Kamu Personelleri

Kamu Personeli Maaş Rejiminde Eşit İşe Eşit Ücret Çıkmazı-3

Hukuk biliminin A,B,C’si: “Usul, esastan önce gelir..”

Kamu personelinin parasal hak rejiminde köklü değişiklikler, yasama organı tarafından bir “kanun” ile değil; “kanun hükmünde kararname” adını verdiğimiz yürütme organı işlemiyle yapıldı. Esasen o dönemin siyasi ortamında, tam da seçim arifesinde siyasi iktidar, reform adı altında bir dizi hukuksal düzenlemeyi hızlı bir şekilde hayata geçirmek isteyince, bunu çıkarılacak bir yetki kanunu çerçevesinde KHK’lar yoluyla yapmayı tercih etti.

Kısaca açıklayalım: Anayasamıza göre TBMM, çıkaracağı bir yetki kanunu ile Bakanlar Kurulu’na KHK çıkarma yetkisi verebiliyor ve Bakanlar Kurulu’nca yapılacak bu düzenleme, adı üzerinde kanun gücü taşıyarak normlar hiyerarşisinde yerini alıyor. Tabi yetki kanununun amacı, Bakanlar Kurulu’nun düzenleme alanının çerçevesini çizmek ve yürütmeyi bu sayede sınırlamak; zira aksi, yasama yetkisinin yürütmeye devredilmesi anlamına gelir ki bu Anayasa tarafından yasaklanmıştır.

İşte 666 sayılı KHK ile getirilen düzenlemelerde sorunun çıkış noktası, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan KHK’nın, yetki kanununun çizdiği çerçeveye uyup uymaması oldu. 666 sayılı KHK’nın dayanak aldığı 6223 sayılı “Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu” kamu personelinin mali haklarına ilişkin düzenleme yapma yetkisi vermiyordu! Dolayısıyla çıkarılan KHK, her şeyden önce usulden sakattı !

Ve 666 sayılı KHK’ya ilk tırpan.. Anayasa Mahkemesi’nden kısmen iptal kararı..

666 sayılı KHK ile getirilen düzenlemeler ilk olarak bir grup milletvekili tarafından soyut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi’nin gündemine taşındı.. Yüksek Mahkeme, açılan davada iptali istenen birçok hükmün ve bu çerçevede bilhassa TBMM İdari Teşkilatı’nda çalışan personel ile ilgili maaş düzenlemelerinin iptaline karar verdi. 

İptal kararlarının tümünün gerekçesi, yukarıda kısaca açıklamaya çalıştığımız usul sorunuydu.. Yetki kanunu, Bakanlar Kurulu’na mali haklar konusunda düzenleme yetkisi tanımıyordu. 

Anayasa Mahkemesi tek bir hükmün iptal istemini esastan inceledi: Kadro karşılığı sözleşmeli personel statüsü kaldırılıyordu ve Yüksek Mahkeme, bu düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığı gerekçesiyle iptal istemini esastan reddetti..

Sonuç olarak Anayasa Mahkemesince 666 sayılı KHK düzenlemeleri tabiri caizse ilk kez budanmış oldu.. Tabi şu hususu da belirtelim. Konuyu Yüksek Mahkeme’nin önüne taşıyan milletvekillerince KHK’nın tüm maddelerinin iptali istenmedi. Dolayısıyla birçok kamu personeli için eşit işe eşit ücret düzenlemeleri iptal kararından sonra da varlığını sürdürdü..

Anayasa Mahkemesi, iptal kararlarına devam ediyor..

666 sayılı KHK ile getirilen düzenlemeler sadece siyasi muhalefeti veya milletvekillerini değil, mağduriyet yaşayan bir kısım kamu personelini de harekete geçirdi ve İdare Mahkemeleri nezdinde yoğunlukla “2012 yılından önceki personel ile mali hakların eşitlenmesi” talebiyle idari davalar açılmaya başlandı. Tabi bu davalar içerisinde 666 sayılı KHK’nın ilgili hükümlerinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne taşınması da istendi. İdare Mahkemelerinin anayasaya aykırılık iddialarını ciddi bulması neticesinde murakıplar, özerk kurum uzmanları gibi kadrolara ilişkin iptal kararları Yüksek Mahkeme tarafından ardı ardına verilmeye başlandı.. 

Öte yandan, İdare Mahkemeleri de açılan davalar sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları doğrultusunda mali hakların eşitlenmesine yönelik başvuruları; diğer yandan geriye dönük maaş farklarına ilişkin tazminat istemlerini de (süre aşımı hususunu gözetmek kaydıyla) kabul etmeye başladığı görülmektedir.

Tek tek tüm iptal kararlarına girmeyeceğiz zira bunlar basında sıklıkla yer buldu. Ancak altını çizmemiz gereken çok önemli noktalar doğrultusunda genel değerlendirmemizi yapalım ve yazı dizimizi sonlandıralım.

Genel değerlendirme ve sonuç

•    666 sayılı KHK ile kamu personelinin parasal haklarına ilişkin olarak getirilen düzenlemelerin hukuksal temeli, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları ile birlikte çökmüştür. 

•    Sorunun tüm muhatapları ile birlikte konu etraflıca ele alınmalı; yapılacak düzenlemeler alt komisyonlarda çalışarak şekillendirilip yasama organı tarafından çıkarılacak kanun ile getirilmelidir. (Bakanlar Kurulu tarafından konu ile ilgili bir tasarı TBMM’ye sunulmuş olup, henüz çıkarılmış bir yasa bulunmamaktadır.)

•    Hukuksal açıdan doğru olmadığını ifade etmekle birlikte; konu yeniden KHK ile çözümlenmek isteniyorsa, çıkarılacak yetki kanununun usul açısından bir sakatlığa meydan vermemesi, KHK’nın özellikle amaç, kapsam ve ilkelerini tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlemesi gerekmektedir.

•    Bu çerçevede yeniden getirilecek düzenlemeler, kuşkusuz Anayasa Mahkemesi’nin tekrar önüne gelebilecektir. Tekrar bir usul sorunu bulunmazsa Yüksek Mahkeme’nin bu sefer işin “esası”na girmesi söz konusu olabilecek ve “kanun önünde eşitlik” ilkesine somut olaydaki yaklaşımı ortaya çıkmış olacaktır.

Bir Yorum

  1. bu kanun 4857'ye tabi kit'lerde çalışan işçileride kapsıyormu?