• Haberler
  • Gündem
  • Bakan Selçuk'tan Eğitim Vizyonu Hakkında Önemli Açıklamalar!

Bakan Selçuk'tan Eğitim Vizyonu Hakkında Önemli Açıklamalar!

Bakan Selçuk'un açıklamalarından satır başları YETERLİ ÇALIŞTIK MI? SORUSU AKLIMI ÇOK MEŞGUL EDİYOR Göreve geldiğim günden itibaren çok büyük bir beklenti oluşmuş durumda.Ancak hiçbir vaatte bulunmadan herhangi bir açıklama yapmadan bu denli büyük bir be

Bakan Selçuk'un açıklamalarından satır başları;

YETERLİ ÇALIŞTIK MI? SORUSU AKLIMI ÇOK MEŞGUL EDİYOR

Göreve geldiğim günden itibaren çok büyük bir beklenti oluşmuş durumda.

Ancak hiçbir vaatte bulunmadan herhangi bir açıklama yapmadan bu denli büyük bir beklenti oluşması benim sorumluluğumda değildir.

Ancak biz yine de yapacağız. Nasıl yapacağımız hakkında uzun yıllar çalışmamaıza rağmen uyku düzenim kalmadı. Yeterince çalıştık mı sorusu benim aklımı çokm meşgul ediyor.

Elbette şikayet etmiyorum sadece sorumluluk benim değil, milletin. Bu bir millet, ülke ödevidir.

LGS'DE SÜRPRİZ YOK

Dün Bakanlık olarak örnek soruları açıkladık ve dedik ki endişelenmeyin herhangi bir sürpriz ile karşılaşmayacaksınız.

Bizler sana her ay örnek sorular vereceğiz. Öğretmenlerine bu ezber sorusu değil yorum sorusu. Bizler bu çocuklara ezber yaptırarak herhangi bir yere varamayacağız.

Başka bir öğrenme yöntemi arzu etmekteyiz. Çocuklara ezber yaptırmayınız. Bizler size her türlü kaynağı vereceğiz. Bunu bir LGS bağlamından çıkartıp bu bir eğitim kalitesi sorunudur.

Büyük fotoğrafa bakmak lazım. Seneye sınav daha az stresli, ne olduğu belli olan, çocukların neye çalışacağını bildiği bir düzen söz konusu.

Üç yıl içinde sınav yüzde 40'a kadar azalacak.30 senedir sınıfın içindeyim. Yarın okul öncesi kurumunda, üniversitede, lisede ders verebilirim. Bu iş dünyanın onlarca ülkesinde nasıl yapılıyor? Uzun yıllardır okul okul dolaştım. Bu mesele felsefesi kurulmadan, üzerine teorisi yapılmıyor. Mesele insandan ne anlıyoruz meselesi. Biz insan yetiştirmekle uğraşıyorsak, bizim insan görüşümüz ne ki? Buradan başlamak gerekiyor. Vizyon dokümanın 10 sayfası felsefe ve kuramla ilgili. Hiçbir alıntı, haber yok. Bütün haberlerle ilgili analizlere ve köşe yazılarına bakınca dikkatimi çeken, sadece Külliye'deki sunum başlıklarından hareket etmişler. Formasyon meselesinde olduğu gibi. Okunmamış demek ki.

MESELE ÇOCUĞU DEĞİL, SİSTEMİ ÖLÇMEK

Öğretmeni şu açıdan çok önemsiyorum. Öğretmene belli bir bağlamı, rutini verdiğimizde onun üzerinde kendi vicdanıyla beraber gerekeni yapıyor. Bundan endişe duymuyoruz. Sadece mesele sistemi tasarlamak. Mesele Türkiye’de çocukların zekası, yeteneğiyle ilgili bir sorun mu var? Hiçbir mesele yok. Bu çocuk ‘gelişmiş ülkelerde’ okusalar problemimiz mi var? Hayır, mesele çocuğu ölçmek değil. Mesele sistemi ölçmek, iyileştirmek. Her ülkenin eğitim kalitesi öğretmeninin kalitesini aşamaz. Öğretmene yatırım yapmadan, onlara katkı sağlamadan onlardan beklersek çok adil olmaz.

ÖĞRETMENLİK KANUNU AİDİYET VE KİMLİK SAĞLAYACAK

Askerlerimiz, hekimlerimizle ilgili o mesleğe ait kanunlar var. Ancak öğretmen 657’nin içinde, sıkışmış vaziyette. Ataması, yükselmesi, disiplini, kariyer meselesi, tazminatları aslında hepsi özelleşmeli. Ancak 1970’lerden beri temenni edilen, arzulanan kanundur, öğretmenlik meslek kanunu. bir türlü çeşitli nedenlerle çıkmamış. Şimdi çıkması için bir ortam var. Cumhurbaşkanı’mızın da payı var. Bizim vazifemiz sadece girişiminde bulunmak, kararı meclis verir. Öğretmenlerin kimlik ve aidiyet meselesi konun. Sadece para meselesi değil. Bize ait bir kanunumuz var. Bütün ana mesleklerin kanunu var da, çok değerli gördüğümüz öğretmenlerin niye yok? mesele bu aidiyeti beslemek. Öğretmen nerede ne kadar çalışır? aylık yönetmelikler değişerek belirsizlik ortamı olmasın.

ANDIMIZ HUKUKİ BİR MESELE

(Andımızla ilgili yapılan temyiz başvurusu için) Hukuki bir mesele, o yürüyor. Oturup da bu böyledir, böyle değildir demenin hem tabiatım hem de eğitimin iyiliği icabı hukuki bir süreç olduğunu söylemek istiyorum. Hukuki değerlendirmeye dayanıyor itirazımız. Geri kalmış bölgeler için bazı ek ödemeler yapılmış geçmişte. Ancak bunun kararı meclis kararı olduğu için, bir bakanın ‘Şöyle yapacağız’ demesi mümkün değil. Biz sadece meclisle paylaşacağımız bakış açımızı ifade edebiliriz. Üç ayrı bölge var aslında. Bunlar için değişen tazminatlar söz konusu. Şehirde, ilçede ya da x bölgesinde olmasına göre bunlar değişecek. köylerinde görev yapan öğretmenlere yönelik neler yapabileceğimiz konusunda simülasyonlarımız var. Ancak bunları henüz ilan etmeyeceğimiz için göstermiyorum. Kuruşu kuruşuna rakam olarak tahminimiz var. İllerin adı da var. Adıyaman, Ağrı, Erzurum, Kars bir grupta. Bayburt, Erzincan filan bir grupta. Biz bunu bir teklif olarak göndereceğiz, meclis karar verecek. Bizden yana bütün çalışmalar yapılmış vaziyette.

24 KASIM’DA BİR HABERİMİZ OLACAK

(Ek göstergeler) 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde bir haberimiz olacak. Teneffüs kelimesi, nefes almak, solunmak demek. Öncesinde bir dalgıç suyun dibine girip nefessiz kalıyor, ondan kurtulmak için suyun yüzüne çıkıyor. Ders öyle bir şey mi ki? Buna teneffüs demişler. Burada ince mana var. Teneffüsler bizim en önemli derslerimiz aslında vizyon belgesine göre. Çünkü çocuklar teneffüslerde çok şey öğreniyorlar. Sosyalleşiyorlar, oyun oynuyorlar. Bu nedenle teneffüsler artacak. Bazen sahada yalvar yakar teneffüs uzasın istiyorlar. Mesele bunun süresini azaltıp uzatmak değil. Bunu nasıl zenginleştireceksiniz? Burada kilit kavram tasarım beceri atölyeleri. Yükseköğretimde mühendislik, dil, iktisadi bilimler gibi alanlar var. Bunlar asında ilkokuldaki tasarım beceri atölyelerinde de var. Mesela bir robotik atölyesi var. 5-6 tasarım beceri atölyesini okula yaymak istiyorum. Çocuğu yükseköğretimin izdüşümü, sanat, drama, dil, beşeri bilimlerle ilgili yansımasını süreceğimiz ortaokulda da devam ettiği, lisede de ağacın kökünün dallandığı sinema, drama gibi birçok konunun çocuğa yukarıya doğru giderken zenginleştireceği bir şey olacak. Teori ve pratik yoktur. Üretim vardır. Her şeyin özünde üretim vardır. Bunu çerçeveleştirmeye başlıyoruz. İlkokulda buna başlasın, ortaokulda geliştirsin, üniversitede de rahatlasın çocuk istiyoruz. Bir çocuk diyelim ki futbol oynayacak. O onun karnesine yazılacak, puana dönüşecek ya da e-Portfolyosuna yazılacak. Sporun, sanatın önünü açıyoruz. Başka türlü vakti olmuyor.

5 YAŞLA İLGİLİ DÜZENLEME YAPACAĞIZ

Dünyanın eğitimle alakalı ilk 3-4 büyük kuruluşuyuz. Elimizde milyarlarca data var. Bunların yorumlanması, analizi, büyük veri anlamında ele alınması gibi bir altyapıya ihtiyacımız var. Bunların tamamı bunla alakalı. Okul öncesi zorunlu olsun ifadesi güzel. Ancak bunun 18 bin öğretmen gerektirdiği, altyapısı için Türkiye’de hangi katmanda ne kadar açık olduğuyla ilgili ciddi bir hesaplama gerekiyor. Bunu yapınca şunu gördük, bu üçüncü yılda başlayabilecek bir proje. Hemen başlatamayız. Böyle bir altyapımız yok. Bu hazırlanınca Türkiye’de derslik açığını bitirmiş oluyor, yeni yatırım yapma imkanı doğuyor. Eğitim bilimci olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim, 5 yaşında okula başlanmaz. Bizde çağ nüfusu diye bir kavram var. Bu iki yaş grubunu (5-6) alınca karışıyor. Burada bir düzenleme yapılacak.

100 BİN ÖĞRETMENE İHTİYAÇ VAR

Öğretmen alımıyla ilgili imzalanan bir kararname var, Cumhurbaşkanımızın ekonomik tedbirlere rağmen bunu yapalım demesiyle ortaya çıkan bir şey. Bununla ilgili hangi ilimizde kaç açık olduğunu, hangi branşta açık olduğunu çok net görüyoruz. Branşlara bakınca Türkiye’nin 2035 yılına kadar kaç, hangi branşta açığı olduğunu görüyoruz. Bunu yeniden çalışıp kamuoyuyla paylaşacağız. Türkiye eğitim sistemi öğretmen yönünden bir doyuma ulaşıyor. Artık emekliler kadar öğretmen alınacağı bir evreye doğru gidiyoruz. Öğretmenlerimizi daha iyi değerlendirirsek, ihtiyaç da azalma da söz konusu olabilir. Şu an 100 bin ihtiyaç gibi gözüküyor. Ancak 20 bin atama olunca 80 bine inecek. Sonraki karar hükümet kararı. Bakanlığın şu kadar öğreten alacağız demesi söz konusu değil.

ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERİN MAAŞLARINDA ARTIŞ OLACAK

Sözleşmeli öğretmenlerle ilgili ihtiyacı aslında çok net görüyoruz. İki sene önce yaklaşık 27 bin civarında atama yapmışken, sözleşmeli öğretmenlerin olmadığı dönemlerde, 2016-2017 arasında. bu öğretmenlerimizin 25 bin kadarının eş durumu ya da farklı nedenlerle o bölgelerden ayrıldığını görüyoruz. Devlet her bölgedeki çocukların geleceğini düşünmek zorunda. O bölgede 1 milyona yakın öğrenci var. Eğer mevcut düzende tedarik olursa orada öğretmen tutabilme ihtimalimiz çok zayıflıyor. Bunun olmadığı bir durumda oradaki öğretmen açığının nasıl giderileceği konusunda bir yanıt olmazsa sadece bunu söylemek yeterli olmuyor. Kalkınmada öncelikli bölgelerde tazminatı getirmek, başka tedbirler almak, 3+1 gibi iyileştirme yapmak gibi bir çabamız var. 2016’da atanmış sözleşmeli öğretmenlerimiz 4'üncü yılını bitirince tayin isteme gibi hakları olacak. Bu olmasaydı 6'ncı yılın sonunu beklemek gerekiyordu. Orada bir iyileştirme söz konusu. Sağlık ya da bölge içinde ayrı eşler varsa, onların eş durumları meselesi zaten çözülüyor. Geçen ay da çözüldü. Ücretli öğretmenlerle ilgili yılbaşından sonra bir girişimimiz olacak. ücretli öğretmenlik maaşlarında yılbaşından sonra artış olacak. Gündemde olan bir konu.

Kamupersoneli.net

Kamu Personeli - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme