Politika

Kemal Kılıçdaroğlu: " CHP Olduğu Sürece Bu Ülkeyi Kimse Parçalayamaz "

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Eminim Türkiye’nin bekasını, geleceğini, dirliğini ve bütünlüğünü ben nasıl düşünüyorsam, sokaktaki esnaf, ayakkabı boyacısı nasıl düşünüyorsa eminim Sayın Bahçeli’de aynı duyarlılıkla düşünmek zorundadır. Bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü, bekasını hepimiz savunmak zorundayız.” dedi.


Kılıçdaroğlu, partisinin İl Başkanları Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin derdinin bir tane olmadığını belirtti.

“Bütün dertleri unutmuşuz, bir kişiye nasıl bir koltuk bulabiliriz, bütün derdimiz bunun üzerine inşa edilmiş.” diyen Kılıçdaroğlu, dolar değer kazandığını, çocuk tecavüzlerinin, uyuşturucu kullanım oranlarının arttığını, sanayi üretiminin düştüğünü, işsizlik oranının yüzde 19-20’lere çıktığını savundu.

Kılıçdarığlu, geçen gün bir çocuk açlıktan öldüğünü, maden kazasında işçilerin hayatını kaybettiğini ifade ederek, “Hiç önemli değil. Bir tek şey önemli, bir kişiye nasıl başkanlık koltuğu verebiliriz.” diye konuştu.

 Anayasa’nın 104. maddesinin, Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen ilk fıkrasını okuyan Kılıçdaroğlu,  “Cumhurbaşkanı devletin başıdır.’ Eyvallah, Cumhurbaşkanı devletin başıdır. ‘Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini ifade eder.’ Ayrılığını değil bakın. ‘Anayasa’nın uygulanmasını’, çiğnenmesini değil. ‘Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.’ Tarafsızlık bu nedenle önemlidir. Bu nedenle Cumhurbaşkanları, ‘Tarafsız davranacağıma dair namusum ve şerefim üzerine and içerim.’ diye Mecliste yemin ederler. Niçin? Herkesi temsil etsin diye. Bir partiyi değil, bütün partileri temsil eder. Zengini fakiri değil, ister zengin, ister fakir olsun herkesi temsil eder.

Devlet organlarının uyumlu çalışmasını gözetir. Devletin organları arasında fark varsa yani yasama Meclis, yürütme yani hükümet, yargı yani Anayasa Mahkemesinden başlayarak yargı organlarının uyumlu çalışmasını gözetirler. Aralarında uyuşmazlık çıktığı zaman çağırır, onların uyumunu sağlar. Tarafsızlık bu açıdan önemlidir.” ifadelerini kullandı.


Bu yapının değiştirilmek istendiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Başkan demeyelim de Başkan dersek kötü, yanlış anlaşılıyor, çokça madde değişecek o zaman, her yerde Cumhurbaşkanı yazılı, biz buna Başkanlık demeyelim Cumhurbaşkanı, ‘partili Cumhurbaşkanı’ diyelim” yaklaşımında bulunulduğunu söyledi. Bu durumu eleştiren Kılıçdaroğlu, bu şekilde yapılacak bir düzenlemeyle cumhurbaşkanının devletin bütününü temsil etmeyeceğini savundu. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“CHP olarak bizi temsil etmez. Abdullah Gül, Ahmet Necdet Sezer, Süleyman Demirel, Turgut Özal bizi temsil ediyordu ama hiç birisi partili değildi. Ayrıldılar, partileriyle ilişkileri kesildi. Seçim sandığına gider istediği partiye oy verir, ona itirazımız yok ama bir partiyi temsil ederseniz, devletin uyumunu sağlayamazsınız. Diyorum ki ben, bununla siz rejimi değiştirmek istiyorsunuz. ‘Hayır.’ diyorlar. ‘Rejim 1923’te kuruldu, rejim değişikliği söz konusu değil. Rejim, bir devletin yönetim biçiminin adı. Tarafsız bir cumhurbaşkanının olduğu bir yerden kalkıpta Başkanlık rejimine geçerseniz, rejimi değiştirmiş oluyorsunuz, bu kadar basit. 

Yani milleti, özür dilerim ama aptal yerine koymaya kimsenin hakkı yoktur. Rejimi değiştiriyorsunuz, üstelik gelecek olan başkan hakimleri, valileri, büyükelçileri, milletvekillerini tayin edecek yani güçler ayrılığı değil, güçlerin birliği olacak. Bir kişi bütün yetkilere sahip olacak, dünyada böyle bir örnek eskiden Hitler’de vardı. Biz 21’inci yüzyıldayız. Bütün yetkiler bir kişiye verilecek. Efendim, bu partili Cumhurbaşkanı. Akşam gazetesinin Yazı İşleri Müdürünü ve ekibini kutluyorum. Neden biliyor musunuz? Hiç sağa, sola sapmadan, ‘Getirdikleri tam başkanlıktır.’ diye manşet attı. Gazete yalan söylemiyor, doğruyu söylüyor tam başkanlık getiriyorsun.”  

– “140 yıllık bütün tecrübeyi atıyoruz, yerine yeni bir model getiriyoruz”

Kılıçdaroğlu, getirilmek istenen modelin, Amerikan modeli ile ilgisi olmadığını belirterek, “Bütün yetkileri bir kişiye veriyorsun. Amerikan Başkanı büyükelçi tayin edemez. Büyükelçiyi senatosu, kongresi tayin eder. Oraya gider büyükelçi hesabını verir, alırlar, bakarlar. Başkanlık farklı bir şeydir.” dedi.

Bir ülkenin rejimini, bir kişinin ya da bir partinin belirleyemeyeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, belirleyicinin o ülkenin tarihi, sosyolojik koşulları ve kültürü olduğunu söyledi. Türkiye’de 140 yıldır parlamenter sistem olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Osmanlı’da da parlamenter sistem vardı. 140 yıllık bütün tecrübeyi atıyoruz, yerine yeni bir model getiriyoruz. Bir kişinin arzusu üzerine. Olmaz arkadaşlar, bu ülkeye yazık, günah. Bu ülke deneme tahtası değildir, deneme tahtası haline getirirseniz bu ülkede kan akar, gözyaşı olur buna izin vermemeliyiz, bu doğru değildir. Herkesin aklını başına alması lazım. Herkesin oturup sağduyuyla düşünmesi lazım.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, İngiltere’nin yazılı bir anayasası olmadığını ancak kimsenin, “Sizin anayasanız yok, sizde demokrasi yok.” demediğini anlatan Kılıçdaroğlu, aksine İngiltere demokrasinin beşiğidir değerlendirmesinde bulunulduğunu bunun da İngiltere’nin köklü geleneklerinden kaynaklandığını söyledi.

Türkiye’de ise bütün geleneklerin yerle bir edildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Bunlar doğru değil. Bir kişinin arzusu, beklentisi üzerine bir ülkenin rejimi değişemez. Bunu yapanlar, bu ülkeye ihanet içindedirler. Bu kadar açık ve net söylüyorum.” dedi.

Türkiye’nin darbe hukukundan arınması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Sizlere soruyorum, Allah aşkına siz mi milletvekilini seçiyorsunuz? Hayır, sizin önünüze genel başkanlar listeyi koyuyor, ‘Bunlara oy vereceksiniz’ diyoruz. ‘Vermezsen ayrıca sana ceza yazarım.’ Yani milletin vekilini, millet seçmiyor, milletin vekilini liderler seçiyorlar. Bunun tek istisnası CHP’dir, biz ön seçim yapıyoruz çoğu yerde ama diğer partiler yapmıyorlar. Ön seçim olmayınca ne oluyor?

Parlamentoda milletvekili özgür iradesini kullanamıyor, diyor ki ‘Acaba ben buna itiraz etsem bir daha ki seçimde benim üstüm çizilir mi?’ Bunu getiren kim? 12 Eylül darbe hukuku. Değiştirilmesini isteyen kim? Biziz. Türkiye 12 Eylül darbe hukukundan arınmak zorundadır. Arınırsa o zaman Türkiye anladığımız anlamda demokrasi gelmiş olur. Demokrasiyi hepimizin savunması lazım ve bu hepimizin görevi, sadece kendimiz, çocuklarımız için değil hem Türkiye hem Türkiye’nin bekası için savunmak zorundayız.”


Kılıçdaroğlu, anayasaya değişikliğinin olağanüstü hal dönemlerinde yapılamayacağını savunarak, “Anayasa değişikliği iki ortamda gerçekleşir, bir darbelerden sonra. 12 Eylül, 12 Mart darbelerinden sonra darbeciler, kendi hukuklarını yapmak için anayasayı değiştirmişlerdir ve kendi geleceklerini de o anayasada güvence altına almışlardır. ‘Kenan Evren ve arkadaşları yargılanamaz, darbeciler yargılanamaz, bunlara soru sorulamaz’ diye anayasaya hükümler konmuştur. İki, demokratik özgür bir ortamda anayasa değişiklikleri olur, yani toplumsal uzlaşmanın olduğu yerlerde anayasa değişikliği olur. Rahmetli Bülent Ecevit’in koalisyonu döneminde, Anayası’nın 65 maddesi değişti, hepsi de demokrasiden, özgürlüklerden yanaydı.” şeklinde konuştu.

– “Biri içeride, biri dışarıda iki kişi istiyor”

Başkanlık sistemini iki kişinin istediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Biri içeride, biri dışarıda. Dışarıda olanı biliyorsunuz, Sayın Erdoğan. Israrla, ‘Başkanlık sistemi olsun. Bütün yetkiler bende olsun. Ben Türkiye’yi yöneteyim. İstediğim gibi yönetirim.’ diyor. Bir tanesi de içeride o da Abdullah Öcalan. Diyeceksiniz ki ‘O nasıl istiyor.’ Size ondan sözedeceğim. Sayın Erdoğan’ın 1993’te yaptığı bir açıklamayı okumak isterim şöyledir, ‘Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesidir. Kürtler için Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şeyler yapılabilir.’ İstiyorsa çıksın, Ben bunu söylemedim.’ desin. Diyemez, belgeleri var, yaptığı konuşmaların hepsi duruyor.

Geliyorum içerideki adama. Öcalan, ‘Ne ev hapsi ne de af, bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Başkanlık sistemi düşünülebilir, biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. AKP ile bu temelde başkanlık ittifakına girebiliriz.’ 23 Şubat 2013’te söyledi. Bunlar, İmralı Notları diye kitap haline getirildi ve devletin de arşivindedir. Açılımın koordinatörü olan Sayın Beşir Atalay, o zaman bu görüşmeleri yürüten kişiydi şöyle diyor, ‘Türkiye Cumhuriyeti devletini kendisi ile hesaplaştırdık. Sadece devleti değil kurumları kendisiyle hesaplaştırdık.’ 6 Haziran 2014’de Diyarbakır’da yaptığı açıklama.

Öcalan, ‘Başbakan’a deyin ki başkanlık modelini de hızla tartışabiliriz.’ 11 Ocak 2014. Hüseyin Yayman, şu anda Bakan Yardımcısı, ‘Toplum Öcalan’ın serbest kalmasına hazır.’ 1 Aralık 2014 CNN Türk’de yaptığı konuşma. Muhsin Kızılkaya, aynı zamanda Başbakan Başdanışmanı, ‘Öcalan’ın kafasındaki sistemle başkanlık sistemi bire bir aynı.’ CNN Türk’te 2 Ekim 2015’te yaptığı konuşma. Öcalan, ‘Eski yaşam alışkanlıklarını bırakmak gerek çünkü rejim değişikliği olacak, tanzimat, meşrutiyet, cumhuriyet ve çok partili hayata geçişten daha önemli.’ diyor 23 Şubat 2013’te.

Recep Tayyip Erdoğan’ın 2015’te söylediği, ‘Çözüm Süreci kaldırılmıştır demedim, buzdolabına konmuştur dedim. İşler yoluna girerse yeniden gündeme gelir.’ Şimdi ben sağduyu ile düşünüyorum, hangi partiden olursa olsun, eğer bu ülkenin bekasını, geleceğini, birliğini ve dirliğini düşünüyorsak maceralardan uzak durmak zorundayız.”


Cumhuriyetin kuruluşunun, demokrasi ile taçlandırıldığı zaman bir anlam ifade edeceğini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin böylece dünyada saygınlık kazanacağını dile getirdi. Dikta yönetimlerine karşı olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ın Gaziantep’te yaptığı bir konuşma vardı, terör olayları tartışılırken, ‘Verin 400 milletvekili bu iş bitsin.’ Ne demektir? Verin 400 milletvekili ben bu işi bitireyim, istediğimi yapayım, istediğim anayasa değişikliğini yapayım. Bu CHP bana hep engel oluyor, ben bütün bu işleri halledeceğim. Eyaletler sistemini getireceğim, diyor.” iddiasında bulundu. 

Kılıçdaroğlu, herkesin bunun arkasındaki olayı bilmesi gerektiğini ifade ederek, “Eminim Türkiye’nin bekasını, geleceğini, dirliğini ve bütünlüğünü ben nasıl düşünüyorsam, sokaktaki esnaf, ayakkabı boyacısı nasıl düşünüyorsa eminim Sayın Bahçeli’de aynı duyarlılıkla düşünmek zorundadır. Bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü, bekasını hepimiz savunmak zorundayız.

Bu ülke altın tepsi içinde bize sunulan bir ülke değil, acı, kan, gözyaşı, şehitler vardır. Bu mücadelelerin sonunda Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur. Dolayısıyla ‘Türkiye Cumhuriyeti devletini ben geleceğim, istediğim gibi yöneteceğim.’ Ne demek? ‘Oya bakarım.’ Her şey oyla olmaz, öyle ‘Oyum var, istediğimi yaparım, ülkeyi parçalarım.’ Yok, ona da kimsenin gücü yetmez. Niye yetmez? Bir tek CHP’li varsa parlamentoda kimsenin buna gücü yetmez, bu kadar açık ve net söylüyorum.” ifadelerini kullandı. 

Kamupersoneli.net | AA