TBMM'deki Kavga Hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan İlk Açıklama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'daki temaslarının ardından yurda dönerken uçakta gazetecilere çeşitli açıklamalarda bulundu.Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarında Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kavga hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'daki temaslarının ardından yurda dönerken uçakta gazetecilere çeşitli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarında Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kavga hakkında değerlendirmelerde bulundu.
TBMM'DEKİ KAVGA AÇIKLAMASI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "Siyasetin geldiği seviye açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklinde bir soru soruldu. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
"Çok büyük tehlike. Yani Türk siyasetinin kesinlikle buralara düşmemesi gerekirdi. Ama buraya düşürenlere de bedelini, eğer sorumluluk taşıyorsa, mensubu olduğu partinin lideri hesabını sormalıdır."
TAM OLARAK NE OLDU?
Bunun ardından Cumhurşkanı Erdoğan'a "İdlib'deki kalleş saldırının ardından "bu saldırı 15 Temmuz hain darbe girişiminin bir devamı" olarak nitelendirdiniz. Tam olarak ne oldu?" şeklinde bir soru daha soruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu soruya yanıtı şöyle oldu:
"Türkiye'yi tökezletme girişimlerini biz püskürttükçe saldırılar şekil değiştiriyor. 15 Temmuz'da FETÖ'cü darbecilere karşı ülkemizi nasıl savunduysak, koruduysak, Suriye'de de aynı şey sebeple bulunuyoruz. Şimdi de İdlib'de farklı bir olay sahnelenmeye çalışılıyor.
Olay Rusya ile Türkiye arasındaki olay değil. Bizim burada karşımızda Rusya yok, burada bizim karşımızda rejim var. Bu rejim şu anda maalesef öyle bir süreci yaşıyor ve yaşatıyor ki maalesef bölgede bugüne kadar kendi halkına acımasızca zulmeden bir rejim. Kendi halkına bu kadar acımasızca zulmeden bu rejim önce El Bab'da, Cerablus'da bütün bizim sınır bölgelerinden bizi hep rahatsız etti. Her zaman buralardan saldırdı ve birçok kayıplarımız oldu, yüzlerce. Uyarılarımız hep yapıldı ama bu uyarılara rağmen durmadı.
Ondan sonra ne oldu? Afrin'e geldi. Afrin'de aynı durum oldu. Ve Afrin'de de gereği yapıldı. Afrin'den sonra da işin buraya gelişi, İdlib'den bize olması muhtemel bir saldırıydı ve bu da oldu. Bu saldırının illa silahlı saldırı olması şart değil. Buradan milyonu aşkın insan bizim sınırlarımıza doğru iltica ediyorsa, göç hareketi başladıysa biz buna seyirci kalamayız. "Bunlar da gelsin" diyemeyiz. Buradaki sıkıntının temelinde şu anda göç yatıyor. Ve bu bir düzensiz göçtür.
Bu düzensiz göçün önünde tabi durmamız gerekiyor. Bunların da Türkiye'ye girdiğini düşünün. Bu size 5-5,5 milyon mülteci demek. Bunun altından Türkiye nasıl kalkacak? Şu andaki adımın temelinde aslında yoğun göç hareketi var. Bu göç hareketini de tabi ki durdurmamız gerekiyordu ve bunu bu şekilde durdurmuş olduk. Ve şu an itibarıyla bu ateşkes adımı, bu atılan imzalar sahiplenildiği takdirde ki şöyle bir hafta içerisinde işte bunların usul esas konuları üzerindeki çalışmalar da yapılacak ve bu çok daha temelli bir yere inşallah oturmuş olur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diğer açıklamaları:
"Bugün Moskova ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin'le ikili ilişkilerimizi ele aldık. Özellikle Suriye'de İdlib bölgesindeki gelişmeler gündemimizin öncelikli maddesini teşkil etti. Tabi onunla kalmadık, Libya'yı da görüşme imkanımız oldu. Rusya Federasyonu ile ekonomi, ticaret, sanayi, turizm, enerji alanlarında kapsamlı ve çok boyutlu ilişkilerimiz var. Bugün bu konuları ele alma imkanımızın yanında, bu yıl ülkemizde yapacağımız Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı için Sayın Putin'i ülkemize davet ettik.
Suriye konusunda daha önce de Sayın Putin'e söylediğim bir konuyu bugün de ele alma fırsatı bulduk. Suriye ve İdlib'deki gelişmeler ikili ilişkilerimizi olumsuz yönde etkilememelidir. Bu anlayışla bugün önemli bir adım attık ve ateşkes anlaşmasını yaptık. Buradaki üç madde önem arz ediyor. 6 Mart 2020 saat 00.01'den itibaren yürürlüğe giren ateşkesle ilgili arkadaşlarımız konunun sahada takibini de yapıyor. Ateşkes birkaç alanda önemli kazanımlar getiriyor.
1- Ülkemizin sınırlarını rejim ve terör saldırılarına karşı daha korunaklı hale getiriyor.
2- İdlib bölgesinde istikrar ve normalleşmeye zemin hazırlıyor.
3- Orada bulunan askerlerimizin güvenliğini teminat altına alıyor.
4- Sivillerin korunması için önemli bir adım teşkil ediyor.
Bu örnekler çerçevesinde sahadaki gelişmeleri anbean takip etmeye devam edeceğiz. Başta şahsım olmak üzere mevkidaşım ile beraber, bunun yanında Dışişleri Bakanım, Milli Savunma Bakanım, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanım ile birlikte bu süreci takip edeceğiz. Ve zaman zaman, belki gün aşırı birbirimizi arayacağız ki bu ateşkes sürecini kontrol altında tutalım, herhangi bir zemin kayması olmasın. Amacımız Suriye'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararındaki siyasi süreci işletmek ve Suriye iç savaşını sona erdirmektir. Buraya gelirken amacımız ateşkes sağlamaktı. Hamdolsun bunu temin ettik. Tabi rejimin olası ihlal ve saldırılarına karşı da her an teyakkuz halinde olacağız. Bu konudaki kararlılığımızı son bir haftada rejime verdirdiğimiz zayiatlarda güçlü bir şekilde gösterdik.
Sayın Putin ile İdlib ateşkesinin yanı sıra az önce de ifade ettiğim gibi Libya konusunu da ele aldık. Libya'da Hafter'in uzlaşmaz tutumu ortada. Hiçbir anlaşmaya uymadığı gibi savaşı da körüklüyor. Bunu Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, İtalya gibi devletler de artık açıkça görüyor. Sayın Putin ile bu konuları ele aldık. Özellikle de bu Wagner konusunda Sayın Başkan'ın olumlu bir adım atacağını düşünüyorum. Böylece Libya'daki sürecin de aynen bu akşamki attığımız adıma benzer bir şekilde sonuçlanması ikimizin de önemli bir beklentisidir."
Bakmadan Geçme





