Genel

Beşiktaş’taki terör saldırısı davası

İSTANBUL (AA) – Beşiktaş-Bursaspor arasında 10 Aralık 2016’da oynanan maçın ardından terör örgütü PKK tarafından Vodafone Park çevresinde gerçekleştirilen ve 39’u emniyet mensubu 46 kişinin şehit olduğu, 243 kişinin de yaralandığı saldırıya ilişkin 28 sanığın yargılanması sürüyor.

İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan 8. duruşmaya, 24’ü tutuklu 27 sanık ile avukatları katıldı. Duruşmada çok sayıda müşteki ve avukatları da hazır bulundu.

Mahkeme başkanı, bir önceki duruşmaya katılmadığı için hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılan sanık Mustafa Demir’i kürsüye çağırarak savunmasını aldı.

Sanık Demir, geçen celse, duruşma için Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gittiğini belirterek, buna ilişkin elinde evrak bulunduğunu söyledi.

Mahkeme başkanı, iddianamenin kendisine ulaşmadığını söyleyen Demir’e, hakkındaki yakalama kararı devam ettiği için duruşma salonundan ayrılmaması uyarısında bulunarak, “Görevliler sana iddianameyi verecek. Gün içinde incele. Hazır olduğunda savunmanı yaparsın.” dedi.

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Reşat Bakar, mahkemeye yazılı savunma sunarak, hakkındaki suçlamaları reddetti. Olayla ilgisinin olmadığını savunan Bakar, “Tamamen geleceğimi inşa etme odaklı çalıştım. Talihsizliğim, Bahçelievler’de eski kaldığım öğrenci evinden ikametimi almamış olmam. Bu adreste 2015’in sonlarında 5-6 ay kaldım.” dedi.

Mahkeme başkanı, bahsi geçen evde bir verici, kibrit başı tozu, suni gübre olarak bilinen amonyum nitrat ve termos gibi malzemeler ele geçirildiğini hatırlatarak, sanığa bunlarla bir ilgisi olup olmadığını sordu.

Bunlarla ilgisinin olmadığını söyleyen Bakar, “Telefon kayıtları tutanaklarını okuduktan sonra gördüm ki çok ciddi hatalar ve yanlış tercümeler var. Cezaevinde kardeşi olan ben değil Şükrü Koç’tur. Kısmen benim konuşmalarım Şükrü’ye, onunkiler bana yazılmış. Hakkari şivesinde uzman kişilerce tapelerin tekrar tercüme edilmesini istiyorum.” diye konuştu.

– “Gübreyi ticari bir dükkandan aldım”

Duruşmada daha sonra tutuklu sanık Sabri Yavuz’un savunmasının alınmasına seçildi.

Sanık Yavuz, evinde ele geçirilen amonyum nitrat içerikli gübreyi, işlek bir caddede ticari bir dükkandan satın aldığını söyledi. Kendisinin emekli maaşı olduğunu, çocukların sahip olduğu şirketler dolayısıyla evde de para bulundurduğunu kaydeden Yavuz, evinde bulunan notta, “Gübreci, 19 bin 500 lira” olarak geçen yazının hatırlatılması üzerine, “Borç istedi, elden kendisine borç verdim.” dedi.

Sanık Yavuz, mahkeme başkanının “Bir micro CD kart ele geçirilmiş. Bu kartta senin boynunda PKK terör örgütünü temsil eden bir atkının bulunduğu fotoğrafın var. Bu atkıyı nereden aldın ve neden taktın? Bu atkı neyi simgeliyor?” sorusu üzerine, “Ben Nevruz bayramlarına giderim. O bayramda, boynuma puşi taktım. Bir de kutlama yapılan yerin kapısında atkı satılıyordu. Parasını verip satın aldım. Renklidir, atkı olarak taktım. Üzerinde ne yazdığını hatırlamıyorum.” diye konuştu.

Yavuz, evinde ele geçirilen PKK elebaşı Abdullah Öcalan’la ilgili kitapların sorulması üzerine, “Ben çok okuyan bir insanım, 5 çocuğum var, beşi de üniversite mezunu. Orada 30-40 kitabım vardır. İçlerinde dini kitaplar da vardır. Bahsedilen kitabı yasaklı olarak almadım. Arkasında bandrol vardır. Çok önce almıştım, okuma fırsatı da bulamadım.” şeklinde cevap verdi.

Müştekilerin sanığa sorular sormasıyla devam eden duruşmada, bir şehit yakını söz alarak, sanıktan amonyum nitrat gübresini nereden aldığını söylemesini istedi. Sanık Yavuz, gübreyi satın aldığı dükkan sahibini tanımadığını ifade etti.

Bu sırada emniyet mensubu olduğunu kaydeden bir müşteki, amonyum nitrat gübresi satışının 2015’ten itibaren yasaklandığını kaydetti. Bir şehit yakını ise “Bu soysuzların, kansızların tiyatrosunu izliyoruz. Sanık bir suçtan dolayı cezaevine girmiş, 2015 Mart’ta çıktığını söylüyor. Bu tarihten sonra 300 ağacı için 1 çuval gübre almış. Bu gübre nasıl bitememiş?” diye sordu.

– “Patlayıcılar gübre adı altında perdeleniyor”

Sanık Sabri Yavuz ise “Cevap vermek istemiyorum. Ben o gübreyi cezaevinden çıktıktan sonra aldım. Başka bir şey için kullanmadım.” dedi.

Duruşmada söz alan bir müşteki avukatı, “Patlayıcılar gübre adı altında perdeleniyor. Patlayıcı yapımında kullanılan nitrat bazlı gübreler Tarım Bakanlığı tarafından yasaklanmıştır. Sanık ısrarla, bu gübreyi tarımda kullanmak için aldığını iddia ediyor. Biz, bu gübreyi satın aldığını iddia ettiği kişinin duruşmada dinlenilmesini istiyoruz.” dedi.

Müşteki ve mağdurların ardından, sanık avukatlarının beyanları alındı. Bin sanık avukatının “Davanın ağırlığı ortadadır. Biz ailelerin acılarını da anlıyoruz.” sözlerine şehit yakınları tepki gösterdi.

Mahkeme başkanı, şehit ailelerinin, kendilerine bir gönderme yapılmasını istemediğini belirterek, “Bu tarz göndermeler yapmayın.” dedi.

Duruşma sanık savunmalarının alınmasıyla sürüyor.

– İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 114 sayfalık iddianamede, tutuklu sanıklar Tufan Beyhan, Zeki Yılmaz ve Sercan Bingöl hakkında “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Bu sanıklar hakkında ayrı ayrı “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 7 yıl 6 ay ila 15 yıl, 7 kez “tasarlayarak bombalama suretiyle öldürmeye yardım etme” suçundan 157 yıl 6 ay ila 210 yıl, 39 kez “tasarlayarak bombalama suretiyle ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye yardım etme” suçundan bin 315 yıl 9 ay ila bin 755 yıl, 35 kez “tasarlayarak bombalama suretiyle öldürmeye teşebbüse yardım etme” suçundan 340 yıl 9 ay ila 420 yıl, 208 kez “tasarlayarak bombalama suretiyle ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüse yardım etme” suçundan 2 bin 28 yıl ila 2 bin 496 yıl, zincirleme olarak “patlayıcı madde kullanarak kamu malına zarar vermeye yardım etme” suçundan 3 yıl 6 ay ila 16 yıl 6 ay ve zincirleme şekilde “patlayıcı madde kullanmak suretiyle özel şahsa ait mala zarar vermeye yardım etme” suçundan da 3 yıl 6 ay ila 16 yıl 6 ay arasında olmak üzere farklı oranlarda hapis cezası talep ediliyor.

Sanıklardan Rıdvan Döner, Fırat Kise ve Necip Yılmaz’ın, “suç örgütüne üye olma” suçundan 7 yıl 6 aydan 15’er yıla, iki kez “terör örgütü propagandası yapma” suçundan 2 yıldan 10’ar yıla olmak üzere toplam 9 yıl altışar aydan 25’er yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, sanıklar Hikmet Ölçer ve Zemirhan Yılmaz’ın “suç örgütüne üye olma” suçundan 7 yıl 6 aydan 15’er yıla, Nazim Beyhan’ın “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 7 yıl 6 aydan 15’er yıla, Sercan Bingöl ve Zeki Yılmaz’ın da iki kez “terör örgütü propagandası yapma” suçundan 2 yıldan 10’ar yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.

– Terör saldırısı

İddianamede, 10 Aralık 2016’da saat 19.00 sıralarında Beşiktaş’taki Vodafone Park’ta oynanan ve 20.45 sıralarında biten Beşiktaş-Bursaspor maçındaki taraftarların saat 22.10 sıralarında stadyumdan dağıldıkları belirtilerek, akabinde stadyumun arka kısmında, “eski Beleştepe” tabir edilen noktada TOMA aracının yanında, yaklaşık 40-45 kişilik taraftar grubunun güvenliğini sağlayan çevik kuvvet polislerinin beklediği, saat 22.29 sıralarında yolda seyir halindeki bomba yüklü otomobilin patlatıldığı anlatılıyor.

Patlama sonucunda grup halinde bekleyen 39 emniyet mensubu ile oradan geçen araçlardaki 7 sivil olmak üzere toplam 46 kişinin şehit olduğu ve 208 polis memuru ile 35 sivilin yaralandığı vurgulanan iddianamede, terör örgütünün internet sitesinde 11 Aralık 2016’da yapılan açıklamayla bu saldırının sahiplenildiği belirtiliyor.

İddianamede, yine terör örgütünün 20 Aralık 2016’daki açıklamasıyla saldırıda ölen terör örgütü mensuplarının Kadri Kılınç ve Burak Yavuz olduklarını beyan ettiği aktarılarak, eylemi gerçekleştirdiği belirtilen şahısların birinci derece yakınlarından elde edilen DNA örnekleri üzerinde yapılan moleküler genetik inceleme sonucunda teröristler Kılınç ve Yavuz’un eylemi gerçekleştirdiklerinin kesinleştiği kaydedildi.