Politika

Babacan yanıtladı: "Ahmet Davutoğlu yeni partide yer alacak mı?"

Ali Babacan, Gazeteci Ahmet Taşgetiren’in Ahmet Davutoğlu sorusuna “Biz Ahmet Bey’le 2003 yılında tanıştık. AK Parti kuruldu, daha sonra hükümet kuruldu, daha sonra tanıştık. Yakın dost olduk. İlmine saygı duyduğumuz bir insan. Ailecek yakın olduğumuz ve sevdiğimiz birisi kendisi. Ancak siyasetteki önceliklerimiz, izlediğimiz yöntem ve üslup oldukça farklı. Şu anda bizim geleceğe bakmamız gerekiyor ve tam anlamıyla bir ekip çalışması yapmamız gerekiyor.” diyerek başladı.

“Davutoğlu ile siyasetteki önceliklerimiz, izlediğimiz yöntem ve üslup oldukça farklı”

Babacan sözlerine şöyle devam etti:

“Uluslararası ilişkilerde ve dış politikada bir ülkenin itibarı ve güvenilirliği en önemli gücü. Buna bir bakıma sözün gücü de diyebiliriz. Eğer itibarlıysanız ve güvenilir bir ülkeyseniz sözünüz çok güçlü oluyor. Bu sözün gücü askeri güçten veya ekonomik güçten çok daha yüksek olabiliyor. Biz bunu yıllarca yaşadık. İtibarlı ve güvenilir bir ülke olarak uluslararası çıkarlarımızı nasıl koruyabildiğimizi gördük. Dünya barışına ve insanlığa büyük katkılar verdik o dönemde. BM Güvenlik Konseyi’ne seçildiğimiz 2008 yılında 192 ülkeden 151’i Türkiye için oy kullandı. Bu bir rekordu. Pek çok ülke için ilham kaynağı olduk. Son yıllarda durum değişti. En haklı olduğumuz konularda yalnız kalıyoruz. En yakın coğrafyamızda söz tükeniyor. Artık askeri güç kullanma mecburiyeti oluşuyor. Türkiye’nin uluslararası çıkarlarını korumak, kendi iç demokrasimizle de çok alakalı. Eğer içerde demokrasi iyi işliyorsa o zaman dış tehditlere ve şantajlara karşı daha korunaklı bir yapınız oluyor.

Bir başka önemli konu da şu: Türkiye’nin halihazırda kurucusu ve üyesi olduğu uluslararası kurumlar var, parçası olduğu ittifak sistemleri var, tarafı olduğu anlaşmalar var. Bunlar birçok acı tecrübeden sonra devlet politikası olarak benimsenmiş, yıllarca süren müzakereler sonucunda elde edilmiş kazanımlar. Üstelik bunlar Türkiye’yi daha öngörülebilir bir ülke haline getiren unsurlar. Son dönemde ülkemizin bu kazanımlarının da risk altına girdiğini görüyoruz ve bu bizi tedirgin ediyor.”