Gündem

Dış güçler dediğiniz bir ülkeyi dışarıya bağımlı hale getiren faktörlerdir!

Dış güçler Doları yükselten, ülke ekonomisiyle oynayan biri gibi terör anlatımı ile tanıtılıyor. Evet bir anlamda doğru ama bu dış güçler nasıl doları yükseltiyor? Önce bu konuyu ele almak lazım!

DIŞ GÜÇLER KİMLERDİR?

Doların değerini veya herhangi bir finansal varlığın değerini belirleyen arzu ve taleptir. Dış güç demek sizi bağımlı hale getiren faktörlerdir. Bu bağlamda bir ülkenin dış gücü ithal etmeye zorunlu olduğu ürünlerdir. Yani Türkiye’nin dış gücü petroldür, doğalgazıdır, Bulgaristan’dan aldığı samandır, Amerika’dan aldığı telefondur, İrandan hatta Suriye’den aldığımız patatestir veya akla gelinecek her türlü ithal edilen varlıktır dış güçler.

Bir ülkenin dış güçlerle etkin mücadele edebilmesi demek ise; kendi ihtiyaçlarını üretebilmektir. Dışa olan bağımlılığı bitirmeye yönelik yaptığı her türlü üretim kapasitesidir. Sizler gerçekten de kendi ihtiyaçlarınızı kendiniz üretebiliyorsanız, tüketime değil üretime yönelik politikalarınızı geliştiriyorsanız, dış güçlere yeterli bir güçle savaşıyorsunuz demektir.

Bu dış güçlerden bir tanesi de dövizdir. Bir ülke dövizi, yaptığı ithalata yönelik ödeme şeklinde kullanır. Dolayısı ile dışarıdan ne kadar az ürün alırsanız o kadar dövize az ihtiyaç duyarsınız. Ve böylelikle dış güçler dediğiniz varlıklar otomatik olarak ortadan kalkar.

DOLAR NEDEN 2 TL ALTINDA DEĞİL?

Bu sorunun cevabı aslında dış güçlerin tanımında saklı olduğunu genel çatı altında düşünebiliriz. Ama aslında doğru cevaba ulaşabilmek için doğru soruyu sormak gerekir. Ama doğru soruyu sormak içinde öncelikli olarak bazı kavramları iyi bilmemiz gerekir.

Bir ülkenin kaderi, Adaleti nasıl tanımladığı ile alakalıdır. O ülkenin kaderi, Evrensel hukukta değişmeyen kaideleri Anayasanızın değişmez bir bütünlüğü içerisinde ele alıp kanunlarınızı, Adaletin amacına hizmet eden, normlarla nasıl şekillendirdiğinizle alakalıdır. Bu bağlamda Adalet; kişiye veya kuruma taviz vermez. Hiç kimseye taviz vermeyen bir Adalet ile yönetilen ülke ise; herkese güven verir. Özet anlatım yapacak olursak; Adalet, kişilerin otoriterliğine veya kurumların yaptırım gücüne bağlı kalmadan, yönetimi ve kişileri kendi amacına uygun bir şekilde her konuya nüfuz etmesi gerekmektedir. Bu oluşumu Devletin var oluş amacı olarak temellerine esas aldığınızda, yapacağınız reformlar çok basittir. Peki nedir bunlar?

DOLARIN DÜŞMESİ İÇİN GEREKEN REFORMLAR

Başta eğitim olmak üzere, yerli üretime ağırlık vererek ithalat yani diğer adıyla dış güçlere bağımlılığı azaltmaktır. İhracatı artıracak sanayi hamleleri yapmak, lükse harcanan paraları fabrika yapımında kullanmak gibi sayılabilecek tüm reformlardır. Çiftçiye gübre ve mazotu yeteri kadarını ÖTV siz vermektir. Medyayı, devlet yönetimini denetleyicisi bir mekanizmaya dönüştürerek, halka olup biteni anlatan, halkı olup bitenlerle aydınlatan yayın kuruluşları yapmaktır. 

SORULARLA SORGULAMA UYANIŞ STARTIDIR!

Peki şimdi soralım doğru soruyu! Neden çözüm bu kadar basit olmasına rağmen yapmıyoruz bu reformları?

Neden üreten değil de hep tüketen politikaları yürütmeye devam ediyoruz?

Neden bütün mega projeleri (köprüler, hastaneler, yollar, termik santralleri, barajlar v.s) devlet finansı garantisi altında ikinci şahıslara dolar kurları üzerinden yapıyoruz?

Geçmediğimiz köprülere neden para ödüyoruz?

Neden bu ülkede bu kadar işsiz insan varken bu kadar makam aracı var?

İdlib konusunda veya Libya konusunda ABD, Rusya ve Türkiye’nin ortak çıkarı ne? Ya da Türkiye’nin çıkarı var mı?

2002’den bu yana kaç fabrika açtık? Ya da çalışan kaç fabrikamızı kapattık?

Eğitimde dünya sırlamasında kaçıncıyız? Atanan kaç üniversite rektörünün hazırladığı bir makale var ve kaç makale dyayınlandı? 

Halkın yüzde kaçı Adalete güveniyor?

Medyanın özgür olduğuna kaç kişi inanıyor yada medyanın söylediklerine… 

İşte! Doların düşmemesi bu soruların cevapları içinde…