Politika

Adalet Bakanı Bozdağ: Siyaseti Kötülemek Bize Bir Şey Kazandırmaz

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “CHP ‘Meclis ne yaparsa yanlış yapar veya neyi seçerse yanlış seçer, siyaset nerede olursa yanlış yapar’ mantığına teslim olmuş durumda. Siyaseti kötülemek bize bir şey kazandırmaz. Siyaset iyi şeyler yapıyor, yapılmasına vesile oluyor.” dedi.

Anayasa değişikliği teklifine ilişkin eleştirilerden bir tanesinin “TBMM’nin işlevsizleştirilmesi” olduğu hatırlatılarak, buna ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Bozdağ, “Bu anayasa değişikliği tam da bunun tersini yapıyor. Meclisi de milletvekillerini de güçlendiriyor.” diye konuştu.

Teklifle, “TBMM kapatılıyormuş, milletvekilliğine son veriliyormuş” gibi gösterilmeye çalışıldığını ifade eden Bozdağ, “Bunlar yalandır ve bu iftiradır. Çok açık, bir defa Meclis nedir? Şu anda sayı itibarıyla 550, teklif 600’e çıkarıyor, milletvekili sayısını 600’e çıkarmak Meclisi güçlendirilir mi, zayıflatır mı? Seçilme yaşı nedir 25’tir, 18’e düşürülüyor. Seçmek çok zor bir iş, seçilmek daha kolay bir iş. Seçme yetkisini verdiğiniz gençlere seçilme hakkı vermiyorsunuz. Gençlerin parlamentoda temsil edilmesi Meclisi zayıflatır mı, güçlendirir mi?” değerlendirmesinde bulundu.

HÜKÜMET PARLAMENTONUN İÇİNDEN ÇIKIYOR

Cumhurbaşkanı seçimiyle, parlamento seçiminin ayrı ayrı yapılacağını ve bunun da Meclisi güçlendireceğini belirten Bozdağ, şu anda tek seçim yapıldığını ve hükümetin parlamentonun içinden çıktığını, vatandaşın oy verirken hükümete ve yasamaya oy verdiğini ancak kimin hükümet olduğunu bilmediğini anımsattı.

Yeni düzenlemeyle seçimi ayırdıklarını, cumhurbaşkanı ve yasama için ayrı oy verileceğini anımsatan Bozdağ, “Yasamanın, yürütmenin birbirinden tam ayrı, tam bağımsız olması gerekiyor, esas kuvvetler ayrılığı budur. Peki şu andaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın hükümleri çerçevesindeki yapılan uygulamada ‘yasama-yürütme birbirinden tam ayrı, birbirine karşı tam bağımsız’ diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Esasında iç içe geçmiş bir yasama-yürütme var, şimdi biz ayırıyoruz.” diye konuştu.

Parlamentoda kanunlaşan metinlerin yüzde 99’unun “kanun tasarısı”, yüzde 1’inin de “kanun teklifi” olduğunu söyleyen Bozdağ, “Bu kanun tekliflerini de ya hükümet verdirir ya da hükümetin onay verdiği başka birinin verdiği tekliftir yasalaşan. Hükümete rağmen bugün TBMM’de bir kanunun görüşülmesi veya kanunun herhangi bir maddesinin değiştirilmesi mümkün değildir. Kim ‘mümkün’ diyorsa gelsin söylesin.” dedi.

Hükümetin salt çoğunluğa dayandığını ve salt çoğunluğun kanunları yaptığını vurgulayan Bozdağ, “Şimdi ne oluyor? Deniliyor ki anayasayla ‘kanun tasarısını hükümet veremez’, kanun tasarısını kaldırıyor. Yasama, teklif verme yetkisini sadece milletvekiline veriyor. Şimdi cumhurbaşkanı yürütmenin başı olarak kurduğu kabineyle kanun tasarısı veremeyecek, sadece bütçe teklifi verecek. Bu durumda nereye muhtaç? Milletvekiline muhtaç. Bir kanuna ihtiyacı olduğu zaman Meclise mesaj gönderecek, ‘Benim buna ihtiyacım var lütfen bunu çıkarın’ diyecek. Bu parlamentoyu güçlendirecek.” ifadesini kullandı.

Kanunların görüşülmesi sırasında komisyonda da genel kurulda da bakanların oturduğunu, adeta görüşmeyi bakanların sevk ve idare ettiğini söyleyen Bozdağ, teklifin yasalaşması halinde milletvekillerinin düzenlemleri kendilerinin görüşüp, gerekli adımları da kendilerinin atacağını belirtti. Bozdağ, bu durumun, teklifte yer alan ve yasamayı oldukça güçlendiren bir başka düzenleme olduğunu vurguladı.

HALK İRADESİYLE HÜKÜMET KURULUYOR

Denetim mekanizmasının çok güçlendirildiğini Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturmasının korunduğunu, sadece güvenoyu, gensoru ve sözlü sorunun kalktığını dile getiren Bozdağ, “Hükümeti düşürme yetkisi artık bu sistemde parlamentodan alınıyor çünkü hükümete güvenoyu verip, hükümeti göreve başlatan, bir anlamda kuran parlamento değil artık. Sistemin doğası gereği sandıkta halk iradesiyle hükümet kuruluyor, hükümete halk güvenoyu veriyor, dolayısıyla düşürecek de halk.” ifadesini kullandı.

Mevcut uygulamada parlamentoda çoğunluk hükümette olduğu için hükümete rağmen bir genel görüşme, Meclis araştırması veya soruşturmasının başlatılması ve neticelenmesinin mümkün olmadığına işaret eden Bozdağ, “Kimse şunu iddia edemez ‘hükümete rağmen bugünkü parlamentoda, bundan önceki parlamentolarda etkin bir denetim yapıyor’ diyemez. Hükümetin izin verdiği kadar denetim yapılıyor. 1961 Anayasası’nın yürürlüğe girdiği tarihten bu yana 261 gensoru verilmiş, iki tanesi kabul edilmiş.” dedi.

Düzenlemenin yargı bağımsızlığını da güçlendirdiğini söyleyen Bozdağ, “Şimdi ne geliyor? ‘Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır’ ifadesi var, bunun yanına ‘tarafsız’ ifadesi konuluyor. Yargının bağımsızlığı, anayasa, müessese ve güvence altındayken tarafsızlığına dair bir düzenleme yok. Bu getiriliyor, bu hukuk devletine zarar verir mi?” dedi.

“Sorumlu cumhurbaşkanlığına geçiyoruz”

Bozdağ, mevcut durumda kimsenin, cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlerle resen imzaladığı emir ve kararlar aleyhine yargıya müracaat hakkının bulunmadığını belirterek, şöyle devam etti:

“Şimdi bunlara yargı yolu açılıyor, bu da hukuk devletini güçlendiriyor. Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu yok, kimse siyasetten sorumlu tutamaz, tek başına yaptığı, imza attığı her işten başbakan ve ilgili bakan sorumlu. Sorumsuz bir cumhurbaşkanlığı sistemi var bizde, müessesesi var. Şimdi sorumsuz cumhurbaşkanlığı müessesesinden sorumlu cumhurbaşkanlığına geçiyoruz, bu da hukuk devletini güçlendiriyor. Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu yok, sadece vatana ihanetten suçlandırılıyor. Şimdi bütün bunlardan dolayı da cumhurbaşkanına bir sorumluluk getiriliyor ve denetimi güçlendiriliyor. Bütün cumhurbaşkanı iş ve işlemlerine karşı yargı yolu açılıyor.”

Bozdağ, düzenlemeyle yargıda “askeri ve sivil” ayrımının ortadan kaldırılarak birliğin sağlanacağını vurguladı.

Yüksek mahkemelere üye seçimi

Yeni düzenlemeye, cumhurbaşkanına, “HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyelerini belirleme hakkı verildiği” gerekçe göstererek yapılan eleştiriler konusunda da Bozdağ, şunları söyledi:

“Bugün Anayasa Mahkemesinin üyeleri nasıl seçiliyor? Anayasanın ilgili maddesinde yazıyor. Bu teklifte anayasanın ilgili maddesinde bir değişiklik yapılıyor mu? Yapılmıyor. Üyelerin nasıl seçileceğine dair düzenleme zaten yürürlükte. Cumhuriyet başsavcı, Yargıtay başsavcısı vekili, bu anayasa teklifi bir değişiklik getiriyor mu? Getirmiyor. Eski düzenlemede cumhurbaşkanına bu yetki verilmiş belli şartlar altında. Yine cumhurbaşkanının Danıştaya üye sayısının dörtte birini atama yetkisi veriyor, Anayasanın 104. maddesi veriyor ve yeni getirmiyor bu zaten anayasada var. HSYK’nın üyelerinden dördünü seçme yetkisi veriliyor. Zaten şu anda da HSYK üyelerinin dördünü cumhurbaşkanı seçiyor. Mevcut anayasaya göre anayasa mahkemesi ve diğer yüksek mahkemelere belli sayıda üye seçmesi ve HSYK’ya üye seçmesi zaten var. Mevcut anayasaya göre parlamenter sistemde hukuk devletine aykırı olmayan yargı bağımsızlığına zede vermeyen bir iş. Sistem değişip de cumhurbaşkanlığına dönüşünce yargı bağımsızlığına nasıl zarar verecektir, bu kabul edilebilir bir şey değil.”

Bozdağ, yeni düzenlemeyle HSYK’nın cumhurbaşkanının seçtiği üyelerinin dışındaki üyelerini Meclisin seçmesinin getirildiğini dile getirerek, “CHP ‘Meclis ne yaparsa yanlış yapar veya neyi seçerse yanlış seçer, siyaset nerede olursa yanlış yapar’ mantığına teslim olmuş durumda. Siyaseti kötülemek bize bir şey kazandırmaz. Siyaset iyi şeyler yapıyor, yapılmasına vesile oluyor. Şimdi Yargıtay kendi seçerse doğru, bürokrat yaptığında güzel yapar veya kürsüdekiler kendi seçerse o da doğru, onlar da doğru yapar veya başka bir kurul seçerse seçici kurul olursa o da doğru, onlar da doğru yapar ama milletin seçtiği temsilcileri Hakimler ve Savcılar Kuruluna üye seçerse bunlar kötü yapar, bunlar yanlış yapar, bunlar doğru iş yapmaz mantığı maalesef demokrasiyi, milli iradeyi ve hukuk devletini gerçek anlamda hazmedememiş olanların yaptığı değerlendirmedir.” ifadelerini kullandı.

“Cumhurbaşkanına fesih yetkisi şu anda anayasamızda var”

Yeni düzenlemenin cumhurbaşkanına “Meclis’i fesih” yetkisi tanıdığı hatırlatılarak, muhalefetin “Fesih yetkisinin Atatürk’e bile verilmediği” şeklindeki eleştirileri hatırlatılınca Bozdağ şunları kaydetti:

“Söyleyecek laf bulamıyorum, yani yalanın bu kadarı olur ancak diyorum. Neden? Cumhurbaşkanına fesih yetkisi şu anda anayasamızda var. Anayasanın 116. maddesine göre cumhurbaşkanı hükümetin kurulamaması veya güvenoyu ile düşmesi yeni güvenoyu alamaması, belli şartlar var orada, 45 gün geçmesi halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’na danışarak Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerini yenileme yetkisi var, böyle bir karar alabilir. Peki uygulandı mı bu? 7 Haziran seçimlerinden sonra 45 gün içerisinde hükümetin kurulamamış olması nedeniyle sayın Cumhurbaşkanı Anayasanın 116. maddesindeki bu yetkisini kullandı, Türkiye’yi seçime götürdü mü? Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri yenilendi mi? Yenilendi ama ne yapıyorlar, sanki böyle bir yetki yokmuş da anayasada ilk defa bu yetki cumhurbaşkanına veriliyormuş gibi bir takdim yapılıyor. İşte ‘abartılı çarpıtma’ dediğim şey tam da bu.”

“Burada ilk defa olan şey nedir?” diye soran Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Doğru olan şey şu, Atatürk döneminde de İnönü döneminde de Bayar döneminde de Cemal Gürsel döneminde de diğer cumhurbaşkanları döneminde de veya partiler döneminde de parlamentoya hiçbir zaman verilmemiş olan bir yetki, ilk defa parlamentoya veriliyor o da nedir? Cumhurbaşkanının görevine seçime gitmek usulüyle son verme yetkisi getiriyor. Yani bu parlamentoyu güçlendiren bir şey. İlk defa Atatürk döneminde olmayan bir şeyi parlamentoya bu anayasa teklifi veriyor, parlamentoyu güçlendiriyor. Cumhurbaşkanı şu anda seçime götürdüğünde bir müeyyidesi yok, kendi oturuyor koltuğunda ama bu düzenlemeden sonra parlamentoyu seçime götürme kararı aldığı zaman kendi de seçime gidecek. Şimdi müeyyidesiz bir uygulama var. Şimdi anayasa diyor ki ‘Sayın cumhurbaşkanı sen seçime götürebilirsin parlamentoyu ama seçime götürdüğünde kendin de seçime gideceksin’, seçime gittiği zaman kendi dönemi de kısalacak, hani beş yıllığına seçiliyor ya diyelim ki bir sene sonra gitti, bir dönemi gitmiş olacak. İkinci dönem seçilemediği zaman da zaten kendi ömrünü de kısaltmış olacak bir müeyyide getirildi.”

Bozdağ, eleştiriler yapılırken tüm bunların görmezden gelindiğini, yetki ilk defa veriliyormuş ve Meclisi zayıflatıyormuş gibi takdim edildiğine dikkati çekti.

Kamupersoneli.net | AA