CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, AK Parti tarafından kendilerine sunulan yargı paketiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Özkoç açıklamalarında iktidarın böyle bir yargı paketi sunuyorsa sunacağı ilk yerin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu belirtti.
Konu ile ilgili olarak Engin Özkoç açıklamalarında “Daha sonra bu ilgili komisyonlarda incelenir ve Genel Kurul’a gelir. Burada komisyonları devre dışı bırakmak demek, TBMM’yi devre dışı bırakmak demektir. Bu doğru bir şey değildir ama CHP bu olaya şöyle bakıyor ki eğer iktidar bizle bir konuyu görüşmek istiyorsa biz buna ‘hayır’ demeyiz, reddetmeyiz. Yani peşinen ‘bu doğru değildir, biz görüşmüyoruz’ demeyiz. O yüzden Sayın AK Partili Mehmet Muş’un önerisini aldık ve bizim hem anayasa hem de adalet komisyon üyelerimiz bunu inceliyor” ifadelerine yer verdi.
Özkoç, kendilerine sunulan yargı paketine ilişkin, AK Parti ile görüşmelerin hafta sonuna kadar süreceğini belirterek pakete ilişkin eleştirilerini açık bir şekilde söyleyeceklerini ifade etti.
Engin Özkoç’un açıklamaları şöyle oldu:
“Eğer o konularda herhangi bir düzeltilme olursa genel kurulda bunun geçmesi için biz de destek vereceğiz. Ama herhangi bir konuda yanlış, bizim eleştirdiğimiz bir şey olursa oradaki muhalefetimizi sergileyeceğiz. Bundan sonraki yargı paketleri için bir kırmızı çizgimiz var. O kırmızı çizgimiz de bundan sonra uyuşturucu satan ve bu uyuşturucu imal edenlerle ilgili herhangi bir indirimi kabul etmeyeceğiz. En ağır ceza ile yargılanmalarını istiyoruz, kadına şiddet ve çocuk tacizi gibi konularda da yine anayasa içerisinde herhangi bir indirimi kabul etmiyoruz ve en ağır şekilde cezalandırmalarını istiyoruz.
“İTİRAZ EDECEĞİZ”
Bu yargı paketinde, ‘yargı süreci tamamlanarak beraat etmiş ve pasaportuna el konmuş kişilerin kolluk kuvveti ve İçişleri Bakanlığı’nın önerisiyle pasaportları iade edilir’ diyor. Yargı kararıyla beraat etmiş kişilerin pasaportlarının iade edilmesi doğru ancak kolluk kuvvetleri ve İçişleri Bakanlığı’nın önerisine ihtiyaç yoktur. Çünkü yargının üzerinde kimse olamaz. Ne Cumhurbaşkanı, ne biz milletvekilleri hiç kimse olamaz. İşte ‘güçler ayrılığı’ dediğimiz yasama, yargı ve yürütmedeki olay tam da budur. Yargının üzerinde kimse olamaz ve yargının kararı uygulanmalıdır. Biz yargının kararının uygulanmasının doğru olduğunu söyleyeceğiz ve kabul etmezlerse buna itiraz edeceğiz.”
