Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kabine değişikliği hakkında flaş açıklamalar!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kurmayları ile toplantı düzenledi. Kurmayları ile yaptığı toplantıda, İstanbul seçim sonuçları göz önünde bulundurularak, AK Parti’nin geldiği konum değerlendirildi. Belediye Başkanlığı ve iktidar dönemi boyunca yaklaşık 25 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yönetimini elinde bulunduran Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinde iki başkan adayı arasında ki oy farkı 13 bin civarında iken 23 Haziran seçimlerinde iki aday arasında ki oy farkın 806 bine çıkmasının sebeplerini araştıracaklarını ve bu konuda vatandaşları suçlamadan sorumluluklarının gereğini yapacaklarını söyledi.

Erdoğan toplantılarda, İstanbul’da belediye başkanlığını kaybetmelerinin “İstanbul’u kaybettikleri anlamına gelmediği”, ilçe belediyeleri, dolayısıyla büyükşehir belediye Meclis’inde çoğunlukta oldukları ve bir anlamda denge denetleme görevinin kendilerinde olduğu vurgusu yaptığı öğrenildi.

GÖNÜL KÖPRÜSÜNÜ YIKAN ŞAHSIM DA OLSA…

İstanbul’da seçmenin verdiği dersi aldıklarını, bu konuda vatandaşları suçlamadan sorumluluklarının gereğini yapacağını kaydeden Erdoğan’ın, “Gönül köprüsünü yıkan kimse, sorumluluk bizzat şahsımda da olsa, Bakanlar Kurulu, MYK, ilçe başkanları nezdinde de olsa bütün tedbirleri alacağız” mesajı verdiği bildirildi.

Seçim sonrasında yaptığı ilk grup toplantısında, 31 Mart ve 23 Haziran’ın muhasebesini yapacaklarını, cumhurbaşkanlığı sisteminin de aksayan yönleri, eksiklerin giderilmesi için çalışma başlattıklarını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem parti hem kabine hem de hükümet sistemi konusunda revizyon için düğmeye basması bekleniyor.

AKP’de 23 Haziran’daki büyük oy kaybında, “ortak akılla değil, bireysel, günlük taktiklerle seçim sürecinin götürülmesi, İmamoğlu’nun itibarına yönelik yanlış söylemler, PKK lideri Abdullah Öcalan mektubu ile seçmen tercihini değiştirmeye” dönük hamleler en başat etkenler olarak görülüyor.

‘KOKPİT’E GİRMİŞ ÇOCUK GİBİ’

Yapılan bir başka eleştiri ise dağınık bir seçim kampanyası yürütülmesi.

Seçimi kazanabilmek için birbirinden bağımsız ve kimi zaman çelişen enstrümanların devreye sokulduğunu belirten bazı parti yöneticileri, bu uyumsuzluğun “arıza”ya yol açtığını belirtiyorlar.

Örneğin bir parti yöneticisi, bir köşe yazarından alıntı yaparak, “Kampanya sürecindeki durumu şuna benzetmek mümkün, hani bir çocuk uçakta kokpite dalar da, bütün tuşlara birden basar ya ve her şey birbirine karışır ya, bizde de İstanbul seçimine giderken böyle bir durum yaşandı ve sonuçta seçmen bize yaşanan karmaşanın faturasını kesti” değerlendirmesinde bulundu.

Abdullah Öcalan’ın, “tarafsızlık çağrısı” içeren mektubunun Anadolu Ajansı, kardeşi Osman Öcalan’ın TRT ekranlarına çıkarılması da “basılan yanlış tuşlar” olarak gösteriliyor.

‘ADALET DUYGUSU ZEDELENDİ’

AKP’de yapılan iç değerlendirmelerde, seçimlerin yenilenmesi kararının her ne kadar Yüksek Seçim Kurulu (YSK) eliyle, yani “hukuki” bir karar olarak görünse de vatandaş nezdinde bu durumun “adaletsizlik” olarak görüldüğü yorumu yapılıyor.

Bazı milletvekilleri, “İstanbul seçimlerinin iptal edilmesini halk adil bulmadı, bu iptali kabul etmedi ve mağdur olarak gördüğü İmamoğlu’na daha güçlü destek verdi” yorumunu yapıyorlar.

Ordu’da Ekrem İmamoğlu’na VIP’ten geçişine izin verilmemesiyle başlayan tartışmada, Erdoğan’ın, mahkeme kararıyla belediye başkanlığının düşeceği mesajını vermesi de strateji hatası olarak görülüyor.

Örneğin bir AKP milletvekili, “Halk VIP’ten kimlerin geçtiğini biliyor. İstanbul’da en iddialı adaya izin verilmemesini engelleme olarak gördü ve İmamoğlu’nun mağdur edildiğini düşünüp, bu kez ezici bir çoğunlukla iradesini ortaya koydu” yorumunu yaptı.

POLİTİKA KURULLARINA VE SİSTEME “ÇİFT BAŞLILIK” ELEŞTİRİSİ

AKP içinde en önemli eleştiri konularından birisi de yeni hükümet sistemi nedeniyle, TBMM ile cumhurbaşkanlığı, yani yürütme arasındaki bağın kopması.

Yurttaşların, bakanlıklara ulaşamadığı için çözüm adresi olarak TBMM’yi gördüğünü, ancak milletvekillerinin de bakanlara ulaşamadığından yakınan parti yöneticileri, yasama ile yürütme arasında iletişim sağlayacak yeni bir mekanizma kurulmasını talep ediyor.

Özellikle Askerlik Yasası örneğinde olduğu gibi, teklifi hazırlamakla görevli olan TBMM üyelerinden önce bakanların açıklama yapması ve bir anlamda milletvekillerinin “el kaldırıp indiren” bir statüye indirgenmesi de milletvekillerinin en çok yakındığı konulardan.

Erdoğan’a da iletilen bu yakınmalar üzerine TBMM’de “nöbetçi bakan” uygulamasına geçilmesi kararlaştırıldı.

Bir başka eleştiri konusu da Cumhurbaşkanlığı’nca oluşturulan “politika” kurulları oldu.

Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) toplantısında da, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hedeflerinden birisinin de “çift başlılığın engellenmesi” olduğunu anımsatan bazı parti yöneticileri, “Bir yanda Bakanlar Kurulu, diğer yanda politika kurulları var, bu çift başlılık yaratıyor” eleştirisini yönelttiler.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın başkanlığında yeni sistemde yapılacak revizyonlara ilişkin yapılacak çalışmalarda bu eleştiriler de dikkate alınacağı ifade ediliyor.

KABİNEYE POLİTİKACI KÖKENLİ BAKAN

AKP’de, Erdoğan’ın başta İstanbul il yönetimi olmak üzere hem kabinede hem de partisinin Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) ve grup yönetiminde de değişiklik yapması bekleniyor.

Ancak, bunun zamanlaması konusunda aceleci olmayacağı, seçim sonrası anket ve saha çalışmalarının görülmesinden sonra düğmeye basacağı belirtiliyor.

Parti grubunda, siyasetçi olmayan bakanların, halkla ve siyasetçilerle diyalog kurmadığı, seçmenle parti bağının kopmasındaki en önemli nedenlerden birinin de bu durum olduğuna vurgu yapılıyor.

İşte bu durum dikkate alınarak, olası bir kabine revizyonunda, mevcut milletvekillerinden ya da daha önce AKP’de milletvekilliği yapmış isimlerin kabineye alınması gerektiği ifade ediliyor.

Anayasa gereği, milletvekillerinin bakan olması için parlamento üyeliğinden istifa etmesi gerekiyor.

Erdoğan’ın eleştiri ve önerileri dinledikten sonra bir kaç ismi milletvekilliğinden istifa ettirerek kabineye alabileceği konuşuluyor.

Bu isimler arasında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Binali Yıldırım’ın da adı geçiyor. Yıldırım’ın, olağanüstü kongreye gidilip MKYK’nın değişmesi halinde Genel Başkanvekili ya da cumhurbaşkanı yardımcılığına da getirilebileceği konuşuluyor.

SEÇİM SONRASI ‘HATALAR’ ANKETLER BELİRLENECEK

Erdoğan’ın başkanlığında toplanan MYK’de ve partili kurmaylarıyla yaptığı değerlendirmelerde, nerelerde hatalar yapıldığı ve seçimin neden bu kadar büyük farkla kaybedildiği masaya yatırıldı.

İstanbul seçimleri ile ilgili “Hiçbir şey olmadıysa bile kesin bir şey oldu” diyerek, seçim iptali sürecinde öne çıkan isimlerden Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, 23 Haziran seçimlerindeki oy artış ve azalışları ile ilgili ilçe ilçe ve seçmen eğilimlerine dönük analizleri içeren bir sunum yaptı.

Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda, nerelerde hata yapıldığının bizzat saha analizleri ile belirlenmesi için “seçim sonrası kamuoyu anketi” yapılması kararlaştırıldı.

Bir Yorum

  1. Belediye ve bakanliklara bagli khk ile aldiginiz taseronlara tam kadro vermeden asla oy alamazsiniz.

  2. 16 yıllık fanatik bir akp olan bana çift dikiş türemiş dedi sayın başkanım ben daha sana nasıl oy vereyim artık bu zamandan sonra sana Suriyeliler oy versin kendi ülkemde ben göçebe oldum Suriyeliler kral oldu nasıl oy versin sana Türkiye vatandaşı herkes aç sefil perişan yıkık dökük krediler kredi kartları ile yaşayan TC VATANDAŞI nın size oy vermeyeceğini bilin artık sayın cumhurbaşkanım.