Gündem

Özdil: Bugün vatandaşa verilmesi gereken paraların tamamı yandaş müteahhitlere verildi!

Sözcü Gazetesi Yazarlarından Yılmaz Özdil, Hükümetin Coronavirüs ile mücadelesini değerlendirdi.

Özdil, Türkiye’deki salgın sırasında vatandaşın devletten beklediği yardımı alamadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

Bugün vatandaşa verilmesi gereken paraların tamamı yandaş müteahhitlere verildi. Üstüne de teşekkür plaketi verildi.

Milletin Merkez Bankası’ndaki kefen parasını bile yediler. Kefen parasını yedikleri milleti şu anda ceset torbası ile gömüyorlar. Kaç kişiyi gömdüklerini bile söylemiyorlar… Millete para vermedikleri gibi milletten kaç kişinin öldüğünü gizliyorlar.

Millet devletten para bekliyorsa hala bu millet geride bıraktığı 17 seneyi hiç yaşamamış diye düşünüyorum.

BURASI FİNLANDİYA DEĞİL!

Hala millete diyorlar ki sen e devlete mesaj at mail at ben sana oradan vereceğim. Size bir örnek veriyim biz size maske vereceğiz diyorlar PTT aracılığı ile nerede bu maske diyorsun ortada maske yok.

İyi kötü maske buluyorduk eczanelerde onların satışı da durduruldu. Belediyeler haricinde millete yardım edebilecek bir mekanizma yok. İstanbul halkı İzmir halkı ve diğer şehirlerimiz kendisine son derece büyük bir iyilik yaptı Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi Zeydan Karalar gibi belediye başkanlarını seçti yoksa bu da olmayacaktı.

Bugün belediyelerin vatandaşa 3-5 kuruş verdiği paraları da oğlan çocuklarına tecavüz eden vakıflara vereceklerdi.

Duayen gazeteci Dündar ise şunları söyledi:

Yılmaz’ın bu sözlerine ilave edeceğim.

Hatırlayacaksınız 90’ların ortasında Susurluk’ta bir otomobil kazası oldu. İçinde milletvekili, emniyet müdürü, Abdullah Çatlı ve kız arkadaşı vardı.

Ondan sonra Türkiye’de temiz toplum özlemleri doruğa çıktı. Mafya siyasetçi iş adamı üçgeni şeklinde bir oluşumun karşısına çıkan beklenti içindeki halkın bu taleplerine cevap vermek üzere dönemim Cumhurbaşkanı Merhum Süleyman Demirel parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partilerin genel başkanlarını Çankaya’da toplayarak MİT raporu paylaştı onlarla.

Devleti tehdit eden kuruluşlar şahıslar örgütler diye. İlk defa FETÖ’nün adı o toplantıda gündeme geldi biz bunu haberleştirdik.

Yani Merhum Demirel ülke çapında tepki gösterilen bir konuya böyle yaklaştı ve gerçekleri parlamentoda temsil edilen siyasi parti liderleriyle paylaştı.

Ortada ulusal bir mücadele var. Hatta bir savaş hali var. Belki ulusların tarihinde bir veya iki kez yaşanabilecek bir durum içindeyiz böyle süreçlerde Türkiye’yi temsil eden en üst düzeydeki kişi olarak birleştirici birlik ve bütünlüğü sağlayıcı konumdaki Sayın Cumhurbaşkanı’nın parlamentodaki tüm siyasi parti başkanlarıyla bir telekonferans yöntemiyle olabilir bir araya gelerek ulusal stratejinin ne olması gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulunması gerekirdi. Demokrasinin olmazsa olmazı budur.

Yine Büyükşehirlerin belediye başkanlarıyla bir araya gelerek onların görüş ve önerilerini alıp her birlikte bu mücadeleyi nasıl yürüteceğimize dair bir konsensüs oluşturabilirdi.