Ekonomi

Ekonomi Koordinasyon Kurulu Toplantısı Kararları Perşembe Günü Açıklanacak

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, katıldığı bir TV programında kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

Ekonomiye ilişkin sorulara cevaben Kaynak, ekonomideki sert dalgalanmanın ABD’deki başkanlık seçimlerinin sürpriz bir netice vermesiyle başladığını, Donald Trump’ın hem seçim kampanyası boyunca hem de seçimden sonra güçlü Amerikan ekonomisi, dışarıdaki yatırımları içeri çağırma politikasının doları bütün ülkelerin parası karşısında çok güçlendirdiğini ifade etti.

Türkiye’nin ekonomideki dalgalanmadan daha fazla etkilendiğini ifade eden Kaynak: “Bunun birinci sebebi, bizim aslında 15 Temmuz’dan sonra Bakanlar Kurulunda değerlendirdiğimiz bir hadiseydi. Bu FETÖ, darbe girişimini milletimizin kararlılığıyla ve cesaretiyle başaramadı. Bunun bitmeyeceğini biz öngörüyorduk. Çeşitli yeni varyasyonlarla ülkemize zarar vermeye devam edecekti.

İkincisi, Avrupa Birliği’nin maalesef uzun yıllardan beri takip ettiği politikadan vazgeçip daha ırkçı daha radikal bir yöne doğru kayması. Üçüncüsü geçen sene 24 Kasım’da Rusya ile yaşadığımız uçak krizinden sonra turizmde meydana gelen gerilemeler. Buna şunu da ilave etmemiz lazım, gerek DHKP/C’nin, gerek PKK’nın gerekse DEAŞ’ın şehirlerde masum insanlara ve turizme yönelik sabotajlarının da önemli bir miktar payı var.” dedi.

EKK Toplantısının Neticeleri Perşembe Günü Açıklanacak

Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantılarına da değinen Kaynak: “Ekonomi Koordinasyon Kurulunun neticelerini perşembe günü Sayın Başbakanımız Türkiye ve dünya kamuoyuna açıklayacak. Kararlar alındı ama bu kararlar hemen açıklanmadı. Neden Mali ve Hazine bürokrasisinin teknik düzenlemeler gerektiren, sermaye piyasalarının, BDDK’nın bir kısım konuları var. Onlar dün ve bugün çalışıldı.” ifadelerini kullandı. 

EKK’da alınan kararların yüksek faizli borçlanmanın önüne geçeceğine değinen Kaynak: “Bu önemli. Dolardaki yükseliş elbetteki önemlidir ama faizdeki yükseliş şirketlerimizi çok çabuk etkiliyor. Bu kurulun temel niyeti şuydu; 2000 yılındaki gibi, onun sonu 2001 krizine gitmişti, şirketlerin etkilenmesi, bu etkinin bankacılık sistemini etkilemesi ve Türkiye’nin maalesef bir finansal kaosa gitmesi. Hep beraber göreceğiz insanımızın günlük hayatına dokunan, şirketlerimizi finansal anlamda ve bankalarımızı rahatlatacak bir tedbirler paketini Başbakanımız açıklayacak” dedi.

Kararların Bir Kısmı Cuma Gününden İtibaren Uygulanacak

Kaynak EKK kararlarının uygulanmasına da değindi: “Bir kısmı cuma günü, bir kısmı 1 Ocak’tan itibaren uygulanacak. İş gücü piyasalarında da istihdamı arttıracak çalışmalar var. Herkesin merak ettiği bir husus daha var; Avrupa’da ‘Türkiye ile müzakereleri donduralım’ tavsiye kararından sonra bizim için iki önemli hadise var. Bir tanesi Gümrük Birliği ne olacak Biri de Türkiye’de 3 milyon mülteci var. Bunlarla ilgili geri kabul birebir anlaşması ve mali yardım paketi var. Bunlar ne olacak?

Gümrük Birliği ile ilgili Ekonomi Bakanımız, Gümrük ve Ticaret Bakanımız, Avrupa Birliği Bakanımız, bilgiler verdiler bu kurulda. Zannediyorum dün Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekci İsviçre’de Gümrük Birliği ile ilgili gerek Avrupa tarafındaki gerekse Türkiye tarafındaki bakış, bunun her iki tarafın da yararında olduğu, devam etmesi gerektiği ancak revize edilecek alanların tespit edilerek revize edilmesi gerektiğini belirtti. Yani ne Gümrük Birliği’nden çıkmayı konuştuk o gün biz, ne de Avrupa bunu konuşuyor. Bunun revize edilecek alanları var.”

Avrupa-Türkiye Arasında Anlaşmazlık Kötü Giderse Kapılar Açılacak mı?

“3 milyon insan, ama bu insan mülteci. Türkiye bu olaya ilk başta 2011 yılında Esad’ın halkının üzerine bomba yağdırmaya başlamasından sonra insani dram olarak baktı ve kapıları açtı. Kimsenin ırkına, cinsine, dinine bakmadan kapıları açtı. Türkiye buna insanlık dramı olarak baktı. Avrupa Birliği ile varılan mutabakatı düşünürseniz, Sayın Başbakanımız Davutoğlu’nun 18 Mart’ta imzaladığı bir mutabakat metniydi, o tarihte her gün Ege’de 2 bine yakın izinsiz göç hadisesi yaşanıyordu. Bunların bir çoğu maalesef Ege’nin soğuk sularında can veriyorlardı.

Bu insanlar Avrupa’ya düzensiz göç etmesinler, bir mutabakata varalım, biz kendi sınırlarımızda, Sahil Güvenliğimizle başka tedbirlerle bunları kontrol altına alalım. Bilsinler ki insanlar izinsiz gittiklerinde zaten iade edilecekler Türkiye’ye ama Avrupa’dan izinsiz bize iade edilen her bir mültecinin karşılığında biz bir tane izinli göçmen gönderelim. Mutabakatın temeli buna dayanıyordu ki insanlar Ege sularında can vermesinler. Olaya insani noktadan bakmaya devam edeceğiz.”

Mülteciler İçin Türkiye’ye Yapılan Yatırımlar

“7 Kasım’da bakanlığıma bağlı kuruluşların bütçelerini sunduğumda verdiğim rakam bütün dünyadan 512 milyon dolardı. Ama bugün bu rakamın sadece Avrupa Birliği bakımından 600 milyon euro ilave edildiğini göreceğiz. Sebebi şu; Birebir anlaşması karşılığında Avrupa Birliği 2015-2016 yılları için mültecilere 3 milyar euro mali yardımda bulunacaktı. Ucu açıktı, bir o kadar da daha sonra ilave edilebilecekti. Bunun müzakere süreci çok uzun sürüyor. Şimdi teknik bir ayrıntı ama Avrupa Birliği 1 milyar 200 milyon eurodan fazla parayı, hesabından çıkardı. Önce sektörler belirlendi. Eğitim, sağlık, belediyelerin altyapısı, Göç İdaresi, Sahil Güvenlik gibi bir kısım kuruluşların güçlendirilmesi…Bu sektörler belirlendikten sonra Avrupa Birliği ile bir sözleşme altına alınıyor.

Geldiğimiz nokta itibarıyla 1 milyar 200 milyon euronun nasıl harcanacağının müzakeresi başlıyor. Avrupa Birliği istiyor ki bunu, kendi STK’ları eliyle yapsın. Biz de istiyoruz ki biz bu işte deneyimli bir devletiz. Diyelim ki eğitim sektöründe bizim okul ihtiyacımız var, biz okul yaptıralım. Biz 20 milyon poliklinik muayene, 800 binden fazla cerrahi müdahale yapmışız, Türkiye’de 177 bin çocuk doğmuş. Bunlar hastanelerimizi kullanmışlar, doktorlarımız hizmet etmişler. Biz hastane yapalım istiyoruz. Avrupa Birliği ile sürecin tıkandığı noktalardan biri bu. Biz karşı çıkıyoruz. Biz diyoruz ki; Türkiye çadır devleti değil. Türkiye bu işleri çok başarılı yapan, dünyanın en iyi sağlık sistemini kuran, en iyi hastanelerini, okullarını yapan bir ülke.”

Sığınmacılara Kızılay Kart

Veysi Kaynak, Kızılay Kart’ın barınma ihtiyaçları için de kullanılabilecek dedi: “Bununla hedefimiz başlangıçta 2017 yılı içinde bir milyon mülteciye bu karttan ulaştırmak. Sonra bunun ucu açık. Kamp dışında tam rakam şudur, Türkiye’de 2 milyon 750 bin mülteci var. Bunun 250 bini kamplarda, 2,5 milyonu Türkiye’nin 81 ilinde. İstanbul’da ise 480 bin mülteci var” dedi.

2016 yılı itibariyle Türkiye’de 510 bin Suriyeli öğrencinin eğitim görmesine değinen Kaynak: “Artık müfredatı biz belirliyoruz. Yoğun bir Türkçe, Arapça eğitimi veriyoruz. Bunun bir kısmını Milli Eğitim Bakanlığı’mız meslek edindirme alanına ayırdı. Şu anda 12 bin Suriyeli öğretmen bu çocukların eğitilmesi için çalışıyor. Bu öğretmenlerin maaşları, daha önce Avrupa Birliği tarafından Mali Yardım Anlaşması çerçevesi dışında aktarılan 30 milyon euro ile ödeniyor.

Milli Eğitim Bakanlığımız son bir ay içinde Suriyeli mültecilerin eğitimine yönelik 4 bin 500 öğretmen daha aldı. Müfredatta Türkiye’nin aleyhine, milli menfaatleri aleyhine var olan bir kısım şeyleri ayıkladık. İstediğimiz şu, bu çocuklar Türkçe, Arapça öğrensinler ve bizim diğer çocuklarımız gibi eğitim imkanlarından yararlansınlar ve meslek öğrensinler.” dedi.

Bedelli Askerlik Gündemde Yok

Kaynak, bedelli askerlikle ilgili kendisine yöneltilen soruya: “Bu soruyu iki oğlum ve damadım da soruyor ama Türkiye’nin yurt içinde, yurt dışında çok önemli terörle mücadele operasyonları yaparken bedelli askerliğin gündeme gelmesi bile mümkün değil. Asla mümkün değil” dedi.

Kamupersoneli.net | ANKARA