Gündem

Fatih Portakal'dan Ergenekon yorumu

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Cumhuriyet savcısı davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasında, Ergenekon davası hakında mütaalasını açıkladı. Ergenekon davasının varlığı hakkında, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı belirtilerek Ergenekon davasının FETÖ kumpası olduğunu resmen açıklamış oldu. FETÖ kumpası ile gündeme gelmiş ve bir çok meşhur ismin haksız olarak cezaevinde yatması sağlanmış, davanın niteliği hususunda gururuna yediremeyen komutanlar intihar ederek ve bazılarınında içinde bulunduğu haksız durumu hazmedemeyerek yataklara düşmüştü.. 

Gelinen noktada; Çekilen acıların ve ızdırapların haksız olduğu anlaşılmakla birlikte, Ergenekon kumpasına alet olanlar, mahkemenin bu kararı ile tekrar gündeme gelmiştir. 

Haber sunucusu Fatih Portakal bugün yaptığı haber proramında konuyu gündeme getirdi. Ergenekon dava sürecinde zamanın Başbakanı, şimdi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ” Ben Bu Davanın Savcısıyım” sözlerini hatırlatarak, Ergenekon dava sürecinde hayatını kaybeden ve haksız yere yıllarca acı ve ızdırap çekenlerin hesabını kim verecek diyerek muhattaplarına, ” KUL HAKKI ÖDENİR Mİ?” sorusunu yöneltti. 

ERGENEKON DAVASINDA NELER YAŞANMIŞTI?

Ergenekon soruşturması, o dönem adı konmamış olsa da, 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda bulunduğu söylenen 27 el bombasıyla başladı. Emekli Astsubay Oktay Yıldırım’ın bu bombaların sahibi olduğu iddia edildi.

27 Haziran 2007’de, daha sonra gelen gözaltı ve tutuklama dalgaları nedeniyle birinci dalga olarak adlandırılan bir operasyonla Oktay Yıldırım’ın yanı sıra Türk Ortodoks Kilisesi sözcüsü Sevgi Erenerol, Avukat Kemal Kerinçsiz, gazeteci yazar Güler Kömürcü, Sedat Peker, Taner Ünal, Fuat Turgut, Sami Hoştan ve daha pek çok kişi gözaltına alındı.

Bu dalgalar kısa aralıklarla toplumun pek çok farklı kesimini kapsayacak şekilde genişledi.

Ergenekon iddianameleri

Ergenekon davası kapsamında 20 civarında dosya birleştirildi. Ancak ana davaya ait üç iddianame bulunuyor. Bunlar, birinci, ikinci ve üçüncü Ergenekon iddianamesi olarak geçiyor.

İlk iddianame 14 Temmuz 2008’de, soruşturmanın başlamasından yaklaşık bir yıl sonra 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. 25 Temmuz 2008’de mahkeme tarafından kabul edildi. İlk duruşma 20 Ekim 2008’de yapıldı. İlk iddianame yaklaşık 2500 sayfaydı.

İkinci iddianame 25 Mart 2009’da kabul edildi ve Ergenekon ana davasıyla birleştirildi. Ağustos ayında ise birleştirme talepli üçüncü iddianame ana davaya eklendi.

İlk iddianamede Ergenekon için ne denmişti?

İlk iddianamede Ergenekon, “terör örgütü” olarak tarif edildi ve “üyeleri ve yöneticileri” darbe teşebbüsüyle suçlandı:

“Ergenekon terör örgütü en başta, ‘derin devlet’ ifadesi ile anılan, ülkemizde birçok kanlı eylemler gerçekleştiren, gerçekleştirdiği bu eylemlerle ciddi kriz, kargaşa, anarşi, terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ve bunu kısmen de olsa başararak ülkemizin gelişme ve kalkınmasının önünde engel olan bir örgüttür,” denildi.

Hangi iddianameler birleştirildi

Davada birleştirilen iddianameler sadece üç iddianameyle sınırlı değildi. İrticayla Mücadele Eylem Planı Davası, Şile Kazıları, İnternet Andıcı Davası, İlker Başbuğ Davası, Danıştay Saldırısı Davası, Cumhuriyet Gazetesi Molotof Davası başta olmak üzere 20 civarında iddianame Ergenekon davasıyla birleştirildi.

Kimler yargılanıyordu?

İlk gözaltıların ardından gelen dalgalar dikkat çekici isimleri bu davaya dahil etti: Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Emekli Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur, emekli 1. Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon, Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Balbay, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Sedat Peker, Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, gazeteciler Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek, Deniz Yıldırım, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İlhan Selçuk, İnönü Üniversitesi eski rektörü Fatih Hilmioğlu yargılanan yüzlerce kişiden bazıları.

RAKAMLARLA ERGENEKON DAVASI

100 binden fazla telefon izlendi.

60 bin telefon dinlendi.

3 bin kişi hakkında takip yapıldı.

Bin 360 kişi ifade verdi.

588 kişi tutuklandı.

7 sanık ifadesini veremeden öldü.

7 sanık kansere yakalandı.

Davada 44 gizli tanık vardı.

Toplam sayfa sayısı 17 bini aşan 19 iddianame hazırlandı

VE EN SONUNDA İSE

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Cumhuriyet savcısı davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada, “Ergenekon Silahlı Terör Örgütü”nün varlığının kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı belirtilerek, “Bu nedenle varlığı kanıtlanamayan örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına suç işlenmesinin de söz konusu edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu haliyle iş bu dava kapsamında kovuşturmaya konu edilen, Ergenekon adlı bir terör örgütünün varlığı ispat edilememiştir.” denildi.

lk gözaltılarının ardından yıllarca dalga dalga büyütülen operasyonda birçok siyasetçi, yazar, asker, polis hücre köşelerine atıldı. Kumpas olduğu tescilenen Ergenekon operasyonu birçok insanın canına da mal oldu. Kısacası son 9 yılda Türkiye’nin üzerinden alev alev yakan bir Ergenekon kumpası geçti. Son 14 yıldır Türkiye’nin idaresinden sorumlu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarının ilgili isimleri kumpasın sorumluluğunu hiç üstlenmedi. Süreci, Başbakanlığı döneminde yöneten Cumhurbaşkanı Erdoğan, suçu hep Gülen cemaati başta olmak üzere başka yerlere attı. Peki hâlâ devleti yöneten isimler, zamanında Ergenekon kumpası için neler söylemişti?

“BU DAVANIN SAVCISIYIM”

15 Temmuz 2008- O dönem Başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan, Ergenekon savcılarının iddianameyi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiklerinin hemen ertesi günü, “Bu davanın savcısıyım” çıkışında bulunmuştu. Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Ergenekon davasında kendisine savcı yakıştırmasında bulunduğunu hatırlanan Erdoğan “Millet adına hakkı aramanın hakkı savunmanın gayreti içindeyiz, eğer bu anlamda savcılık ise evet savcıyım” demişti.

“O SAVCILARA BÜTÜN TÜRKİYE’NİN BORCU VAR”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise dalga dalga gelen Ergenekon operasyonlarının gölgesinde Gülen cemaatine ait Aksiyon dergisine verdiği söyleşide; düzmece delil ve gizli tanıklarla yürütülen Ergenekon ve Balyoz davalarında verilen kararlara destek vermiş, özel görevli yargıç ve savcıları övmüş; “Onlara bütün Türkiye’nin demokrasi adına büyük bir borcu var” demişti.

“TÜRKİYE BAĞIRSAKLARINI TEMİZLİYOR”

Yine dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, o dönem bir televizyon programında “Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Bu sıkıntılar, sancılar bir taraftan doğum sancısıdır. Bir taraftan da bağırsakların temizlenmesidir” demişti.

“HİZAYA SOKTUK”

Dönemin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise 2012 yılında Ergenekon ve Balyoz kahramanlarını kastederek, “Maalesef Türkiye’de bulanık suda balık avlamaya alışmış zihniyetlerin hep önümüze engeller çıkarmaya çalıştığını gördük. Türkiye’dekileri hizaya soktuk” diye konuşmuştu.

“CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK HUKUKİ HESAPLAŞMASI”

AKP Milletvekili ve Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ise 2013 yılının Ağustos ayında yaptığı bir açıklamada “Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşması” tanımını yapmış ve “sadece bir zihniyetten hesap sorulmamış, aynı zamanda bu anlayış yargı yoluyla tasfiye edilmiştir.” diye konuşmuştu.

“KURDA MERHAMET ETMEK KUZUYA ZULÜMDÜR”

Dönemin AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik ise Ergenekon mağdurlarına ceza yağdığı dakikalarda katıldığı bir televisyon programında “Şunu unutmamak lazım. Türkiye yıllardır darbe tehdidi altındaydı. Merhamet adaleti engellerse o merhametten maraz doğar. Kurda merhamet etmek kuzuya zulum etmektir” yorumunda bulunmuştu.

ERGENEKON YAZARLARI!

Şu anda AKP milletvekili olan Şamil Tayyar da o dönöm gazeteci sıfatıyla Ergenekon üzerine kitaplar yazmış, Ergenekon’un masaya yatırıldığı tartışma programlarının vazgeçilmez konuklarından birisi olmuştu. Yine Tayyar gibi Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı da Ergenekon konusunda bilirkişi kesilmiş ve program program gezmişti.