Gündem

26 Eylül İstanbul Depremi ABD'nin HAARP saldırısı mı? İstanbul depreminde telefonlar neden çalışmadı?

Ülkemizin fay hatları üzerinde bulunması deprem riskini arttırdığı gibi aynı zamanda sık sık yaşanan depremler de vatandaşlar tarafından deprem nasıl oldu? Neden oldu? sorularını araştırmaya sevk ediyor. Özellikle en son yaşanan İstanbul depremi ile ilgili gündemin yoğun olması akıllara HAARP konusu getirdi. Komplo teorisinin bu denli gündeme taşınmasında cep telefonlarının birden bire etkisiz hale gelmesi de sebep gösteriliyor.

 HAARP Nedir?

Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı (İngilizce: High Frequency Active Auroral Research Program) ya da kısaca HAARP, ABD Ordusu, ABD Donanması ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülen İyonosfer’in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska’da sürdürülen çalışmadır. İlk kez Sırp asıllı Amerikalı bilim adamı Nikola Tesla tarafından ortaya atılmış bir fikirdir.

HARP Silahı Ne Demek?

HAARP silahı blinçli olarak deprem, tsunami, aşırı sıcaklar tektonik silahlı saldırı olarak nitelendiriliyor. Depremin silah olarak kullanılması fikri bazı ülkelerce kabul edilmese de bu teori hala tartışılıyor.

26 Eylül İstanbul Depremi ABD'nin HAARP saldırısı mı? İstanbul depreminde telefonlar neden çalışmadı?

HAARP Neden Kullanılır?

Sırp asıllı Ünlü Amerikalı mucit Nikola Tesla’nın temellerini kurmuş olduğu bir teknoloji. Sonrasında bunu geliştirmek de Amerika’ya kalmış. Günümüzde HAARP; ABD Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülen bir çalışma. İçinde yaşadığımız zamanın en üstün “HARP” teknolojisi olarak da görebileceğimiz bu teknoloji, elektromanyetik sinyallerle çok büyük enerjileri kontrol etme mantığı üzerine kurulu. Türkçe karşılığı Yüksek Frekans Aktif güneşsel Araştırma Programı olan bu sistem; yüksek enerjiler kullanarak aktif ve güçlü radyo dalgaları oluşturmakta.1997 yılında projenin son safhası tamamlandığında,3 milyar wattlık bir güçten fazla enerjiyi atmosferin üst katmanlarına yaymak için dizayn edilmiş güçlü bir verici inşa edilmişti.Proje dünyanın en büyük “iyonosfer ısıtıcısını” içeriyordu ve iyonosferin ısıtılması yoluyla VLF yani “çok düşük frekans” dalgaları üretilmekteydi. Bu amaçla” yüksek frekans bazlı bir radyo vericisi” kurulmuş ve 72 fit yüksekliğinde 180 kule inşa edilmişti.

HAARP Açılımı Nedir?

Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı (İngilizce: High Frequency Active Auroral Research Program) ya da kısaca HAARP’ın Türkçe karşılığı Yüksek Frekans Aktif güneşsel Araştırma Programıdır.

HAARP’ın Amaçları

  • HAARP, Pentagon’un kontrolünde ve ABD ordusunun hizmetinde olan belki de en önemli projedir.
  • Atmosferdeki termonükleer araçların elektromanyetik vuruşlarını değiştirmek.
  • Denizaltlarında haberleşmeyi kolaylaştırmak.
  • Radar sistemleri geliştirmek.
  • Çok büyük bir bölgede ABD Ordusu dışında tüm haberleşmeyi durdurabilmek.
  • Çok büyük alanlarda petrol,doğalgaz ve mineral kaynaklarını tespit etmek ve yer altının tomografik haritasını çıkarabilmek.
  • Cruise Füzeleri gibi güdümlü silah sistemleri ile yapılacak her türlü hava saldırısında silahı ve uçakları havada imha etmek…Şeklinde ifade edilmektedir.

Ancak,Haarp projesi detayları ve işlevi hakkında gizemlerle dolu olan bir projedir. İlk günden beri bu projenin hayata geçirilmemesi için birçok ülkede kampanyalar yürütüldü.Bu proje yıllardır özellikle iklim kontrolü ve yapay deprem silahı olarak kullanılabilme iddialarından dolayı çok tartışmalı bir konu halini almıştır.

26 Eylül İstanbul Depremi ABD'nin HAARP saldırısı mı? İstanbul depreminde telefonlar neden çalışmadı?

HAARP Hakkında Uzmanlar Ne Diyor?

Projenin karşıtlarından biri olan, ünlü jeofizikçilerden Prof.Gordon MacDonald’e göre bu teknoloji ile iklimleri değiştirebilir, kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir, ozon tabakası ile oynayabilir, deprem yaratabilir, okyanus dalgalarını kontrol edebilir, dünyanın enerji alanları ile oynayarak, insan beynini kontrol altına alabilir, radyasyon yaymayan termonükleer patlama oluşturabilir, dünyanın diğer ucundaki cihazları etkisiz hale getirebilirsiniz.

Moskova Devlet Üniversitesi Fizik Fakültesi profesörlerinden Georgi Vasilyev ise ABD’nin çalışmakta olduğu Alaska’daki HAARP İstasyonu’nu resmen Jeofizik ve tektonik bir silah olarak tanımlamıştır. Vasilyev: ” HAARP çalıştırıldığı günden bu yana dünyanın değişik bölgelerinde iklim anormallikleri gözlenmeye başladı. Kar yağması gereken yerlerde güneş kavururken, Afrika’da kar yağışları gözlemlenmekte, bu tuhaf olgular genelde küresel ısınmaya fatura ediliyor.’ demiştir.

1999 depremi ardından HAARP ile ilgili neler yaşandı?

Gölcük depremi ile ilgili korkunç bir komplo teorisi vardır. Bu komplo teorisi şunu iddia eder: “Gölcük Depremi bir HAARP saldırısıdır. HAARP ilk defa “Gölcük Depremi”nde denenmiştir.

Türkiye Eski Başbakanı Bülent Ecevit depremin bir komplo olabileceğini düşünüp araştırılmasını istemişti. Bunu Ecevit rahmetli olduktan sonra bir Tv Programına katılan Afete Hazırlık ve Deprem Derneği Başkanı Ahmet Mete Işıkara açıklamıştır. Deprem sonrası arayıp araştırmasını istemiştir. Depremden önce ve sonra gelişen bir kaç enteresan olay da depremin normal bir deprem olmadığı düşüncemizi sağlamlaştırıyor.

(En yüksek seviyedeki HAARP sinyallerinin 16 Ağustos 1999  saat 20:00’dan sonra kesilmesi gösteren grafik)

Depremden önce denizde büyük bir ateştopu ortaya çıkmış. Bunu depremden sonra birçok balıkçı doğrulamıştır ve birçok görgü tanığı vardır. Bunun dışında HAARP’ın en büyük belirtisi olan gökyüzü renginin değişmesi de depremden önce herkesin ilgisini çeken bir olaydı. Depremin beklenenden uzun sürmesi, telefonların çalışmaması bunlar hep şüphe uyandıran olaylardır. Komplo teorisyenlerine göre  HAARP ortaya çıkmadan önce bazı belirtiler gösterir fakat depremin bu denli gözle görünür belirtileri yoktur.

Komplo Teorisyenlerine göre, Gölcük depremi sırasında yaşanan ve acaba deprem bir HAARP saldırısı mı dedirten “tesadüfler”:

– Deprem günü Gölcük’de basit bir devir teslim töreninde ABD’li ve Israil’li üst düzey komutanların oluşu,
– Deniz üssünde hiç bir Türk subaya giriş izni verilmeyen bir ABD deniz altısının oluşu,
– Olay daha dünya basınına yansımamışken İsrail’lilerin yardım çalışmalarına başlamış olması,
– Depremden önce denizde büyük bir ateş topu ortaya çıkması,
– Gökyüzü renginin değişmesi,
– Depremin beklenenden uzun sürmesi,
– Telefonların çalışmaması.