Ekonomi

Koronavirüsün (Covid-19)Türkiye ekonomisi üzerindeki olası etkileri!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından dijital olarak yayınlanan ‘’Millet’’ adlı dergide, Koronavirüsün (Covid-19)Türkiye ekonomisi üzerindeki olası etkileri ele alındı. Yapılan değerlendirmede şu bilgiler paylaşıldı;

TÜRKİYE EKONOMİSİ

Türkiye ekonomisi 2019 yılında, 2009 yılından bu yana gerçekleşen en düşük düzeye karşılık gelen yüzde 0,9 ile büyüdü. 2018 yılında 789,0 milyar dolar olan Türkiye ekonomisinin büyüklüğü 2019’da 753,7 milyar dolara gerilerken, 9.693 dolar olan kişi başı gelir de 9.127 dolara geriledi.2019’da büyümeyi özel tüketim sürüklerken, ithalat güçlü bir artış kaydetti. Özel tüketimi, kredi kaynaklı büyüme desteklerken, net ihracatın büyümeye katkısı negatif oldu.

İŞSİZLİK ORANI

Ekonomi 2019 yılında istenilen seviyede büyüyemezken işsizlik 2009 yılında görülen yüzde 13,4’lük zirvenin de üzerinde yüzde 13,7 ile yılı tamamladı.

Bir önceki sene 4 milyon 302 bin olan işsiz sayısı 92 bin kişi artarak 4 milyon 394 bin kişiye yükseldi. İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar ile mevsimlik çalışanları dahil edildiğinde geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20,2’ye yükselirken işsiz sayısı da 6 milyon 984 bine yükseldi. Zamana bağlı eksik istihdam ve yetersiz istihdam eklendiğinde ise işsizlik oranı yüzde 23,6’ya yükselirken, işsiz sayısı 8 milyon 172 bin kişiye ulaştı. Üstelik bu tablo işgücüne katılım oranının TÜİK tarafından düşük gösterilmesine rağmen gerçekleşti. TÜIK verilerinin detaylarında çalışma çağındaki nüfus artışına karşılık, işgücüne katılım oranı düşük seyretti.2018 yılında yaşanan kur şokunun etkisini ortadan kaldırmak için Hükümet, bütçe ve mali disiplinden taviz verdi.

BÜTÇE 2019’DA TARİHİ AÇIK VERDİ

2018’te bütçe açığı hedefi tutturulurken, 2019 yılında bütçe 123,7 milyar TL ile tarihi açık verdi.2018’de yüzde 1,9 olan bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 2,9’a çıktı.2019 yılı içerisinde TCMB’den Hazine’ye kar ve ihtiyat akçesi transferi ile tek seferlik gelirler bütçeye katkı sağladı.

TCMB’den Hazine’ye kar ve ihtiyat akçesi transferi ile tek seferlik gelirler hariç bırakıldığında bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 3,9 olarak hesaplanıyor.

DIŞ BORÇ TUTTARLARI

Diğer taraftan 2019 sonu itibariyle özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredilerin dağılımına baktığımızda 191,5 milyar dolarlık borcun yüzde 53,8’i (103,0 milyar dolar) finansal olmayan kesime ait bulunuyor. 103,0 milyar dolarlık bu borcun yüzde 64,1’i hizmetler sektörüne, yüzde 35,4’ü ise sanayi sektörüne ait. Bir başka ifadeyle hizmetler sektörü 66,1 milyar dolar ile en fazla borçlu sektör olurken, sanayi sektörünün borcu 36,4 milyar dolar düzeyinde. 36,4 milyar dolar uzun vadeli borcu olan sanayi sektöründe imalat sanayi 24,1 milyar dolar ile toplam borcun yüzde 66,4’ünü yüklenmiş bulunmakta. İmalat sanayinin detaylarına bakıldığında ise kok kömürü, gıda ve içecek ürünleri, tekstil ve giyim eşyaları ile ana metal sanayi alt sektörlerinin en fazla borçluluğa sahip oldukları görülüyor.

MALİ TABLO

Hizmetler sektörüne bakıldığında, ilk 6 sektörün toplam borcun yüzde 85,6’sını üstlendiği görülüyor. Bu 6 sektör içerisinde ise inşaat 22,4 milyar dolar ile en fazla borçluluğu olan sektör olarak karşımıza çıkıyor. Onu 17,4 milyar dolar ile ulaştırma ve depolama faaliyetleri izliyor. 2019’da Türkiye’ye 45,05 milyon turist geldi. Turistlerden sağlanan turizm geliri 31,5 milyar dolar oldu. Yukarıda özetlenen 2019 yılına ilişkin mevcut tablodan hareketle, 2020 yılına ilişkin beklentilere bakıldığında ekonominin 2020 yılında yüzde 5 büyümesi beklenirken, bütçenin 140,8 milyar TL açık vermesi, açığın GSYH’ye oranının yüzde 2,9 seyretmesi, işsizliğin ise yüzde 11,8’e gerilemesi öngörülmekte. Hizmetler sektörü özelinde ise Türkiye’ye 2020 yılında 58 milyon turistin gelmesi ve 41 milyar dolarlık turizm geliri hedeflenmekte.

KORONAVİRÜSÜN TÜRKİYE EKONOMİSİNE ETKİLERİ

Covid-19 salgınından öncelikli olarak etkilenecek sektörlerin seyahat, ulaşım, turizm, konaklama ve perakende sektörleri olacağı tahmin ediliyor. Virüsün, ülkeye gelecek olan turistleri kısıtlayacağını beklemek bu çerçevede yanlış olmayacaktır. Turizm ciddi bir darbe yiyeceğinden, dış talep kaynaklı büyümenin hizmet bacağında aksama olacaktır. Seyahat ve konaklama hizmetlerinde yaşanacak azalış ise cari açığın daha da artmasını beraberinde getirecektir. Nitekim Devlet Hava Meydanları İşletmelerinin Şubat ayı yolcu trafiği verileri bu durumun öncü göstergeleri olarak yorumlanabilir. Gelmesi beklenen turist sayısından her yüzde 10 sapma cari açığa ilave 4 milyar dolar daha yük bindirme-si anlamına geliyor. Sektörlerin borçlulukları üzerinden hareketle ulaştırma ve depolama hizmetlerinin 17,4 milyar dolarlık borcu da salgının ticareti etkilemesi bağlamında kritik öneme sahip. Toptan ve perakende ticaret sektörünün 5,1 milyar dolar borcunun kritik olduğu görülüyor.2019 verilerinden hareketle sanayi sektörünün GSYH içerisindeki payı yüzde 22,3, hizmetler sektörünün payı ise yüzde 24 düzeyinde.

Bu iki sektörün küresel salgından etkilenerek yüzde 2, yüzde 5, yüzde 10, yüzde 15 ve yüzde 20 oranında küçülmesi varsayımıyla bir etki analizi yaptığımızda bunun GSYH’deki kayıp yüzde 0,9 ile yüzde 9,3 arasında değişmekte. Yaşanan virüs salgını finansal varlıklar üzerinde baskı oluştururken döviz açık pozisyonu bulunan finansal ke-sim dışındaki reel sektör firmalarının kur yükselişinden önemli ölçüde etkilenebileceği de tahmin ediliyor.

TCMB PARA POLİTİKALARI

TCMB, yaşanabilecek likidite sıkışıklığına önlem olarak tıpkı küresel merkez bankaları gibi 19 Mart tarihinde yapacağı Para Politikası Kurulu toplantısını öne çekerek politika faizini 100 baz puan düşürerek yüzde 9,75’e indirdi. Ardından virüs salgınının küresel ölçekte yarat-tığı belirsizliğin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla bir dizi tedbir daha açıklayarak, bankalara likidite desteği sağlarken, zorunlu karşılık uygulamasında ve reeskont kredilerinde yeni düzenlemelere gitti. Türkiye ekonomisinin, salgının bürüneceği büyüklüğe bağlı olarak nasıl etkileneceğini; Kur, Faiz, Sektörel Büyüme, Sektörel İstihdam, Takipteki Alacaklar ve Enflasyon parametrelerini dikkate alarak incelemek mümkündür.

Salgının küresel boyutuna bağlı olarak yürürlüğe sokulacak önlemlerin boyutu da farklılık gösterecek-tir. Uluslararası seyahat kısıtlaması, sosyal etkinliklerin kısıtlanması, evde kalmanın özendirilmesi gibi tedbirlerin sürmedi olasıdır. Ulusal düzeyde karantina, sokağa çıkma yasağı, “sıkıyönetim” gibi olası tedbirler ve vaka sayısının artması ülkemizde ekonomik olarak çok ciddi bir sarsıntı meydana getirecektir. Bu olası durumlar sonucunda ciddi toplumsal kırılmaların yaşanması ihtimal dahilindedir.