Gündem

Başbakan Yıldırım: Topraklarımızın Yüzde 42'si Deprem Riski Altında

Başbakan Binali Yıldırım, 17 Ağustos 1999 depreminin 18’inci yıldönümü nedeniyle Uluslararası Deprem Gerçeği ve Kentleşme Çalıştayı’na katıldı. Katıldığı etkinlik kapsamında bir konuşma yapan Başbakan Yıldırım depreme dair önemli açıklamalarda bulundu.

BAŞBAKAN YILDIRIM KOCAELİ’NDE

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin, 17 Ağustos 1999 depreminin 18’inci yıldönümü nedeniyle Başiskele İlçesi’nde bulunan bir otelde düzenlediği Uluslararası Deprem Gerçeği ve Kentleşme Çalıştayı’na Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Japonya Meteroloji Ajansı, Sismoloji ve Tsunami Araştırma Bölümü Müdürü Dr. Mitsuyuki Hoshıba, AFAD Deprem Daire Başkanı Ulubey Çeken, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

‘BUNDAN SONRA OLACAK DEPREM, BATI BÖLGEMİZDE OLACAK’

Çalıştayda konuşan Başbakan Binali Yıldırım, Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek, “O gece yaşanan deprem sadece Kocaeli’yi, Gölcük’ü, Sakarya’yı, Yalova’yı, Çınarcık’ı sarsmadı. O gece yaşanan deprem, bütün milletimizin yüreğinden sarstı. 1999 yılında, gece saat 03.02’de meydana gelen 7.4 şiddetinde gerçekleşen deprem, 45 saniye sürdü. Bu depremde maalesef 17 bin 480 vatandaşımız hayatını kaybetti. 23 bin 781 vatandaşımız da yaralandı. 285 bin 211 konut, 42 bin 912 işyeri hasar gördü. 16 milyon vatandaşımız depremden doğrudan ve dolaylı olarak etkilendi. Doğal afetlerin getireceği yıkım ve zarar, afet meydana geldikten sonra değil, olmadan önce alınan tedbirlerle azaltılabilir. Deprem dünyanın gerçeği. Depremleri engelleme şansımız yok. Gelişimine baktığımız zaman son 100 yıl içinde 1939 Erzincan depremi ile deprem hareketlerinin doğudan batıya doğru ilerlediğini görüyoruz. Bunun en son örneği 1999 depremidir. Bundan sonra olacak deprem de batı bölgemizde olacak. Bu bilimsel bir tespittir. Bu gerçeği bilerek alt yapı, üst yapı tedbirlerini alarak deprem gerçeği ile yaşamayı öğrenmeliyiz” dedi.

‘ANKARA DEPREMDEN BİHABER KALMIŞTI’

Aktif fay hattı üzerinde yaşayan birçok ülkenin depremle yaşama konusunda önemli mesafeler kat ettiğini belirten Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
“Şiddetli depremlerde bile can ve mal kayıplarını en aza indirecek önlemleri alan örneklerimiz var. 2002 yılından itibaren bu konu üzerinde titizlikle duruyoruz. Üzülerek ifade etmek isterim ki; bu depremi İstanbul’da yaşamış biri olarak o dönemde Türkiye’nin yönetiminde olanların bırakın depreme yönelik tedbir almak, 2 gün boyunca deprem hakkında fikirleri yoktu. Bütün iletişim ve ulaşım altyapısı çökmüş, Ankara depremden bihaber kalmıştı. O dönemde İstanbul Belediyesi Deniz Otobüsleri Genel Müdürüydüm. Deprem olur olmaz, Bostancı’dan depremle ilgili iletişim kesik olduğu için bizim Mudanya, Armutlu, Çınarcık’ta, Yalova’da gemilerimiz vardı. Bu gemilerle telsiz irtibatı kurarak oradan ekipleri hemen sahaya çıkardık. Yarım saat içerisinde depremin ağır bilançosunu öğrenme imkanı bulduk. Belediye başkanımız Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak acil eylem planı yaptık. Bütün İDO’nun seferlerini iptal ettik. 20 civarında gemiyi deprem bölgelerine yönlendirdim. O gün boyunca yaptığımız bu çalışmayla 2 bin 900 yaralıyı hastanelere ulaştırdık. Onları hayata döndürme imkanı bulduk. O anda verilen karar çalışmadır. Daha sonra rahmetli Ecevit bu çalışmayı günlerce konuşmalarında anlattı ve övdü. Şimdi depreme hazır olmak, deprem olduktan sonra düşüneceğiniz, karar vereceğiniz tedbirlerle olmaz. O deprem sonu sağlıklı düşünce diye bir şey ortada kalmıyor. Panik havasıyla yapacaklarınızı bile yapamaz hale düşüyorsunuz. Depreme hazırlıklı olmaktan geçiyor.”

‘MARMARA DEPREMİ’NDE BÜYÜK BİR ACZİYETLE KARŞI KARŞIYA KALDIK’

Başbakan Yıldırım depremin ilk günü can pazarı yaşandığını belirterek, “Türkiye’yi yönetenler kriz yönetiminde fevkalade başarısız oldular. Türkiye krizi yönetmek yerine, onu daha da derinleştirmekle milletin acısı ikiye katlandı. İlk gün adeta can pazarı yaşandı. İnsanlar kendi gayretleri ve çevredekilerin yardımlarıyla enkazdan çıkmayı başardılar. Güç bela kendilerini kurtaranlar, hayatlarını kaybetti. Derin bir teessürle ifade ediyorum ki; Marmara Depremi’nde büyük bir acziyetle karşı karşıya kaldık. Çıplak elle enkazı kaldırmaya çalışanlar, komşularını, yakınlarını aradılar. Manşetler devletin yetersizliğine, deprem bölgesinin kaderine terk edildiğine yönelik başlıklarla doluydu” diye konuştu.

YAPILAN ÇALIŞMALARI ANLATTI

Benzer acıları yaşanmaması için hükümet olarak çot ciddi çalışmalar yaptıklarını belirten Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Doğal afetler konusunda kayıpları asgariye indirecek çalışmalar yapılıyor, tedbirler alınıyor. Doğal afetler konusunda önceden hazırlanmış yasalar ve mevzuatlar vardı. Karışıklığa, çok başlılığa sebep oluyordu. Biz de bu durumun ortaya çıkardığı olumsuzlukları gidermek amacıyla afetle ilgili görev yapan çeşitli kuruluşların sorumlularını bir yerde topladık. AFAD’ı Başbakanlığın altında oluşturduk. Bu çatı altında Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu, Koordinasyon Kurulu ve Deprem Dayanışma Kurulu’nu tesis ettik. 2023 stratejisi ve eylem planı hazırlandı. İlk defa genel plan çerçevesinde deprem riskinin azaltılmasını uzun vadede tanımladık. Türkiye afet planını da geliştirdik. Sıfırıncı dakikasında Türkiye’nin ortak gücü olarak harekete geçirebileceğimiz tesis ettik. 188 bölgeyi riskli alan olarak tanımladık.19 ilde uygulanan yapı denetim sistemini 81 ile yaygınlaştırdık. Biliyoruz ki deprem öldürmez, dayanıksız yapı öldürür. Bu anlayışla afet riski ile ilgili yasal düzenlemeyi hayata geçirdik. Riskli alanların belirlenmesi herhangi afet sonrası can ve mal kaybının önüne geçilmesini amaçlıyor. Bu çalışmalar ortak akılla ilgili bakanlıklar, bu alanda yetkinliği, disiplini olan bilim insanlarıyla birlikte gerçekleştiriyoruz. Doğal afetler konusundaki bir adım da Afet Sigorta Kanunu’dur. Bu kanunla binalarda deprem sonucu meydana gelecek maddi zararların karşılaması zorunlu deprem sigortası ile meydana gelebilecek maddi ve bedeli zararların giderilmesine yönelik esas ve usuller tanınmış oldu. Ulusal sismik ağların gelişmesi anlamında Almanya Araştırma Merkezi ile ortak proje yapıldı. Marmara Denizi içerisindeki adalar segmenti boyunca beklenen Marmara depremi öncesi ve meydana gelecek fiziksel sürecin incelenmesi adına istasyon kurulum çalışmalar tamamlandı. 7 adet derin kuyu sismik istasyonunu önceden belirlenen yerlere 300 metre derinliğe kurarak anlık veri akışını başlattık. Ulusal sismolojik ve gözlem ağında zayıf ve kuvvetli istasyon toplamı da 2016 sonu itibariyle ülke genelinde 913 istasyona ulaşmış bulunuyoruz. Bu rakam daha da artabilir. Ulusal deprem stratejimize ait kurduğumuz Deprem Araştırma Kurumu kamu kurumları araştırma kurumları, deprem riskleri azaltma konusunda tüm projelere destek sağılıyoruz. Akıllı telefon ve tabletler için afat deprem ugulaması geliştirdi. Hızlı ve güvenilebilir bilgiye ulaşılması oldu.”

‘TOPRAKLARIMIZIN YÜZDE 42’Sİ DEPREM RİSKİ ALTINDA’

Başbakan Yıldırım, Gölcük depreminde çaresizliğin yaşandığını, Van depreminde ise teknolojinin imkanlarının en iyi şekilde kullanıldığını belirterek şunları söyledi:
“Türkiye olarak şunu aklımızdan çıkarmayalım, topraklarımızın yüzde 42’si deprem riski altındadır. 2017’ye kadar geçen 117 yıl içerisinde, ülkemizde 5 bin 905 deprem gelişmiş. 5 bin 803’ü 4-5 aralığında 702’si 5-6 aralığında, 100 tanesi de 6-8 şiddetindedir. Bu depremlerde 87 bin insanımızı kaybettik. Tabi bu oranın büyük kısmı 2003’ten öncedir. Son 15 yılda can kaybı 904 tür. 644’ü 2011 Van depreminde oldu. Van depremi ile ilgili yaşadığımız hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. O gün deprem haberini alır almaz İstanbul’da bir etkinlikteydik. Sayın Cumhurbaşkanımızla irtibata geçtik ve biz aradan 4 saatten az bir süre geçmişti ki; deprem yerindeydik. Gittiğimizde gördük ki depreme müdahale usulüne göre yapılmış, kurtarma çalışmaları devam ediyordu. O depremde bile oradan yapılacak çok şeyin olduğunu bir koordinasyon sorunu olduğunu gördük. Oradan ayrılırken iki bakanımızı görevlendirdik ve bakanlarımız haftalarca orada kaldı ve nezaret ettiler çalışmalara. Şimdi bir sene içerisinde Van Erciş’te 28 bin konut yaptık. Varto depreminden bahsedilirdi biz hükümete geldiğimizde. Varto deprem evleri hala tamamlanmamıştı. 5 milyar harcadık Van’a yeni bir Van ilave ettik. Erciş’te yeni bir Erciş yaptık. Yollarıyla, parklarıyla standartları yüksek yeniden şehri inşa ettik.”

‘VAN DEPREMİNDE TELEFON MESAJIYLA 600 KİŞİYİ KURTARDIK’

Van depreminde teknolojinin imkanlarından en iyi şekilde yararlanıldığını belirten Başbakan Yıldırım, “O depremde yaşadığım bir hatırayı paylaşmak istiyorum. İletişim hiç kesilmedi. Bir an bile kesilmedi. Ancak oraya vardığımda televizyonda bir muhabirin sözleri dikkatimi çekti. Televizyondaki muhabir ‘Sayın seyirciler deprem büyük felaket, iletişim yok. Yollar kapalı’ filan derken ekranda 3 G canlı yayın yazıyor. Bu felaket tellallığı bir alışkanlık. Olağan üstü bir hal var, bir deprem olayı var, burada televizyon kanalları felaket tellallığında hiçbir sınır tanımıyor. Birbirleriyle yarışa giriyor. Biz orada bir şey yaptık. O zaman ulaştırma bakanıydım. BTK’ya görev verdik. Siz enkaz altındaki vatandaşlarımızla irtibat kurabilir misiniz dedik. Onlara cep telefonlarına mesaj kurtardılar. İmkanınız varsa şurayı tuşlayın diye. O şekilde 600’ün üzerinde noktasal dokunuşla 600 insanımızı kurtardık. Teknolojinin bize verdiği imkan. Öyle bir imkanınız olmasa bunu yapamazsınız. Gölcük depreminde çaresizliği yaşadık, Van depreminde de teknolojinin imkanlarını en iyi şekilde kullandık” dedi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM

Arzularının tek bir vatandaşın burnunun bile kanamaması, hayatını kaybetmemesi olduğunu ifade eden Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Konut altyapı yatırımları başta olmak üzere birçok alanda yüksek şiddette depreme dayanıklı yatırımları gerçekleştiriyoruz. Son 15 yılda yol, tünel, köprü gibi altyapı projeleri deprem yönetmeliği çerçevesinde yapıldı ve gerçekleştirildi. Bugüne kadar yaptığımız ve yapacağımız dev projelerimizde bu deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak yüksek şiddetteki depremlere dayanıklı projeleri inşa ediyoruz. Marmaray, Avrasya Tüneli olası deprem güzergahına yakın yerler. Osmangazi gibi dev projelerin tamamı 9 ve üzerindeki şiddete göre inşa edilmiştir. Yatırımlarımızın yaptığımız projelerin depreme dayanıklı olması yetmez, en büyük değişimi ve dönüşümü şehirlerde gerçekleştirmemiz gerek. Kocaeli’nde önemli mesafe kat etmekle beraber yapacak çok işimiz olduğunu sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bugün Kocaeli dahil olmak üzere İstanbul kısmen, İzmir’de kentsel dönüşüm riskli alanların dönüşümünü hayata geçiriyoruz. İşin büyüklüğü dikkate alındığında bugünden yarına olacak iş değil. 7.5 milyon yapı stokumuz var dönüşüm olacak olan. Bunu yıllara bölerek yapsak 10-15 yıl sürekli yarım milyon dönüşüm gerçekleştirmek suretiyle ancak tamamlayabiliriz. 100 milyar doların üzerinde bir bütçe gerekiyor. Belediyelerimiz kendi kaynaklarını oluşturarak bu dönüşümü yapmaya gayret ediyorlar. Bunu da yaparken şehirde yaşayanların ihtiyaçlarını gözardı etmeden, gerekli yeşil alanları yok etmeden vatandaşlarımızın ortak yaşam alanlarını muhafaza ederek gerçekleştirmenin gayreti içindeler. Son 15 yıldır yeniden Türkiye inşaatı için her alanda çalışıyoruz. Türkiye genelinde kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında 15 yılda, 780 bin konut yapımını gerçekleştirdik. 81 ilde 1 milyon 76 bin binanın dönüşümü başladı. Hedef 2023 yılına kadar 4 milyon. 2030 yılına kadar 7 milyon üzerinde konut yeniden yapılacak ve dönüşüm tamamlanmış olacak.”

Kamupersoneli.net – DHA