Gündem

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar: "Bu teklifi şiddetle ve hiddetle reddettim"

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişiminin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadede, “Bu darbe teşebbüsünü planlayanlar, uygulamaya koyanların bu örgüt mensupları olduğuna inanıyorum. Bu çılgınlığa girişmelerinde Ağustos Şurası’na ilişkin yaptığımız kapsamlı, ciddi ve titiz çalışmalarda bu örgütün büyük bir darbe yiyeceğini anlamasının en önemli etken olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Orgeneral Akar, müşteki sıfatıyla makamında savcıya verdiği 6 sayfalık ifadede, isyancılara bağırarak yol yakınken dönmeleri ve teslim olmalarını söylediğini belirtti. 

Akar, “Darbeci hainlerin morallerinin zaman ilerledikçe çöktüğünü gözlemliyordum. Önce Boğaz Köprüsü’nden teslim olan tankçılara ilişkin görüntüler, ancak çok daha önemlisi Sayın Cumhurbaşkanımızın Atatürk Havalimanı’nda canlı yayında toplanan kalabalığa hitabı, darbeci hainlerin bütün ümitlerini sanırım yok etti.” değerlendirmesinde bulundu.

O andan itibaren Amiral Ömer Harmancık ve Tuğgeneral Hakan Evrim’i bir daha görmediğini vurgulayan Orgeneral Akar, şunları kaydetti:

“Bu noktada artık yapacakları bir şey de kalmadığını, yine hem silahlı kuvvetlere hem Türk tarihine bundan büyük kötülük yapılamayacağını, battıklarını, hiç olmazsa gençleri, masum insanları düşünmelerini, hava bombardımanını bitirmelerini, kara birliklerini kışlalarına döndürmelerini, artık sesimin çıkabildiği en şiddetli tonda ve hiddetlice suratlarına haykırıyordum. Karşımda Kubilay ve Mehmet’i hatırlıyorum. Sinmiş vaziyetteydiler. Hala hiçbir yorum yapmıyorlardı. Ama gözlerinde korku ve endişe görülüyordu. Saat sanırım 08.30-09.00 sıraları olmuştu. Beni Başbakanımız yahut Cumhurbaşkanımız ile görüştürmelerini söyleyerek teşebbüsü sona erdireceklerini, adalete teslim olacaklarını ve dışarıdaki tüm askeri unsurları kışlalarına çekeceklerini belirtsem daha fazla zaiyata meydan vermeden bu işi bitirmenin mümkün olacağını anlattım. Zira artık üs dışarıdan bombalanıyordu. Giderek işin içinden çıkılmaz hale gelebilirdi.”

– “Hiçbir pazarlık söz konusu olmayacak”

Darbecilerin bu noktadan sonra artık bir şey başaramayacaklarını gördüğüne dikkati çeken Orgeneral Akar, “(Sizi görüştüreceğiz) dediler. Bir cep telefonu getirip Sayın Başbakan ile görüştürdüler. Durumu anlattım. Telefonla konuşurken orada bulunan tüm bu hainlerin gözlerinin içine baka baka Sayın Başbakanımıza ‘Hiçbir pazarlık söz konusu olmayacak, askeri savcı, cumhuriyet savcısı, polis ve inzibata teslim olacaklar’ dedim. Benzeri şekilde MİT Müsteşarını aradım ve bilgi verdim.” bilgilerini paylaştı.

Akın Öztürk Paşa’nın, kendisinin götürüleceği anlaşılınca “Komutanım ben de sizinle geleyim.” dediğini aktaran Hulusi Akar, şöyle devam etti:

“Ben pozisyonu itibarıyla ve gece boyunca şahsıyla yaşadığım izlenimler karşısında bunun uygun olmayacağını düşündüm ve ‘Sen burada kal, kızının evi burada’ dedim. Fakat sürekli ısrar ediyordu. Onu üs binasında bırakıp çıktık. Araçla helikopter pistine gittik. Orada pek çok helikopter vardı. Gelen giden hareketliğini gözlemledim. Birisi bir helikopteri işaret etti ve onu çalıştırdılar. Fakat biri üsten kalkan helikopterlere ateş edilebileceğini söyleyince ‘Genelkurmay Başkanının içerisinde olduğunun belirtilmesi gerekir’ gibi bir şey söylendi. Hatta ben Mehmet Dişli’ye ‘Sen kal’ dediğim halde bu hususu belirterek ‘Ben telefon ile irtibat kuracağım’ dedi. Helikopter hareket ederken telefon ile son durumu bir yerlere iletti. Helikopter havadayken de bir yerlerle irtibat halindeydi. Sonuçta Çankaya Köşkü’nde Başbakanlığa iniş yaptık. Başbakanlık Müsteşarı bizi karşıladı. Ben ve peşimde Mehmet Dişli geldi. Açıkçası arkamdan gelenleri kontrol etmedim. Başbakanlık binasına girdik. Bu şekilde ben de hürriyetime kavuştum. Müsteşar Bey ile baş başayken bana peşimden gelenin kim olduğunu sordu. Ben de yaşadığım olayları kısaca özetledim ve Mehmet Dişli’nin gözaltına alınmasının uygun olacağını değerlendirdim. Zaten bilahare gözaltı işlemi yapıldığını öğrendim.”

– “Odam başkası için hazırlanmış”

Olayların ardından karargaha İkinci Başkan Orgeneral Yaşar Güler’in kendisinden önce geldiğini bildiren Akar, “Bana anlattığı bir gariplik ki makamda incelemelerinde tespit etmiş olabilir, odamın gayet toplu ve düzenli olduğu hususudur. Oysa ben çalışmaktayken odadan şiddet kullanılarak ve zorla götürülmüştüm. Makam ve dinlenme odasında masa, sehpa, etajer üzerinde kitap, kırtasiye, malzemeler, çikolata, yiyecek, içecek, gazete kupürleri, hediyelik eşyalar nedeniyle normalde kalabalık görünmesine rağmen çok sade ve düzenli bulunmuş. Yalnız bazı eşyaların kaybolduğu, iki biblonun yerlerinin değiştirildiği anlaşılmış.” ifadelerine yer verdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından hediye edilen ve odasında hatıra maksatlı duran tabanca ile kendisini götürdüklerinde emir subayı odasında kaldığını düşündüğü şahsi cep telefonunun halen bulunamadığına dikkati çeken Akar, bu hususun kendisinde makamın bir başkası için hazırlandığı kanaati oluşturduğunu anlattı.

Orgeneral Akar’ın, makamında rutin çalışmalar sırasında çekilen 4 fotoğrafı savcıya sunduğu, fotoğrafların dosyaya eklendiği de ifade tutanağına geçti.

Tüm bu yaşananların devletin ve özelde Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Paralel Yapı olarak da adlandırılan teröristlerle mücadele etme azim ve kararlılığının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğuna işaret eden Akar, ifadesini şöyle tamamladı:

“Bu darbe teşebbüsünü planlayanlar, uygulamaya koyanların bu örgüt mensupları olduğuna inanıyorum. Bu çılgınlığa girişmelerinde Ağustos Şurası’na ilişkin yaptığımız kapsamlı, ciddi ve titiz çalışmalarda bu örgütün büyük bir darbe yiyeceğini anlamasının en önemli etken olduğunu düşünüyorum. Ayrıca İkinci Başkanımla beraber çevremizdeki personellerin bir kısmının bu örgütle bağlantılı oldukları hususunda şüphelerimiz gelişmişti. Şura’da çok ciddi adımlar atacaktık. Bunun dışında bu terör örgütüyle ilgili yargıda devam eden soruşturma ve davalarda gelinen aşamalar, devletin tüm kurumlarının bu konuda aldığı mesafe de gözü dönmüş bu hain teröristleri bu teşebbüse iten bir diğer sebeptir. Bu yapılanmanın içinde olan, şahsıma, milletime, silah arkadaşlarıma, emniyet mensubu kardeşlerime, devlet kurumlarına, Türk tarihine, medeniyetimize bu derece zarar veren her kişiden ayrı ayrı şikayetçiyim.”

Orgeneral Akar, ifadesinde, TSK’nın, şehit ve gazilerin kanı ve teri pahasına büyük kahramanlık ve fedakarlıkla kazandığı haklı itibarına bir günde kara bir leke süren bu hainlerin yaptıklarının asla unutmayacağını vurgulayarak, “İnanıyorum ki hak ettikleri cezayı en ağır şekilde alacaklardır.” ifadesini kullandı.

Kamupersoneli.net | AA