Gündem

Kılıçtaroğlu, Tank Palet Fabrikasının devri ve Türk Telekomun özelleştirilmesi hakkında flaş iddialarda bulundu

CHP Genel Başkanı Kemal kılıçtaroğlu’nun yaptığı basın açıklamasından bazı konuşma satır başları şöyle;

DEVLET ADAMI HALKINA YALAN SÖYLEMEZ

Değerli arkadaşlarım, hep şunu söylerim. Devleti yöneten insanların halka doğruları söylemesi lazım, yanlıştan kaçınması lazım; çünkü devleti yönetiyorsunuz. Devleti yöneten kişinin bir saygınlığının olması lazım; hangi görüşten olursa olsun saygınlığı ölçen kurallardan birisi de, halka doğruları söylemesidir. Erdoğan Sivas’a gitti, malum bu taşeron vesaire işini konuştuktan sonra, “Bizden önce Sivas’ta üniversite mi vardı?” diyor. Yok diyor, bizimle beraber Sivas’a üniversite geldi diyor. O toplantıda bulunanların çoğu Sivas Üniversitesinden belki mezun olanlardan da oluşuyor ve onlar da kendi kendilerine gülmüşlerdir, 1974’te yapıldı bu üniversite, 1974’te! Binlerce kişiyi topluyor, 1974’te yapılan üniversiteye “Benden önce burada üniversite yoktu, şimdi biz burada üniversiteyi yaptık ve çocuklarımız üniversiteye gidiyor” diyor.
 

BU KADAR BÜYÜK BİR YALANCI YOKTU

Değerli arkadaşlarım, devlet adamı pozisyonunda olan kişi halkına yalan söylemez. Ama Erdoğan haklı tabii, Erdoğan’a göre zaten memlekette üniversite yoktu, ondan sonra kuruldu. Zaten ilkokul, ortaokul, lise bunlar da yoktu, Erdoğan’la beraber bu memlekete ilkokul, ortaokul, lise geldi. Aynı zamanda Erdoğan yokken bu memlekette uçak da yoktu, uçak da Erdoğan’la beraber geldi. Efendim gemi yoktu, demiryolu yoktu, hatta otobüs bile yoktu. Sağ olsun başbakan oldu da, 2002’den sonra bu ülkede otobüs de olmaya başladı. Baraj yoktu, elektrik yoktu, yol yoktu, su yoktu, köprü yoktu, tünel yoktu, Erdoğan’dan önce hiç fabrika bile yoktu, hepsi Erdoğan’dan sonra oldu. Ama bir şeyin altını özenle çizeyim. Erdoğan’dan önce bu kadar büyük bir yalancı yoktu.
Efendim Tank Palet Fabrikasıyla ilgili değişik zamanlarda sorular sordum, dokuz soru sordum. Tank Palet Fabrikası, gözbebeğimiz bir fabrika, Silahlı Kuvvetlere ait bir fabrika. Değeri 20 milyar dolar, bugün kursanız 20 milyar dolar. Önemli silahlar yapıyor ve bunu kalkıyorsunuz Katar ordusuna peşkeş çekiyorsunuz. “Efendim bu özelleştirme değil…” Bereket versin Resmi Gazetede 20 Aralık’ta yayınlandı, orada özelleştirmenin yılsonuna kadar, 2019 yılsonuna kadar yapılması gerektiğini Erdoğan söylüyor, ben söylemiyorum. Onun imzası var altında. Israr edince, sorularda ısrar edince, beni suçlamaya başlıyor tekrar, “Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor” diye.
Şimdi bakın, “fabrika arazisindeki her türlü taşınmazın üretim bakım ve onarımda kullanılan her türlü teçhizatın mülkiyeti devlete aittir, böyle kalacaktır.” Telekom da öyleydi,Telekom öyle değil miydi? Ne oldu Telekom’da? Gittiler Türk bankalarından para aldılar, Telekom’u çalıştırdılar, kârların tamamını alıp yurtdışına götürdüler, bankaya olan paraları ödemediler, o para da 82 milyonun sırtında kaldı. Binalarını sattılar, bakır tellerini sattılar, her şeyi sattılar. Şimdi yönetimini bunlara vereceksiniz. Ama devam ediyor… Allah büyüktür, gerçekten Allah büyüktür. Diyor ki, hatta “şu anda bu alımı yapan firma” dikkat buyurun… Kime aitti bu? “Bu alımı yapan firma yüzde 50 Katar, yüzde 50 Türk ortaklığı olan bir firmadır…” Alımın yapıldığını sen söylüyorsun kardeşim. Diyorum ya, Allah büyüktür. Alımı yapan firma var, yüzde 50’si Katar’a ait Katar ordusuna ait, yüzde 50’si diğerine ait, hâlâ diyor ki Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor.
 

SİLAH FABRİKASINA KARŞI UÇAK, BEYEFENDİ UÇAĞA BİNECEK!

Ben söylüyorum, sen vatansever değilsin kardeşim. Söylüyorum, sen vatansever değilsin. Dedim ki “Bana dünyada bir örnek göster, dünyada bir örnek! Amerika’dan göster, Almanya’dan göster, Japonya’dan göster, Güney Kore’den göster, Papua Yeni Gine’den göster, Yeni Zelanda’dan göster, kendi askeri fabrikasını yabancı orduya teslim eden bir ülke örnek ver bana.” Kime veriyor? BMC’ye. Sahibi kimdi bunun? Ethem Sancak, eski Mao’cu, ben Türk değilim diye övünen birisi.
Şimdi bakın değerli arkadaşlarım, diyor ki “burayı 25 yıllığına verdik.” Peki sorduk, ihale yaptın mı? Yapmadın ihale. İhalenin ilanı çıktı mı? Hayır. Peki, nasıl veriyorsun sen buna, hangi gerekçeyle veriyorsun? Bu fabrikayı Katar ordusuna teslim eden, teslim et diye sana yetki veren hangi kanun var? Fabrikanın değer tespitini yaptırdın mı sen? Hayır, bunların hiçbirisi yok.
Bir soru daha sordum, “Bu fabrikayı sen oraya peşkeş çekerken, Katar kralı sana bir uçan saray verdi, bu arada bir bağlantı var mı” diye sormuştum. Var mı bir bağlantı? Silah fabrikasına karşı uçak, beyefendi uçağa binecek. O fabrikanın değeri 20 milyar dolar bugün yapmaya kalksak. Şimdi beyefendiye bir de otobüs armağan etmişler. Evet, aynı firma bir de otobüs vermiş seçimlerde kullansın diye. İnsanın yüzü kızarır, vallahi yüzü kızarır. Ar damarı olması lazım bir insanda, başka ne diyeyim?
 

TARIM ÜRÜNLERİNİN İTHALATINA 94 MİLYAR DOLAR PARA VERİLDİ

Efendim, geldik son konuya, tarım. Tarım bütün dünyada stratejik sektördür. Çünkü herkesin bir şekliyle beslenmesi lazım, her canlının bir şekliyle beslenmesi lazım ve tarım öteden beri insanlığın üzerinde özenle durduğu bir alandır. Sanayi devrimi var evet tamam, ama tarımı hiç kimse terk etmiş değildir. Çünkü sonuçta 82 milyonun beslenmesi lazım. Tarımın temel sorunu nedir? Tarımı yapacak olan çiftçinin hangi ürünü ekeceğini ve bir yıl sonra kaça satacağını bilmesi lazım ki, o zaman çiftçi kazansın. Ben neyi ekeceğimi bileceğim ve onu kaça satacağımı da bileceğim, onun da garantisi olacak ve ben ürünümü ekeceğim. Bu neyle oluyor? Planlamayla oluyor. Eğer planlama yapmazsanız tarım iflas eder. Nitekim geldiğimiz noktada tarım iflas etti.
Bakın, ben size cumhuriyetin kuruluşunda tarıma verilen değeri anlatayım. Gazi Mustafa Kemal’in sözüdür, “Milli ekonominin temeli ziraattır” diyor. O savaşta cephelerde olan insanları bu köylüler doyurdu, onlar ektiler biçtiler, onlar doyurdular. İthalat mı vardı o zaman,  buğday ithalatı? Hayır, o insanlar dişe diş, göze göz mücadele ettiler, ürettiler, cephedeki askeri beslediler. Devam ediyor, “Türkiye’nin asıl sahibi ve efendisi gerçek üretici olan çiftçilerdir”. Bugün çiftçiyi hangi hale düşürdünüz? Devam ediyor, “Eğer milletimizin ekseriyeti azamisi çiftçi olmasaydı bugün dünya yüzünde bulanmayacaktık” diyor. Çiftçilerin yaptıkları üretimlerle bu Türkiye ayakta durmaya çalıştı. Sanayi devrimini oradan alınan birikimlerle oluşturmaya çalıştı. Ve siz şimdi Türkiye’de yetişen her şeyi ithal ediyorsunuz. 94 milyar dolar para tarımda ithalata verildi, para verildi, tarım ürünlerinin ithalatına 94 milyar dolar para verildi. Bu paranın yarısı bizim köylüye verilseydi, çiftçiye verilseydi, sadece Türkiye değil Avrupa’yı da Ortadoğu’yu da beslerdi, bütün üretimi yapabilirdi.
 

İTHALATIN SEBEBİ MERMİLER Mİ!

Tarım Kanununun gereğini yapmadılar, her çiftçinin 68 bin lira alacağı var AK Parti hükümetlerinden, 68 bin lira! Bu parayı da vermediler. Ve isyan ediyor insanlar, bağırıyorlar geçinemiyoruz diye, “açım aç” diyor bir kadın, “evime ekmek götürmek istiyorum” diyor. Ve Erdoğan, biberden bahsediyorlar, soğandan bahsediyorlar, domatesten bahsediyorlar. Neden bahsetsin peki vatandaş? Ekmekten bahsetmeyip neden bahsetsin, aç adam aç! Onun açlığını istismar ediyor. Ve dönüp diyor ki, “Sen merminin fiyatını biliyor musun?” diyor. Senin diyor patatesten söz etmeye, ekmekten söz etmeye, domatesten söz etmeye, biberden söz etmeye hakkın yoktur diyor, sen diyor mermiden bahset diyor. Hayatımda bu kadar çarpık, bu kadar uçuk, bu kadar temelsiz bir suçlamayla karşılaşmadım. Emin olun karşılaşmadım. Düşünün, söz döndü dolaştı vatandaşa şikâyet olarak geldi, niye şikâyet ediyorsun? Bu adam geçinecek. Şimdi soruyorum kendisine, samandan mercimeğe, canlı hayvandan ete kadar her şeyi ithal ediyorsun kardeşim. Bunun sebebi, yani bu ithalatın sebebi terör örgütüyle mücadele eden güvenlik güçlerimizin attıkları mermiler mi arkadaş? Sen bunları nasıl yan yana getirirsin? Yine aynı şekilde, iki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor Türkiye’de, iki Trakya büyüklüğünde alan! İki Trakya büyüklüğündeki alanı çiftçiler niye ekmiyorlar? Terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin attıkları mermiler dolayısıyla mı ekilmiyor? Yoksa senin beceriksizliğin yüzünden mi ekilmiyor? Çiftçiyi açlığa mahkûm ettiğin için mi ekilmiyor? İhaleleri aldın, yandaşa dolarla verdin. Köprü geçişi dolarla, tünel geçişi dolarla, garantiler dolarla, bütün bunları dolarla verdin. Dolarla vermenin nedeni güvenlik güçlerinin terör örgütlerine attıkları kurşun mu? Bu kadar saçma şey olabilir mi?
 

DÜNYANIN ŞAMAR OĞLANI

Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk Osmanlının borcunu son kuruşuna kadar ödedi, hiç kimsenin önünde diz çökmedi. “Ben Osmanlının devamıyım ve dolayısıyla Osmanlının borcunu da son kuruşuna kadar ödeyeceğim” dedi, kimsenin önünde diz çökmem” dedi. 17 yılda Türkiye’yi, Londra’daki bir avuç tefeciye teslim ettiler. Şu anda Erdoğan ve ekibi, bir de sosyete damat var, o dahil olmak üzere ekibi batının egemen güçlerinin oyuncağı konumunda. “Hapisten çıkar” diyor, derhal çıkarıyorlar. Ne diyor Trump? Söyledim diyor, hapisten çıkarın Brunson’u papazı, hemen çıkardılar diyor. Hani sen dünya lideriydin, hani sen dünyada önemli bir adamdın? Dünya lideri olmak ayrı, dünyanın şamar oğlanı olmak ayrı, ikisinin arasında temel fark var.
Bakın bütün bunlar yetmedi, gittiler Sudan’da 780 bin hektar arazi kiraladılar. Çiftçi burada, iki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor kardeşim, kurşun mu bunun sebebi, terör mü bunun sebebi? Beceriksizlik bunun sebebi; beceriksizlik, hesapsızlık, kitapsızlıktır bunun sebebi. Cebini düşünürsen, vatandaşı düşünmezsen sonuç bu olur. Sormak lazım, senin Bakanlarına boşuna mı şövalye nişanı verdiler Fransa’da. Fransa tarımına yaptığı katkı dolayısıyla… Evet, boşuna mı verdiler onu?
 

HAL ESNAFI VE PAZARCILAR TERÖRİST OLDU

Değerli arkadaşlarım, şimdi sıra geldi hal esnafı ve pazarcıları suçlamaya. Hal esnafı ve pazarcılar terörist oldu bunların gözünde. Bu Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat, bunlara terörist demeye başladı. Peki, bu zam teröristlerine ne diyeceğiz? Doğalgaza zam yapan, elektriğe zam yapan, köprüye zam yapan, tünele zam yapan bu zam teröristlerine ne diyecek? Öbür adam geçinmek istiyor, varsa fahiş fiyat yakalarsın. Onu nasıl sen terörist olarak suçlarsın? Eğer o teröristse, en büyüğü sensin arkadaş, en büyük zammı sen yapıyorsun.
Bakın değerli arkadaşlar, şunlar işsizlik kuyruğu, sabaha karşı 04.00’te çekilmiş Zonguldak’ta, kara elmasın diyarında. Kömür de ithal ediyoruz, kömüre de dolarlar veriyoruz. Yeraltında servet var, üstte çalışacak işçiler var, gencecik pırıl pırıl çocuklar geçici bir iş bulmak için sabahın 04.00’ünde kuyruğa girmiş vaziyetteler. Türkiye’nin 21.Yüzyıl tablosu budur.
Başka bir tablo, soğan kuyruğu tablosu… Hiç aklınıza gelir miydi Allah aşkına, aklınıza hiç gelir miydi? Bu memlekette vatandaş soğan kuyruğuna girecek diye hiç aklınıza gelir miydi? Buyurun bir başka kuyruk yine.
 

VARLIK İÇİNDE YOKLUK YAŞIYORUZ

Değerli arkadaşlarım, cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Bütün coğrafyamız çok güzel, insanlarımız çok güzel, insanlarımız konuksever, herkes birbirini sevsin istiyorum, herkes birbiriyle dost olsun istiyorum. Hani doğalgaz dışarıdan gelir anlarım, petrol dışarıdan gelir anlarım, yahu soğan da dışarıdan gelir mi Allah aşkına? Soğan da dışarıdan gelir mi? Romanya’dan canlı hayvan getiriyorsun, Bulgaristan’dan da saman getiriyorsun Türkiye’de besliyorsun, akıl var mantık var. Devleti böyle yönetiyorlar, Romanya’dan hayvan, Bulgaristan’dan saman, ikisine de dolar veriyorsun, yazık günah değil mi? Ve binlerce milyonlarca çocuğumuz, gencecik fidan gibi çocuğumuz…

VATANDAŞI SOĞANA MUHTAÇ HALE GETİRDİLER

Değerli arkadaşlarım, varlık içinde yokluk yaşıyoruz ve 21.Yüzyılın Türkiye’sinde yaşıyoruz. Her ilinde üniversite olan bir Türkiye’de yaşıyoruz. Binlerce, on binlerce üniversite mezununun işsiz olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Ben bunları dillendirince rahatsız oluyorlar. Bu nedir? Bakın, geldiğimiz nokta şu: Borç ödemek için de borçlanıyorlar ve faiz ödemek için de borçlanıyorlar. Bir borç batağına saplandılar. Biz buna ne diyorduk? Hortumcu piyasa ekonomisi; vatandaşa değil, birilerinin cebine, vatandaşın cebinden bir avuç çıkarcının cebine bağlanan hortumlardır bunlar. Şimdi vatandaşı soğana muhtaç hale getirdiler.    
Yarın bunlar ne diyecek biliyor musunuz? Sarayda oturan zat ve onun sosyete damadı, efendim ekmek bulamadılarsa, soğan bulamadılarsa efuli alsınlar diyecek, ejder meyvesi alsın diyecekler, pasta yesinler diyecekler ekmek bulamıyorlarsa. Geldiğimiz nokta budur. Ama Türkiye’yi bunun dışına çıkaracağız, bu çemberin dışına çıkaracağız. Ne zaman? Baharda, baharda yapacağız bunu, hep birlikte yapacağız.