Kamu Personelleri

Üniversite Çalışanlarının, Nakil ve Tayin Hakkı Konusunda Çalışma Yapılmalıdır

Sitemiz yazarlarından Eğitimci Yazar Rıza Ceylan, Tüm Üniversite Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Mecbur Bodur ile bir röportaj gerçekleştirdi. Sorularımıza samimiyetle cevap veren Mecbur Bodur’un açıklamalarını okuyucularımızla paylaşıyoruz…

Soru 1: Tüm Üniversite Çalışanları Sendikası Genel Başkanı olarak Sendikanızın kuruluşundan bu yana siz Genel Merkezi Eskişehir olan bir sendikasınız. Bu yola çıkarken düşündüklerinizin, amaçladıklarınızın şu ana kadar gerçekleştirebildiniz mi? 

Öncelikle röportajımızdan dolayı ben size ve Kamupersoneli.net sitesine çok teşekkür ederim. Tüm Üniversite Çalışanları Sendikası, 4 Aralık 2014 tarihinde kuruluş dilekçesi ile Eskişehir Valiliğine teslim ederek tüzel kişiliğini kazanmış, Anadolu Üniversitesinde bir grup teknisyen, memur, hizmetli ve akademisyen arkadaşlarımızın bir araya gelmeleri suretiyle kuruluşunu başlatmış bir memur sendikasıdır.

Tüm Üniversite Çalışanları Sendikasının kuruluş maksadı, 4688 sayılı Kamu Çalışanları Sendikası Kanununda belirtilen iş kolları içerisinde, Milli Eğitim camiası ile üniversite ve YURTKUR çalışanlarının bir  potada değerlendirilmesi ve iş kolu olarak tek bir çatı altında toplanmalarıdır. 2 nolu eğitim kolu çalışanlarından sayılmasına rağmen üniversite çalışanları şimdiye kadar ,Türkiye’deki memur sendikalarının çalışmalarının yasallaştığı tarih olan 1992’den bu yana üniversite çalışanları Milli Eğitim Sendikaları içerisinde yüzde 10 – 15’lik sayısal oranlarıyla sesini duyuramayan ve problemlerine, mağduriyetlerine bir çözüm bulunamayan bir grup olarak süre gelmiştir.

2014 yılının çeşitli tarihlerinde , üniversite çalışanlarına yönelik hizmet vermek adına yola çıkmış üç ayrı sendikadan bir tanesiyiz. Kuruluş maksadımız üniversite çalışanlarının mağduriyetlerini dile getirmek,  özellikle idari teknik personel açısından , diğer bakanlık teşkilatlarına bağlı 657 kapsamında ki devlet memurlarının özlük haklarının üniversitelerde de aynı şekilde üniversite çalışanlarına yansıtılması amacıyla, tayin ve nakil problemi başta olmak üzere pek çok problem yaşayan , üniversite çalışanı arkadaşımızın problemlerine çözüm bulmak amacıyla, 2010 yılında 666 sayılı KHK ile kaldırılan açıkçası ödemesi durdurulan, döner sermaye haklarımızın iadesiyle, tayin nakil yönetmeliği olmadığından dolayı, tayin nakil probleminden dolayı, memuriyetten istifa etme noktasına gelen, aile birlikleri bozulan pek çok arkadaşımızın mağduriyetlerine çözüm bulmak adına Tüm Üniversite Çalışanları Sendikası kurulmuştur.

Bu kuruluşun bir başka yönü de herhangi bir siyasete, ideolojiye, dini veya siyasi bir yelpazeye yaslanmadan, sadece Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasası ve kanunları çerçevesinde, devlet memuru çalışanların yasal olarak haklarını arayabilecekleri tek kapı olan sendika kapısını yürütebilme gayesi ile yola çıkmıştır. 

Tamamı üniversite çalışanlarından oluşan, yönetim kurulu, denetim kurulu, disiplin kurulu gibi tüm üyeleri üniversite personeli olan arkadaşlarımızla bir hak ve emek mücadelesinin peşindeyiz. Kuruluş amacımız budur. 

Bugüne kadar neler yapabildik? 2014 yılından bu yana yasal süresi içinde yapmamız gereken olağan genel kurulumuzu yaparak öncelikle yönetim kurulumuzu oluşturduk. Anadolu Üniversitesi bünyesinde başlattığımız döner sermaye ve tayin nakil yönetmeliği mağduriyetleri ile ilgili toplu dilekçe toplama eylemlerimizi ve basın açıklamalarımızı gerçekleştirdik. 13/b-4 maddesi kapsamında Kırıkkale ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinde görev yeri değiştirilen arkadaşlarımızın , dava yoluyla mağduriyetlerinin giderilmesine yardımcı olduk. Bu arada kendimizi de tabi duyurmaya, tanıtmaya ve insanlara kendimizden haberdar etmeye gayret ediyoruz. Gerek sosyal medya alanında gerekse basın yayın yoluyla sendikamızın adını duyurmaya çalışıyoruz.
 
Soru 2: Sürekli aldığımız maillerde şunu görüyoruz; Üniversite çalışanlarının sorunlarına çare bulamıyorlar. Farklı illerde yaşamak zorunda kalan eşlerin olduğunu görüyoruz. Üniversite çalışanlarının tayin sorunu hakkında neler söylemek istersiniz? Sizler bu sorunun çözülmesi açısından ne gibi adımlar attınız?

Şimdi üniversitelerimiz geçmişte , her ilde bir üniversite şeklinde bu kadar yaygın değildi. Özellikle 2000 yılından önceki dönemlerde üniversitelerimiz belli başlı illerde ve o zamanki uygulama gereği kurumların kendi yaptıkları sınavlarla personel alımı söz konusuydu. Eskiden belli bir seneyi devirmiş arkadaşlarımız açısından zaten doğup, büyüyüp, yaşadıkları şehirlerdeki üniversitelerde çalışma imkanına sahiptiler. Ancak değişen mevzuat gereği, KPSS ile devlet memuru alımı başladığından sonra, bugün Edirne’de KPSS’ye giren kardeşimiz, Muş Alparslan Üniversitesine görevlendirilebiliyor. Ataması oraya yapılabiliyor. Bu kardeşimiz, ilk atamasında en azından böyle bir devlet memurluğu şansını da kazanmışken Muş Alparslan Üniversitesine gidip oraya yerleşip ve orada iş başı yapmaktan kaçınmıyor.

Ne de olsa bir devlet memurluğu sıfatı kazanmış olacak. Gidiyor Muş Alparslan Üniversitesinde iş başı yapıyor. Bu arkadaşımızın memuriyeti onaylandıktan 2 yıl sonra, bu arkadaşımız herhangi bir sebeple (sağlık, eğitim, aile vb…) veya kendi isteğiyle Muş Alparslan Üniversitesinden ayrılıp Türkiye’mizin herhangi bir başka ilinde, çalışmak istediğinde , bu arkadaşımızın karşısına üniversitenin kendi yönetim kurulu ile hazırlanmış bir yönetmelik çıkıyor. Ne diyor bu yönetmelik; 5 yıl bende görev yapmayan adamı ben hiçbir yere göndermem diyor. Sözleşmelide olduğu gibi. Halbuki üniversiteler tarafından hazırlanmış olan bu yönetmelikler ,657 sayılı DMK kapsamında devlet memurluğunu görevini yürüten arkadaşlarımız için geçerliliği ve kanuniliği olmayan bir yönetmeliktir.

Çünkü yönetmelikler bağlayıcı üst kanuna aykırı hükümler içeremez. 657 sayılı DMK’da ne diyor; her memur istediği yerde çalışabilme hakkına sahiptir. Tabi ki çalıştığı kurumun imkanları ve teşkilatı çerçevesinde. Burada biz Bakanlık teşkilatlarından ayrı bir konumda bulunuyoruz. Bakanlık teşkilatlarımızın kendi iç kanunları, yönetmelikleriyle hazırlamış oldukları tayin ve nakil yönetmelikleri var. Bu tayin ve nakil yönetmeliği kapsamında taşra teşkilatlarındaki bütün personel hareketlerini bu yönetmelik kapsamında gerçekleştirebiliyorlar.

MEB, Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve diğer Bakanlıklar. Fakat üniversitelere geldiğimizde, üniversiteler özerk bir yapıya sahip oldukları için ve her bir üniversite, sanki  bağımsız birer kurummuş gibi yasal bir mevzuata sahip olduğu için Erzincan, Erzurum, Ankara üniversitesinin her birisi, kendine özel hükümler uygulamaya başlıyor. Burada çoğu zaman uygulama keyfiyete dönüşüyor. Kişinin annesi rahatsız, babası rahatsız veya eşinden ayrı , aile bütünlüğü dağılmış, 3 senedir, 5 senedir, 7 senedir eşinden ayrı, çocuğundan ayrı üniversite çalışanı arkadaşlarımız bugün itibari ile mevcut.  Bakın bizim iletişim grubumuzda arkadaşlarımızın büyük mağduriyetleri  budur. Geçtiğimiz aylarda yaptığımız bir anket çalışmasında yine üniversite çalışanlarının en büyük mağduriyeti olarak yüzde 64,8 seviyesinde tayin ve nakil problemi, bunun arkasından diğer problemler sıralanmıştır anketimizde. Demek ki üniversite çalışanlarının 3 tanesinden iki tanesi tayin ve nakil problemi ile karşı karşıyadır.

Ben 25 yıldır devlet memuruyum. Eskişehir’de zaten yaşantım başlamış, Eskişehir’de Anadolu Üniversitesinde çalışıyorum ben bir problemim belki yok ama benim arkamdan gelen pek çok genç arkadaşımızın bunun gibi sıkıntıları var. Eskişehir Anadolu Üniversitesinde de çalışmak istemeyen bir insan olabilir. Gelmiştir adam Ağrı’dan. Ağrı’da İbrahim Çeçen Üniversitesi varken orada da aynı maaş, burada da aynı maaş alınıyorken niye adam Eskişehir’de ev kirası versin, fatura ödesin? Niye Ağrı’da kendi memleketinde, ailesinin ortamının bulunda şehirde niye oradaki üniversitede çalışamasın? Bunun önündeki tek engel bir tayin nakil yönetmeliğimizin olmayışıdır. Bu bağlamda bir tayin nakil yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığının tayin nakil yönetmeliğini örnekleme alarak kendimizde hazırlayabiliriz.

 Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı üniversitelerin paydaşlarından bir tanesidir. MEB tayin ve nakil yönetmeliğini önümüze alarak buna paralel, buna benzer üniversitelerimize yönelik bir tayin ve nakil yönetmeliği taslağı hazırladık. Bu taslağımızı internet ortamında kamuoyuna duyurarak bu konuda arkadaşlarımızın bilinçlenmesini ve bu konuda taslağımıza destek verilmesini talep ettik, gerekçesiyle birlikte. 

İmza kampanyası yaptık, buralarda topladığımız dilekçeleri TBMM’ye, siyasi parti genel başkanlıklarına, YÖK Başkanlığına, DPB’ye, Maliye Bakanlığına, o zaman vardı, Başbakanlığa, ilgili bütün kurum ve kuruluşlara bu dilekçelerimizi gönderdik ve halen devam eden internet üzerindeki imza kampanyamıza da oradaki atılan her imza ilgili Bakanlıklara ulaşıyor. Fakat bugüne kadar bir geri dönüş olmadı ilgili Bakanlıkların hiç birisinden. Aynı zamanda biz bu konuyu Kamu Denetçiliği Kurumuna da arz ettik.

KDK Başkanı Sayın Şeref Malkoç Eskişehir’i ziyaret ettiğinde , o zamanki Genel Başkanımız Selahattin Özkaya’nın orada toplantıda yaptığı sunumla üniversite çalışanlarının bu problemi dile getirildi. Konu ile ilgili hazırlamış olduğumuz taslak çalışmamız, gerekçesiyle birlikte Sayın Şeref Malkoç’a tebliğ edildi. Daha sonra kendilerinin yönlendirmeleri doğrultusunda KDK’ya yaptığımız başvuru da ne yazık ki yetkisizlik kararıyla, KDK bu konu hakkında herhangi bir çalışma yapamayacağını bizlere iletti ki haklıdır bir yere kadar. Bizim teklif ettiğimiz konuda yasal bir düzenleme yok. KDK yasal düzenlemeye sahip olan konularda bir fikir beyan edebiliyor. Biz yine de KDK’nın konudan haberdar olabilmesi açısından başvurumuzu yaptık. Oradan da bize görevsizlikle ilgili bir cevap geldi.

Üniversite Çalışanlarının, Nakil ve Tayin Hakkı Konusunda Çalışma Yapılmalıdır

Soru 3: Toplu sözleşme görüşmelerinde üniversite çalışanlarının sorunları gündeme gelmedi mi?

Konuşmamızın en başında söylediğimiz gibi, üniversite çalışanlarının sayısı 2014 yılı itibari ile 138 bindi. Bugün itibari ile 150 bini aşmış durumda. 150 bini aşkın üniversite de çalışan idari ve teknik personel söz konusu. Taşerondan kadroya geçirilen personelleri kastetmiyorum. Benim kastettiğim 657’ye tabi devlet memurları, 4/A, 4/B ve 4/C statüsündeki devlet memurlarıdır. 150 binden fazla personel olmasına rağmen toplu sözleşmelere katılan konfederasyonların hiç birisinin genel merkez yönetimlerinde ve konfederasyonların yapıları içerisinde ,bir üniversite sendikası mevcut değildir.

Her sendikanın bir üniversite temsilciği var ama üniversite temsilciliği işlevsel değildir. Üniversite temsilcilikleri o üniversitelerde belli bir sayıya sendikanın tüzüğü doğrultusunda, 4688 doğrultusunda öngörülen sayıya ulaştığında kendiliğinden oluşturulan bir yapıdır. Üniversite temsilcilikleri, üniversitelerde yaşanan sorunları genel anlamda üniversite idaresi ile yüz yüze ya da yasal yollardan giderilmesi yönünde çalışma yaparlar. Aynı zaman üniversite temsilcilikleri üst makam olarak kendi şube başkanlıklarına, genel merkezlerine yaşadıkları sıkıntılardan bahsederler. Fakat üniversite temsilcisi olan arkadaşımız, bir üniversite çalışanıdır. O arkadaşımızın şube başkanı birçok yerde Milli Eğitim Çalışanıdır, o sendikanın genel başkanı da bugün önümüzde olduğu gibi bütün konfederasyonlarda olduğu gibi, bütün sendikalarda olduğu gibi Milli Eğitim kökenli öğretmenlikten gelme veya öğretmenlerimizdir.

Dolayısıyla ben bir Milli Eğitim çalışanının, bir üniversite çalışanının konularına hakim olmadığı için üniversite mevzuatına, üniversitelerde yaşanan sorunlara, sıkıntılara hakim olmadıkları için, o camianın içerisinden insanlar olmadıkları için, konulara yüzeysel olarak vakıftırlar. Konuları yaşayanlar üniversite çalışanı arkadaşlarımızdır. Ben daha geçmişte üniversite temsilcisi olarak da çalıştım. Ben genel merkezi aradım, genel merkezdeki Genel Başkan Yardımcımız beni bir üniversite şube başkanına yönlendirdi. Üniversite şube başkanı da zaten benim yaşadığım probleme çözüm bulamamış, o problemle alakalı o da çözüm arayışında olan birisi. Ama benim görüştüğüm Genel Başkan Yardımcısı Milli Eğitim’den öğretmenlikten gelme bir Genel Başkan Yardımcısı, Konfederasyon Genel Başkan Yardımcısı aynı zamanda. Fakat beni bir üniversite şube başkanına yönlendiriyor. Şimdi Nasrettin Hoca’nın dediği gibi ‘bizim halimizden, damdan düşen anlar’. Üniversite çalışanlarının halini, ne yazık ki üniversite çalışanları biliyor. 

Zaten Milli Eğitim ağırlıklı sendikalarda üniversite çalışanlarının problemler gündeme getirilebilmiş olsaydı, yeterince sesimiz duyurulabilmiş olsaydı, son dört sene içinde 4 – 5 tane ayrı üniversite çalışanlarına akademisyen ve idari personellere yönelik bağımsız ayrı sendika kurulmasına gerek kalmazdı.
 
SORU 4: Önümüzdeki Toplu Sözleşme Görüşmelerinde üniversite çalışanlarının beklentilerini karşılamak adına yetkili sendikalarla nasıl bir çalışma içerisinde olacaksınız?

Üniversite çalışanlarına yönelik problemlerin çözüm önerileri ilk defa geçtiğimiz yıl yapılan Toplu Sözleşme Görüşmelerinde, sadece bir konfederasyonun talep metinleri içerisinde bir ya da iki madde olarak gündeme getirildi.

Birincisi tayin meselesiydi, biri de eğitim ve öğretim ödeneğinin bu yıl itibariyle, sadece öğretmenlere değil Milli Eğitim ve üniversitelerde çalışan, bütün tüm eğitim çalışanlarına ödenmesi gerektiği yönünde söylemler duyuyoruz. Eğitim öğretim ödeneğinin sadece öğretmenlere ödenmesi , o okulda çalışan memur ya da hizmetli arkadaşlarımızın yok sayılması , bu işin bir kere amacına ve özüne  aykırıdır. Öğretmen Eğitim öğretim yılına hazırlanırken, öğretmenimizin arka planında o eğitim öğretim yılına hazırlıkların ve diğer idari işlerin yönetilmesi anlamında o okullarda çalışan ne kadar memur, hizmetli arkadaşımız varsa , üniversitelerde çalışan akademisyenlerimiz varsa onların arka planında da üniversitelerde idari ve teknik hizmetler kadrosunda çalışan on binlerce personelimiz mevcut. Eğitim öğretim hiçbir zaman tek taraflı öğrenci öğretmen ilişkisi veya öğrenci akademisyen ilişkisi olarak düşünülemez.  İlköğretim, ortaöğretim düzeyinde öğretmen, öğrenci ve idari personel vardır. Yükseköğretim sürecinde de akademisyen, öğrenci ve memur vardır.

İdari personellerin hazırladığı evraklar ile üniversitelerde işler döner. Burada tüm organizasyonu sağlayan idari ve teknik personeldir. Bu arkadaşlarımızın da mağduriyetleri yok sayılmalarından dolayı artık haddi aşmış durumdadır. 150 binden fazla insanın problemlerinin, mağduriyetlerinin yok sayılması kabul edilebilecek bir şey değildir.

Bundan sonraki Toplu Sözleşme Görüşmelerinde problemlerimizin gündeme getirilmesi için tüm çabamızı bu yönde gayretlerimizi sürdüreceğiz. Konfederasyon Genel Merkezimizin bu konuda çalışmaları olacaktır.  Eğitim öğretim ödeneği ve tayin nakil hakkına ilişkin Milli Eğitim Bakan Yardımcısı ile görüşme yapılmış ve bu konuda Sayın Bakan Yardımcısı’ndan da destek ve çalışma talep edilmiştir.

SORU 5: Üniversite çalışanlarının en büyük sorunlarından olan tayin sorununu bir kenara bırakacak olursak, üniversitede çalışan idari ve teknik personelin çalışma şartları ve mali hakları yönünden değerlendirecek olursak genel olarak tayin sorunundan harici diğer şartlarda ne gibi iyileştirmeler yapılmasını istiyorsunuz veya üniversite çalışanlarının genel sorunları nedir?

Şimdi üniversite çalışanları personelleri zaten 657’ye tabi devlet memurları içerisinde Türkiye koşullarında en düşük maaş ile çalışan kesimdir. Bir Bakanlık personeli ile bir üniversite çalışanı arasında, bugün gerçekten bariz bir ücret farkı vardır. Bu fark Bakanlıkların kendi iç düzenlemelerinden kaynaklanmaktadır. Bakanlık bütçelerinden yapılan ödemelerden kaynaklanmaktadır. Üniversitelerde böyle bir şey söz konusu değildir. Bazı üniversitelerde eskiden döner sermaye katkı payı ödemeleri vardı. Bu döner sermaye katkı payı ödemeleri üniversitelerin tamamında olmadığı, sadece belli başlı üniversitelerde olduğu, dolayısıyla belli başlı üniversitelerdeki personellere bir ayrıcalık ve diğerlerine bir haksızlık olduğu düşüncesiyle, biraz önce bahsettiğim 2010 yılındaki 666 sayılı KHK ile idari personelin döner sermaye ödemeleri kaldırıldı ve bütün idari personele ek ödeme verilmeye başlandı. Fakat buna rağmen yine de üniversite çalışanları maaş ve özlük hakları diğer kamu çalışanları Bakanlık teşkilatlarında çalışan arkadaşlardan geridedir.

Aynı zamanda Üniversitelerde çalışan personellerin kariyer ilerlemelerinde de ciddi sıkıntılar vardır. Üniversite çalışanları üst eğitimden kaynaklanan özlük haklarını diğer kamu çalışanları gibi alamamaktadırlar. Lisans mezuniyetini getiren, Yüksek Lisans mezuniyetini getiren personel arkadaşımız, üniversitelerde diğer Bakanlık teşkilatlarındaki iyileştirmelerden ne yazık ki yararlanamamaktadır. Sağlık Bakanlığında, İçişleri Bakanlığında, Dışişleri Bakanlığında çalışan personelin üst eğitimden kaynaklanan kariyer ilerlemeleri üniversite çalışanlarında maalesef söz konusu değildir. Üniversite çalışanlarının kariyer ilerlemeleri zaten iki aşmalıdır. Şef kadrosu vardır, şube müdürlüğü kadrosu vardır, sınavla ve mülakatla alınabilecek kadrolardır. Bunun dışındaki diğer atamalar, sadece atama kararıyla, Rektör yetkisinde ve Dekan teklifi ile gerçekleştirilen ya da Senato teklifiyle gerçekleştirilen atamalardır. Ki Bunlar zaten sayıları çok az olan atamalardır. Aynı zamanda Rektörlerin idari kadrolara akademik personel atamaları gibi bir durum söz konusudur.

Herhangi bir üniversitede bugün baktığımız zaman genel sekreterlik kadrosunda bir Doçent, bir Profesör hocamızı görmekteyiz. Daire başkanlığı kadrosunda bir Doçent, bir Profesör hocamızı görmekteyiz. Fakülte sekreterliği kadrosunda bir Yardımcı Doçent hocamızı görmekteyiz. Bunların hepsi idari personelin önünü kesen ,kariyer ilerlemesini engelleyen uygulamalardır. Üniversitelerde çalışan personeller yükselmek istedikleri zaman bu anlamda önlerinin kesildiğini gördükleri zaman, devlet kurumundan soğumaktadırlar ve  kurum aidietlerini yitirmektedirler. Dolayısıyla bu personel yükselemeyeceğini , kariyer ilerlemesinin olamayacağını gördüğü zaman başka bir kuruma gidip oralarda kendisini gösterme imkanı sağlamaya çalışmaktadır. Fakat bu seferde üniversite çalışanının karşısına tayin nakil yönetmeliği çıkmaktadır. Çalışanın tayini veya nakili engellenmektedir.

KAMUPERSONELİ.NET – ÖZEL HABER

NOT: BU HABERİN İZİNSİZ, AKTİF LİNK VERİLMEDEN, BİR BÖLÜMÜNÜN ALINMASI VEYA TAMAMININ KOPYANIP KULLANILMASI DURUMUNDA HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILACAKTIR…”

Bir Yorum

  1. Çok yerinde tespitler. Emeği geçenlere teşekkürler.

  2. Mecbur bey güzel konulara değinmiş. Umarım bu röportaj yetkili mercilerin kulaklarını aşındırır.

  3. Güzel bir röportaj dillendirilmeyen önemli bir konu. Mağduruz. Söz veren verene ama tayin olamıyoruz.

  4. üniversite memurları özel sektör çalışanları değil. ya kal ya da istifa et ortamından çıkarılmalı. tayin düzenlemesi getirilmelidir.

  5. Sayın Mecbur bey kanayan bir yaraya değinmiş üniversitelerde tayin hakkı olmadığı için çocuklarımızdan ayrı yaşıyoruz umarım milletvekillerimiz ve bakanlarımızda bizi farkederler

  6. Sıkıntılarımızı özellikle de sürekli kanayan yaramız olan tayin nakil mağduriyetimizi dile getirdiğiniz için teşekkürler Mecbur bey. Bu sıkıntıların duyulmasına yardımcı olduğunuz için teşekkürler kamupersoneli.net. Umarım en kısa zamanda mağduriyetlerimiz farkedilir ve bizlerde haklarımıza kavuşuruz

  7. üni̇versi̇tede en büyük sorun tayin nakil sorunu

  8. üniversite memurlarının tayinle ilgili sıkıntısını dile getirdiğiniz için teşekkür ederiz.bu sorunumuzun bir an önce çözülmesini istiyoruz.eş durumundan bile tayin hakkımız yok.aile birliğimiz kalmadı.bakanlıklardaki tayin sisteminin biz üniversite memurlarınada getirilmesini istiyoruz..

  9. çalışma ve sosyal polıtıka bakanlıgı ve yçk magdurıyetlerımızı gormemezlıkten gelmemeli artık

  10. üniversite memuru tayin hakkını istiyor ne zaman bitecek bu zulümmm