Gündem

Çocuk Vakfı: " Ya Bütün Durumlar için 18 Yaş Kabul Edilmeli! veya…"

 Çocuk Vakfı’nın “Çocuğun Cinsel İstismarı Ceza Kanunu Maddesi Raporu”nda, Türkiye’de çocuğu merkeze alan “hak temelli bir çocuk koruma sistemi” kurulması ve çocuğa ilişkin konularda Anayasa niteliği taşıyacak Türkiye Çocuk Temel Yasası’nın hazırlanması gerektiği bildirildi.


Çocuk Vakfı, “Erken yaşta evlenenlerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin düzenleme” konusunda yürütülen tartışmalar üzerine, “Çocuğun Cinsel İstismarı Ceza Kanunu Maddesi Raporu” hazırladı. . 

Raporda ilk olarak Anayasa Mahkemesi kararı ile ortaya çıkan durum ortaya konularak kararların değerlendirilmesi yapıldı.

Daha sonra, Türkiye tarafından imzalanan ve hukuken bağlayıcı nitelikte olan Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’nin ilgili maddesi yorumlandı ve farklı ülke uygulamalarına yer verildi. Sözleşme ve güncel tartışmalardan yola çıkarak çocuklar arası cinsel davranışlar konusu ise ayrı bir başlık altında incelendi.

Raporun sonuç bölümünde, çocuğun cinsel istismarının, başta eğitim ve sosyal politikalar olmak üzere çok boyutlu bir önleme ve mücadele gerektirdiği ancak uygulamada kolaycılığa kaçılarak Ceza Hukuku konusu olmaya indirgendiği savunuldu.

Son aşamada devreye girmesi gereken suç ve ceza boyutunun, sosyal koruma boyutu ihmal edildiği için ilk ve tek aşamaya dönüştüğü ifade edilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

“Ülkemizde çocuğu merkeze alan ‘hak temelli bir çocuk koruma sistemi’ kurulmadığı müddetçe çocukların suça sürüklenmesi ve suç mağduru olduğu durumların sıklıkla ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bunun için öncelikle yapılması gereken çocuğa ilişkin konularda Anayasa niteliği taşıyacak Türkiye Çocuk Temel Yasası’nın hazırlanmasıdır. Cinsel istismarla mücadele, suç-ceza boyutuna indirgenince Ceza Kanunu’nda çocuk cinsel istismarının ne şekilde düzenlenmesi gerektiği daha önemli hale gelmektedir. Ceza Kanunu hükmünün çocuğun cinsel istismarına yönelik caydırıcı ve mağdurları rehabilite edici işleve sahip olmasının olmazsa olmaz koşulu ve gereği çocukların ihtiyaçlarını, esenliğini merkeze alan, ‘çocuğun öncelikli yüksek yararı’ ölçütü üzerine inşa edilmiş bir bakış açısı ile oluşturulmasıdır.

Rapor sonunda ulaşılan ilk sonuç, Ceza Kanunu düzenlemesinin tek başına cinsel istismar sorununu çözmekte yetersiz kalacağı ve Çocuk Koruma Kanunu’nda yer alan ‘güvenlik ve çocuk koruma tedbirleri’nin çocukların ihtiyaçlarına göre geliştirilerek daha etkin uygulanabilir hale getirilmesidir. Aynı şekilde, Sosyal İnceleme Raporu’nun alınmasının zorunlu hale getirilmesi ve içerik olarak çocuğun, sosyal ve ruhsal durumunu tam yansıtabilmesi ve çocuk için ne yapılması gerektiğini disiplinler arası bakış ile yansıtan niteliğe kavuşturulması ve uygulamada ortaya çıkan yetersizliklerin giderilmesi gerekmektedir.”

– “Üzerinin örtülmeye çalışılması da suç kapsamına alınmalı”

Yeni kanun maddesinde çocuk ile güven ilişkisi kurma pozisyonunda olan aile üyeleri, eğitim kurumu çalışanları, sosyal hizmet görevlileri gibi kimselerin, çocuğun güven duygusunu kullanarak istismar suçunu işlemelerinin, ağırlaştırılmış cinsel istismar olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:

“Gelişen iletişim imkanlarını kullanarak çocuğun uzaktan, fiziksel temas olmadan da cinsel istismara maruz kaldığı haller suç kapsamına alınmalıdır. Telefon gibi imkanlarla istismarın kayıt altına alınması da istismar suçu kapsamında değerlendirilmelidir. Cinsel istismar suçu öğrenildikten sonra üzerinin örtülmeye çalışılması gibi durumları da suç kapsamına almak gerekmektedir. Cinsel istismar suçunu işleyen kimselerin ilerleyen dönemde iş hayatlarında çocuklar ile teması gerektiren işlerde çalışamaması sağlanmalı ve bu bağlamda bir sicil kaydı tutularak ilgili iş sahalarında muhataplar ile paylaşılmalıdır. 

Mağdur çocukların yaşadıkları olayları yargılama prosedürü içerisinde defalarca anlatmalarının önüne geçilmeli, tek kayıt sistemi kurulmalıdır. Bu çocukların yargılama süreci ve sonrasında ‘sosyo psikolojik destek’ alması çocuk koruma tedbirleri bağlamında kurumsallaştırılmalıdır. Faillere ilişkin olarak, mevcut 103. maddedeki ceza miktarlarına ilişkin politika korunabilir. Mağdurun yaşına göre cezalarda arttırıcı kademelendirme yapılabilir. Cinsel istismarda yaş konusunda mevcut 15 yaşın yukarıya çekilmesi gerekmektedir. Ya bütün durumlar bakımından 18 yaş (ideal) kabul edilmeli veya suçun ağırlaşmış halleri için 18 yaş, basit hali için ise olağanüstü evlenme yaşı olarak Medeni Kanun’da düzenlenen 16 yaşı tamamlamış olma kuralı cinsel istismara 16 yaşı tamamlamamış olma şeklinde uyarlanmalıdır. Çocuklar arası cinsel davranışların belli şartların varlığı halinde suç veya ceza kapsamı dışına çıkarılması düşünülebilir. Ancak her durumda çocuklara ‘sosyal koruma tedbirleri’ uygulanmalıdır.”

KAMUPERSONELİ.NET – AA