Gündem

Prof. Dr. Gaye Usluer: Tek kişinin kararı, inisiyatifi ve ufkuyla salgın yönetilemiyor!

Prof. Dr. Gaye Usluer korona gündemine dair yaptığı açıklamalarından bazı satır başları şöyle;

GERÇEK KORONA VAKA SAYISI

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her akşam sosyal medya hesabından paylaştığı günlük koronavirüs tablosundaki sayılar artmaya devam ediyor. Ancak bu resmi tablo, kimseye hatta AKP tabanına bile güven vermiyor. Çünkü hem kendi yaşadıkları deneyimler hem de sağlık örgütlerinin illerden, hastanelerden duyurdukları rakamlar, resmi açıklamanın kat kat üstüne çıkıyor.

UZMANLAR UYARMIŞTI!

Mayıs itibariyle girilen “Normalleşme” süreci, düğün ve asker uğurlamanın yasaklanması dışında devam ediyor. İktidar, mayıs ve haziran aylarında hızlıca “Normalleşme” başlattığında uzmanlar bunun daha kötü sonuçlar doğuracağı konusunda uyarmışlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, adeta müjde gibi açılan mekanları bir bir sayarken, Türkiye’nin virüse karşı zafer kazandığını savunuyordu.

Uyarılarda bulunan bilim insanlarından biri de CHP PM Üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Gaye Usluer’di. Salgın sürecini ve iktidarın salgın politikasını yakından takip eden Usluer’le, içinde bulunduğumuz tabloyu, neden her şeyin çok daha kötüye döndüğünü, salgının sınıfsallığını, hafta başında yayımlanan genelge ışığında iktidarın salgın stratejisini ve neler yapılması gerektiğini konuştuk.

“HER GÜN TEST YAPTIRANLAR, HASTALANDI DİYE VATANDAŞI SUÇLUYOR”

Vaka ve ölüm sayılarının artması, “Korona kontrolden çıkıyor” tespitleri, her gün bir ilden “Kırılıyoruz” seslerinin yükselmesi ve endişenin büyümesi hasebiyle soralım: Salgında neredeyiz ve buna ne yol açtı?

Aslında 11 Mart-1 Haziran arasındaki sürece baktığımızda Türkiye, diğer ülkelere göre kısıtlayıcı tedbirleri az alan ama hafta sonları, kimi zaman tatil günleriyle birleştirerek yaptığı ‘aç-kapa’larla bir yönetim tarzı sergiledi. Başlangıçta süreç, Bilim Kurulu toplantıları, onların aldıkları kararlar şeklinde yürütüldüyse de Mayıs 11’de AVM’lerin açılması, 1 Haziran’da günlük vaka sayısı binli rakamlardayken diğer Avrupa ülkelerindeki sürece benzer bir normalleşme kararının alınması ve ondan sonra atılacak adımların tedbirler içermesi gerekirken, birdenbire normalleşme hissi verilerek süreç yönetildi. Daha doğrusu yönetilemedi. Ve 1 Haziran’da vatandaşlarda şöyle bir algı oluşturuldu; “Biz bu salgını kontrol altına aldık, Türkiye virüsü yendi, bundan sonrası tedbirlerle gidecek!” Ama genişletilmiş tedbirlerden vazgeçildi.

VAKALARIN ARTMASINA NEDEN OLAN NORMALLEŞME SÜREÇLERİ

Örneğin toplu taşıma araçlarında yüzde 50 doluluk zorunluluğu varken bir gün sonra bu kaldırıldı. Çünkü işe başlama ve işten çıkış saatleri düzenlenmediği ve toplu taşıma sayısı artırılmadığı için insanlar mecburen işe bu şartlarda gitmek zorunda kaldılar. Yine haziran ayında bir hafta arayla milyonu aşkın öğrencinin sınavlara girdiğini gördük. Bu süreçte aslında Bilim Kurulu üyeleri, konunun uzmanları uyarılar yaptı, doğru olmadığını, kontrol edilemeyeceğini söylediler. Yine toplu ibadetlerin açılması, keza Ayasofya’da adeta gösteri tarzındaki toplu ibadet… Bunların hepsi aslında Türkiye’deki sürecin yanlış, şeffaflıktan uzak yönetiminin parçaları.