• Haberler
  • Ekonomi
  • CHP'li Kaya, sendikalı olmanın önemine dikkat çekerek Türkiye'de ki sendikasız işçiler hakkında bilgi verdi

CHP'li Kaya, sendikalı olmanın önemine dikkat çekerek Türkiye'de ki sendikasız işçiler hakkında bilgi verdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Eğitim Sen'in düzenlediği Uluslararası Sendikal Haklar ve Özgürlükler Sempozyumuna katılarak bir konuşma yaptı.Kaya, 'Sendikal mücadelenin içinden geliyorum AKP döneminde sendikal haklar di

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Eğitim Sen’in düzenlediği Uluslararası Sendikal Haklar ve Özgürlükler Sempozyumuna katılarak bir konuşma yaptı. Kaya, “Sendikal mücadelenin içinden geliyorum AKP döneminde sendikal haklar dibe vurdu” dedi.

“Ben de gençlik yıllarımdan bu yana, hayatı sendikal mücadeleyle geçmiş biri olarak, bu zorlu mücadelenin canlı tanığıyım.” diyen Kaya, “Öğretmenlikte daha bir yılımı doldurmadan 1980 Haziran ayında Sivas Divriği’ye sürgün edildim. 12 Eylül darbesinden sonra da tutuklanarak, Kırşehir Cezaevine getirildim. Çok ağır işkencelerden geçtik. Cezaevinden çıktıktan sonra, işsiz kaldım. Geçimimi sağlamak için bir süre pazarcılık yaptım. Çok sevdiğim öğretmenlik mesleğine 3 yıl sonra dönebildim.” dedi.

Sendikal faaliyetlerinden vazgeçmediği için hayatının sürgünlerde geçtiğini anlatan Kaya, “1990 yılında Eğit-Sen’in kurucuları arasında yer aldım. 1990-1994 yılları arasında Eğit-Sen Kırşehir Şube Başkanlığı yaptım. 23 Ocak 1995 yılında Eğitim İş ve Eğit Sen’in birleşmesiyle, kurucuları arasında yer almaktan ve ilk Genel Başkanlığını yapmaktan gurur duyduğum Eğitim Sen’i kurduk.” dedi.

Kaya, “Eğitim Sen, verdiği onurlu mücadeleyle Türkiye Sendikal tarihinde olmazları gerçekleştiren, öncülük eden, sendikal mücadelede bayraklaşan, adını sendikalar tarihine altın harflerle yazdıran bir sendika oldu. Ben de böyle bir sendikanın üyesi olmaktan kendi adıma her zaman gurur duydum.” dedi.

Sendikal mücadelenin içinden geliyorum diyen Kaya, “Türkiye’de sendikal mücadele her dönem çok zorlu olmuştur. Ancak AKP döneminde sendikal haklar dibe vurmuştur. Askeri darbe dönemleri de dahil olmak üzere şu an yaşadığımız dönem kadar baskıcı ve yasakçı bir dönem daha yaşanmamıştır.” ifadelerini kullandı.

Uluslararası sözleşmelerle, Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan sendikal hakların gasp edildiğini söyleyen Kaya. “ Grev hakkı keyfi şekilde ortadan kaldırılmıştır. AKP döneminde başlayan 18 grevin tamamı yasaklanmıştır.”

Konuşmasında sendikal istatistiklere de yer veren Kaya, “DİSK-AR’ın araştırmasına göre, Türkiye’de işçilerin yüzde 90’ı sendikasız, yüzde 93’ü ise toplu sözleşmesizdir. 16 milyon 254 bin işçinin, 14 milyon 395 bini sendikasızdır. Türkiye sendikal haklar bakımından dünya sıralamasında sondan 10. sırada yer almaktadır. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının verilerine göre, Ocak 2019 itibariyle resmi sendikalaşma oranını yüzde 13,9’dur. Bu sendikalaşma oranı bile Türkiye’deki sendikal hakları ortaya koymaya yeterlidir.” dedi.

Kaya, “Biz tüm bu olumsuzluklara rağmen umutsuz değiliz. Çünkü ‘Martın sonu bahar’” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın Konuşması şöyle:

Değerli Misafirler, Sevgili Emekçi Kardeşlerim hoş geldiniz

Bizler sendikal mücadelenin çok zorlu geçtiği, hem işveren hem de hükümetlerin sendikal haklara karşı duyarsız ve acımasız olduğu topraklarda yaşıyoruz.

Ben de gençlik yıllarımdan bu yana, hayatı sendikal mücadeleyle geçmiş biri olarak, bu zorlu mücadelenin canlı tanığıyım.

1979 yılında Konya Cihanbeyli Gölyazı’da öğretmenlik mesleğine başladığım ilk gün TÖB-DER’e üye oldum. 16 günlük öğretmen iken, 2 günlük öğretmen boykotuna katıldım. Ardından da 24 Aralık 1979 yılında yapılan “Kahramanmaraş Katliamı protesto” boykotuna katıldım.

Öğretmenlikte daha bir yılımı doldurmadan 1980 Haziran ayında Sivas Divriği’ye sürgün edildim. 12 Eylül darbesinden sonra da tutuklanarak, Kırşehir Cezaevine getirildim. Çok ağır işkencelerden geçtik. Cezaevinden çıktıktan sonra, işsiz kaldım. Geçimimi sağlamak için bir süre pazarcılık yaptım. Çok sevdiğim öğretmenlik mesleğine 3 yıl sonra dönebildim.

Öğretmenliğe döndükten sonra da sendikal faaliyetlerimden vazgeçmediğim için, Artvin/Hopa, Şanlıurfa/Bozova’ya ve Rize’ye sürgün edildim.

Sürgünler devam ederken, 1990 yılında Eğit-Sen’in kurucuları arasında yer aldım. 1990-1994 yılları arasında Eğit-Sen Kırşehir Şube Başkanlığı yaptım.

23 Ocak 1995 yılında Eğitim İş ve Eğit Sen’in birleşmesiyle, kurucuları arasında yer almaktan ve ilk Genel Başkanlığını yapmaktan gurur duyduğum Eğitim Sen’i kurduk.

Eğitim Sen, verdiği onurlu mücadeleyle Türkiye Sendikal tarihinde olmazları gerçekleştiren, öncülük eden, sendikal mücadelede bayraklaşan, adını sendikalar tarihine altın harflerle yazdıran bir sendika oldu. Ben de böyle bir sendikanın üyesi olmaktan kendi adıma her zaman gurur duydum.

Sendikal mücadelenin içinden geliyorum, Türkiye’de sendikal mücadele her dönem çok zorlu olmuştur. Ancak AKP döneminde sendikal haklar dibe vurmuştur. Askeri darbe dönemleri de dahil olmak üzere şu an yaşadığımız dönem kadar baskıcı ve yasakçı bir dönem daha yaşanmamıştır.

15 Temmuz darbe girişimi ve 20 Temmuz sivil darbesinden sonra OHAL’in ilan edilmesiyle birlikte, binlerce sendika üyesi açığa alınıp, ihraç edilmiştir. Bütün grevler erteleme adı altında yasaklanmıştır. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan grev yasaklarını ve OHAL’i savunurken  “Grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz” diyerek işçiye, sendikaya, sendikal haklara bakışını açıkça ortaya koymuştur.

Uluslararası sözleşmelerle, Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan grev hakkı keyfi şekilde ortadan kaldırılmıştır. AKP döneminde başlayan 18 grevin tamamı yasaklanmıştır.

DİSK-AR’ın araştırmasına göre, Türkiye’de işçilerin yüzde 90’ı sendikasız, yüzde 93’ü ise toplu sözleşmesizdir. 16 milyon 254 bin işçinin, 14 milyon 395 bini sendikasızdır. Türkiye sendikal haklar bakımından dünya sıralamasında sondan 10. sırada yer alıyor.

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının verilerine göre, Ocak 2019 itibariyle resmi sendikalaşma oranını yüzde 13,9’dur. Bu sendikalaşma oranı bile Türkiye’deki sendikal hakları ortaya koymaya yeterlidir.

SENDİKA NEDİR?

Haber

Sendika; İşçilerin ya da işvrenlerin ayrı ayrı olmak üzere iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular yönünden çıkarlarını korumak, yeni haklar sağlamak ve onları daha da geliştirmek amacıyla aralarında yasalar uyarınca kurdukları birlik olarak tanımlanır. Başka bir deyişle sendika, istihdam koşullarını sürdürmek ve geliştirmek için bir araya gelen çalışan gruplarıdır.

Bir sendikanın tipik faaliyetleri arasında, üyelerine yardım ve hizmet sağlanması, kamu hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi için çalışılması, politik kampanya ve endüstriyel eylemler için tüm çalışanlar için daha iyi ücret ve koşullar için toplu pazarlık yapılması sayılabilir.

İşçiler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde bir sendikaya ait olmak hakkına sahiptir ve bir sendikada bulunmak, işverenlerin bireysel çalışanlar üzerinde sahip olduğu gücü dengelemeye yardımcı olur. Eğer bir sendika bir işveren tarafından “tanınırsa” o zaman işveren, sendikanın bu şirketteki çalışanları temsil ettiğini ve ilgili konularda sendika ile görüşeceğini kabul eder.

SENDİKA ÜYELİĞİ NE İŞE YARAR?

Sendikalar çalışma koşullarının, iş güvenliğinin ve ücretlerin iyileştirilmesinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Ancak bazı hükümetler ve işverenler, işçilerin mevcut sendikalara katılma ya da yenilerini kurma haklarını kötüye kullanmaktadır. Bu durumda bir sendikaya üye olmanın birçok nedeni var. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz;

1. Ekonomik nedenler: Bireysel çalışan, işverenine kıyasla çok az pazarlık gücüne sahiptir. Ücret ve diğer çalışma koşullarından memnun değilse, işi bırakabilir. Sürekli olarak istifa etmek bir çalışan için yararlı değildir. Bu durum, işçi üzerinde büyük mali ve duygusal bir yük anlamına gelir. İşverene karşı ortak eylemde bulunabilecek bir sendikaya katılmak, işverenin daha iyi istihdam koşulları için işçilerin taleplerini kabul etmesine neden olan güçlü bir araçtır.

– Sendikaya sahip şirketlerde çalışanların ortalama olarak, sendikasız bir işyerinden yüzde 10 daha fazla kazanç sağladığı kanıtlanmış bir gerçektir.

2. Güvenlik duygusu: Çalışanlar sendikalara, kaza, yaralanma, hastalık, işsizlik vb. çeşitli tehlikelerden ve gelir güvensizliğinden yeterli koruma sağlamanın etkili bir yolu olduğuna inanmaları nedeniyle sendikalara katılabilirler. Sendika, işçilerin emeklilik hakları ve işçilerin yararına olan refah seviyesinin yükseltilmesi için yönetimi zorlar.

– Sendikalı işyerlerinde yüzde 50’ye varan daha az kaza olduğu kanıtlanmış bir gerçektir.

3. Ayrımcılığı en aza indirme: Ücret, çalışma, transfer, terfi vb. ile ilgili kararlar doğası gereği oldukça özneldir. Denetim otoritesi ile astlarının her biri arasındaki kişisel ilişkiler yönetimi etkileyebilir. Böylece, kayırmacılık ve ayrımcılık şansı vardır. Bir sendika, yönetimi işçilere eşit muamele için baskı yapan personel politikalarını düzenlemeye zorlayabilir. Yönetimin tüm emek kararları, sendikanın yakın denetimi altındadır. Bu, kayırmacılık ve ayrımcılığı en aza indirgeme etkisine sahiptir.

4. Aidiyet duygusu: Zaman zaman, bir çalışan iş arkadaşlarının da etkisiyle sendikaya katılır; Yapmazsa, genellikle işinde çok zor zamanlar geçirebilir. Öte yandan, bir sendikanın üyeleri olan kişiler, iş arkadaşlarının gözünde saygı duyulan kişiler olduklarını düşünmektedir.

5. Kendini ifade etme ihtiyacı: Kendini ifade etme arzusu, çoğu insan için temel bir gerçektir. Hepimiz duygularımızı, düşüncelerimizi ve görüşlerimizi başkalarıyla paylaşmak isteriz. Benzer şekilde işçiler de yönetimin onları dinlemesini isterler. Bir sendika, işçilerin duygularını ve fikirlerini tartışabilecekleri bir ortam sağlar. Ayrıca çalışanların duygularını, fikirlerini, görüşlerini ve şikayetlerini yönetime iletir. Yönetim karar alırken bu fikirlere, şikayetlere ve görüşlere gereken önemi verir.

6. İlişkilerin iyileştirilmesi: Sendikalara katılan çalışanların bir diğer nedeni de, sendikalar, sorunları barışçıl yollarla çözerek yönetim ve işçiler arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesinde yardımcı olurlar.

Kamu Personeli - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme