Ekonomi

Dolar kuru ne kadar yükselir veya düşer?

2006 yılı Ağustos ayında 1,304 TL olan ABD doları 2010 yılı Ağustos’unda 1,500 seviyelerinde derken bugün dolar kuru 7,33 TL’ye kadar çıktı. Yani diğer anlamı ile Türk Lirası dolar karşısında 7,33 kata kadar değer kaybetti.

Dolar kuru ne kadar yükselir veya düşer?

Türk Lirası dolar karşısında bu denli değer kaybederken mesela Papua Yeni Gine Kinası dolar karşısında değer kazandı. Şu anda bir dolar 3,52 Papua Yeni Gine Kinası, ediyor.

Dolar kuru ne kadar yükselir veya düşer?

ABD doları karşısında birçok ülkenin para birimi değer kazanırken ki bunlara bir örnek de Azerbaycan para birimini de gösterebiliriz… 1 Dolar 1,70 Azerbaycan Manatı ediyor. Yani USD Doları dünya genelinde değer kaybederken Türkiye’de yükseliyor. Peki, bunun ekonomide ki karşılığı nedir? Vatandaşı ilgilendiren başlıca sebepleri nelerdir? Bu soruları, doların ne kadar yükselir veya düşer mi sorularına vereceğimiz cevaplara alt yapı oluştursun diye kısa örneklerle anlatalım… Daha sonra da Türkiye ekonomisinin nereye gittiğine-gidebileceğine bakıp, dolar kurunun ne kadar yükselebileceğine veya TL karşısında ne kadar değer kaybedebileceğine dair ekonomiyi güncel verilerle yorumlayalım.

DÖVİZ KURUNUN YÜKSELMESİNİN VATANDAŞA ETKİSİ

Eğer Türkiye kendi bilgisayarını, arabasını, akaryakıtını, lambasını, cep telefonunu, ilacını, kendi yüzde yüz tarımını V.S.. İthal ettiğimiz kalemlerdeki tüm ürünleri, ham maddeleri dahil üretebilseydi, döviz kurunun artması, ihracatçı firmalar hariç direk vatandaşı ilgilendiren bir durum olmazdı. Ve bu durumda da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, Ahmet Hakan’ın sorduğu ‘’Dolar kuru artıyor, endişelenmeli miyiz?’’ sorusuna ‘’dolarla mı maaş alıyorsunuz? Dolar borcunuz mu var?’’ diye verdiği cevap anormal karşılanmaz bilakis haklı bir cevap olurdu. Ama köprü ve yollarımızın bile dolar kuru üzerinden geçiş garantili olması konusu dahil, neredeyse A-Z’ye bir çok alanda dışarıdan almak zorunda kaldığımız ürünleri dolarla aldığımız için, elbette vatandaşın endişelenmesi haklı bir sebep.

Nihayetinde akaryakıta gelen zam nakliyata, üretim bandına ve dolayısı ile yaşamımızda ki her türlü alana yansıtılıyor. Ve bu şekilde vatandaşın alım gücü azalıyor. İşte, dolar kurunun artmasının vatandaşa etkisinin kısa anlatımı bu.

DOLAR NE KADAR YÜKSELİR?

Adı dolar olur Euro olur veya Sterlin olur… Veyahut başka bir ülkenin para birimi olur. Adı hangi yabancı para birimi olursa olsun burada önemli olan şey, Türk Lirasına olan güvendir. Türk lirasına ne kadar güven olursa döviz çeşidinin adı ne olursa olsun sizin para birimi karşısında değer kaybeder. Yani TL, dolar ve Euro karşısında, Sterlin karşısında, Yeni Gine Kinası karşısında değer kazanır. Bu tamamen para biriminize olan güvenle alakalı bir şeydir.

O zaman diyebilir miyiz ki doların TL karşısında ne kadar yükselmesi ya da düşmesi sadece güvenle alakalı bir durumdur?

Aynen öyle…

Peki, bir ülkenin para birimine nasıl güven artar?

Tabi ki o ülke yönetiminin; ekonomiye bakış aşısına, dışarıda ki ve içeride ki yatırımcıya verdiği güvene, makama ya da kişiye bağlı kalmadan anayasanın üstünlüğünü kabul etmiş bağımsız yargı düzenine ve üretim kapasitesinin durumuna göre artar ya da azalır. Bu ekonominin evrensel en şartlarından bir kaçıdır. İşte, doların ne kadar yükselip yükselmeyeceği, ne kadar düşüp düşmeyeceği, o ülke yönetiminin bu konulara nasıl baktığı, nasıl yorumladığı ile ekonomiye üretim bandından mı yoksa tüketim bandından mı baktığı ile alakalıdır…

HÜKÜMETİN EKONOMİYE BAKIŞI

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya camisinin önünde Cuma namazı çıkışı bir takım açıklamalarda bulundu. Dolar kurunun 7,30 TL’yi aşması sonrasında yaptığı ekonomi yorumunda bizlere buzdolabı, araba ve çamaşır makinesi satışları ile ilgili yani tüketim rakamlarında ki artışları referans gösterip ekonomimizin adeta uçtuğunu iddia etti. Diğer taraftan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak dolar kurunun artışı ile ilgili kendisine sorulan soruları ‘’kur dünde 7,24’leri görmüştü ama sonra tekrar geri 5 sevilerine geri geldi’’ dedi. Gazeteci ve sunucusu Ahmet Hakan’ın ‘’dolar kurunun artmasında endişe duymalı mıyız?’’ sorusuna, ‘’dolarla mı maaş alıyorsunuz? Dolar borcunuz mu var?’’ diyerek, döviz kurunun bu sevilere çıkması konusunda her hangi bir endişe duymamız gerektiğine ikna etmeye çalıştı. İşte bu açıklamalar, hükümetin ekonomiye olan bakışını tam manası ile anlamamıza yetecek kadar mühim ve önemli sözlerdi.

MERKEZ BANKASI’NIN FAİZ POLİTİKASI

Merkez Bankası geçtiğimiz Cuma günden belli piyasaya TL vereceği repo ihalesini açmadı ve parasal sıkılaştırma adımlarına devam etti. Uzmanlar bu durumu ‘örtülü faiz artışı’ olarak tanımlıyor. Merkez Bankası piyasaya daha yüksek faizle Türk Lirası vererek dolaşımdaki Türk Lirası miktarındaki artışı azaltmayı böylece TL’yi döviz karşısında değerli kılmayı amaçlıyor. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önceleri ‘’faiz sebep enflasyon netice ‘’ diyordu. Merkez Bankası da bu tanıma göre para politikasını değiştirdi.

BANKALARDA DÖVİZ MEVDUAT MİKTARLARI ARTTI

Merkez Bankası’nın arka arkaya faiz düşürmesi dövize olan ilginin artmasına neden oldu. TL mevduatların getirisi azaldıkça döviz hesaplarında tutulan para büyüdü. Ekonomi yönetimine duyulan güvensizlik de döviz tercihini öne çıkarttı.

Merkez Bankası tarafından açıklanan Haftalık Banka ve Para İstatistikleri’ne göre yurt içi yerleşiklerin kıymetli maden dahil yabancı para mevduat ve fonları 2020 yılı 7 Ağustos ile biten haftada 219.51 milyar dolar ile yeni tarihi zirveye yükseldi. Aynı dönemde bireylerin yabancı para cinsinden mevduat ve fonları da 136 milyar dolar ile tarihi zirvesine ulaştı. Kurumların ise yabancı para cinsinden mevduat ve fonları ise 83.51 milyar dolar ile yeni zirvede.

Sadece bankalarda ki yurt içi yerleşiklerin döviz cinsi mevduat miktarlarına bakıldığında bile vatandaşın Türk Lirasına güvenmediğini ortaya koyuyor. Türk Lirasına güvenmemek demek ekonomi yönetimine güvenmemek anlamına geliyor.

YABANCI YATIRIMCI NE KADAR GÜVENİYOR?

Yapı Kredi’nin İtalyan ortağı UniCredit hisselerini peyderpey satıp Türkiye’den çıkıyor. HSBC Türkiye’den çıkmak istediğini açıkladı.

Merkez Bankası verilerine göre doğrudan yabancı sermaye yatırımları geçen yıl, bir önceki yıla göre yüzde 41.3 azalarak 5.6 milyar dolara geriledi. Üstelik yabancı yatırımlarının yarısı artık emlak alımlarından, yani istihdam yaratmayan, gençlere iş sahası açmayan, betona gömülen paradan oluşuyor.

Oysa 2015’te büyük çoğunluğu üretken yatırım olmak üzere Türkiye’ye 19.2 milyar dolar doğrudan yabancı sermayesi girmişti. 2018’deki krizle bu tutar yüzde 58 azalarak 12.8 milyar dolara indi.

Aynı yıl İspanya’ya 43 milyar dolar, İsrail’e 22 milyar dolar, Cezayir’e 14 milyar dolar, Vietnam’a 15.5 milyar dolar, İngiltere’ye 64 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı yapıldı. (UNCTAD verisi.)

MERKEZ BANKASI REZERVLERİ NE DURUMDA?

Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan Ayasofya çıkışında Merkez Bankasında 105 Milyar dolar rezerv olduğunu iddia etti ama aynı gün Merkez Bankası bu iddiaları doğrulamadı. TCMB tarafından Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. Buna göre, 2020 yılı 7 Ağustos’ta Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 79 milyon dolar azalışla 46 milyar 594 milyon dolara indi. Brüt döviz rezervleri, 30 Temmuz’da 46 milyar 673 milyon dolar seviyesindeydi.

Türkiye, Erdoğan’ın iddia ettiği seviyedeki döviz rezervine en son 2015’te sahip olmuştu.

Ekonomist Murat Muratoğlu’na göre ise Merkez Bankasının döviz rezervleri eksi bakiyede… Konu hakkında bilgi veren ekonomi yazarı Murat Muratoğlu’na göre Merkez Bankasında Mayıs ayı sonunda 28 Milyar dolar para var. Ama Merkez Bankasının swap yolu ile aldığı 55 Milyar dolar parayı yani emanet aldığı parayı çıkarsak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında ki rezervlerin eksi 27 milyar dolar olduğunu söyledi. Muratoğlu bu hesabın Uluslararası kredi Derecelendirme Kurulu Fitch’in hesabı da olduğunu bildirdi.

İTHALAT VE İHRACAT DEĞERLERİ

Gümrük Müsteşarlığı nın geçici verilerine göre, özel faturalar dahil, 2005 yıl sonu itibariyle 85 milyar 739 milyon dolar. Aynı tarihler ve veriler itibariyle ithalat 134 milyar 378 milyon dolar oldu. 2005 sonu ihracat ile ithalat arasında ki fark EKSİ 48.639 milyar dolar…

2010 yılında ihracat 113 Milyar 930 Milyon Dolar olurken, ithalat 2009’a göre yüzde 31.6 artarak 185 milyar 493 milyon dolara yükseldi. 2010 ihracat ile ithalat arasında ki fark EKSİ 71.563 milyar dolar…

2019 yılı ihracat rakamları 180 milyar 468 milyon dolar olurken ithalat rakamı 210 milyar 394 milyon dolar oldu. 2019 ihracat ile ithalat arasında ki fark EKSİ 29.926 milyar dolar oldu. 2005’den bu yana tüm yıllara bakıldığında hiçbir zaman ihracatımız ithalat rakamlarımızın üzerinde olmadı. Her yıl arada ki farkı ekside kapattık.

Cari açığa en büyük etkenlerden birisi o ülkenin ithalat ve ihracat verilerdir. İthalat ne kadar artıyor ve ihracat ne kadar azalıyorsa o ülkede üretim o kadar azalıyor demektir. İhracatın ithalattan daha fazla ise, arada ki fark kadar o ülkeye döviz girişi yapılıyor demektir. Buda Merkez bankanızda ki döviz rezervlerinin armasına ve bu şekli ile ekonominizin güçlendiği anlamına gelir. Dolayısı ile ekonomistlerin dolar kuru değerlendirmelerinde gözden kaçırmadığı konulardan bir tanesi de budur.

YATIRIMCIYA GÜVEN ÇOK ÖNEMLİ

Yukarıda belirtilen veriler elbette dolar kurunun ne kadar yükseleceğine ya da yükselmeyeceğine veyahut TL karşısında düşeceğine dair yeterli veriler değil… Çünkü diğer bir en büyük etken ne kadar demokratik bir ülke olduğumuz ve vatandaşın ne kadar adalete ve adaletin işlevine güvendiği ile alakalı bir durumdur. Çünkü özellikle büyük yatırımcılar paralarını fiziksel yatırıma harcayacakları zaman ekonomi verilerden önce bu durumları göz önünde bulundururlar. Bu durumdan memnun olmayan yatırımcıların sayısı ne kadar çok olursa dövize kaçan yatırımcı o kadar çok olur ve döviz kurları, bindiği yükseliş trendinden asla inmek istemez.

TÜRKİYE IMF’E GİDER Mİ?

Öncelikli olarak IMF’ın temel amaçlarına bakıldığında şunları sıralayabiliriz.

Uluslararası parasal işbirliğini arttırmak,

Mali istikrarı güvence altına almak,

Uluslararası ticareti kolaylaştırmak,

Yüksek istihdam oranlarını ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi desteklemek,

Dünya genelinde yoksulluğu azaltmak,

Ekonomik kriz yaşayan ülkelere kredi açmak ve politika önerilerinde bulunmak, şeklinde sıralanabilir.

Türkiye’ye IMF’e gider mi gitmez mi tam olarak bilinmez ama giderse bu hükümet, kamu özel iş birliği adı altında fahiş fiyatlara ve dolar bazlı ve geçiş garantili yada hasta garantili herhangi bir yatırım ihalesi açamaz. Merkez Bankası para politikalarına müdahale olmasını istemez. TÜİK’i ise en az Merkez Bankası kadar bağımsız olmasını talep eder. Tüketime değil, üretime yönelik yatırımlara izin verir. Yani kısaca parasını zamanında geri alabilmek için o ülkenin tüm olumsuz işlerine müdahale eder ve bu yönde çift taraflı sözleşme imzalar. Vereceği parayı yıllara yayar ve o hükümetin sözleşmeye göre hareket edip etmemesine bağlı kalarak verilecek kredi miktarlarını serbest bırakır.

Peki, bu hükümet IMF’e gider mi? Gitmez ise ne olur? IMF ile sözleşme imzalarsa dolar düşer mi?

Türkiye’deki işsizlik her geçen büyüyor… DİSK’in verilerine göre Türkiye’de tanımsız işsiz sayısı 10 milyonun üzerinde… Muhalefete göre ise ücretsiz izne ayrılanlar dahil işsiz sayısı 15 milyonu bulmakta… TÜİK’e göre ise; ücretsiz izinliler, son 4 haftadır iş aramaktan vaz geçip İŞKUR’a iş başvurusunda bulunmayanlar hariç, işsizlerin sayısı 4 milyon 700 bini geçmiş durumda.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) verilerine göre, Türkiye’de vatandaşların tüketici kredisi ve kredi kartı borcu, son bir yılda yüzde 37 arttı. Özellikle son dönemde, birbiri ardına açıklanan kredi paketleri ile vatandaşların borçluluk miktarı hızla yükseldi.

Yine BDDK verilerine göre, 5 Haziran haftasında 651 milyar TL düzeyinde olan tüketici kredisi ve kredi kartı borcuna, son 1 ayda tam 55 milyar TL daha eklendi.

AA’nın haberine göre Türkiye’nin 31 Mart itibarıyla brüt dış borç stoku 431 milyar dolar, net dış borç stoku 256,5 milyar dolar. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye’nin dış borç stoku verilerine göre, 2019 sonunda 437,6 milyar dolar olan brüt dış borç stoku, Mart 2020 itibarıyla 431 milyar dolara geriledi. Merkez Bankasında ki döviz rezervi miktarı ortada. Yani Türkiye çok acil, rezerv açığı ile birlikte toplam en az 300 milyar dolara ihtiyacı var. Ama IMF’in Türkiye’ye vereceği en fazla miktar yaklaşık 70 milyar dolar civarında…

IMF’e gider ve IMF bir ihtimal Türkiye’ye para verirse dolar kuru bir süre frenlenir. Ve hükümet gerekli şartları sağlar ve aldığı krediyi millet bahçelerine, garanti geçişli ihalelere vermez ve sadece istihdama yönelik yatırımlara harcarsa o zaman doların TL karşısında değer kaybetmesi kaçınılmaz olur. Aksi takdirde dolar kurunun bu şartlarda önü açık olur mu olmaz mı siz karar verin…