Son dakika Sağlık Bakanı Koca'dan kritik aşı açıklaması! Tarih kesinleşti
Koronavirüs salgını ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamada bulundu.BAKAN KOCA AÇIKLADI Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamasında, 'Sayın Başkan, değerli milletvekilleri 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Koronavirüs salgını ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamada bulundu.
BAKAN KOCA AÇIKLADI
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamasında, "Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi kapsamında Sağlık Bakanlığının 2021 yılı bütçesi ve 2019 yılı kesin hesabının görüşülmesi dolayısıyla huzurunuzda bulunuyorum." dedi.
YERLİ AŞIDA KRİTİK TARİH AÇIKLANDI
Öte yandan Bakan Koca açıklamasının devamında aşı ile ilgili kritik açıklama yaparak tarihi duyurdu. Bakan Koca açıklamasında, "Yerli aşıda faz-2 çalışmalarına 25 Aralık'ta başlanacak." dedi.
Bakan Koca'nın TBMM'de yaptığı konuşma metni şöyle:
Öncelikle, Sağlık Bakanlığımızın bütçesi üzerine söz alan, fikir beyan eden, yapıcı eleştirileriyle çalışmalarımıza yön veren iktidarıyla, muhalefetiyle milletvekillerimiz Sayın Ahat Andican, Sayın Arslan Kabukcuoğlu, Sayın Sefer Aycan, Sayın Ali Muhittin Taşdoğan, Sayın Hayati Arkaz, Sayın Habip Eksik, Sayın Semra Güzel, Sayın Cavit Arı, Sayın Burhanettin Bulut, Sayın Murat Emir, Sayın Fikret Şahin, Sayın Bayram Yılmazkaya, Sayın Ali Şeker, Sayın Arife Polat Düzgün, Sayın İsmail Güneş, Sayın Mustafa Esgin, Sayın Avni Aksoy, Sayın Selim Gültekin, Sayın İsmail Tamer'e teşekkürlerimi sunarım.
Sağlık Bakanlığının kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünde ve şahsımın teklifiyle Dünya Sağlık Örgütü Genel Kurulunca kabul edilen Sağlık Çalışanları Yılı'nın arifesinde Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşları tarafından gerçekleştirilen icraatlar ile 2020 yılına ait hizmetlerimiz hakkında bilgi arz edeceğim.
Bakanlık olarak önceliğimiz topluma yönelik koruyucu sağlık hizmeti olmaktadır. Diğer bütün kaygılardan uzak olarak halkımızın sağlığını daha iyi düzeye çıkarmayı amaçlıyoruz. Acil durumda hastaya zamanında ulaşılması, yerinde müdahale, ihtiyaç duyulan yatak sayısının ve niteliklerinin arttırılması, cihaz parkının genişletilmesi, evde sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması gibi hizmetleri de bu arada eksiksiz olarak yürütmenin gayreti içindeyiz. Türkiye'deki sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde üniversiteler ve özel yatırımcılar da rol almakla birlikte hizmetin büyük bir kısmı Bakanlığımız teşkilatınca yürütülmektedir. 934'ü hastane, 8 bini aile sağlığı merkezi olmak üzere toplamda 14 bini aşkın sağlık kuruluşumuzda 700 bine yakına sağlık çalışanımızla hizmet veriyoruz. Birçok ülkeyle kıyasladığımızda sağlık için ayırabildiğimiz kaynakların oldukça sınırlı olduğunu biliyoruz. Gayrisafi yurt içi hasıla içindeki paya göre sağlık harcamalarımız gelişmiş ülkelerin altında olmasına rağmen en kapsamlı sağlık hizmeti sunan ülke konumundadır.
Sürdürülebilir bir sağlık sistemini kalıcı kılmak kararlılığındayız. Buna rağmen kaynak kullanımına oranla sonuçları bakımından en fazla ilerleme kaydeden ülkelerin başında geliyoruz. Doğumda beklenen yaşam süresi 78,6'ya çıkmış, anne ölüm oranı yüz bin canlı doğumda 13,1'e, bebek ölüm hızıysa 6,7'ye düşmüştür. Vatandaşımıza doğrudan yansıyan cepten harcama oranı yüzde 17,3'ten yüzde 16,7 seviyesine inmiştir. Sağlıkta memnuniyet düzeyinde kayda değer bir memnuniyet artışı elde edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de sağlık hizmetlerine erişimin ne denli kolaylaştığını hepimiz biliyoruz. Gelişen altyapısıyla iletişim, bilişim ve Teletıp başta olmak üzere yeni araçlar, yeni hizmet modelleri ve yeni teknolojiler bu erişimin şeklini dönüştürmektedir. Laboratuvarlar ve filyasyon ekipleriyle güçlendirilen birinci basamak sağlık ağımız, gelişmiş bilişim altyapısıyla hastanelerimizle entegre çalışma imkânı buldu. Şüpheli temastan izolasyona, erken tanıdan tedavi sürecine, HES kodu uygulamasından risk haritalarına kadar bütün süreç en ince ayrıntısına kadar takip edildi.
Anne ve çocuk sağlığı hizmetlerimiz artarak sürüyor; Misafir Anne Uygulaması, anne dostu hastanelerimiz, 400'ü aşan gebe okullarımız, binden fazla gebe bilgilendirme sınıfımız bunlardan bazıları. Artık anne adaylarımızın yüzde 98'i hastanelerimizde doğum yapıyor. Bebeklerimizin hayata en sağlıklı şekilde başlayabilmeleri, demir ve B vitamini takviyeleri, yenidoğan taramaları yapıyoruz. Genişletilmiş Bağışıklama Programı çerçevesinde 13 antijenle en geniş bağışıklama programını uygulayan ülkeler arasındayız. 24 bin fazla birimde aile hekimi ve aile sağlığı çalışanıyla ülke genelinde 8 bini aşkın noktada vatandaşlarımızın sağlığını korumak ve geliştirmek için hizmet vermekteyiz. Sağlıklı hayat merkezleri, toplum sağlığı merkezleriyle temel sağlık hizmetlerini en ileri düzeye ulaştırmaya çalışıyoruz. Tütünle kararlı mücadele politikamızla iniş trendi yakalamış olmamıza rağmen istenilen düzeyde değiliz. Pandemi dönemindeki denetim aksamaları da bunda etkili oldu. Sigara bırakma polikliniği sayımız 721'e ulaştı. Ücretsiz ilaç imkânımızdan şimdiye kadar 1 milyon 172 bin vatandaşımız faydalandı. ALO 191 Uyuşturucu ile Mücadele Danışma ve Destek Hattı'mızla hizmete devam ediyoruz. Tedavi merkezlerinin sayısı 129'a ulaştı. Davranışsal Bağımlılıklar İle Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı uygulamaya koyduk. Covid-19 yoğunluğuna bağlı olarak tarama sayıları azalmakla birlikte 2020 yılının ilk dokuz ayında yaklaşık 3 milyon vatandaşımızı kanser taramasından geçirdik. Ülkemize sığınmak durumunda kalmış, geçici koruma altındaki misafirlerimize 29 ilde, 175 göçmen sağlığı merkezinde 791 sağlık ekibiyle hizmet veriyoruz.
Bakanlığımız, ekip ve ekipman olarak afet ve acil durumlara hazırdır ve dünya standartlarında hizmet sunmaktadır. 2020 yılı içerisinde 5,5 milyona yakın vatandaşımıza ambulanslarımızla acil ilk yardım hizmeti verdik. Standart ambulanslarımızın ulaşamadığı vakalara motosikletli ekiplerle müdahale ediyoruz. Bugüne kadar deniz bot ambulanslarımızla 23 bin, hava ambulanslarımızla 49 bin vakanın naklini gerçekleştirdik.
UMKE ekiplerimizle terör saldırısına maruz kalan Mogadişu'daydık. Büyük patlama sonrası Beyrut Limanı'ndaydık. Bu yıl art arda yaşadığımız felaketlerde, Elâzığ Sivrice depreminde, Malatya'da, İzmir Seferihisar'da yardıma koşan, sahaya en önceden ulaşan ekipler oldu.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde, ilgili tüm paydaşlarla birlikte, nitelikli sağlık hizmeti sunulması için çalışıyoruz. Son on sekiz yılda 3.605 sağlık tesisini tamamladık. Bu tesislerin 678'i hastane, 386'sı ek bina ve 102'si ağız ve dış sağlığı merkezidir. İstanbul'un Anadolu ve Avrupa yakasında 2 adet 1.008 yataklı acil durum hastanemizi çok kısa sürede tamamlayarak hizmete açtık. Bu hastanelerimizi, pandemi sonrasında da kullanılacak şekilde planladık. Önümüzdeki yıl 54'ü hastane olmak üzere, 273 sağlık tesisini tamamlayarak ilave 13.995 nitelikli yatak daha kazanacağız. Hâlen inşaat, ihale, proje aşamasında olan 943 birinci basamak ile 347 hastane ve ADSM binasını 2023'e kadar tamamlamayı planlıyoruz.
Son üç yılda, sağlık alanında hizmette kalite çıtasını yükselten, 17.509 yataklı 13 şehir hastanemizi vatandaşlarımızla buluşturduk. Burada özellikle şehir hastaneleriyle ilgili garanti konusunda daha önce bu kürsüden defalarca söylememe rağmen tekrar ihtiyaç olduğunu görüyorum. Tekrar ifade ediyorum, şehir hastanelerinde hasta garantisi verildiği iddiaları gerçek dışıdır. Ne acil hizmetlerde ne poliklinik muayenehanelerinde ne yatan hastada ne ameliyatta ne yatak doluluk oranında herhangi bir garanti söz konusu değildir.
Bir yandan, genel bütçe kaynaklarımızla yaptığımız şehir hastanelerimizi de hizmete almaya devam ediyoruz. Bu kapsamda, 3 şehir hastanemizin -Samsun, Aydın, Trabzon- ihale süreçleri genel bütçeden tamamlanmış olup inşaat çalışmasına başlanmaktadır. Bunun dışında, 1.750 yataklı Şanlıurfa, her biri biner yataklı Ordu, Denizli, Sakarya, Diyarbakır, Antalya, Rize ve 750 yataklı Mardin şehir hastanelerimizin ihalelerini de sırayla yaparak 2023 yılından önce hizmete açmayı planlıyoruz. Ayrıca yatırım yapılmadığı söylenen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin şehir hastaneleri dışında şehir hastaneleri niteliğinde olmak üzere, Batman'a 500 yataklı, Bingöl'e 500 yataklı, Muş'a 500 yataklı, Siirt'e 500 yataklı, Şırnak'a 500 yataklı hastanelerimizle 2023 yılına kadar bu hastanelerimiz de tamamlanacaktır. İnşaatı devam eden ve projelendirilen toplam hastanelerin bu bölgedeki yatak sayısı 13.725 olacaktır.
Kadavradan organ nakli konusunda iddialı bir düzeye ulaştık. Canlı donörden nakli teşvik kampanyalarıyla gönüllü bağışçı sayısı 600 bine ulaştı. Ulusal Kemik İliği Bankamız, TÜRKÖK'te 700 bin gönüllü bağışçıya ulaştık. Bugüne kadar 2.314 hastamıza nakil yaptık. Ülkemizde nakil olan hastaların kök hücrelerini kendi imkânlarımızla karşılama oranımız yüzde 88'e ulaştı.
Sudan, Somali, Nijer ve Bangladeş'deki hastanelerimizde toplamda 494 yatakla hizmet sunmaya devam ediyoruz. Filistin ve Kırgızistan'da hastanelerimiz hizmete hazır hâle geldi, 2021 yılında açıyoruz.
Ülkemizin tüm sağlık kuruluşlarını bilgi sistemleri aracılığıyla birbirine entegre eden e-nabız, pandemi döneminde kurduğumuz dijital sistemlerin altyapısını oluşturdu. Uluslararası kabul gören kriterlere göre, HIMSS seviye 6 hastane sayımız 177'ye, en üst seviye olan seviye 7 hastane sayımız ise 3'e ulaşmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dünyada en fazla dijital hastaneye sahip ülke oldu. 2014 yılında kurulan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı yani TÜSEB, bu yıl içinde stratejik önemi haiz aşı, ilaç, tıbbi cihaz ve tanı kitleri geliştirmeyi hedefleyen 7 farklı alanda proje çağrılarına çıktı, 42 proje desteklendi. TÜSEB bünyesinde kurulan Klinik Araştırmalar Merkezi aracılığıyla klinik öncesi aşamayı başarıyla tamamlayan Covid-19 aşı adaylarının klinik çalışmaları desteklenmeye devam ediliyor. Ülkemizin ilk ulusal biyobankası ve omik merkezi, TÜSEB'e bağlı Aziz Sancar Araştırma Merkezi bünyesinde kuruluyor.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuz toplumun kaliteli, etkili ve güvenli ürünlere ulaşmasını sağlayarak toplum sağlığı açısından son derece önemli bir görevi yerine getirmektedir. Kurumumuz bu yıl içinde Uluslararası Uyum Konseyi ve Uluslararası İlaç Denetim Birliği üyeliklerine kabul edilerek uluslararası tanınırlığa sahip bir otorite olmuştur, ruhsatları dünyada geçerli hâle gelmiştir. Standardizasyon, ruhsatlandırma ve denetim faaliyetlerini başarıyla yürütmektedir. Son on yıldır kullanımda olan İlaç Takip Sistemi'yle üreticiden kullanıcıya kadar geçen süreçte güvenli ilaç zinciri takip etmektedir. Yine, dünyada alanında tek olan Ürün Takip Sistemi'yle de tıbbi cihazlar ve kozmetik ürünler açısından izlenebilirliği en kapsamlı şekilde takip edecek altyapı kurulmuştur. Ülkemiz ilaç konusunda önemli aşamalar kaydetmiştir, geçtiğimiz yılda tüketilen her 100 kutunun 88'i ülkemizde üretilmiştir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde hastalık görülmesi üzerine yoğun bir mücadele dönemine girdik. Tüm hastaları, testi pozitif çıkanları ve temaslıları Halk Sağlığı Yönetim Sistemi'nde merkezî olarak takip altına alındı. Hayat Eve Sığar mobil uygulaması ve HES koduyla kişiler ve bölgeler bazında risk takibi yapıldı. Hastanelerde elektif vakaların ertelenmesi, pandemi hastanelerinin ilanı, pozitif vakaların izolasyonu, temaslı takibi, karantina ve sınırlandırma önlemleri, yaşlı ve genç nüfusun sokağa çıkışının sınırlandırılması, seyahat yasakları ve kısıtlamaları, okulların ve üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi, halka açık mekânların ve etkinliklerin iptali başta olmak üzere hayatın hemen her yönüne yönelik çok çeşitli tedbirler uygulamaya kondu.
Bu dönemde, özellikle, Dünya Sağlık Örgütü Türkiye için geliştirilen kit noktasında… Dünya Sağlık Örgütü sitesinde kabul edilebilirliği olan 20 tane kit söz konusu, bunlardan bir tanesi de Türkiye'de üretilen KİT oldu. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar, MHP sıralarından alkışlar) Yani Birleşmiş Milletlere üye bütün ülkeler hiçbir sertifika istemeden bu kite ulaşmayı sağlayabilir hâle geldi.
Bu dönemde; maske ve tulum gibi koruyucu malzemelerin üretim kapasitesinin artırılması, solunum cihazının üretilmesi, tedavide kullanılan bazı ilaçların yerli üretime geçmesi sağlanmış oldu. Ben burada, özellikle, kit konusunda bir arkadaşın söylemi olmuştu eğer kendilerini buradaysa gözlerini ve yüzünü görmek istiyorum.
Ben bu konuyu bütçede söylemiştim Komisyonda. Şimdi, burada, tekrar etmek zorunda kaldım. Biz bir kite 8,75 dolar vererek yurt dışından almaya başlamıştık ve erken dönemde -demin bahsettiğim Dünya Sağlık Örgütünün onay verdiği kitten bahsediyorum- bu kiti yerlileştirmiş olduk ve bu kiti yerlileştirdiğimizde fiyatı 32 liraydı yani 8,75 dolarken 32 liradan almaya başladık. 8,75 dolardan yurt dışından alırken biz yerlileştirdiğimizde 32 liradan aldık. Devamında bir iki ay geçtiğinde yeni ruhsat alan, uygunluk alan firmalar oldu. Bunun üzerine biz, bu firmalara bu kiti bize kaça vereceklerini sorduk, bu kiti 8 dolardan aşağı veren olmadı. Ve sonra toplam on iki tane yerli üretilen kit noktasına geldi. On iki tane kitin üretildiği dönemde ihaleye çıktık, altı tane firma ihaleye girdi. Bu altı firma ihaleye girdiğinde fiyatı kaça düştü biliyor musunuz? 9,8 liraya. Peki, 9,8 lira gerçekte bu kitin değeri miydi? Hayır, değildi çünkü iki firma mücadele etti. Yurt dışındaki pazarı kapatma açısından ülkede satışı gerekiyor, ülkede satış yapmadan yurt dışına satış yapmanız söz konusu olmadığı için firmalar birbirleriyle yarıştı. Maliyetinin altına, 9,8 liraya inmiş oldu. 9,8 liraya inen bu kitten sonra -daha önce bizim aldığımız 1,7 milyon kitten bahsediyorum- firmayı çağırarak -çünkü alan firma aynıydı- ta başından beri alınmış olan 1,7 milyon kitin fiyatını 9,8 liraya çekeceksiniz dedim.
Devamında, 9,8 liraya çekmek kamunun mantığına uygun mu? Ben bunu yaptım. Demin, bu kürsüden 83 milyona hitaben şöyle dendi: "Biz bu kiti gündeme getirdik, biz getirdikten sonra siz geriye dönük işlem yaptınız." Soruyorum, öyle mi? "Öyle" diyorsunuz değil mi?
Bu gördüğünüz 83 milyona hitaben söylüyorum: Bu gördüğünüz fatura, tarihi ne zaman? 16 Temmuz, görüyor musunuz? Peki, bu ihaleden kaç gün sonra? İhale 1 ila 8 Temmuz arasıydı, 16 Temmuzda bu kesildi. Peki, sizin ifadenizi okuyorum, sosyal medyada bütün vatandaşlarımız ulaşır: "Yerli Covid-19 test kitlerinin Bakanlığa dört ay arayla, 6 kat fiyat farkıyla satıldığı iddiası var. 9 liralık kitin 9 dolara, o dönemki kurla yaklaşık 60 liradan alındığını duyuyoruz Fahrettin Koca. Bu doğruyla devletin 100 milyon liraya yakın zararı olabilir." diye sosyal medyadaki yazınız, aşağıda da gazetenin haberi. Ne zaman? Tarih söylüyorum, 19 Ağustos. Bu faturadan ne zaman sonra söylemişsiniz? Bu faturadan bir ay sonra. 83 milyon vatandaşımıza nasıl izah edeceksiniz? Bir şeyi iddia ederken niye araştırmıyoruz? Çünkü 83 milyona bir söz söylüyorsunuz.
Bir şey daha söylüyorum, demin ne söylediniz, e-nabız sistemiyle ilgili dediniz ki: "Sizde yeni başlayan arkadaşın geçmişteki şirketi e-nabız şirketini oluşturdu, buraya hizmet verdi." diye söylediniz, değil mi? Bütün millete, 83 milyona, daha demin söylediniz. Peki, şimdi söylüyorum: E-nabız, TÜRK TELEKOM tarafından Nisan 2015 yılında yapıldı. Peki devamında, TÜRKSAT tarafından Eylül 2016'dan itibaren de hizmet verilmeye devam ediyor, geliştirilmeye çalışılıyor. Bu tarihten yani 2015'te e-nabız ilk defa kuruluyor, 2015'ten bu yana 1 liralık alışveriş gösterebileceğiniz bir fatura var mı? Tekrar söylüyorum: 2015 yılından bu yana e-nabız sistemine 1 liralık alışveriş herhangi bir şirket aracılığıyla bu anlamda yapılmış mı? Bu millete söyleyeceğiniz sözünüz var mı? Yazık değil mi?
Bakın, bir pandemi dönemindeyiz. Biz 83 milyonla bir, beraber olmak zorundayız. Bir kişinin bu mücadelenin dışında kalmaya hakkı yok. Bu dönemde kimseyi mahcup etmek için burada değilim ama biz bu mücadeleyi birlikte başarmak zorundayız.
Ayrıca, insani yardım kapsamında 159 ülkeye koruyucu malzeme yardımı ve ihracı yapıldı. Nisan ayında önemli bir artış gösteren bulaşma hızı aldığımız tedbirler sayesinde bir nebze kontrol altına alınmış, yaz ayları dalgalı bir seyirle ancak nispeten daha kontrollü yaşanmıştır. Bunda toplumsal hareketliliği azaltıcı tedbirlerin yanında, gittikçe artan test kapasitemizin ve yaygın temaslı takibi yaparak uyguladığımız izolasyon tedbirlerinin etkisi oldu. Yerel imkânları değerlendirmek, yerel dinamikleri harekete geçirmek; sağlık teşkilatımıza valilerimizin, belediyelerimizin desteğini artırmak yanında, illerin durumuna göre ulusal anlamda destek sağlama yönünde önemli adımlar attık. Ve bu dönemde özellikle Dünya Sağlık Örgütü sitesinde örnek ülke olarak sadece Türkiye'nin pandemi dönemindeki başarısını raporlaştırmıştır. Dünya Sağlık Örgütü sitesinde -hepinize açık- Avrupa'dan herhangi bir ülkenin hiçbir şekilde raporu yayınlanmadığı gibi, Türkiye dışında başarısını anlattığı bir ülke de olmamıştır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Bakmadan Geçme





