Gündem

Kılıçdaroğlu'ndan Gündeme İlişkin Çarpıcı Açıklamalar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kadınlarla ilgili konuşması gereken erkekler değildir. Sana ne kardeşim. Kadının bedeni üzerinden siyaset yapılır mı? ‘Çocuk yapacak.’ İster yapar, ister yapmaz” dedi. 


Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Dokunulmazlık tartışmalarıyla ilgili, AK Parti’nin samimi olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, istenilen milletvekilinin, anayasa değişikliğine gerek olmadan dokunulmazlığının kaldırılabileceğini belirtti.  

Kılıçdaroğlu, oylamada “evet” diyerek, iktidarın, “CHP açıkça teröre destek veriyor.” planını bozduklarını da aktardı. 

Oylama sırasında CHP’nin tarihi bir misyon üstlendiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Biz Türkiye’nin kutuplaşmasına katkı vermedik ve bunu engelledik. Referanduma gidilseydi Türk Kürt ayrımı çok daha derinleşecekti, ciddi bir derinleşme, kavga, ayrışma süreci olacaktı. Biz açıkça söylüyorum; Türkiye’nin birleştirici gücüyüz.” ifadesini kullandı.

Şehit cenazesinde yumurta atılması 

Şehit cenazesinde kendisine yumurta atılmasıyla ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Bir kişi ceplerine yumurta almış bekliyor. O görüntüler bizim elimizde var. Polis o kişiyi yakalıyor yumurta attıktan sonra, fakat serbest bırakıyor. O bütün yine o alanda gezmesine devam ediyor. Sonra ‘arıyoruz’ dediler, bir süre sonra buldular. Bir yerde minibüs şoförlüğü yapıyormuş. Şimdi, cenaze namazına yumurtayla geliyorsan, sen bir sefer namaz falan kılmıyorsun. Sen caminin içinde siyaset yapıyorsun. Yumurta atılması falan tam bir mizansendi. Bu mizanseni Türkiye genelinde yayacaktı bunlar. İşte ‘CHP böyle böyle…’ Kaldı ki biz çekinmeyiz ondan. Bizim bir inancımız var. Biz şehitlerimize saygılıyız. Şehit cenazelerinin provoke edilmesi tamamen siyasidir. Bir kutsal mekanın, caminin buna alet edilmesi doğru değildir.”

Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıklar konusunda CHP’nin “hayır” oyu verse bu tür provoke olayların artabileceğini değerlendirdiklerini ancak kendilerinin bunlardan bağımsız, vicdani olarak karar verdiğini anlattı.   

“Kadın ister çocuk yapar, ister yapmaz”

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kadınlarla ilgili ‘Anne olmayan kadın eksiktir. Çalışan kadın da anne olmalıdır’ gibi sözleri var. Cumhurbaşkanının bu tür çıkışlar yapmasını neye bağlıyorsunuz?” yönündeki soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

“Özel bir ruh hali var Sayın Erdoğan’ın. ‘Herkes benden bahsetsin.’ Kardeşim bahsetmek istemiyoruz. Sen otur sen sarayında. Bin 100 odalı. İster A odasında ister B odasında kal. Ne yaparsan yap, otur oturduğun yerde. Kadınlarla ilgili söylediği, benim bildiğim İslamiyet’in kadına verdiği önemi başka hiçbir din vermiyor. Kadınlarla ilgili konuşması gereken erkekler değildir. Sana ne kardeşim. Kadının bedeni üzerinden siyaset yapılır mı? ‘Çocuk yapacak.’ İster yapar, ister yapmaz. Kadına işte ‘yarım kadın, tam kadın.’ Sen o zaman kendine sor bakalım, ‘yarım erkek mi tam erkek mi?’ Ne diyeceğiz şimdi biz buna. Böyle bir şey olabilir mi? Kadın ister çocuk yapar, ister yapmaz. Bir de çocuğu olmayan kadınlar da var, siz onlara da hakaret ediyorsunuz. Emin olun anlamakta zorluk çekiyorum. Kusura bakmayın ama onun arkasından giden birazda sizsiniz, niye yazıyorsunuz, yazmayın.

Çay üreticisinin, turizmcinin sorunu var, iflaslar var, sayı giderek artıyor, esnaf perişan, çifti perişan… Bunların hiçbirisi gündem değil. Niye gündem değil? Biz de problem yok. Halkın sorunlarından kopan bir medya var. Hangi gazetede turizm sorunları manşet oldu, hangi gazetede patates üreticilerin sorunu manşet oldu?” 

CHP’nin gündem oluşturamamasıyla ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Biz onlar gibi olamayız, biz bir olayı istismar edemeyiz. Biz samimiyiz, biz ahlakı, erdemi bilen insanlarız. Biz kadına da çöpten kağıt toplayana da saygılıyız.” dedi.   

“(Bizim kanımızı dökmeden bunu yapamazsınız) dedik” 

Kılıçdaroğlu, TOBB Genel Kurulu’nda “Kan dökmeden bu işi yapamazsınız” sözlerine ilişkin bir soru üzerine, bu sözünün arkasında olduğunu dile getirdi. 

Demokrasi uğruna büyük mücadeleler verildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“140 yıllık bir parlamenter sistem geleneğimiz var. Bu sistemin aksayan yönleri var mı? Elbette var. Düzeltilir mi? Elbette düzeltilir. Kimler aksayan yönleri dayattı? 12 Eylül askeri darbesi. Biz darbeye karşıyız. O zaman gelin darbe hukukunu değiştirelim. Bunların üstünü tamamen kapatıyorlar. ‘Hayır’ diyorlar. Başımızda bir başkan olacak, biz hep beraber el pençe divan önünde duracağız. O bir talimat verecek, biz ayağa kalkacağız. O bir talimat verecek, mahkeme karar verecek. İnsanlar hapse girecek. O talimat verecek birisinin iş yeri basılacak, polis arama yapacak. E ne olacak? Biz bunu yapacağız. Bunun adı da başkanlık sistemi olacak. Biz ‘bizim kanımızı dökmeden bunu yapamazsınız’ dedik.”  

Kemal Kılıçdaroğlu, bunun demokrasiyi savunmak, sokaklara çıkmak, parlamentoda mücadele etmek, demokratik yollardan hak aramak anlamına geldiğini belirterek, “Onların geleneğinde demokratik yollardan hak arama yoktur. Hak arayanların üzerine TOMA’larla gittiler. Pek çok insan öldürüldü. Bunların en tipik özelliği Gezi olaylarıdır. Ali İsmail sokak aralarında, tekmelerle öldürüldü. Gencecik bir çocuk. Ellerinde silah, sopa mı vardı? Hayır, hiçbirisi yoktu. Bunların geleneğinde bu var. O nedenle bizim kanımızı dökebilirsiniz. Bizi yok etmediğiniz sürece bu düzeni getiremezsiniz, bunu söyledim. Bu doğru muydu? Elbette doğruydu. Artık onlara onların anlayacağı dille hitap etmek zorundayız. Diplomatik bir dille onlara hitap etmemiz onlar için fazla bir şey ifade etmiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

ABD’deki gibi bir başkanlık sisteminin getirilebileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, böyle bir sistemin istenmediğini, her şeyi bir kişinin belirleyip, tayin edeceğini savundu. 

Kılıçdaroğlu, AK Parti kurultayında mesaj okunurken, herkesin ayağa kalkmasını kabul edilemez bulduğunu aktararak, şunları söyledi: 

“Bayrak mı geçti? Cenaze mi geçti? Yok böyle bir şey. Nasıl oluyor böyle bir tablo. Beni rahatsız eden o tabloda devlet adamı kimliği olan insanlar da vardı. AKP’yi eleştiriyoruz ama içlerinde düzgün, demokrasiye inanmış insanlar da var. Bu insanların da zorunlu olarak ayağa kalkmaları bizde rahatsızlık yaratıyor. Toplum psikolojisi onu ayağa kaldırmak zorunda bırakıyor. Kendisini o sisteme teslim ediyor.

Bugün nasıl Cemil Çicek belli olaylar konusunda ‘lobi yapılmadı’ diyor. Evet, yapılmadı. Ben söylesem bir ağırlığı yok.O çevrede bu anamuhalefet partisinin lideri, ‘hayır biz yaptık’ diyecek. Ama içlerinden birisi burada açık ve net yeterli bir çaba harcanmadığını ortaya koyuyor. Biz söylemlerimizi yapacağız. Demokrasiyi sonuna kadar savunacağız. Burada kanı dökülecek varsa bizim kanımız dökülecek. Fedakarlık varsa bizim fedakarlığımız olacak. Onların hiçbiri mahkemeye gitmeyecek, biz gideceğiz. Bu ülkenin, çocukların, kendi çocuklarımın geleceği açısından bu ülkeye biz özgürlükçü bir demokrasi bırakmak zorundayız. Bunun mücadelesini yapmıyorsak, bizim siyasette ne işimiz var?” 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “bir siyasetçi olarak ‘kan dökmek’ demek yerine, insanları ikna edip,arkanıza almanız gerekmiyor mu?” şeklindeki soruya, yaptıkları çalışmaların görünür kılınmadığını belirterek, “Yerel medyaya bakın, orada gerçekten çok iyi veriliyor haberler. Ama yaygın medyada bu görülmüyor. Baskı var yaygın medyanın üstünde. Karşımızda bir AKP, havuz medyası var. Halkın özgürce bilgilenme hakkı büyük ölcüde elinden alınmış vaziyette.” yanıtını verdi. 

Sorunun yüzde 90’ında medya olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, tarlalarda üreticilerle konuştuklarını, toplumun her kesimiyle seçim varmış gibi sürekli bir araya geldiklerini, Güneydoğu’ya en çok heyet gönderen siyasi parti olduklarını ama bunları duyuramadıklarını aktardı. 

Kılıçdaroğlu, vatandaşların kendini sorgulaması, soru sorması,  sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların, meslek odalarının ve muhtarların da Türkiye’nin sorunlarına daha fazla sahip çıkması gerektiğini dile getirdi. 

Muhtarlarla bir araya geldiklerinde kaymakamların köylerde seçim dönemi öncesi AK Parti’ye daha fazla oy verilmesi için baskıda bulunduğunu anlattıklarının altını çizen Kılıçdaroğlu, “yüzlerce muhtar bunu size anlatabilir. Böyle bir devlet mi olur? Sen hükümetin kaymakamı değil, devletin kaymakamısın. Sen hükümete oy devşirmek için görevlendirilmedin. Biz normal bir demokrasiden, siyasi partiler arasındaki rekabet ortamında çalışan bir düzen içinde çalışmıyoruz. Karşımızda bir ‘AKP devleti’ var. Ve biz onlara karşı mücadele ediyoruz.” iddiasında bulundu. 

“Grup toplantılarında sloganların hiç atılmaması lazım” 

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında “küfürlü sloganlar” atılması ve buna neden müdahale etmediğine yönelik soruya şu yanıtı verdi: 

“O sloganları doğru bulmuyorum. O gürültü içinde onu yeteri kadar bilemiyorsunuz. Çünkü siz konuşuyorsunuz, alkışlar, sloganlar geliyor. Ne olduğunu bilemiyorsunuz. Ben grup toplantılarında slogan atılmasını da doğru bulmuyorum, gençleri olabildiğince susturmaya zaten çalışıyorum.

Bunu bu hale getiren kim, iktidar partisi değil mi? Onlar ilk sloganları attılar. Eskiden sadece alkışlanır, biterdi. Orda bizim de aleyhimize bir sürü şey söyleniyor. Normalde bu sloganların hiç atılmaması lazım.  Belki siyasi partiler bu konuda centilmenlik anlaşması yaparlarsa… Grup toplantıları her hafta olsun mu olmasın mı o bile tartışılır. Bunlar sağlıklı işleyen bir demokratik rejimde centilmenlik anlaşmaları ile çözülebilir.”  

Kılıçdaroğlu, Rıza Sarraf’a yönelik dava sürecine ilişkin de, “Cumhurbaşkanı neden hiç konuşmuyor? Kendi eşinin kurduğu vakfa, dünya kadar yardım yapmış. Neden sesini çıkartmıyor? ‘Hayırsever bir iş adamıydı, böyle bir adamı nasıl tutuklarsınız’ diye niye bağırmadı? ABD’ye gidecek, gitsin randevu alıp, Zarrab’ı da ziyaret etsin. ‘Kardeşim seni niye tutukladılar, bilmediğimiz başka şeyler mi var’ diye sorsun bakalım.” ifadelerini kullandı. 

ABD’de görülen bir davada, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in adıyla otobüs başına rüşvet verildiğinin iddia edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu davalarla ilgili belgeleri istediklerini bildirdi. 

Başbakan Binali Yıldırım’la kendisine yumurta atılan şehit cenazesinde bir kez yan yana gelip tokalaştıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, kendisini henüz tebrik etmediğini söyledi. 

Başkanlık sistemi

Kılıçdaroğlu, başkanlık sisteminin esas gayesinin dokunulmazlık olduğunu savunarak, şunları kaydetti: 

“Başkan olursa anayasada bir değişiklik yapacaklar. Biliyorsunuz darbecilerin bir özelliği vardır. Kendilerine ömür boyu dokunulmazlık sağlamışlardır. Erdoğan’ın da bütün amacı ömür boyu dokunulmazlık sağlamaktır. Böylece hiçbir şekilde hiçbir dönemde yargılanmasın, aldıkları ile götürsün. Bütün amaç bu. Kiminle pazarlık yapıyorsun? Derdin ne senin? Parlamenter sistem var, halkın oyuyla seçildin. Eyvallah dedik. Ettiğin yemine sadık kal. 

Bütün ahlaki değerlerimizde olağan üstü bir yozlaşma var. Hırsızlık yapanların yüceldiği, el üstünde tutulduğu, namuslu adamların da dışlandığı bir toplum haline geldik. Bütün vatandaşlardan istirham ediyorum. Bakın Ramazan ayındayız. Allah aşkına kul hakkı yiyenlere neden, kim hangi gerekçe ile sahip çıkıyor? Allah’ın sahip çıkmadığı adama nasıl sahip çıkıyorsunuz? Kul hakkı yiyen adama nasıl sahip çıkıyorsunuz? Kul hakkı yiyen adamın arkasından nasıl insanlar giderler ve savunurlar? Bunu anlamakta güçlük çekiyorum.” 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, vefat eden dünyaca ünlü boksör Muhammed Ali’nin verdiği mücadelenin çok önemli olduğunu, ABD’nin de onun değerini sonradan anladığını, ABD’yi ABD yapanın da kendi hatalarını en acımasız dille eleştirebilmesi olduğunu sözlerine ekledi.

AA
Kamupersoneli.net  | Ankara