Gündem

Aşıyla ilgili sıkıntı giderek büyüyor!

CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin, Türkiye’de aşı ile ilgili sıkıntıların giderek büyüdüğü ifade etti. Yoğun bakımların dolu olduğundan dolayı bazı vatandaşlarımızın hastanede yatak beklerken hayatlarını kaybettiklerini belirtti. Aşı ile ilgili gerçekleri açıklayacağım diyen Şahin, mecliste çok çarpıcı açıklamalarda bulundu;

Bilim Kurulunun kararları bir yıldır hiç açıklanmadı

Her şeyden önce bu salgın tüm insanlığı ilgilendiren, herkesin ortak bir şekilde mücadele yapması gerektiğine dair bir düşünce zemininden hareket etmemiz gerekirken, mevcut iktidar kendine buradan bir siyasi rant elde etmek pahasına bu mücadeleyi ortaklaştırmadı. Ne yapmalıydı? Her şeyden önce bu önemli konuda bir liderler toplantısı yapılmalıydı; bunu bekledik, defaatle de buradan çağrıda bulunduk, maalesef bu yerine gelmedi. Yine “Sosyal ve Ekonomik Konsey toplansın.” dedik, bu da yapılmadı. Yine, Genel Başkanımız çağrıda bulundu, “Merkezî Hükûmetle yerel yönetimler eş güdüm hâlinde çalışsın.” denildi, bu da yapılmadı. Sağlık Bakanlığında Bilim Kurulu oluşturuldu. “Sağlık meslek örgütleri buraya dâhil edilsin.” denildi, bu yapılmadı. Hatta “Bilim Kurulunun bir sözcüsü açıklama yapsın.” talebinde bulunduk, bu da yerine getirilmedi ve bakın, Bilim Kurulunun kararları da bir yılı aşkın zamandır  açıklanmadı.

Salgınla ilgili istatistikler vatandaşlarımızla doğru şekilde paylaşılmadı

Yine sağlıkla ilgili, salgınla ilgili istatistikler vatandaşlarımızla doğru şekilde paylaşılmadı. Sayılar daha düşük gösterilerek vatandaşlarda durumun sanki çok önemsiz olduğu algısı yaratıldı, vatandaş hayatını kaybetti ve hâlen de sağlık istatistikleriyle, salgın istatistikleriyle oynanıyor.

Bakın, ekim ayındaki günlük vaka sayımız yaklaşık olarak 1.400-1.500 civarındayken, pnömoni dediğimiz zatürre oranı yüzde 6,4 iken bugün 60 bine yakın vaka tanısı koyuyoruz; pnömoni oranı yüzde 3,3, yarı yarıya, istatistiklerle hâlen oynanmakta. Hatta Sayın Bakanın tıp eğitim aldığından dahi ben şüpheliyim. Burada hekim arkadaşlarımız var, bakınız “vaka ve hasta” ayrımı diye bir şey kabul edilebilir değildir.

Kronik hastalıkları olan kişiler hayatlarını kaybettiler

Yine Covid hastalarının başvuracağı hastaneler ile kronik hastalıkları olan hastaların başvuracağı hastaneleri ayırmamız gerekirdi, bunu başaramadık. İşte getirmiş olduğunuz şehir hastanesi sistemi yüzünden kronik hastalıkları olan kişiler hastanelere başvuramadı ve hayatlarını kaybettiler. Bunun bir örneğini de geçtiğimiz hafta İzmir’de yaşadık. Romatizmal hastalığı olan 37 yaşındaki bir genç kadınımız hayatını kaybetti. Yirmi beş günü aşkın süreyle Sağlık Bakanlığına seslendi ve yatak bulunamadı.

Maske Dağıtımı

Yine maske dağıtımını başlangıçta beceremediniz. Sokağa çıkma yasağını yine usulüne uygun şekilde yapamadınız. Umreden gelenleri karantinaya almanız gerekirken almadınız, ilk kaybettiğimiz canlarımız umreden gelen vatandaşlarımız, teyzelerimiz, amcalarımız oldu.

Lebalep Kongreler Yaptınız

Vatandaşın uymasını istediğiniz kurallara sizler uymadınız. “Cenazelere 30’dan fazla kişi katılmasın.” dediniz, binlerce kişiyle cenaze törenleri yaptınız. 400 bin kişiyi çağırdınız, Ayasofya Camisi’ne açılış yaptınız ve -güncel terimiyle de- lebalep kongreler yaptınız, kongrelerden sonra Türkiye sizin yüzünüzden kıpkırmızı oldu.

O ilaç yüzünden de hastalar hayatını kaybetti

Yine Covid tedavi protokolünde Dünya Sağlık Örgütü ve FDA “hidroksiklorokin” dediğimiz kinin ilacını çıkarmış olmasına rağmen, hâlen bugünkü tarih itibarıyla da bu ilaç tedavi protokolünde var, tedavi protokolü hâlen güncellenmedi, 9 Ekim tarihinden itibaren tedavi protokolü güncellenmiş değil. Neden? Çünkü boşu boşuna kinin verdiniz hastalara, boşu boşuna o ilaç yüzünden de hastalar hayatını kaybetti.

Aracı firma yok demişlerdi

Aşıyı kendimiz üretemediğimiz için bakın bu noktaları yaşıyoruz şimdi. “Aracı firma yok.” demiştiniz, aracı firma varmış, hatta sadece bir tane aracı firma yokmuş. Bu arada ithalatçıların yanında turizm firmaları da çıktı aşı için. Bakın, ne diyoruz: Yurt dışına turlar düzenlendi. Vatandaşa “Bizde aşı yok, paran varsa git yurt dışına, aşı ol.” diyorsunuz yani bu şekilde. Sayın Sağlık Bakanı yerli aşı üretimiyle ilgili ne dedi? “Nisan ayında elimizde olacak.” dedi. Evet, nisan ayındayız, hâlen aşı yok. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapatırsanız işte bu durumu yaşarız.

Aşı ile ilgili gerçekleri açıklıyorum

Aşıyla ilgili gerçekleri ifade edeceğim, öyle dünyada 5’inci, 6’ncı sıra falan şeyine gerek yok. Bakın, 2 doz aşısı yapılan kişi sayısı 7 milyon 715 bin yani nüfusumuzun yüzde 10’u. Ne zamandan bu yana? İlk aşı 14 Ocakta yapıldı, şu an 14 Nisandayız. Üç ayda nüfusun yüzde 10’unu aşıladıysanız nüfusun yüzde 100’ünü, tamamını aşılamanız için otuz aya ihtiyacınız var, üç ayı gitti, daha önümüzde yirmi yedi ay var. Yani iki iki buçuk yıl daha aşılama sürecek. Şu anda aile hekimlerinin çoğunda aşılama randevusu verilmiyor, aşıyla ilgili de sıkıntı giderek büyüyor.

Yine, bazı vatandaşlar hastanede yatak beklerken hayatını kaybetti çünkü yoğun bakım yatakları dolu, hastane yatakları dolu ama AKP’ye, iktidara yakın kişilere Sağlık Bakanlığının ambulansları yurt dışına taksi hizmeti yaptı. AKP’ye yakın dernekler vasıtasıyla Sağlık Bakanlığının ambulansıyla Londra’dan buraya AKP’ye yakın dernek başkanının getirildiği gün İzmir’deki Aslı Özkısırlar hayatını kaybetti, gariban vatandaşlarımız hayatını kaybetti.