Karamollaoğlu: İktidar, devletin tüm imkânlarını hoyratça kullanıyor
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun yaptığı basın açıklamasından satır başları şöyle BANGLADEŞ'TE DEMOKRASİDEN BAHSETMEK MÜMKÜN DEĞİL Karamollaoğlu, konuşmasına yeni yılın hayırlara vesile olmasını dileyerek başladı.Dünyanın birçok bölge
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun yaptığı basın açıklamasından satır başları şöyle;
BANGLADEŞ’TE DEMOKRASİDEN BAHSETMEK MÜMKÜN DEĞİL
Karamollaoğlu, konuşmasına yeni yılın hayırlara vesile olmasını dileyerek başladı. Dünyanın birçok bölgesinde kan ve gözyaşının aktığını ifade eden Karamollaoğlu, “Dünya yanıyor. Bu yangının büyük çoğunu İslam ülkelerinde oluyor. Bangladeş’te 2-3 yıl içinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Hiçbir hadiseye bulaşmayan bir parti, bundan 40 sene önce yaşanan olaylar yüzünden tahribar edildi. Liderleri idam edildi. Şimdi de seçim hukuksuzluğu devreye girdi. Başkaları fikirlerini ifade edemiyor. Yapılan seçimlerde Şeyh Hasina’nın partisi iktidarını korudu. Tabi, onlar kafalarını kuma gömdükleri için dünyadan Bangladeş’in nasıl göründüğünü bilmiyorlar. Bangladeş’te demokrasiden bahsetmek mümkün değil. Despotik bir yönetim var. Buda bütün dünyada tepkilere neden oluyor” dedi.
AKIL ALMAZ MUAMELELERE MARUZ KALIYOR
Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı baskılara sert tepki gösteren Karamollaoğlu, “Biz Çin hükümetiyle ilişkilerimizi zirveye çıkarmak isteriz. Çin dünyada itibar görmeyi arzu etmek istiyorsa farklı kişilere ve gruplara zülüm etmemelidir. Doğu Türkistan’dan gelen haberler hiç iç açıcı değil. İnsanlar akıl almaz muamelelere maruz kalıyor. Son zamanlarda o bölgede yaşanan olaylar Çin’in başını ağrıtacak. Biz Çin ile ilişkilerimizi zirveye çıkarmak isteriz. Çin emperyalist bir ülke değildir. Umarız ki bu insan haklarına aykırı olaylar son bulur” ifadelerini kullandı.
TEK PARTİ DÖNEMİNE GERİ DÖNDÜK
Karamollaoğlu, iktidarın devletin tüm imkânlarını hoyratça kullandığını belirterek, şöyle devam etti: “İktidar partisi şu anda ‘devlet benim’ diyor. Devlet siz değilsiniz. Seçimle geldiğiniz için devlet size emanet edildi. Ama siz verilen yetkileri hoyratça kullanırsanız, hizmet değil zulüm ederseniz, toplumu ikiye ayırırsanız size oy veren birinci sınıf vatandaş size oy vermeyenleri ikinci sınıf vatandaş olarak görürseniz bunun hesabını muhakkak verirsiniz. Bahanelerin arkasına sığınarak yanlış yapmak hiçbir iktidara yakışmaz. İktidar partisinin her fırsatta itam ettiği tek parti dönemine tekrar geldik. 1950 yılında tek parti iktidarına son verilmişti. Aradan 70 sene geçti. Biz 70 senelik bütün birikimi bir kenara atıp tekrar tek parti iktidar dönemine geldik. Tek parti dönemini aratacak gelişmeler meydana geliyor. Siz bunu göz ardı edemezsiniz. 1940’ta devlet başkanı çok geniş yetkilere sahipti ama bir Meclis vardı. Hükümet sorgulanabiliyordu. Evet, baskı vardı ama basın hürdü. Bugünler gelip geçicidir. Ama öyle bir hale geldi ki ‘devlet benim’ dediği için anayasa yok sayılıyor. Anayasa ihlal edildiği için gidecek bir merci kalmadı. Bütün icra müesseseleri iktidarın avucunun içinde! İstemedikleri kararlar çıktığında hemen bu karaları verilenleri elimine ediyorlar.”
ALENEN ANAYASA ÇİĞNENİYOR
TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı adayı olmasının ardından başlayan “anayasa ihlali” tartışmalarına değinen Karamollaoğlu, “Devlet geleneğimiz ölmüş, salasını okuyacak kimse kalmamıştır. Kanunun yerini talimatlara, Meclis’in yerini saray, milletin yerini bir kişi almış. Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki dudağı arasında, ne derse o karar alınıyor. Bunun son örneği TBMM Başkanı Binali Yıldırım da yaşanıyor. Anayasa ‘TBMM Başkanı hiçbir partinin çalışmasına katılamaz’ diyor. Bu ne pervasızlıktır. Siz kafanızı kuma gömüyorsunuz ‘dünya bizi görmüyor’ diyorsunuz. Ama herkes görüyor siz. Bu kadar pervasız olmayın. Hesap verme mecburiyetinde kendilerini hissetmiyorlar. Anayasa açık sizde alenen Anayasa’yı çiğniyorsunuz. Ortağınız var bu Anayasa’yı değiştiriniz. ‘Meclis Başkanları artık partili olabiliyor’ deyin. Bu adaylık kesinlikle meşru değildir. Bu milleti yok saymaktır. Bundan dolaydır ki, Binali Yıldırım’a bir dost tavsiyesinde bulunmak istiyorum. Bütün adaylıkları göz önünde bulundurup, ‘bu adaylıktan vazgeçiyorum’ demelidir. Cumhurbaşkanı buna üzülecek ama bu tavrı sergilesin ‘ülkede hukuk var’ denilecek” şeklinde konuştu.
TANZANYA İLE AYNI KATEGORİDEYİZ
“Türkiye’de adalet gibi içimizi acıtan bir diğer husus eğitim politikalarımızdır” diyen Karamollaoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ülkelerin Eğitim Politikası raporunu kontrol edelim. 2018 yılı itibarıyla 137 ülke arasında 99’uncu sıradayız. Mozambik’le, Kamboçya’yla, Tanzanya ile aynı kategorideyiz. Sayın Erdoğan çıksın, biz ABD ile Almanya, Fransa ile yarışıyoruz desin. İşte tablo ortada, hayaller Amerika, Almanya gerçekler Mozambik, Tanzanya. Cumhurbaşkanı elini vicdanına koyarak kendine şunu sormalı. Ben bu ülkeyi kendimden sonra nasıl bir nesle devredeceğim? Ülkemin geleceğini daha iyiye mi götürüyorum yoksa berbat bir eğitim sistemiyle ülkenin geleceğini mi karartıyorum?”
ENFLASYONDA ZİMBABWE İLE YARIŞAN BİR ÜLKEYİZ ARTIK
Karamollaoğlu, Türkiye’de adaletin ve eğitimin yanında en çok yara alan sektörlerden bir tanesinin de ekonomi olduğunun altını çizerek, “2018 yılında ekonomimizin içine düştüğü durum vatandaşın cebinde en şiddetli şekilde hissedildi. İşte ekonomimizin hali ortadadır. Sadece eğitim seviyesinde değil enflasyonda da maalesef Sudan’la, Orta Afrika’yla, Zimbabwe ile yarışan bir ülkeyiz artık. Sanayi üretimi ve imalat sanayi kullanımı kapasitesi 2018 yılında bir önceki yıla nazaran ciddi oranda düşüşler yaşadı. İşsizlik çift haneli rakamları gördü. Eylül ayı rakamlarında yüzde 11 oranına ulaştı. Enflasyon Kasım ayı rakamları yüzde 21’i buldu. Ekonomiyi nereden tutarsanız tutun ne yazık ki kriz vatandaşımızın canını yaktı. İktidar ise krizle mücadele yollarını düzgün bir biçimde belirleyemedi” değerlendirmesinde bulundu.
HAFTA SONU ADAYLARIMIZI AÇIKLAYACAĞIZ
Yaklaşan yerel seçimlere değinen Karamollaoğlu, hafta sonu İl Başkanları Toplantısı’nda bazı belediye başkan adaylarını açıklayacaklarını söyledi. Karamollaoğlu, seçimlerin adil şartlarda yapılması gerektiğine vurgu yaparak, “Şu an Türkiye’de adil bir seçimin yapılmayacağını gösteriyor. Medyanın yüzde 95 iktidarın elinde bulunuyor. Bizi kim ekrana çıkardıysa cezalandırılıyor. Biz kendi üyelerimizin desteğiyle ayakta dururken, onlar devlet imkânlarını kullanıyor. Tepe de helikopterler, uzakta tanklar. Her şey onların elinde! Böyle bir seçim olmaz. Biz söylüyoruz, milletimiz söylediklerimizi dinliyor. Milletimiz kanaatlerini sandıkta belli edecek” diye konuştu.
SORU İŞARETLERİNE NEDEN OLDU
Karamollaoğlu, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin “Yüksek Seçim Kurulu Üyeleri’nin görev süresi 2018 sonunda bitiyordu. Ancak görev süreleri uzatıldı. Ne düşünüyorsunuz?” sorusuna Karamollaoğlu, “Bu hükümet Anayasa’yı ve hukuku dikkate almıyor. Bu doğru değil. YSK üyelerini rencide etmek istemiyorum. Hâkimler vicdanlarına göre karar verirler ama bazen vicdanları etki altında kalabiliyor. Seçime gidiyoruz böyle bir kararın alınması milletin aklında bir soru işareti oluşuyor.
ORDU SİYASETTEN ARINDIRILMALI
“İkinci Ordu Komutanı Metin Temel’in görevi değişti. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna Karamollaoğlu, şu yanıtı verdi : “Silahlı kuvvetlerinde böyle değişiklik yapılması umarım bir yanlışlığa neden olmaz. Cumhurbaşkanı Başkomutan olabilir ama o fiili bir komutanlıktır. Orduyu Genelkurmaya Başkanı ve kurmayları yönetir. Ordu tamamen siyaseten arındırılmış olmalıdır. Poliste aynı şekilde olmalıdır. Siz bir yerde bir ekip oluşturursanız karşısında muhakkak bir ekip kurulur.”
Bakmadan Geçme





