Gündem

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

FETÖ darbe girişimi olaylarında yaralanan kişilerden biri de Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu oldu. 

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı önünde başından vurulan Uluslararası Üniversiteler Konseyi (UIC) Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, “DAEŞ terör örgütünün her an tehdidi altındayız. Etnik yapıyla hiçbir ilişkisi olmayan PKK terör örgütüyle 40 yıldır mücadele ediyoruz, onun tehdidi altındayız. Kendi askerimizin kurşunuyla yaralanmam, kanımın akmış olması bu dünyada benim için en büyük acı, ızdırap oldu.” dedi.
UIC Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Azizoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en karanlık ve en büyük ihaneti 15 Temmuz’da yaşadığını belirterek, darbe teşebbüsünün gerçekleştiği akşam evinde kitap okuduktan sonra televizyonu açtığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “sokağa çıkın” çağrısını duyduğunu söyledi.

Erdoğan’ın cep telefonundan halka seslendiğini görünce işin vahametini anladığını belirten Azizoğlu, bunun üzerine arabasıyla Genelkurmay karargahının önüne gittiğini, orada 30-40 kişinin bulunduğunu anlattı.

Halkın ve polisin şaşkın halde beklediğini aktaran Azizoğlu, daha sonra halkın tekbir getirerek, Genelkurmayın önüne gittiğini, tankların da bu sırada geldiğini ve halkın üzerine sürüldüğünü kaydetti. 

Türk toplumunun bundan önce “peygamber ocağı” olarak bilinen silahlı kuvvetlerine karşı asla direniş göstermediğini ifade eden Azizoğlu, kimsenin askerin tankla halkın üzerine yürüyeceğini, silah doğrultacağını düşünmediğini dile getirdi. Tankları durdurmak için önüne dikildiklerini ancak askerlerin kendilerini ezmeye çalıştığını aktaran Azizoğlu, karargahın içindeki tankın duvarı yıkarak namluyu halka çevirdiğini, halkın ise “Asker silah bırak, komutan bu millettir” diye bağırdığını söyledi.
Azizoğlu, ellerinde hiçbir şey olmayan halkın üzerine sürekli ateş açıldığını, o sırada “Ölürsek de hiç kimse buradan ayrılmayacak” diye yemin ettiklerini ve tekbir getirerek karşı duruşlarını sürdürdüklerini ifade etti. Bu sırada, birçok kişinin vurulduğunu gördüğünü ancak kaç kişinin şehit olduğunu bilmediğini aktaran Azizoğlu, saat 04.00 sıralarında başından vurulduğunu kaydetti.

Hedef olmamak için cep telefonu kullanmadıklarını ancak yaralandığında etrafındakilerin cep telefonunun ışığıyla kafatasına baktığını ve yoğun kan akışını görüldüğünü belirten Azizoğlu, ambulanslar giremediği için 20 dakika sonra araçla kavşakta bekleyen ambulansa taşındığını, bu sırada kendisini taşıyan bir kişinin de bacağından yaralandığını ve onunla birlikte hastaneye götürüldüğünü söyledi.

Irak’ta DAEŞ teröründen kaçan 15 bin öğrenciyi yeniden eğitim hayatına kazandırdıklarını aktaran Azizoğlu, “DAEŞ terör örgütünün her an tehdidi altındayız. Etnik yapıyla hiçbir ilişkisi olmayan PKK terör örgütüyle 40 yıldır mücadele ediyoruz, onun tehdidi altındayız. Kendi askerimizin kurşunuyla yaralanman, kanımın akmış olması bu dünyada benim için en büyük acı, en büyük ızdırap oldu” diye konuştu.

Muhafazakar kesim başörtüsü konusunda baskı altında kaldığında, denize düşmüşken boğulmamak için elini uzatan herkesin elini tuttuğunu anlatan Azizoğlu, FETÖ’nün bunlardan biri olduğuna işaret etti. Bu yapının okullarla ve dershanelerle çaresiz ancak devletine, vatanına ve milletine bağlı muhafazakar kesimin kılcal damarlarına kadar işlediğine işaret eden Azizoğlu, onlardan biri gibi görünerek devletin içinde ağ kurduğunu anlattı.

– “Bir müezzinin yaptığı örgütlenme bize 15 Temmuz’u yaşattı”

Azizoğlu, FETÖ’nün küresel olarak tüm dünyada eğitim kurumları aracılığıyla bir yapı kurduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yerel akıl olarak bir müezzinin yaptığı örgütlenme, yerel aklın geliştirdiği bu yapılanma bize 15 Temmuz’u yaşattı. Bu 15 Temmuz’un bir de üst aklı var. Yerel akıl olarak, Fetullah Gülen denilen zatı teşhis edebiliriz, teşhis etmemiz gereken onun üst aklı kim? Küresel yapılanmasını sağlayan kim? En mahrem alanlarımıza kadar silahlı kuvvetlerimize, yargımıza kadar riayet etmiş bu eli kanlı terör örgütünün üst aklına da toplumun dikkatini çekmek istiyorum.”

Darbe girişimi öncesi İsrail ve Rusya ilişkilerinin normalleşme aşmasına geldiğini hatırlatan Azizoğlu, “Barış müzakereleri yapılmış, sorunlar çözülmüşken ve Türkiye’nin de bulunduğu coğrafyamıza tekrar yüksek oranda bir barış umudu doğmuşken neden darbe teşebbüsü oluştu? Çünkü Rusya savaş uçağını düşürenlerin de yine bu terör örgütü mensupları olduğu söylenmektedir. İşte bu ‘üst akıl’ dediğime yönümüzü çevirmemizin gerekçelerinden biri de budur. Türkiye üzerinde oynanan bu yoğun küresel oyunlar da tuzaklar da sadece bir müezzinin örgütlediği yapının yapabileceği işler değildir.” değerlendirmesinde bulundu.

Kamupersoneli.net | AA