Gündem

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: " 3000 Hakim ve savcı alacağız. "

– “Meslekten istifa yoluyla ayrılanları mesleğe kabul yolunu da açtık. Ayrıca Aralık 2016’da 3 bin yeni savcı ve hakim alımı yapacağız. Onun için de hakim ve savcılık sınavlarına gireceklere buradan ilan ediyorum. Şimdiden hazırlansın, 3 bin kişi alacağız”

– “2002’de yargı hizmetlerinden memnuniyet yüzde 45,7, 2015 yılı itibarıyla yüzde 50,4. Büyük bir orandır bu”

– “FETÖ üyesi veya bu örgütle irtibatlı veya iltisaklı oldukları değerlendirilen hakim ve savcıların görevlerini bağımsız ve tarafsız hukuk devletinin gereklerine göre yerine getiremeyecekleri konusunda Türk toplumunda bugün yüzde 100 bir kabul oluşmuştur”

 – Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Meslekten istifa yoluyla ayrılanları mesleğe kabul yolunu da açtık. Ayrıca Aralık 2016’da 3 bin yeni savcı ve hakim alımı yapacağız.” dedi.

Bozdağ, Gölcük Adalet Sarayı’nın açılışında yaptığı konuşmada, adalet herkesin saygı duyduğu ve hayatın her anında olmasını arzu ettiği yüce bir değer olduğunu söyledi.

Adalete hizmet etmenin yüce bir değere de hizmet etmek olduğunun altını çizen Bozdağ, herkesin hayatın her anında adalete hizmet ettiğini belirtti.

Bozdağ, adaleti tesis etmenin, hakkı sahibine vermenin, haksızlığa mani olmanın herkes için önemli görevlerden biri olduğunu dile getirerek, “Adalet denince akla gelen yer adalet sarayları, bu sarayların içinde görev yapan hakim ve savcıların adalet dağıtmasıdır. Elbetteki mekan çok önemli. Türkiye’de adaletin dağıtıldığı mekanlar, adalete verdiğimiz değerin de somut bir göstergesidir. 2002’ye gelinceye kadar adliyelerin merdiven altında evden bozma yerlerde, hükümet konaklarında sığıntı, zaman zaman kahvehaneden bozma yerlerde adalet dağıtıldığını gördük.” diye konuştu.

– “Türkiye’de adliyelerimizin kapalı alanı 3 milyon 76 bin 218 metrekare oldu”

Bu durumdan herkesin rahatsız olduğunu anlatan Bozdağ, AK Parti hükümetleri döneminde Türkiye’nin yerel mimarisine uygun adalet binaları yapmaya, oralarda hizmet vermeyi kararlaştırdıklarını anlattı. 

Bozdağ, 2002’de Türkiye’de bütün adliyelerin toplam 569 bin 59 metrekare kapalı alanı bulunduğuna dikkati çekerek, “Şu anda Türkiye’de adliyelerimizin kapalı alanı 3 milyon 76 bin 218 metrekare oldu, kaç metrekare arttı? Tam 223 adalet sarayını, Gölcük’te bugün hizmete açtığımız adalet sarayı gibi modern şekilde yaptık, hizmete aldık. Şu an 30 adalet sarayının inşaatı devam ediyor, 66 adalet sarayının projesi yürüyor.” bilgisini verdi.

– “UYAP, yargı hızlansın diye tarihi bir adımdır”

Kocaeli merkezine yeni bir adalet sarayı için de “start” vereceklerini ifade eden Bozdağ, gerekli adımları atacaklarını söyledi.

Bakan Bozdağ, adalet alanında 2002’de 26 bin 274 olan yardımcı adli personel sayısını 58 bin 734’e çıkardıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Yaklaşık yüzde 124 artış sağladık. Zabıt katipleri bulamıyordu savcılar, hakimler. Onlardan nöbetleşe istifade ediyorlardı. Türkiye’yi yönetenler zabıt katibi alacak ekonomik imkanı ortaya koyamıyorlardı. Bambaşka noktaya geldi. Adli mahkeme sayısı 2002’de 3 bin 581’ken şu anda 6 bin 142 oldu. Yüzde 172 oranında artış sağladı. 2002’de Türkiye adliyelerinde ne kadar o zaman 3 bin 581 adliyede bin 693 bilgisayar var. Şimdi Türkiye’de 120 binin üzerinde masa üstü bilgisayar var. 43 bin de dizüstü bilgisayar var. Her hakim, savcımıza da bir bilgisayar veriyoruz. O Türkiye mi iyi, bu Türkiye mi? Karar yazmak için kağıdı avukatlardan isterlerdi. Bilgisayar olan yerlerde toner isterlerdi. Bunlar her adliyede yoktu. Bunlar şimdi her adliyede iyi durumda. UYAP diye bir sistemi hayata geçirdik. Yargı hızlansın diye tarihi bir adımdır UYAP. Pek çok alanda UYAP sayesinde işler hızlı yürür hale geldi.”

Türkiye’de tarihi bir başka adımı 20 Temmuz 2016’da attıklarını anımsatan Bozdağ, cumhuriyet tarihinin 2. büyük hukuk devrimini fiilen uygulamaya başladıklarını bildirdi.

– “Yargı hizmetinden memnuniyetin yüzde 100 olması beklenemez”

Bozdağ, yargıyı hızlandırmak, adaletin zamanında ve doğru tecellisini sağlamak bakımından Atatürk döneminde yapılan yargı reformlarından sonra istinaf yargılama usulüne geçilmesinin 2. büyük yargı reformu olduğunu anlatarak, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Artık hukuk mahkemelerinde açılan davaların yüzde 91, ceza mahkemelerinde açılan davaların yüzde 89’u, idari yargıda açılan davaların da yüzde 80’i istinafta kesinleşecektir. Yargıtay ve Danıştay gerçek anlamda içtihat mahkemesine dönüşecektir. Bu son derece önemli ve tarihi adımdır. Belki herkes bu yeni reformun farkında olmayabilir ama Türkiye büyük bir yürüyüşü başlattı.

Yargı hizmetlerinden memnuniyet ve yargıya güven son derece önemli. 2002’de yargı hizmetlerinden memnuniyet yüzde 45,7, 2015 yılı itibarıyla yüzde 50,4. Büyük bir orandır bu. Diyeceksiniz ki sayın bakanım, yüzde 50,4 büyük bir oran olur mu? Olur, yargıda olur. Nasıl olur. Çünkü yargıda işi olanların yarısı kaybediyor zaten. Biri kazanıyor, biri de kaybediyor. Kaybeden memnun olur mu? Ceza davasında ceza alan zaten memnun değil. Müdahil olan istediği kadar ceza almadıysa o da memnun değil. Onun için yargı hizmetlerinde memnuniyeti değerlendirmeye alırken yol hizmetinden, sağlık hizmetinden ve başka hizmetlerden memnuniyet gibi değerlendirirsek fedakarca yargı hizmeti sunan hakim ve savcılarımıza ve adliye personelimize haksızlık etmiş oluruz.

Bu rakamlara baktığınızda yargı hizmetlerinden memnuniyetin son derece önemli olduğunu görüyor ve halkımız tarafından bütün bu esaslara rağmen yüzde 50,4 kabul görmesini başarı olarak görüyoruz. Bunu bazıları eleştirecek ama ben onlara ‘insaf’ diyorum. Yarısının kaybettiği, yarısının da kazandığı, kazananın da istediği gibi kazanamadığı bir süreçte eğer yargı hizmetlerinden memnuniyet yüzde 50,4 ise bu iyi bir noktadır. Elbette daha iyisini yapmamız lazım. İşin niteliği bunun diğer kurumlar gibi yüzde 100 çıkmasına izin vermiyor, vermesi de beklenemez.”   


– “3 bin kişi alacağız”

Türkiye mahkemelerinde görev yapan 13 bin 678 hakim ve savcı olduğunu ifade eden Bozdağ, şöyle konuştu:

“Tabii ihraç edilenler de var, 3 bin 456. Bunu çıktıktan sonra bu kalan rakam. Türkiye Adalet Akademisi’nde staj yapan hakim ve savcı adayımız 4 bin 994’tür. Bunların bin 603’ünün mesleğe kabulü HSYK tarafından yapıldı. Geri kalanların da mesleğe kabulleri ve atamaları süratle tamamlanacak. FETÖ üyesi oldukları ya da bu terör örgütüyle iltisaklı, irtibatlı oldukları değerlendirildikleri için meslekte kalmaları uygun görülmeyenlerden boşalan yerlere bu adaylar mesleğe kabul edilmek suretiyle atanıyorlar. Yargı hizmetlerinde bir aksama olmaması için gerekli tedbirler alındı. Geçiş döneminde vatandaşımız hissetmez ama hakim ve savcılarımız bir yük fazlalılığı olacaktır ama onlar da bu yükü şeref ve onurla taşıyacaklardır. Bugüne kadar olduğu gibi fedakarca çalışacaklardır ama kısa süre sonra 4 bin 994 kişinin mesleğe başlamasıyla buradaki sıkıntı tamamen kalkacaktır. Hiçbir vatandaşımız uzaklaştırmalar nedeniyle adalet hizmetinde gecikme, aksama olacak diye endişe etmesin. Gerekli tedbirleri aldık. Meslekten istifa yoluyla ayrılanları mesleğe kabul yolunu da açtık. Ayrıca Aralık 2016’da 3 bin yeni savcı ve hakim alımı yapacağız. Onun için de hakim ve savcılık sınavlarına gireceklere buradan ilan ediyorum. Şimdiden hazırlansın, 3 bin kişi alacağız.”

Bekir Bozdağ, hakim ve savcıların her türlü korku ve tehditten uzak şekilde anayasa ve yasaların kendilerine verdikleri görevi yapmaları gerektiğini belirtti. 

HSYK’nın hem yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını hem de hakimlik ve savcılık teminatının en önemli sigortası olduğunu vurgulayan Bozdağ, görevlerini de bu bağımsızlık ve tarafsızlık içinde yaptıklarını dile getirdi.

Adalet Bakanı Bozdağ, adil kararlar vermek yerine, irtibatlı veya iltisaklı oldukları terör örgütlerinin talimatlarına göre adli karar vermelerinin hukuku yok etmek anlamına geldiğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını ayaklar altına almaktır. Hiçbir hukuk devleti yargı görevi yapanların mensup oldukları terör örgütü elebaşısının veya üyelerinin talimatlarıyla anayasa ve yasaları çiğneyip bunlara aykırı karar vermelerini, kendilerini cennete götürecekleri bir ibadet gibi gördüklerini görürse bunların yargıda bulunmasına izin vermez. Eğer izin verirse millete, hukuka ve adalete ihanet etmiş olur. FETÖ üyesi veya bu örgütle irtibatlı veya iltisaklı oldukları değerlendirilen hakim ve savcıların görevlerini bağımsız ve tarafsız hukuk devletinin gereklerine göre yerine getiremeyecekleri konusunda Türk toplumunda bugün yüzde 100 bir kabul oluşmuştur.

Vatandaşın yargıya güveni açısından da bizim adım atma zaruretimiz var. Yargıya güvenin korunması ve geleceğe dönük olumsuz etkiden uzak tutulması için de bu konuda adım atma ihtiyacı açıktır. HSYK’nın FETÖ/PDY üyesi veya bu örgütle irtibatlı ya da iltisaklı olduğu değerlendirilen hakim ya da savcıların meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar vermesi sonuç öz itibarıyla hukuk devletini korumaktır. Yargı üzerindeki her türlü gölgeyi kaldırmaktır. Vatandaşın yargıya güvenini olumsuz etkilenmesini önlemektir. Bu HSYK’nın anayasayla üstlendiği görevin kendisidir. Dünyada hiçbir demokratik hukuk devleti terör örgütüne üye olan veya terör örgütüyle iltisaklı ya da irtibatlı olduğu değerlendirilen birini hakim ya da savcı olarak istihdam etmez. Bunun yargının içinde kalmasına izin vermez. Çünkü terör, hukukun da hukuk devletinin de düşmandır.”  

Kamupersoneli.net | ANKARA