Gündem

Erdoğan: " Üstte Gök Çökmedikçe Altta Yer Delinmedikçe…"

Cumhurbaşkanı Erdoğan:” Ülkemizdeki mevcut idari yönetim sistemi bir yönüyle 2200 yıllık Türk Devlet geleneğinin, diğer yönüyle medeniyetimizin birikimini ifade ediyor. Millet olarak bizim özelliklerimizden biri de gittiğimiz coğrafyalarda karşımıza çıkan iyi, güzel , faydalı ne varsa onları kendi bünyemize katmamız konusunda esnekliğimizdir. Bu bizim tarih ve kültür geleneğimizi zenginleştiren bir vasıftır.
Cumhuriyetin ilk döneminde görülen toptancı anlayış dahi bu tarihi sürekliliği kesmeyi başaramamıştır. Nitekim bugün kurumlarımızın geçmişine baktığımız zaman, 93 yıllık Cumhuriyetimize karşılık 200 yıllık, 300 yıllık, 1000 yıllık, 2000 yıllık kuruluş yıldönümleri olduğunu görüyoruz. Sadece eski değil çok büyük yönlü bir devlet geleneğimiz vardır. Osmanlı Devleti’nin 33 Vilayeti vardı, ama bugün aynı topraklar üzerinde 64 farklı devlet hüküm sürüyor. Daha geriye gidecek olursak, Orhun Abidelerinde şu ifade çok manidardır ” Üstte Gök Çökmedikçe, Altta Yer Delinmedikçe, İlini , Töreni Kim Bozabilir? ” Evet bizim devlet yönetim anlayışımız , Böyle eski ve güçlüdür.

(Valilere Hitaben) Sizler 81 ilin en üst düzey temsilcileri olarak çok büyük sorumluluk üstlenmiş bulunuyorsunuz. Valilikler devletin her şeyi konumundadır. Şayet valiliklerimiz bu görevlerini hakkıyla yerine getiremezlerse bir insanın engelli duruma düşmesi gibi devlet çarkıda teklemeye aksamaya başlar. Değerli arkadaşlarım Valilik bir icraat makamıdır. Dolayısıyla hiç bir mazeretin başarılı icraatların yerini tutmayacağı yerlerin başında gelir. Hayat günün 24 saati , haftanın 7 günü, yılın 365 günü kesintisiz sürdüğüne göre, valiliklerin hizmetininde kesintisiz sürmesi gerekir. Valilerimiz de aynı anlayışla çalışmalalıdır. Sizler devleti temsil ediyorsunuz, siz klasik devlet memur değilsiniz ( Sabah 9 akşam 6 ) , memurun sorumluluğu size karşıdır, sizin sorumluluğunuzsa tümüyle millete karşıdır. Millete hizmetin saati, mekanı, sınırı olmaz.

Türkiye son 200 yıldır çok şey kaçıran, geriden takip eden ve bu yüzden büyük bedeller ödeyen bir ülkedir. Biz 14 yıldır Türkiye’yi bu kısır döngüden çıkarıp takip eden değil, takip edilen bir ülke haline getirmeye çalışıyoruz. Sizlerden de bu hedefe uygun çalışmalar başarılar bekliyorum . Bu sabah gerek bakanımızın , gerek başbakanımızın konuşmalarını izledim. Orada da bir çok şey detaylandırılarak anlatıldı. Bende bunların tamamlayıcısı olacak tespitlerimi, aynı zamanda yerel yönetimden gelmiş bir Cumhurbaşkanı olarak özellikle ifade etmek istiyorum, Türkiye her dönemde olduğu gibi bugün  de bir çok sorunla baş  etmek zorundadır.

SINIR GÜVENLİĞİ VE TERÖRLE MÜCADELE

Bu dönemde baş etmemiz gereken sorunlar içerisinde iki husus öne çıkıyor , bunlardan birisi terörle mücadeledir. Diğeri de sınır güvenliğidir. Aslında bunlar bir yönüyle de iç içe girmiş sorunlardır. Bilindiği gibi Türkiye 1984’den beri PKK ile mücadele ediyor. Aynı zamanda 80 öncesi DHKP/C gibi örgütler ciddi bir tehdit olarak varlıklarını sürdürüyor. Suriye krizi ile birlikte dinimizi istismar ederek , kendisine alan açmaya çalışan  DAİŞ beleasıyla karşı karşıya kaldık.

KANLI YÜZLERİYLE MUHATTAP OLDUK

Son olarakta eskiden beri ülkemize ve milletimize karşı tehdit oluşturduğunu bildiğimiz FETÖ’nün kanlı yüzüyle muhattap olduk. Bu terör örgütlerinin tamamı da arka planda Türkiye düşmanlığı konusunda ittifak halindedir. Bakıyorsunuz hücre evlerinde PKK ve FETÖ’cüler birlikte yakalanıyor. Bir çok eylemde PKK ve DAEŞ’in ortak çalışmasını gerisinde de FETÖ’nün örtülü desteğini görüyoruz.

FETÖ MÜCADELESİ SÜRECEK

En baştan beri söylüyorum tek fert kalıncaya kadar, bu mücadeleyi sürdüreceğim. Bu can bu tende olduğu sürece bu mücadeleyi sürdüreceğim. Belediye Başkanlığımdan bu yana tanıdığım bu örgüt bizlere ihanet etmiştir, vatana ihanet etmiştir! İşte 99 ! Sonra kaçıp gitmiştir. Bölücü terör örgütünün başı buraya teslim edilirken, oda buradan pensilvanya’ya gitmiştir.  15 Temmuz darbesi, Türkiye için 60 darbesinden , 80 darbesinden çok daha büyük bir dönüm noktasıdır. Çünkü bu darbe diğerlerinden farklı olarak milletimizin inanç, eğitim , hayırseverlik gibi duygularını istismar eden, kullanan, çarpıtan anlayışa sahip bir çetenin ürünüdür. Diğer darbelerde milletimiz karşısındaki gücün kim olduğunu bildiği için gardını alma imkanına sahipti. FETÖ ise 40 yıl boyunca yavaş yavaş gitti. Milletin kanına girerek, milletin kanını emerek büyümüş ve onun inancını istismar ederek sinsice her tarafa yayılmıştır.upların gerçekleştirdiği eğitim, kültür gibi faaliyetler

Kamupersoneli.net – ANKARA

Bir Yorum

  1. Sağ görüşlü vatan-millet sevdalısı hayırsever insanlarımıza sağdan yaklaştı şeytan FETÖ. Said Nursinin kitaplarını ve fikirlerini kendine kalkan ve yelpaze yaptı. Hatta islamcılık ve milliyetçilik oyunlarını öyle bir oynadı ki; bir taraftan kendini tüm dünyadaki ezilen, horgörülen müslümanların hamisi gibi gösterirken, bir taraftan da asırlarca sömürülen, ezilen, asimilasyona uğratılan dünya Türklerinin kurtarıcısı gibi gösterdi kendisini. Türk cumhuriyetlerine giden öğretmenlerin ne zorluklar altında görev yaptıklarını ve Türk halklarına yardımcı olduklarını anlattı durmadan. Milliyetçi muhafazakar öğretmenleri, memurları ve halkımızı böyle kandırdı alçaklar. Ve bu gün sonuçlara bakıldığında görülmektedir ki 15 Temmuz öncesi ve sonrası en fazla zarar gören Milletçi-Muhafazakar memurlar ve halkımız. Gerçekten de safiyane şekilde sırf vatan için, milletimiz için, Türk dünyası ve islam dünyası için yardım ve iyilik yapma niyetinde olanlara çok yazık oldu. Allahtan ülkemiz kurduldu.