Gündem

CHP Genel Başkan Yardımcısı Böke: " Türkiye bu darbenin nasıl ortaya çıktığını çok açık bir şekilde görsün "

MYK toplantısında konuşan Selin Sayek Böke, darbe girişimi kapsamındaki suçlulara, sürece dair aydınlatılmamış noktaların aydınlanması yönünde talepte bulunarak, tüm ülkenin görmesi gerektiğini dile getirdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, “Biz CHP olarak, darbe girişimine yol açmış olan FETÖ’nün siyasi uzantısının da araştırılması için çok acilen bir komisyon kurulmasını istiyoruz, AKP’nin yaptığı gibi FETÖ’cülerin himaye edilmesini değil. Gelin Mecliste bu komisyonu kuralım ve Türkiye bu darbenin nasıl ortaya çıktığını çok açık bir şekilde görsün.” dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde toplandı.

Böke, toplantı sürerken yaptığı açıklamada, terörle mücadelede şehit olanlara rahmet dileyerek, iktidara “terörün son bulmasını sağlama” görevi düştüğünü bildirdi. 

Türkiye’nin 15 Temmuz gecesi bir felaket yaşadığını, darbe girişimiyle karşı karşıya kaldığını anımsatan Böke, o gece canı pahasına sokaklara çıkanların, millet iradesini, demokrasiyi, anayasal düzeni savunduğunu ifade etti. Savunulan bu değerlere karşı, iktidarın millet iradesine, demokrasiye ve anayasal sisteme karşı açık bir mücadele verdiğini ileri süren Böke, iktidarın yıllardır devleti ele geçirebilmek için bir cemaatle ortaklık yaptığını söyledi. Böke, askeri darbenin, millet iradesine saldırmasına imkan verecek zeminini iktidarın inşa ettiğini belirtti.

Böke, şöyle konuştu:

“Şimdi de askeri darbeyle başarılamayanı bir sivil darbeyle, diktatörlüğü bu ülkeye yerleştirmeye çalışarak yapıyorlar. Biz, asla bu ülkede demokrasinin, milletin iradesinin ve anayasal sistemin gasp edilmesine izin vermeyeceğiz. Meclisi bombalayan FETÖ, AKP tarafından açıkça korunuyor ve Meclisi bombalayarak başarılamayan darbe, şimdi KHK’larla demokrasiyi bombalayarak başarılmaya çalışılıyor. Biz, buna da izin vermeyeceğiz. 15 Temmuz’dan beri ısrarla ifade ediyoruz, darbenin bir panzehiri var o da demokrasi, daha çok demokrasi. Bize düşen en önemli görev de canı pahasına bunu sokakta savunmuş olan milletimizle beraber, bu demokrasiyi savunmaya devam etmektir.”

Böke, askeri darbeye karşı nasıl bir direnç gösterdilerse, bugün de sivil diktaya ve darbeye karşı aynı direnci göstermeye devam edeceklerini vurguladı. Böke, bu yüzden, OHAL kapsamındaki kanun hükmündeki kararnameleri (KHK) Anayasa Mahkemesine götürdüklerini söyledi. Söz konusu KHK’ların, Anayasada tanımlanmış kapsamlarını hukuken aştığını öne süren Böke, “Darbeyle elde edilemeyen güç, AKP tarafından şimdi ‘KHK’larla, OHAL’i sınırsız uzatma’ söylemleri ve uygulamalarıyla açıkça bir sürekli diktatörlüğe dönüştürülüyor. Saray rejiminin inşasına boyun eğmeyeceğiz.” ifadesini kullandı.

Demokratik mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerine değinen Böke, Türkiye’nin, Meclisin bu darbeyle mücadele etmek için bir OHAL’e ihtiyacının olmadığını, bunun kaldırılması gerektiğini savundu.

– “Adil Öksüz, pek de öksüz değilmiş”

OHAL’lerin, demokrasinin yıkılması anlamına geleceğini vurgulayan Böke, şöyle devam etti:

“İktidar, ülke çapında yapması gereken FETÖ temizliğini eksik yapma kararlılığı gösteriyor. Özellikle siyaset ve özellikle iktidar partisi içersindeki FETÖ’cüleri koruma kaygıları çok açık bir biçimde ortaya çıkıyor. İktidar kendi içindeki FETÖ’cüleri açıkça himaye ediyor. Bugün de Cumhurbaşkanı, muhtarlarla yaptığı görüşme ‘Meclis, FETÖ ile mücadele edemez.’ demiş. Meclis, FETÖ ile çok iyi mücadele verdi. Yeter ki AKP, Meclise soktuğu FETÖ’cülerin partizan kaygılarla korunmasına son versin, yeter ki AKP, o Meclisin çalışmasına imkan yaratsın, o zaman Meclis bu sorunu çok rahat çözecektir. Eğer iktidar partisi darbeyle mücadele konusunda samimiyse, içtense çok açık bir çağrımızı tekrar yineliyoruz, dün bu konuda bir araştırma önergesi verdik. FETÖ’nün siyasi ayağı mutlaka ortaya çıkarılmalı. Biz CHP olarak, darbe girişimine yol açmış olan FETÖ’nün siyasi uzantısının da araştırılması için çok acilen bir komisyon kurulmasını istiyoruz, AKP’nin yaptığı gibi FETÖ’cülerin himaye edilmesini değil. Gelin Mecliste bu komisyonu kuralım ve Türkiye bu darbenin nasıl ortaya çıktığını çok açık bir şekilde görsün.”

Darbeyle mücadelenin samimi bir şekilde yapılırsa başarıya ulaşabileceğine işaret eden Böke, FETÖ ile mücadele edilecekse, Adil Öksüz’le ilgili bütün soru işaretlerinin hızla ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı.

Böke, “Öyle gözüküyor ki Adil Öksüz, pek de öksüz değilmiş. Açıkça yandaş medya ve AKP tarafından korunuyor. Buna bir son verilmesi gerekiyor.” dedi.

– “Mücadeleye devam edeceğiz”

“Darbeyle mücadele OHAL’i uzatarak olmaz, Meclisi güçlendirerek olur. Darbeyle mücadele muhalefet yapan akademisyeni, sanatçıyı, gazeteciye hapse atarak olmaz, gerçek mücadele ‘Devleti FETÖ’ye parsel parsel teslim ettiğini’ itiraf eden siyasetçileri sorgulamakla ve temizleyerek olur.” diyen Böke, mücadelenin, laiklik ve liyakat temelli kamu inşasıyla yapılabileceğini bildirdi.

Böke, FETÖ konusunda, 2004’teki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararını hatırlatarak, bunun, bugüne kadar FETÖ’ye sahip çıkanın kim olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koyduğunu savundu.

Siyaset kurumunun, 15 Temmuz şehitleri ve Türk demokrasisine karşı gerçek bir hesaplaşma borcunun olduğunu belirten Böke, iktidarın, Meclis iradesini gasp edip, darbe fırsatçılığı yaparak cemaatleri, devletin ana ekseni olarak koruduğunu, “laiklik” diyenleri hapsettiğini iddia etti. Böke, Türkiye’de gerçek demokrasinin inşası için mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. 

Vatandaşın evine ekmek götürmek, iş bulmakla ilgili kaygılarının olduğunu ifade eden Böke, Moody’s’in verdiği kararların “siyasi” diye örtülmemesi, varsa bir sorun çözülmesi gerektiğine değindi.

Böke, Türkiye’nin dış finansman ihtiyacının, iktidarın modeli nedeniyle çok yüksek olduğunu, yılda 200 milyar dolarlık bir borç ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu, her yıl üretimin yüzde 4,5’i kadar açık verildiğini, kurumsal sağlamlıkta zedelenme olduğunu, bu gerçeklerin, iktidarın yaptığı açıklamalarla saklanamayacağını savundu. Böke, SPK’ya 15 Temmuz sonrası atanması gereken iki kişinin hala atanamadığını dile getirdi. 

– “Türkiye çadır devletine dönüştürülmüş”

Türkiye’de 6 milyon işsizin bulunduğunu belirten Böke, AK Parti’nin Türkiye’yi yönetemediğini, siyasette, ekonomide, dış politikada sürekli sorunlarla karşılaşıldığını iddia etti.

Böke, “Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi için ısrarcı olmak yerine bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Amerika’da yaptığı resmi görüşmelerde, Rıza Sarraf’ı korumaya girişiyor. Türkiye’de çökmüş olan ekonominin neden çöktüğünün cevabı da işte burada yatıyor. Yolsuzluğu yapmış olanı koruyup kollamak, bu iktidarın vatandaşının kaygısını koruyup kollamaktan çok daha önemsediği bir konu.” diye konuştu.

Türkiye’nin bir çadır devletine dönüştürüldüğünü ileri süren Böke, ülkenin böyle yönetilmesi durumunda yatırımların olmayacağını, Gülen’in iadesi konusunda kimsenin ikna edilemeyeceğini vurguladı. 

Böke, AK Parti’nin darbeye karşı direnen Türkiye’ye, çok açık bir darbe rejimi yaşattığını savunarak, “emniyette işkence” iddialarının araştırılmasının Meclis İnsan Hakları Komisyonunda yapılması taleplerinin hasır altı edildiğini söyledi. Keyfi uygulamalarla, 23 televizyon ve radyo kanalının kapatıldığını öne süren Böke, şunları ifade etti:

“15 Temmuz gecesi darbe başarılı olsaydı, Meclis işlevsiz kalacaktı, milletin iradesi darbeciler tarafından gasp edilecekti, bugün AKP, OHAL rejimi ve KHK’larla milletin iradesine açıkça gasp ediyor, bu bir darbedir. Eğer 15 Temmuz gecesi darbeciler başarılı olsaydı, binlerce insanı hukuki süreçlere tabi tutmadan işlerinden atacak ve hapsedeceklerdi, bugün AKP iktidarı binlerce insanı sorgusuz, sualsiz işten atıyor ve hapsediyor, bu bir darbedir.

Eğer 15 Temmuz gecesi o darbe başarılı olsaydı, bir insanlık ayıbı olan işkence yeniden Türkiye gerçeğine dönüşecekti, bugün AKP rejimi Türkiye’yi yeniden işkence ile tanıştırıyor ve tartıştırıyor, bu bir darbedir. Eğer 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı, televizyonlar keyfi olarak karartılacaktı, kapatılacaktı, medyaya baskı uygulanacaktı, bugün AKP rejimi tam da bunu yapıyor, bu açık bir darbedir.

Eğer 15 Temmuz gecesi o darbe başarılı olsaydı, laiklik tamamen tasfiye edilecekti ve laikliği isteyenlerin hepsi baskı görecekti, bugün AKP ‘laiklik’ diyen herkese açıkça baskı uyguluyor, bu bir darbedir. Eğer 15 Temmuz gecesi o darbe gerçekleşseydi, FETÖ’cü siyasetçiler korunacaklardı, bugün AKP açıkça kendi içindeki FETÖ’cüleri himaye ediyor, bir darbedir. Eğer 15 Temmuz gecesi darbeciler başarılı olsaydı, Türkiye’nin uluslararası itibarı da ekonomik kredibilitesi ve inanırlığı da tamamen yok edilmiş olacaktı, bugün aynen bu durumu yaşıyoruz. Bu AKP’nin Türkiye’ye yaptığı çok açık bir sivil darbedir.” 

– “Üniformasız darbecilere karşı savunacağız”

Böke, 15 Temmuz’da Meclisi, anayasayı, milletin iradesini, laikliği ve demokrasiyi nasıl üniformalı darbecilere karşı savundularsa, bugün de üniformasız darbecilere karşı savunmakta kararlı olduklarını belirtti.

Konuşmasının ardından, Böke, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Lozan’ı bize zafer diye yutturdular.” sözlerinin hatırlatıldığı Böke, “Öyle gözüküyor ki Erdoğan’ın Erdoğan’ı ikna etmesi gerekiyor. Çünkü farklı dönemlerde Erdoğan’ın farklı açıklamaları var.” karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Temmuz’da yaptığı açıklamada, “Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir.” dediğini anımsatan Böke, “Bugün çıkıp başka birşey söylüyor. Çok da şaşırmıyoruz, Erdoğan fabrika ayarlarına dönmüş gibi gözüküyor.” ifadesini kullandı. 

Kamupersoneli.net | AA