Gündem

Yavuz Aydın’dan Çarpıcı Eleştiriler: Doğal Afetler, Enerji Politikaları ve Spor-Siyaset İlişkisi Üzerine

Mersin Milletvekili Yavuz Aydın'ın gündeme dair eleştirel açıklamaları: Karadeniz'deki sel felaketleri, HES projelerinin çevresel etkileri ve spor-siyaset ilişkisi üzerine derinlemesine bir analiz.

Türkiye’nin farklı bölgelerinde meydana gelen doğal afetler ve bunların yönetimi, enerji politikalarının çevresel etkileri, ve spor ile siyasetin iç içe geçmesi, Mersin Milletvekili Yavuz Aydın’ın gündeminde. Aydın’ın bu konulardaki eleştirileri, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan sel felaketleri ve Hidroelektrik Santralleri (HES) projelerinin çevreye olan etkileri üzerinde yoğunlaşıyor.

Karadeniz’deki Sel Felaketleri ve Alınması Gereken Önlemler: Yavuz Aydın, Karadeniz Bölgesi’nde her yıl tekrarlanan sel felaketlerine dikkat çekiyor. Önlem alınmamasının afetin hasarını artırdığını belirten Aydın, bu konuda yetkililere acil eylem çağrısında bulunuyor.

HES Projelerinin Çevresel Etkileri: Doğu Karadeniz’deki HES projeleri, Aydın’ın eleştirilerinin odak noktasında. Projelerin akarsular üzerindeki olumsuz etkilerine ve balık çeşitliliğinin azalmasına dair endişelerini dile getiriyor.

Spor ve Siyasetin İç İçe Geçmesi: Aydın, spor kulüplerine yapılan mali destekler ve siyasi figürlerin bu desteklerdeki rolleri üzerinden spor ve siyasetin iç içe geçmesini eleştiriyor. Trabzonspor ve Kayserispor arasındaki ilişkilere özel bir vurgu yapıyor.

Sosyal medyada milliyetçi ifadeler kullanan gazetecilerin gözaltına alınması, Aydın’ın Türk milliyetçiliği ve ifade özgürlüğü konusundaki endişelerini ortaya koyuyor. Konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu;

”Bir diğer sorunsa özellikle Karadeniz Bölgesi’nde daha çok yaşadığımız sel felaketleridir. Bazı şehirlerimizde neredeyse düzenli olarak her sene sel felaketi yaşanmaktadır. Düzenli hâlde yaşanan bu sorunlara neden önceden önlem almıyorsunuz? Sel felaketi geçen sene yaşandıysa önümüzdeki yıl tekrar yaşanması muhtemeldir. Fakat buna karşın dere ıslah çalışmaları ve altyapı çalışmalarını hızlandırmamak, afetin meydana getireceği hasarı artırmaktan başka bir şey değildir. Aksi takdirde, yaşanan kayıplarımız çok daha pahalıya mal olacaktır. Hidroelektrik santralleri Doğu Karadeniz Bölge’mizde bugün yarardan çok zarar getirmektedir.

HES’ler, yapım aşamasında ve sonra da çevreye zarar vermekte ve vadilerin dokusunu bozmaktadır. Akarsuların ve derelerin HES’ten dolayı su miktarı günden güne azalmaktadır. Bununla birlikte, kıyı bölgelerindeki alüvyonlarda balık yemlemesi olmadığı için balıklar farklı bölgelere göç etmektedir, bu da balık çeşitliliğini azaltmaktadır. Karadeniz Bölgesi’nde bölgenin doğasına aykırı yapılacak olan yatırım ve projeleri bir an önce askıya almanız ve ortak akılla hareket etmeniz büyük önem arz etmektedir. Bakan olarak göreviniz, tüm bu saydığım sorunlara çözüm üretmek olmalıyken soluğu spor kulüplerinin soyunma odasında alamazsınız.

Trabzonspor Kayserispor maçı sonrasında Kayseri kulübüne prim dağıtmak yerine deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın yaralarını saracak icraatta bulunmanız ülkemiz menfaatine olacaktır. Trabzonspor ile Kayserispor iki kardeş kulüptür. Bu dostluğa nifak tohumları ekercesine neden Trabzonspor maçından sonra jet hızıyla soyunma odasında prim açıklamasında bulundunuz? Bu primi kendi cebinizden mi ödeyeceksiniz yoksa Bakanlığın bütçesinden bir pay mı düşünüyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir Bakanı olarak başka hangi kulüplerin prim ödemesine destek oldunuz? Milletimiz bu soruların cevaplarını sizden beklemektedir.

Bu ayrıştırıcı tutumdan vazgeçip Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Bakanı olarak, ülkemizin genelinde kendi görev alanınızı kapsayan işleri yürütmenizi size tekraren hatırlatmak istiyorum zira toplumumuz sadece spor alanında değil, birçok alanda ayrıştırıcı tutumdan çok çekmiştir. Buna örnek olarak, ülkemizde, sosyal medya hesaplarında milliyetçi ifadeler kullanan gazetecilerimiz gözaltına alınmıştır. Hiç şüphesiz, tarih bunları yazacaktır, tarih Türkiye’de Türk milliyetçiliğini suç sayanları unutmayacaktır; Türk milletinin vatan, bayrak ve millet sevgisini ölçmeye çalışanlar büyük bir hezimete uğrayacaktır.

Biz “Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık.” diyenlerle değil, Türk milliyetçiliğini iliklerine kadar hissedenlerle beraber yol yürüyeceğiz. Biz “’Türküm’ demek hakkındır ama Türkçülük yapamazsın.” diyenlerle değil, Türklüğü asil kanlarında iliklerine kadar hissedenlerle beraber yol yürüyeceğiz. Biz “Türkçülük bölücülüktür.” diyenlerle değil, bu vatanın bir karış toprağı için gözünü kırpmadan şehadete giden vatan evlatlarıyla beraber yol yürüyeceğiz.

Biz Şivan Perver’le Diyarbakır’da “megri megri” şarkı söyleyenlerle değil, 780.576 kilometrekare vatan toprağının her karışını karşılıksız sevenlerle yol yürüyeceğiz. Ezcümle, Türk milliyetçiliğini hor görüp aşağılamaya çalışanlar, karşılarında Türk milletinin çelikleşmiş bileklerini bulacaktır diyor, Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.” dedi.