Biz çözebiliriz dedi. Deprem vergilerinin nerelere ne kadar harcandığı da Cumhurbaşkanlığı sitesine koyuldu, bilgi verildi. 2004 yılında diğer vergiler kalktı, özel iletişim vergisi kalıcı hale getirildi. AKP dedi ki ben bunu kalıcı hale getireceğim. 2004-2019 arası 65 milyar lira, dolara vurursak 34 milyar dolar. Bu para bizim ödediğimiz vergi. Sonra bu oranları da artırdılar. İtirazımız yok, kayıp olmasın istiyorsak bu fedakârlığa katlandı herkes. Malatya ve Elazığ’da depremle karşılaştık, çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti. Yaşadıkları evler depreme dayanıklı değildi. Vatandaş haklı olarak şu soruyu soruyor, 17 yıldır iktidarsınız ve deprem vergisi alıyorsunuz, tahribatı önlemek için neler yaptınız? Nasıl sorarsınız diyorlar. O vatandaşın bunu sorma hakkı var. Elazığ’a ne yaptın, Malatya’ya ne yaptın? Tahribatı gidermek için yatırımlar yaptık, önlemleri aldık desenize. Bunu söylemiyorlar. Şimdi bu soru sorulur mu deniyor. Zaten yıllardır soruyorlar. Vatandaş üzerine düşeni yaptı, vergisini ödedi. Önlemi almak o ülkeyi yönetene düşüyor. Para alıyorsun, 34 milyar dolar para… Nereye gitti bu para? Vatandaş görevini yaptı ama 17 yıldır iktidarda olanlar görevini yapmadı. Soranı linç ediyorlar.

“DEPREM ARAŞTIRMALARINI MHP VE AKP 3 AY ÖNCE REDDETTİ”

3 ay önce deprem araştırılmaları için önerge verdik. MHP ve AKP oylarıyla reddedildi. Depremde ölenlerin bütün günahı onların boynunadır.

Elbette ki bir sorun varsa, soruna akılcı yaklaşmak gerekiyor. Bilim adamları görevlerini yaptı mı, yaptı. Fay hattı geçiyorsa, belediye görevini yapmıyor mu? Yapacaksan yap binayı diyor, ölürsen ölürsün bana bir şey olmaz diyor. Vicdanı olan herkesin şunu sorması lazım, bu milletten topladığın 34 milyar doları ne yaptın?

Erdoğan, “depremi durdurma şansımız var mı diyor?” Soru bu değil. Japonya’da deprem oluyor bir kişinin bile burnu kanamıyor.

Dünyanın borcunu aldınız TC’yi borç batağına sürüklediniz. Nereye gitti bu paralar? Hem Elazığlılar hem Malatyalılar ve diğer illerdeki tüm vatandaşların bu soruyu sorması lazım. Deprem geliyorum demez, fay hattı kırılır ve karşı karşıya kalırsınız. Bütün depreme karşı önlem almaktır. Bir deprem oluyor, yüzlerce insan ölüyor, suçu da Allah’a yüklüyoruz. Japonya önlem alıyor da biz niye almıyoruz? Sorumlusu siyaset kurumudur, kaynağı yerinde kullanmamasıdır. Depreme dayanıklı konutlar yap. Hala İstanbul’da 1999’dan beri el atılmamış okullar var.

Deprem oluyor, depremden sonra kriz yönetimi. Bakanlar toplanıyor kriz yönetecekler. Zaten ölmüşler, enkaz altında insanlar. Sen daha önceden önlem aldın mı? O suçu Allah’a yüklüyor. Önlem alacaksın, evi depreme dayanıklı yapacaksın.” Dedi.

Kılıçdaroğlu bugünlerde gündemden düşmeyen Kurusoğan üreticilerinin ve çiftçilerin sorunlarına da yer verdi. Kılıçdaroğlu konu hakkında şöyle dedi;

“TARLALAR ÇÜRÜYOR”

Dökülen alın terinin karşılığı olmalı.

Bugünlerde soğan üreticileri çok dertli. Geçen yıl yurt dışından getirtmiştik, şimdi tarlada çürüyor. Mutfaklarda yangın olmasın, mutfaklarda bereket olsun.

Üniversitelilerimiz bilgi üretsin istiyoruz. Bilgi üretecekler ki sanayici o bilgiyi elle tutulur bir üretime döksün.

Kimse inancından kimliğinden, yaşam tarzından ötekileştirilmesin istiyoruz. Herkesin inancı başımın üstüne, herkesin kimliği başımın üstüne. Siyasetin konusu bu değildir. Bizim siyaset anlayışımız insanın mutluluğu üzerine inşa edilen bir anlayıştır.

Farklı düşündü diye kimse cezalandırılmasın. Orta Çağ’a kadar tüm insanlık dünyanın düz olduğuna inanıyordu. Bir aykırı görüş çıkıyor, dünya yuvarlak diyor. Sonra yakalanıyor… Kim haklı çıktı? Bir kişinin bilgisi bugün dünyada tartışılmaz hale geldi. Her düşünceye saygı duymak insanlığın önünü açar.

Hepimiz temiz bir çevrede yaşamak isteriz, çocuklarımız kentteki hayvanlarla tanışsın isteriz. Bu talebi sadece biz değil, herkes ister.

Depreme dayanıklı güvene dayalı evlerde yaşamak istiyoruz. Bunlar gerçekleşsin diye ne yapıyoruz arkadaşlar?

Hepimiz vergi veriyoruz. Devlet adaletle yönetilecek, fakire bir şeyler vermesi lazım, adaletle yönetilecek yol götürecek. Ulaşılamayan yere ulaşmak demektir adalet. Bizim yapmamız gereken, devleti yönetirken vatandaştan zor alıma dayalı vergi alıyoruz. Verginin hakça kullanılması.

Bizim ödediğimiz vergiler, doğduğumuzdan andan ölünceye kadar… Öldükten sonra da vergi ödeniyor. Bir miras bırakıyorsanız, sizin çocuklarınız da vergi ödüyor. Daha güzel bir ülke için vergi veriyoruz.