- Haberler
- Ekonomi
- CHP sözcüsü Öztrak'tan büyük iddia: Türkiye'ye 21 milyar dolar, kaynağı belirsiz para girdi
CHP sözcüsü Öztrak'tan büyük iddia: Türkiye'ye 21 milyar dolar, kaynağı belirsiz para girdi
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak'ın yaptığı konuşma satır başları şöyle 21 MİLYAR DOLAR KAYNAĞI BELİRSİZ PARA GİRDİ 2018'de düşen cari açığı da normal yollardan finanse edemediğimiz dikkati çekiyor.Düşmüş ama onu bile normal yollardan finanse edememişiz.
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak'ın yaptığı konuşma satır başları şöyle;
21 MİLYAR DOLAR KAYNAĞI BELİRSİZ PARA GİRDİ
2018’de düşen cari açığı da normal yollardan finanse edemediğimiz dikkati çekiyor. Düşmüş ama onu bile normal yollardan finanse edememişiz. Borç bulamamışız. Buna karşılık dışarıya net 4 milyar dolar borç ödemişiz. Bu tabi yetmemiş. Yetmeyince Merkez Bankası’nın kasanındaki dövizlere saldırmışız 10 milyarda oradan harcamışız. Bu da yetmemiş ülkeye 21 milyar doların üstünde kaynağı belirsiz, ne olduğu, kimden, nereden geldiği belli olmayan bir para girişi olmuş. Yani 2018’e baktığımız zaman cari açığın her 100 dolarlık cari açığın 77 dolarını nereden geldiğini bilinmediğimiz bir parayla kapatmışız.
TÜRKİYE’Yİ DEV BİR KARA PARA YIKAMA MAKİNESİ HALİNE GETİRDİLER
Bu kaynağı belli olmayan paranın ne kadar süreceği belli değil. O nedenle de damadın ikide birde dengelendik, dengeleniyoruz demesine rağmen bu dışarıda yeterli güveni yaratmıyor. 2018 yılında döviz piyasaları altüst oldu neden? İşte bunlardan dolayı. Türkiye kendi liginde parası en fazla değer kaybeden ülkeler arasında ve politika faizi en yüksek ülkeler arasında hep ilk üçte yer aldı. Diğer taraftan cumhuriyet tarihinde ülkeye bu boyutta ne olduğu belli olmayan para girişi hiçbir zaman yaşanmamıştı. Bu, Sarayın ve Adalet ve Kalkınma Partisi elinde ülkemizin devasa bir para yıkama makinesi haline geldiğini açıkça ortaya koyuyor. Ne yıkanıyor, neyin parası yıkanıyor? Kara para. Neyin kara parası? Eroin mi, içki mi, kaçak sigara mı? G20’nin hiçbir ülkesinde ödemeler dengesinde bu boyutta bir kaynağı belirsiz para görmeniz mümkün değildir çünkü onlarda doğru düzgün ödemeler dengesi istatistikleri tutulur.
DAMAT BAKAN BÜTÇE OKUMAYI BİLMİYOR
Millet kan ağlıyor sosyete damat çıkmış Ocak ayında bütçenin 5 milyar TL fazla verdiğini millete müjdeliyor. Açıkça ifade edeyim iş bilmezliğin, göz boyamanın bu kadarı da fazla! Baştan beri söylüyorum, bütçe rakamlarını okumasını şu anda Maliye Bakanlığı görevini yürüten damat bilmiyor. Yani siz tutacaksınız Nisan ayında size ödenmesi gereken Merkez Bankası’nın 34 milyar liralık kârını alacaksınız bütçeye koyacaksınız Ocak ayında. Bunu da bir güzel harcayacaksınız, seçim nedeniyle faiz dışı harcamaları geçen senenin Ocak ayına göre yüzde 67 yani yüzde 70’e yakın artıracaksınız, gaza basacaksınız ama bu aktardığınız 34 milyar Türk lirası nedeniyle fazla verdiğiniz zaman fazla verdik deyip bu kısmını söylemeyeceksiniz.
Ben şunu açıkça söyleyeyim, Türkiye’nin önümüzdeki üç ayda Ocak dahil bu üç ayda izleyeceği bu boyutta bir seçim harcaması politikası bu ülkenin daha sonra çok ciddi zorluklara girmesine yol açacaktır. Soruyorum ben Nisan ayında gelecekti bu para. Nisan ayında bu para gelmeyecek. O zaman açık ne olacak? Yani şöyle bir hesap yapsak çıkarın bunların erken tahsil ettikleri Merkez Bankası’nın kârından gelen temettüyü. Geçen yıl Ocak ayında 1,7 milyar TL fazla veren bütçe bu yılın Ocak ayında 28,7 milyar TL açık veriyor. Şimdi ne bu? Ondan sonrada fazla verdik diye seçim harcamalarının üstünü kapatmaya çalışacaksınız. Söylüyorum, bu ya göz boyamadır ya da hakikaten bütçe rakamlarını okumayı bilmemektir.
VATANDAŞ KAN AĞLIYOR, SARAY VE MEDYASI GİZLEMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPIYOR
Ben açık söyleyeyim vatandaş kan ağlıyor ama saray iktidarı ve onun havuz medyası bunu gizlemek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Meselenin esasına girmek yerine görüntüsüyle uğraşıyorlar.
Memleketin başına musallat ettikleri hastalıkları tedavi etmek, iyileştirmek yerine hastalığın arazlarını, göstergelerinin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Peki nasıl örtmeye çalışıyorlar? Kah makyajlama yapıyorlar TÜİK eliyle, kah da dönüyorlar emir komutayla bu arazları geri çektirmeye çalışıyorlar. Bunlar için önemli olan bir tek şey var 31 Mart’a kadar zarfı düzgün göstermek, mazrufla hiç uğraştıkları yok. Yani işin içeriğine, işin temel nedenlerine hiçbir şekilde bakmıyorlar.
SARAY SADECE SİYASETTE DEĞİL EKONOMİDE DE DESPOTLAŞIYOR
Şimdi tabi bir başka gerçek daha var. Saray siyasette hızla otoriterleşiyor. Ama bu iş sadece siyasette kalmıyor. İşte bu arazların üstünü örtmeye çalışırken market zincirlerine tehdit telefonları açılıyor. Baskıyla fiyatlar düşürülmeye çalışılıyor. Enflasyon ve işsizlik gibi temel verilerde gerçek durum TÜİK’in hesap oyunlarıyla gizleniyor. Bankalar lisans iptalleriyle tehdit ediliyor, özel mülkiyet ve miras hukuku yok varsayılıyor. İktidar sadece siyasette değil, ekonomide de giderek despotlaşıyor. Bunun sonu ne olur? Bunun sonu açık söyleyeyim yatırım havuzunun daha da kuruması olur, işsizlik ve fakirliğin daha da artması olur. Bunun sonu meyve sebze kuyruklarının ardından, ampul, yağ, margarin, deterjan kuyruklarının gelmesi olur.
Bir tek şeyi hatırlatmak istiyorum sizlere. 2001 yılında Türkiye tarihinin en ağır krizlerinden birini yaşadı. Ama 2001 yılında hiçbir zaman meyve, sebze tezgahları önünde kuyruk olmadı. Bugün anlatıyorlar işte varlık kuyruğuymuş bu, yokluk kuyruğu değilmiş falan. Şuna cevap versinler, 2001 yılında meyve, sebze tezgahlarının önünde hiçbir zaman kuyruk olmadı.
FİYATLAR PAZARA GELMEDEN TARLADA UÇMUŞ
TÜİK en son açıkladığı tarım ürünleri üretici fiyat endeksi Ocak ayında yüzde 8,3 artmış. Peki Ocak’ta gıda fiyatları ne kadar artmıştı? Yüzde 6,9. Demek ki, tarladaki fiyat raflardaki ve sofralardaki fiyattan daha hızlı artmış. Kızıyorlar ama yine söyleyelim Ocak ayında tarlada fiyatı en çok artan ürünler: Patlıcan yüzde 65; Dolmalık biber yüzde 48; Domates yüzde 48 olmuş.
BUNU SÜRDÜREMEZSİNİZ, ÜRETİCİYİ BATIRIRSINIZ
Yani daha pazara gelmeden, markete gelmeden tarlada fiyatlar uçmuş. Telefonla tehdit edilen marketlerde sebze meyve satış fiyatları alış fiyatının altında. Bunu etiketlere baktığınız zaman görüyorsunuz. Alış fiyatı 7 küsur diyor, satış fiyatı 4 küsur diyor. Bunu sürdürmek mümkün değil. Üreticileri batırırsınız. Sadece marketleri değil, üreticileri de batırırsınız. Sonunda bu üreticiyi de yansıyacak. Sorun burada arkadaşlar! Çiftçinin girdi maliyetlerini düşürmeden, sofradaki yangını söndüremezsiniz. Mazotun, gübrenin, tohumun, fidenin, ilacın fiyatı almış başını giderken; raflardaki ürünün fiyatı düşmez. Emirle düşürseniz bile bu kalıcı olmaz. Böyle giderse deminde söyledim üreticiyi batırırsınız.
SARAYA TAVSİYE: TARIM BAKANI İLE DIŞİŞLERİ BAKANININ YERİNİ DEĞİŞTİRSİN
Sarayın kibir abidesi de, damadı da, atadıkları Tarım Bakanı da meseleyi anlayabilmiş durumda değil. Bu arada Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu’nu tebrik ediyorum. Bu tanzimli satış konusunda iktidar kanadından aklı başında tek açıklama ondan geldi. Dışişleri Bakanı çiftçinin girdi maliyetini düşürmek için ilaçta ve gübrede de gerekirse tanzime gidebileceklerini söylemiş. Bir yerden tanzime başlanacaksa en doğru yer burasıdır. Madem milletin kesesinden tarım kredi kooperatiflerine bir zarar görevi veriliyor; bu görev en doğru şekilde yapılmalıdır. Ancak bu da tek başına yetmez. Çiftçinin kara gün dostu olan ama şimdilerde ortalarda görünmeyen Toprak Mahsulleri Ofisi yeniden çiftçinin dostu yapılmalıdır. Çukobirlik, Fiskobirlik, Tariş gibi çiftçiye omuz veren kooperatif ve birlikler yeniden ayağa kaldırılmalıdır. Ve tabi en önemlisi de çiftçiye Tarım Kanunu’nda öngörülen destekler eksiksiz ödenmelidir, tamı tamına ödenmelidir. Ürünü çiftçiden pazara getiren zincirde bir an önce ıslah edilmelidir.
Bu arada saraydaki kibir abidesine bir tavsiyemiz var. 31 Martta tadacağı ağır seçim yenilgisinden sonra yapmak zorunda kalacağı kabine değişikliğinde Tarım Bakanıyla Dışişleri Bakanı’nın yerlerini değiştirsin. Tarım Bakanı ülkemizin dışişlerini Sayın Çavuşoğlu’ndan daha kötü yönetemez. Ancak Dışişleri Bakanının ülkemiz tarımını, mevcut Tarım Bakanından daha iyi yönetebileceği anlaşılıyor. Bu potansiyelle ben Tarım Bakanı olacak Dışişleri Bakanının Fransa’dan da şövalye ödülünü almaya namzet olduğunu düşünüyorum.
Bakmadan Geçme





