Kızılay Başkanı Kınık: Gerçekçi Olalım, Suriyelilerin Yarısı Türkiye'den Gitmez
Kızılay Başkanı Kerem Kınık, Suriyeli sığınmacılar, Türkiye'nin atmış olduğu adımlar ve Kızılay ile ilgili ortaya atılan iddialara ilişkin Gazete Habertürk'ten Kübra Par'a bazı açıklamalarda bulundu.'SURİYELİLERİN YARISI GİTMEZ' Kızılay Başkanı Kerem Kını
Kızılay Başkanı Kerem Kınık, Suriyeli sığınmacılar, Türkiye'nin atmış olduğu adımlar ve Kızılay ile ilgili ortaya atılan iddialara ilişkin Gazete Habertürk'ten Kübra Par'a bazı açıklamalarda bulundu.
'SURİYELİLERİN YARISI GİTMEZ'
Kızılay Başkanı Kerem Kınık yapmış olduğu açıklamalarında uygun şartlar oluştuğunda Suriyelilerin ülkelerine dönebileceklerini belirterek onların Türkiye'ye geleli 7 yıl olduğunu vurguladı. Bu süre içinde 270 bin bebek doğduğunu ifade eden Kınık olası bir geri dönüşte Suriyelilerin yarısının burada kalacağını düşündüğünü vurguladı.
Toplum merkezlerimizdeki görüşmelerde aldığımız veriler sonucunda, Suriyelilerin yarısından fazlasının uygun şartlarda dönebileceğini ifade ettiğini söyleyebilirim.
Suriyeliler buraya geleli 7 yıl oldu. Bu 7 yılda yeni çocukları dünyaya geldi. 270 bin bebek doğdu, evlendiler, iş buldular. Bazıları yerleşti ve Suriye’deki kriz de kısa vadede çözülecek gibi durmuyor. Cumhurbaşkanı “İlanihaye kalamazlar” diyor ama sizce kaçı Türkiye’ye bu kadar yerleştikten sonra gönüllü olarak gidecek?
Gerçekçi bir perspektifle yarısının iyi şartlar altında dönmek isteyeceğini ama yarısının burada kalacağını düşünüyorum.
KAN SATILDIĞI İDDİALARI
Geçtiğimiz günlerde Haluk Pekşen'in “Kızılay, eritrosit ve trombosit olarak ayrıştırılmış kanların fazlasını haraç mezat satıyor” açıklamaları üzerine bazı değerlendirmelerde bulunan Kızılay Başkanı Kerem Kınık kan bağışı konusunda bazı bilgiler verdi.
Kızılayın yapılan kanları satması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını ifade eden Kınık konuya dair şu açıklamalarda bulundu.
''Böyle bir şey kesinlikle yalan ve iftira. Kendisi 2006-2009 yılları arasında Türk Kızılayı’nın hukuk müşavirliğini yapmış ama anlaşılan bu konuları tam kavrayamamış. Her yıl yaklaşık üç milyon ünite kan topluyoruz ve 1300 hastanenin kapısına günlük bir operasyonla bırakıyoruz. Her gün yaklaşık 9-10 bin ünite kanı tedarik edip vermek zorundayız. Kanın da miadı var. Trombositin 5 gün, eritrositin de 4 gün süresi var. Bu 5 gün zarfında toplayıp, test edip hastanenin kapısına bırakmak zorundayız. Dolayısıyla, önce fazla toplayıp depolamak ve sonra dağıtmak gibi bir durum yok.
Bunların verilen kişiye hastalık bulaştırmaması için çok yüksek duyarlılıkta testleri var. Sıfır hatayla götürmeye çalışıyoruz. Bu kanların nano teknoloji özel torbaları var. Tüpleri alıyoruz, personeller çalışıyor, 300 noktada bunları topluyoruz. Burada bir gider var. Bu işin maliyetini SGK bize ödüyor. Araçlarımızın benzinini, personelimizin maaşlarını, torbanın parasını sübvanse ediyor. Bu bir kan satışı değildir; kan operasyonunun maliyetinin SGK tarafından karşılanmasıdır. Vatandaşta, “Ben Kızılay’a kanımı verdim, o da gidip SGK’ya sattı” gibi bir algı oluşturuldu. Çok tehlikeli ve yanlış bir algı. Böyle bir şey yok. Birisinin bu bedeli karşılaması gerekiyor. Kan dediğiniz hadise, dinimiz gereği de alınıp satılabilen bir materyal olmadığı için böyle bir şey mümkün değil.''
Kamupersoneli.net - ANKARA
Bakmadan Geçme





