Kamu Personelleri

Torba Kanun ile getirilen üst kurullarda eşit işe eşit ücret düzenlemesi evrensel hukuka aykırıdır!

KAMUPERSONELİ.NET- KAMUDA EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET ÇIKMAZI, DAHA DA “ÇIKMAZA” GİRECEK !

Değerli okuyucularımız,

6704 sayılı Torba Kanun ile Anayasa Mahkemesince peşi sıra iptal kararları verilen 666 sayılı KHK hükümlerinin ilk kez “kanun” ile düzenlenmeye başladığını ilk kez www.kamupersoneli.net olarak evvelki yazımızda gündeme taşıdık.

Bağımsız idari otoriteler (Üst Kurulllar) ve TMSF personeli için iptal kararından sonra 6704 sayılı Kanun ile tekrar getirilen 666 sayılı KHK hükmü, yasama organının konuya yaklaşımını da ortaya koymuş oldu. Yani anlaşılıyor ki yetki kanununa aykırılık nedeniyle iptal edilen veya Anayasa Mahkemesince gündeme alınıp iptal edilecek olan mali hükümler, bu sefer kanun ile aynen geri getirilecek.

Ancak hukuken yine bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Nitekim çıkarılan kanun, eski tabirle “makable şamil” düzenlendi; yani “geçmişe yürütüldü”!

Nitekim evvelki yazımıza konu olan torba kanun hükmüne baktığımızda, getirilen değişikliğin (666 sayılı KHK ile getirilen hükmün yürürlük tarihi olan) 15/01/2012 tarihinden itibaren uygulanacağının düzenlendiğini görüyoruz.

Özetle 2016 yılında getirilen yasal düzenleme diyor ki; 2012’den sonra Üst Kurulda çalışan personel, daha önce işe giren emsalinden 2012’den itibaren daha düşük maaş alacak!

Kanunların geriye yürümezliği ilkesi, hukuksal belirlilik ve hukuksal güvenlik ilkesinin en önemli teminatıdır. Bu çerçevede kanunların geçmişe yürütülmesi yasağı, bir evrensel hukuk ilkesidir. İç hukukumuz açısından baktığımızda, bilhassa ceza hukuku (suç ve cezaların geriye yürümemesi) ve mali hukuk (geçmişe dönük vergisel yükümlülük getirilememesi) alanlarında katı bir biçimde uygulanan geriye yürütme yasağının, Türk mevzuatında tüm yasal ve idari düzenlemeler açısından açıkça öngörülmediğini ve uygulanmadığını görüyoruz.

Öte yandan bu noktada Türk hukuk sisteminin objektif kriterlere ulaştıramadığı bir kavram; “kazanılmış hak” kavramı karşımıza çıkıyor. 666 ile getirilen hükümlerin Anayasa Mahkemesince iptalinden sonra gerekli yasal düzenleme yapılana kadar geçen süreçte maaş açısından kazanılmış hak doğar mı?

Kazanılmış hak kavramı önemli zira bir hakkın kazanılmış hak statüsünde olduğunu söylemek, aynı zamanda bu hakka sonradan yapılacak bir yasal düzenlemeyle müdahale edilemeyeceğini söylemek anlamına geliyor.

İdare hukuku doktrinine ve yargı kararlarına bir bütün olarak baktığımızda konu çok derin ve kapsamlı bir biçimde tartışılır olmakla birlikte; birel olmayan, yani düzenleyici işlemlerden kazanılmış hak doğmayacağı, mevcut yasal/idari düzenlemeler çerçevesinde bir hakkın doğması ve birey nezdinde bir işlemle somut olarak uygulanmış olması gerekliliği, kazanılmış hakkın varlığı açısından genel kabul görmektedir. Bu çerçevede baktığımızda, 2012’den sonra işe başlayan üst kurul ve TMSF personelinin daha önce işe başlayan emsalleri ile aynı maaş hesaplamasına tabi olacağı bir yasal/idari düzenlemenin birel işlemle somut olarak uygulanmadığı göz önüne alındığında, salt Anayasa Mahkemesi iptal kararının bir kazanılmış hak doğurmayacağını söylemek durumunda kalacağız.

Buna karşın kanunların geçmişe yürütülmesi, hukuksal belirlilik ve güvenlik ilkesine aykırıdır ve geriye yürüme yasağı aynı zamanda doğrudan hukuk devleti ilkesinden çıkan bir sonuç olarak değerlendirilmelidir. Kaldı ki önceki yazılarımızda da defaatle vurgulandığı üzere aynı kurumda ve aynı statüde çalışan personel arasında ücret dengesizliği yaratmak her şeyden önce anayasal eşitliğe aykırıdır.

Ancak diğer birçok kamu personeli için de getirilen “ünlü 666 sayılı KHK” hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları ile ortadan kalktıkça (-ki Yüksek Mahkeme 666 sayılı KHK ile getirilen birkaç düzenlemenin iptal talebini daha gündeme almıştır) yasama organı tarafından kanun ile tekrar getirileceği anlaşılmaktadır. Konu bu sefer yasal düzenlemelerin iptali istemiyle tekrar Anayasa Mahkemesinin önüne getirilirse, Yüksek Mahkemenin konunun “esasına” ilişkin yaklaşımını da görmüş olacağız.